Şehirde nüfusun artmasına bağlı olarak konut ve işyeri ihtiyacı da artıyor. Talebin karşılanması için ise yeni binalar inşa ediliyor. 2019 inşaat sezonuna gerek ekonomik daralma ve gerek seçim nedeniyle diğer yıllara oranla daha durağan başlayan inşaatçılar, sektörün asıl kilitlendiği noktanın yapılan yeni düzenlemeyle balkonların kullanım alanına dahil edilmesi olduğunu söylüyor. 

BALKON KRİZİNİN AŞILMASI GEREKİYOR

Tüm zorluklarına rağmen birçok sektörün lokomotifi olan inşaatın sezona umutla başladığını, yaşanan olumsuz gelişmelere rağmen yatırımlar yapıldığını dile getiren Mekan Özbeyt İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Karabağ, sektördeki en büyük problemin balkonların kullanım alanına dahil edilmesi süreci ve buna bağlı ortaya çıkan belirsizlik olduğunu dile getirdi. Yapılan yeni düzenlemenin sektörü olumsuz etkilediğine işaret eden Abdullah Karabağ, “Yeni bir yasa daha çıkarıldı. Balkonlar da kullanım alanı içerisine dahil edildi. Bu durum ise inşaattaki hareketlilik ivmesine ket vurdu. Eskiden kullanım alanı dışında kalıyordu balkon. Yeni yönetmelikle balkon, kullanım alanı içerisine alındı. Şu an müteahhitler yeni bir proje alamıyorlar. Bir arsa aldınız ve bir uygulama yapacaksınız. Sizin arsa payınız yüzde 40’sa balkona yönelik yeni uygulama ile birlikte bu pay yüzde 50’nin üzerine çıktı. Şu an müteahhitler aslında ekonomideki durumdan ziyade bu yasanın iptalini bekliyor. Yönetmeliğin eski şekline çevrilmesi lazım. Yapı denetimi uygulaması da olması gereken bir uygulama ve bunu da takdirle karşılıyoruz. Şu an küçüğünden büyüğüne hangi müteahhit yapmış olursa olsun, binanın omurgası oldukça sağlamdır. Hiçbir şekilde yıkılma riski taşımaz. Ama diğer yandan balkonun kullanım alanına dahil edilmesi gibi küçük görünen ama etkileri büyük olan uygulamalardan da ticaretin canlanması için bir an önce vazgeçilmesi gerekir” diye konuştu.

SEÇİM GERİDE KALDI, ŞİMDİ GEÇİM ZAMANI

Seçim sürecinin de geride kaldığını ve artık piyasaların rahatlaması gerektiğini dile getiren Mekan Özbeyt İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Karabağ, “Artık önümüze bakmamız gerekiyor. İnşaat sektörü için birçok sektörün lokomotifi derler. 300’ün üzerinde sektöre doğrudan ya da dolaylı olarak etki ediyor. Bu anlamda inşaat sektörünün hareketlenmesi gerekiyor. Tam mevsimindeyiz. Ama şöyle de bir durum var. İnşaatın lokomotif bir sektör olduğunu maalesef kabul ediyoruz. Burada kastım şu, biz üreten değil, daha çok tüketen bir toplumuz. Kendim inşaatçıyım. Maksadım inşaat sektörünü kötülemek değil. Ama şu gerçeği de kabul etmek gerekir ki, ülkemizin sermayesini inşaat sektörüne değil üretime dönük sektörlere, sanayiye yönlendirmemiz gerekiyor. Şu an inşaat en durgun sezonunu yaşıyor. Önümüzde bir seçim süreci vardı, bu çok etkiledi. Seçim olduğu zaman ülkemizde adeta ticari hayat duruyor. Düğün yapacak olan adam seçim nedeniyle düğününü bile erteliyor. Allah’a şükür bu süreci atlattık. 2019 yılının çok da iyi geçeceğini söyleyemesek de yaz döneminde ticaretin hızlanacağına inanıyorum” ifadelerini kullandı.

