Kur’an-ı Kerim’e ve sünnete uygun bir hayatı benimsemesiyle bilinen Merhum Özbuğday’ın vefatından önce katıldığı MÜSİAD Konya Şubesi’ndeki programda okuduğu Aşr-ı Şerif ve konuşmasındaki “İyi bir son iyi bir başlangıç ister” cümlesi herkesin aklında kalacak.

24 Kasım'da AK Partilileri taşıyan minibüsle otomobilin çarpışması sonucu yaralanan ve tedavisi sonrası taburcu edilen Adese Yönetim Kurulu Üyesi, Genç MÜSİAD 5. Dönem İl Başkanı, AK Parti Konya İl Başkan Yardımcısı Av. Mehmet Ali Özbuğday, evinde rahatsızlanmasının ardından kaldırıldığı hastanede Hakk’ın rahmetine kavuştu. Merhum Özbuğday geçtiğimiz Cuma günü dualarla toprağa verilmişti. Merhum Mehmet Ali Özbuğday, 34 yaşında olmasına rağmen, kısa ömrüne bir çok çalışma, dostluk ve arkadaşlık sığdırdı. Daha küçük yaşta hafız olan ve başarılı bir eğitim hayatı olan merhum Özbuğday, iş hayatında da oldukça başarılıydı. Küçük yaşlarda tanıştığı Anadolu Gençlik Derneği (AGD)’de çok sayıda faaliyete katılarak, sivil toplum hayatına başlamış olan merhum Özbuğday, iş hayatına atıldıktan sonra bunu artırarak sürdürdü. Genç MÜSİAD Konya Şubesi olmak üzere bir çok sivil toplum kuruluşunda faaliyetler yürüten merhum Özbuğday, Genç MÜSİAD Konya Şubesi’nin 5. Dönem başkanıydı. Merhum Özbuğday yaptığı çalışmalarının yanında, kişiliği ile de büyük takdir toplayan bir kişiydi. “Kur’an-ı Kerim ve sünnete göre yaşayan örnek bir genç” tanımına uygun bir hayat süren Merhum Özbuğday, yufka yürekli, samimi ve dost canlısı olarak da biliniyordu. Merhum Özbuğday hacca yazılmış ve sıra bekliyordu. Hacca gitmeyi çok istese de ömrü buna vefa etmemişti. Ancak vefatından önce bir arkadaşının kendisini ‘Cennet Bahçesi’nde namaz kılarken görmesi ve rüyayı kendisine anlatması, merhum Özbuğday’ı heyecanlandırmıştı. Rüyayı ‘Kura çıkacak Hacca gideceğiz herhalde” diyerek yorumlayan Merhum Özbuğday, rüyadan kısa bir süre sonra ahirete intikal etti.  Bulunduğu sivil toplum kuruluşlarında emsallerine hep örnek olan merhum Özbuğday, 34 yıllık kısacık ömrünü geçirdiği ailesi, dostları ve sevenleri tarafından bugün hayırla yad ediliyor. Yenigün Gazetesi Merhum Özbuğday’ı en yakınlarının ağzından dinledi. Konya’nın yetiştirdiği önemli bir evladı olan ve örnek bir hayat süren merhum Özbuğday hakkında sevenleri güzel düşüncelerini paylaştı.  

ŞÜKRÜ ÖZBUĞDAY (AMCASI-ESKİ İL MÜFTÜSÜ) 

Mehmet Ali Özbuğday benim yeğenimdi. Küçük yaşta hafızlığını yapmıştı daha sonra liseyi bitirdi ve hukuk fakültesine gitti. Talebelik yıllarında çizgisinde hiç değişiklik olmadı. Hep dinini yaşamaya gayret etti. Hafızlığını devam ettirdi. Avukat oldu hafızlığını yine bırakmadı. Her sene Ramazan ayında Kapu Camii’nde sahurda mukabele okurdu. Halk tarafından çok seviliyordu. Sosyal işlere çok koşuyordu. Hayır hizmetlerde bulunan vakıflarda, derneklerde çalışıyordu. Görev alıyor ve reddetmiyor severek yapıyordu. Toplumda gerçekten seviliyordu. Cenazesine katılanların sayısı da bunu gösteriyor. Binlerce kişi cenaze namazına katıldı. Yüzlerce kişi taziye için evine geldi. Allah rahmet eylesin, geride kalan yakınlarına sabırlar diliyorum. 

HASAN ANGI (AK PARTİ KONYA İL BAŞKANI)

İl Başkan Yardımcımız, İl Sekreterimiz Mehmet Ali Özbuğday kardeşimizi genç yaşta kaybetmenin büyük üzüntüsünü yaşıyoruz. 24 Kasım’da partimizin çalışmaları kapsamında Seydişehir yolunda yaşanan trafik kazasında kendisi ağır yaralanmıştı. Belli bir süre de yoğun bakımda kaldı. Geçen süreçte tam iyileşti, toparlandı tekrar aramıza dönecek derken acı haberi ile sarsıldık.  Halen bunun şokunu ve üzüntüsünü yaşıyoruz. Mehmet Ali Özbuğday, çok değerli bir arkadaşımızdı. Mesleğinde başarılı, çevresi tarafından sevilen iyi bir insandı. Kimsenin arkasından kötü bir söz söylediğini duyamazsınız. Pırıl pırıl bir genç aynı zamanda iyi bir Müslümandı.  Özellikle gençler için örnek bir şahsiyetti. Mehmet Ali Özbuğday’ın vefatıyla Konya çok önemli bir evladını kaybetti. Her ölüm erkendir elbette ancak onunki çok erken oldu. Ben kendisine Allah’tan rahmet, ailesine ve yakınlarına sabr-ı cemil diliyorum. Aynı zamanda teşkilatımız da çok değerli bir üyesini kaybetti. Partimizin de başı sağolsun. Mekânı cennet olsun.

ÖMER FARUK OKKA (MÜSİAD KONYA ŞUBE BAŞKANI)

Mehmet Ali kardeşimizle uzun yıllar MÜSİAD’da görev yaptık. Çok sevdiğimiz bir arkadaşımız, kardeşimizdi. Güler yüzlü, samimi ve herkese karşı iyilik düşünen, iyilik yapan bir kardeşimizdi. Aramızdan ayrılmış olmasına gerçekten çok üzüldük. Mehmet Ali kardeşimiz Genç MÜSİAD’da başkanlık yaptı daha sonra MÜSİAD Konya Şubesi’nde yönetimde yer aldı. Sevilen biriydi. Oldukça titiz ve başarılıydı. Aldığı bir görevi çok önemser ve başarıyla bitirirdi. Gençlerle vakit geçirmeyi çok sever e onlara ağabeylik yapardı. Güler yüzlü, sıcak kanlı bir arkadaşımızdı. Son toplantıya katıldığı zaman bizi sevindiren şey, trafik kazasının ardından yaşadığı ağır sürecin ardından yeniden aramıza katılmasıydı. Kendisi de çok mutlu olmuştu, gözleri parlıyordu adeta. P toplantıda Aşr-ı Şerif oldukça manidar oldu. Hatta orada çok güzel bir cümlesi var; iyi bir son iyi bir başlangıç ister diye bir cümlesi var oradaki konuşmasında. Allah rahmetiyle muamele eylesin inşallah.

KADİR BAŞARAN (GENÇ MÜSİAD KONYA ŞUBE BAŞKANI)

Biz Mehmet Ali abiyle 2009 yılında tanıştık. Her zaman bizlere abilik yaptı. Onun başkan olduğu dönemde ben de başkan yardımcılığı yaptım. Bizleri hiç kırmaz hiç üzmezdi. Çok seyahatler yaptık birlikte gerek yurt içi gerek yurt dışı. İslam’ı güzel yaşayan bir insandı biz ona şahidiz. Biz umreye giderken Genç MÜSİAD olarak bizi uğurlamaya geldi. Umreden sonra aradık reis zemzemimizi alıp sana geliyoruz diye, onu ziyaret ettik. Sonra MÜSİAD’da vefa programına katıldı. Orada Aşr-ı Şerif okudu. Sonrasında bir cümle kullandı ve bizleri çok etkiledi. “İyi bir son iyi bir başlangıç ister” dedi bize. Oradaki herkesle helalleşti. Oradan çıktık taziye evine ve umre ziyaretine gittik. Yani Allah reise öyle bir fırsat verdi ki; reis herkesle görüştü helalleşti. Dört dörtlük bir insandı. Allah mekanını cennet eylesin. 

EMRE BABAYİĞİT (GENÇ MÜSİAD KONYA ESKİ ŞUBE BAŞKANI) 

Mehmet Ali Özbuğday başkanımız gariban bir ailenin çocuğuydu. Küçük yaşlarda hafızlık eğitimi almış, sonrasında okul hayatına devam etmiştir. Küçük yaşlarda Sivil Toplum Kuruluşlarında görevler almaya başladı. Milli görüş camiası içerisinde yetişti. Ben kendisiyle 10 yıldır tanışıyordum. Bir insanı tanımak için yola gitmek, aynı ortamda kalmak, aynı sofrada yemek yemek gerekir derler ya, biz Mehmet Ali Başkanımızla hepsini yaptık. O yüzden kendisini çok iyi tanıdık. Teşkilatçı biriydi. Genç MÜSİAD’da önemli görevlere imza attı. Bizlere teşkilatçılığı öğretti. Reklam için bir şeyler yapmazdı, riyadan uzak bir insandı. Allah onun yolunu da hep açık etti. Ömrü 100 yıla sığmayacak anılarla dolu. Bir çok il ve ülke gezdik. Her gittiği yerde güzel dostluklar edindi. Nereye gitsek Mehmet Ali Başkan sayesinde bir kapımız oluyordu. Yetimin başını çok okşardı. Yetimlerle çeşitli organizasyonlar yapıyorduk. Son yaptığımız umre programında da hasta haliyle arkadaşlarımızı umreye göndermek için havaalanına kadar geldi. Umreye giden arkadaşımızın rüyasına girdi. Bir kaza süreci yaşandı. Bu süreçte Türkiye’nin çeşitli illerinden ve yurt dışından bir çok insan ziyaretine geldi ve herkesle helalleşti. Örnek bir şahsiyetti. MÜSİAD toplantısında son olarak Aşr-ı Şerif okudu. Allah ondan razı olsun. Vefat ettiği gün saat 4 gibi acı haberi geldi. Gittiğimde yerde yatıyordu. Güler bir hali vardı. Hastaneye götürdük vefat ettiğini anladık. Orda da gülüyordu. Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz derler ya, güler bir yüzle ahirete intikal etti. Bir kişi bile Mehmet Ali Başkan’dan kötü bahsetmedi, bahsedemez de. Haksızlığa hiç gelemezdi. Haksızlığa boyun eğmezdi. Avukatlık mesleğinde bile, haksız bir davaya bakmazdı. Haklı olduğuna kanaat getirdiği bir davayı alırdı. İyi bir babaydı. Ailesine karşı çok şefkatliydi. Peygamber Efendimiz’in hayatını örnek alan biriydi. Halis bir insandı. Hastane sürecinde bile kendini unutur, diğer hastalarla ilgilenirdi. Ben merkezli bir insan değildi. Ali Arslan kardeşimizin evlenmesini istiyordu hep. Hastanedeyken Ali kardeşimizi de bir evlendirsek diye sürekli söylüyordu. Ali de başkanımızın bu isteğini kırmamak için düğününü hemen yapma gayretine girdi. Ali’nin evliliğine çok seviniyordu. Eski Başbakanımız Ahmet Davutoğlu hocamızı çok seviyordu. Hastayken evine ziyarete gitmişti hocamız, yüzündeki çok güzel bir sevinç vardı. Arakan’da bir yetimhane yapmak istiyordu hep. Hep projesini konuşuyorduk. İnşallah bizler de bunu devam ettirmek istiyor ve onun adını yaşatacak orada bir yetimhane açmak için elimizden gelen gayreti göstereceğiz. 

ALİ ARSLAN (GENÇ MÜSİAD)

Mehmet Ali abiyi 2013 yılında tanıdım. Genç MÜSİAD’la tanışmama vesile oldu. Aramızdaki muhabbet yıllar geçtikçe arttı. Tanıdığım 5 yıllık süre içerisinde hep yetimlerin başını okşardı. İnsanları üzmezdi. Ne kadar sinirlense de kızmaz, ağzını bozmazdı. Hep yol gösterici oldu. Başımız ne zaman sıkışsa, onunla dertleşir, tavsiyelerini alırdık. Bizim hep önümüzde oldu, önder oldu. STK işleriyle haşır neşirdi. Sabahlar Kapu Camii’nde hatim inerdi. Genç MÜSİAD Konya Şubesi olarak yetimleri umreye götürdüğümüz son programda bizi uğurlamaya geldi, tek tek bizimle helalleşti. Hacca gitmeyi çok istiyordu. Yazılmıştı kura çıkmasını bekliyordu. Durmuş Ali Kavran vefatından birkaç gün önce, Mehmet Ali abiyi rüyasında Mekke’deki ‘Cennet Bahçesi’ olarak bilinen yerde görmüş. Mehmet Ali Abi’ye bunu anlatıyor. O da bu rüyayı Hac kurası çıkacak herhalde diye yorumluyor ve ne güzel hediye cevabı veriyor. Yine vefatından birkaç önce MÜSİAD Konya Şubesi’nde düzenlenen bir programda Aşr-ı Şerif okuyor, “İnna Lillâhi ve İnnâ İleyhi Raciûn” diyor. Allah ondan razı olsun. Bizleri çok üzdü ama Allah ondan razı olsun. Teşkilatçılığını yaptı yine, o hep önder oldu, önden gitti, ahirete de önden gitti. İnşallah yetimleri de bizlere emanet. Hafızdı, inşallah ezberlediği Kur’an-ı Kerim ona şahit olacaktır. Hastanede kaldığı süre zarfından bütün kardeşlerimizle 8’er saatlik nöbetler tuttuk. Hastaneden çıktıktan sonra da bunu sürdürdük. Hep yanında olmaya çalıştık. Hatta hastanede doktoru demiş ki; Mehmet Ali bey sen burada belli süre kaldın. Burada 3’er kişi nöbet tuttu. Bu ekibi nasıl kurdun bunu anlat sonra seni çıkaracağım diyor. Başkan diyor ki; inşallah sen beni bırak, o ekibi de toplayım seni misafir edelim anlatayım diyor. Parayla, pulla olacak bir iş değil. Herkes gece gündüz demeden Başkanı bekledi çünkü çok seviliyordu. Her ilden ziyaretçisi oldu. Gece 3’te 4’te ziyarete gelenler vardı. Allah mekanını cennet eylesin.   

DURMUŞ ALİ KABRAN (GENÇ MÜSİAD)

Öncelikle Mehmet Ali Abi’ye Allah’tan rahmet diliyorum. Mehmet Ali Abi’yi 2014 yılında Genç MÜSİAD’da tanıdım. O dönem başkanımızdı. İlk gördüğüm itibaren güler yüzlü olması ve insana verdiği değeri hissettirmesi benden Mehmet Ali abiyi sevmeme neden olmuştu. Sonrasında birlikte 3 farklı ülkeye gitme imkanımız oldu birlikte. Orada daha da yakınlaştık. Gittiğimiz yerlerde bizlere sahip çıkması, temsil ettiği kuruma yakışır davranması bizleri mest ediyordu. Aslında bizim onu sevmemiz için ekstradan bir şey yapmasına gerek yoktu. Öyle de yapmıyordu zaten. Günlük yaşantısındaki Mehmet Ali abi bizim onu sevmemiz için yeterliydi. Her zaman bizim abimiz oldu. Başımız ne zaman sıkışsa, ne zaman dara düşsek dertleşirdik, onunla paylaşırdık. Her şeyimizi onunla paylaşırdık. Beraber üzülür, beraber sevinirdik. Elim bir trafik kazası geçirdi. Hastanedeki süreçte bütün kardeşlerimizle birlikte nöbet tuttuk. İyileşmişti hastaneden çıkmıştı. 2. Ameliyat olması gerekiyordu. Ameliyattan önce bir gün birlikte Cuma namazına gittik. Kalçasında kırık olduğu için birlikte gidiyorduk. Gittiğimiz camide babası Muammer amca ezan okuyordu. Benden video çekmemi istedi. Videoyu çektim ama sonrasında göndermeyi unuttum. Daha biz Genç MÜSİAD’ın programı kapsamında yetimlerle birlikte umreye gittik. Orada ‘Cennet Bahçesi’nde namaz kılacaktık ilk gün, nasip olmadı. O gün gece rüyamda Cennet Bahçesi’nde Mehmet Ali abiyi gördüm. Namaz kılıyordu, yanına gitmeye çalıştım ama kalabalıktan dolayı gidemedim. Bana baktı “bekliyorum” der gibi bir ifade vardı yüzünde. Rüyayı ertesi gün hemen anlattım Mehmet Ali abiye. “Hacım bu nasıl güzel bir haber beni hacca çağırıyorlar” dedi. Hac için bekliyordu. Kura çekilecek dua et de çıksın dedi. Sonra babasının videosunu istedi. Öyle bir görüşmemiz oldu. Daha sonraki süreçte acı haberini aldık. Saat sabah 5 sularıydı. Hastaneye gittiğimde aklıma o rüya geldi. Keşke herkese Allah böyle bir ölüm nasip etsin. Kendisiyle çok anımız oldu. Çok iyi bir insandı. Geçen yıl yeni arabasını arkadaşlarla birlikte kara gömdük. O da bize tatlı ısmarlamıştı. Çok farklı bir insandı. Allah mekanını cennet eylesin. 

REMZİ YÜZBAŞIGİL (GENÇ MÜSİAD) 

Mehmet Ali ağabeyi 2010 yılında tanıdım. Beni Genç MÜSİAD’la tanıştırmıştı. Çok değerli bir insandı. 8 sene boyunca birlikte zaman geçirdik. Hiç sinirlenmezdi. Bir keresinde çok sinirlendiğini gördüm onda da şaka yapmış bize. Geçen yıl yeni aldığı arabasını tamamen karla doldurmuştuk. Sinirlendi. Meğer bize şaka yapıyormuş. O gün sonrasında bize tatlı ısmarladı ve çok güzel bir akşam yaşadık. Kur’an-ı Kerim’i yaşayan bir insandı. Dava adamıydı. Hak bildiğini savunurdu. Hiçbir menfaat gütmezdi. Kendi hakkında bile kötü düşünülen olaylara iyi niyetle bakar, olumlu yaklaşırdı. Bir davası vardı ve bu davaya bizleri de inandırmıştı. Hizmet etmek için mücadele ederdi. Yetimlere, fakirlere yardım ederdi. Hastane sürecinde yurt dışından bile bir çok ziyaretçisi oldu. Üzülüyoruz, ağlıyoruz ama yapacak bir şey yok. Allah’ın takdiri böyleymiş. 

MUSTAFA KİRİŞ (GENÇ MÜSİAD) 

Mehmet Ali Başkan kızmazdı, çatık kaşlı değildi. Ama Hakk’a dil uzatılan, zalimin eline, diline de çok sert çıkardı. Bir hakkı temsil etmeyen bir konu üzerine bir gün yanına geldiler. Hemen sert çıktı. Yetimleri çok severdi. Bir gün programda çocuklara ödül veriyoruz. Çocuğun biri verilen hediyede bir şeyini kaybetmiş ağlıyor. Reis hemen onu tuttu, bağrına bastı, başını okşadı sakinleştirdi. Mehmet Ali Özbuğday gönül dostuydu. Her yere yetişmeye çalışırdı. Kendine yapılan bir olumsuzluğa karşı bile hiç kızmazdı. Teşkilatçıydı. Bunu da Genç MÜSİAD’da çok güzel uyguladı. Reisin 4-5 sene önceki yaptığı teşkilatın üzerinden gidiyoruz hala Genç MÜSİAD’da. Amacı kendisini ispatlamak değildi. Hastane sürecinde az da olsa sıkıntılar çekti. İnşallah bu sıkıntılar varsa ufak tefek günahlarına kefalet olur. Herkesle görüştü, helalleşti. Her an ziyaretçileri vardı. Goca reis herkesi severdi, herkese de destek verirdi. 

ABİDİN ÖZKUL (GENÇ MÜSİAD-LİSE ARKADAŞI)

Mehmet Ali ile dostluğumuz 20 yıla dayanıyor. Yaklaşık 5 yıl da Genç MÜSİAD’da birlikte görev aldık. Hep hayırla yad edeceğimiz bir insandı. Ergenlik dediğimiz o deli dolu çağımızda bile hep hayırlı hizmetler yapma gayretinde oldu. Merhametli, yufka yürekli bir insandı. Kaşlarını çatmaz, kimseye kızmazdı. Hep inandığı yolda mücadele etti, hiç kopmadı bu mücadelesinden. 

AV. İBRAHİM KAYHAN (İŞ ORTAĞI)

Biz bu yola kardeş gibi başladık, kardeş gibi devam ettik. Ortaklıktan öteydi ilişkimiz. Çok hatıramız var. Ben hacım derdim ona. Hacım naif bir insandı. Koca gövdesinin içinde çok değerli bir kalbi vardı. Birini incittiğine hiç şahit olmadım. Bizim büronun imamıydı. Hakkı savunan bir insandı. Biz genel olarak büromuzda gelen hukuki dosyalarda haklılığı arardık. Buna inanıyorsak o kişiyi sonuna kadar savunuyorduk. Hacım da böyleydi. İnanıyorsa hukuki şekilde o insanın her zaman yanında olurdu. Çok araştırır, ince detaylar bulurdu. İnsanlara çok yardımcı olurdu. Çok dert dinlerdi. Maddiyatı hiç düşünmezdi. 

AV. MURAT GÜÇLÜ (İŞ ORTAĞI)

Mehmet Ali deyince ilk aklımıza güler yüzü, mütevazılığı, fedakarlığı gelir. Bir kişinin arkasından cemaatin şahitliği önemlidir. Ama biz iş arkadaşlarının şahitliği daha önemli. O anlamda ona şahitlik ederiz. Düzgün bir iş hayatı vardı. Çok yakın dostluk yaptık 10 yıl boyunca. Yola gittik, tatile gittik, ailecek oturduk kalktık. Çok düzgün bir insandı. Mehmet Ali çok naif bir insandı, hiç kızmazdı ama haksızlık karşısında da heybetli bir öfkesi vardı. Sükunetli bir insandı. Mehmet Ali bir çok STK’da görevler yaptı. Aldığı görevlerin de hakkını verirdi. Onun yaptığı işlerin önemini bilir, onu anlayışla karşılar, elimizden gelen desteği de verirdik. Kötü bir şey söyleyecek hiçbir şey yok onun için. Mekanı cennet olsun. 

AV. ÖMER FARUK SELEŞ (İŞ ORTAĞI)

"Rahmetli malim benim için sadece ortak değildir. ortaklık öncesine dayanan arkadaşlık ve dava arkadaşlığımız bulunmakta olup ortak paydamız ise rahmetli Erbakan hocamdır. hocamıza olan aşkımız, onun bizden istediği heyacan heyecan heyecan kardeşimde vardı. onun aşıladığı tüm insanlığın saadeti ve huzuru için çalışmak yani cihat düsturu kardeşimde vardı. cenazesinde herkesin gördüğü samimiyetin temeli budur. sonrasında meydana gelen ortaklık ise babalarımızın dostlukları, muhabbeti ve samimi temenni/dualarının sonucudur. ortaklığın önemi ise son 10 yılının her anına şahitlik etmem, işe-insana-rızka-paraya-davaya bakışına şahit olmamdır. biz kardeşimizin bile bile haksızlık yapmadığına şahidiz. ölümü de herkese önemli bir ders/ibret olmakla, Allah cennetinde cem eylesin inşallah. "

VEYSEL SOYLU (HAFIZLIKTAN İTİBAREN ARKADAŞI) 

Mehmet Ali abiyi birkaç cümleyle anlatmak mümkün değil. 20 yılım geçti onunla. Hafızlıktan itibaren, lise, üniversite hayatında hiç kopmadık. Hayatımda Mehmet Ali abinin etkisi hep olmuştu. Üniversite tercihi yaparken bile Mehmet Ali abinin telkinleriyle tercih yaptım. Sürekli iyiliğe teşvik eder, kötülükten sakınırdı. Teşkilat adamıydı. Hafızdı ama sadece hıfzetmekle kalmadı Kur’an-ı Kerim’i yaşadı aynı zamanda. Ramazan aylarında mukabele okurdu. Cüssesi iriydi ama hiç sertleştiğini görmedim. Naifti, mütevazıydı, böbürlenmezdi. İyi bir aile babasıydı. Yoğun çalışmalarının arasında ilesine de vakit ayırırdı. Kitap okumayı hiç ihmal etmezdi. Herkesin derdiyle dertlenirdi. Gönlü geniş bir insandı. Allah rahmet eylesin. 

ENES GÜNAY (ÜNİVERSİTE ARKADAŞI)

Mehmet Ali abi üniversite yıllarında bizim üstümüzdü. Abimizdi. Hafız abi olarak bilirdik. Hafız abi gençlere, yaşıtlarına örnek olan bir kişiydi. Müslüman genç tanımının karşılığıydı hafız abi. AGD’deki arkadaşlar, üniversitedeki arkadaşlar hep örnek alırdık kendisini. AGD üniversite sorumlusuydu. Yaşına göre çok olgundu. Kendisini çok ciddi manada yetiştirdi. Allah’ın rızasını kazanmak tek hedefiydi. Herkesle de bu doğrultuda muhabbetler ederdi. Hiç boş konuştuğunu duymadım. İslam’a uygun bir hayat yaşardı. Sabah namazlarına bizi kaldırırdı, cemaatle namaz kılardık. Genelde imam olurdu. Çok kitap okurdu. Bütün emsallerine örnek teşkil eden bir şahsiyetti. 

AZAD DEMİR (ÜNİVERSİTE ARKADAŞI)

2 yıl aynı yurtta kaldık. Ancak sonraki dönemlerde de hiç kopmadık. Ben şuanda Ankara’dayım. Ankara’ya geldiğinde sürekli görüşürdük, ben Konya’ya giderdim görüşürdük. Birlikte Hacca gitmeyi istiyorduk. Yazılmıştık kura bekliyorduk. Vefatından önce rüyamda görmüştüm. Mehmet Ali beyazlar içindeydi. Ben Mardinliyim. Mardin’den Konya’ya onu hacca uğurlamaya gitmiştim rüyamda. Sonra bunu anlattım kendisine telefonda. Hacca gideceğiz herhalde diye yorumladı, çok mutlu olmuştu. Üniversite yıllarında AGD bünyesinde çalışmalar yürütüyorduk. İnanılmaz ders çalışırdı. Yardımsever bir insandı. Ne kadar anlatsam az. Her zaman güleryüzlü bir insandı. Melemeni çok severdi, ben melemen yapardım yerdik birlikte. Hafızın güzel ahlakını kitap yapıp gençlere okutmak gerekiyor. 

YEVUZ FETTAHOĞLU (GENÇ MÜSİAD ESKİ GENEL BAŞKANI)

Konya'nın evladı ve Konya gibi imanlı, ihlaslı ve vicdanlı, o heybetli cüssesine rağmen her daim mütebessim, sıcak ve kardeşliğin hakkını veren bir dost... Bir genel istişare toplantısında şube başkanlarımız aralarında tatlı bir rekabet içerisindeyken cüssesiyle Mehmet Alimiz'e yakın bir diğer başkanımız latifeli bir şekilde kalkıp: "Bu sene Allah'ın izniyle şubemiz birinci olacak" deyip cüssesiyle endam etmişti. Hemen akabinde Koca Reis yine aynı latifeli şekilde ayağa kalkıp: "Bir daha düşün istersen başkanım" diyerek hepimizi güldürmüştü... O kadar çok ortak anı, o kadar çok şey var ki Mehmet Ali hakkında söylenecek lakin inandığı gibi yaşayan ve her anlamda medeniyetimizin, çağımızın ihtiyaç duyduğu rol model bir genç, vatan evladıydı... Kardeş kaybetmenin acısını yaşadık. Ölüm Allah'ın emri ve zamanı O'nun takdirinde. Biz buna iman ettik. Bu sebeple üzüntümüzü kalbimizde saklayacak ve Mehmet Ali'mizin her zaman dediği gibi:  ardında bıraktığı sadaka-ı cariyelere sahip çıkarak gerçek zamanı, "Ahiret Dostluğu'nu" bekleyeceğiz.  

ABDULLAH AKİF SOLAK

Editör: TE Bilişim