EKONOMİ BUGÜNDEN DAHA KÖTÜYE GİTMEYECEKTİR

Özellikle inşaat sektöründe ivme kazanılabilecek bir döneme girildiğini dile getiren Karabağ, “Önümüz yaz. Avrupa’daki yerli yatırımcılar Türkiye’ye gelecek. Tüm bunları göz önünde bulundurarak ekonominin şu anki durumundan daha kötüye gitmeyeceği gibi, daha hareketli ve bereketli günlerin bizi beklediğine inanıyorum. Diğer yandan inşaat sektöründe hareketliliği sağlamak için banka faizlerinin revize edilmesi gerekiyor. Bir kere şu bir gerçek ki, banka faizleri yüzde 1’in altına çekilmelidir. Milletin parası kredide. Faizler düşerse piyasa hareketlenir. Doların yükselmesinden daha önemli bir konu faiz oranlarının düşmesi. Millet parasını dövize bağlamış durumda. Adam döviz almış 5,70’den. Parasını bozdurmak için doların 6 liranın üzerine çıkmasını bekliyor. Şimdilerde parası atıl vaziyette duruyor. Ekonomiye bir değer katmıyor. Tüm olumsuzluklarına rağmen nüfusun sürekli artış eğiliminde olması, insanların ev ve iş yeri ihtiyacının artması gelecek adına umut veriyor. Bizler de geleceği inşa etmeye çalışıyoruz” dedi.

OSMANLI KONAKLARI FARKI HİSSETTİRECEK

Başta 4 dairelik ve 8 dairelik küçük projeler yaptıklarını, Karatay ilçesi Hamzaoğlu Mahallesi’nde bulunan Osmanlı Konakları projelerinin ise 60 dairelik bir proje olduğunu dile getiren Abdullah Karabağ, “Burada 48 dairemiz 3+1, 12 dairemiz de 2+1 şeklinde. Biz burayı Karatay ortalamasının üzerinde yapıyoruz. Şöyle ki, 3+1 olmasına karşılık dairelerimiz oldukça büyük, geniş ve ferah. Bunun yanında kullandığımız malzemeler de oldukça yüksek kalitede ve farklılık arz ediyor. Mesela biz laminant parke kullanmıyoruz, bunun yerine porselen taban uygulaması yapıyoruz. Bunlar maliyeti biraz daha yükseltiyor ama biz biraz daha nitelikli daireler üretelim diyoruz. Buraya başlayalı yaklaşık 5 ay oldu. Yarısını tamamladık. Büyük bir site olacak. Allah nasip ederse en kısa sürede de tamamlayıp sahiplerine teslim edeceğiz. İnşaat arz talep dengesini en iyi kurgulamak gereken bir alan. Şöyle ki, ne talep ediliyorsa siz onu arz etmek, onu üretip, onu sunmak zorundasınız. Bizim Karatay bölgesi standartlarının bir tık üstüne çıkmamızdaki asıl neden de talebin biraz daha lüks dairelere yoğunlaşması. Bizim müşteri portföyümüz bunu istiyor. Yani şöyle söyleyeyim, 1 milyon TL’ye daire satacak bir çevremiz yok. Müşteri portföyümüz çoğunlukla esnaf ve yatırım yapmak isteyen kitle. Biz de onların ihtiyaçlarına karşılık vermeye gayret ediyoruz” ifadelerini kullandı.

FUARLAR AÇIK BİR TANITIM ALANI

İnşaat sektöründe sezonun gerek ekonomik koşullar gerekse seçim nedeniyle biraz gecikmeli açıldığını ancak ekonomideki durumun bundan daha iyiye gideceğine inandığını dile getiren Mekan Özbeyt İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Karabağ, “Yılın belli dönemlerinde belli sektörlere ilişkin fuarlar düzenlenir. Bunlardan bir tanesi de Konya’da her yıl düzenlenen yapı fuarı. Biz fuarların ülke ekonomisi için faydalı olduğu kanaatindeyiz. Bu sene sektördeki ekonomik durum nedeniyle inşaattaki krizi fırsatı çevirebilmek adına açık bir pazar alanı olarak da görebiliriz. Biz, kendi öz sermayemizle çalıştığımız için bir sıkıntı yaşamıyoruz. Ama maliyetlerin yükselmesinin ardından kârımızdan ödün vermek durumunda kalıyoruz. Fuarları da açık bir reklam ve tanıtım alanı olarak görüyoruz” dedi.

‘ŞEHRİN İNŞASINA ESTETİK BİR KATKI SUNMAYA ÇALIŞIYORUZ’

Mekan Özbeyt İnşaat hakkında da bilgi veren Karabağ, ticaretin içinden gelmiş bir ailenin çocuğu olduğunu belirterek, “14 yaşındayken Konya’da ticaretin döndüğü tarihi Bedesten Çarşısı’nda tekstilci olarak çalışmaya başladım. 21 yaşındayken mağaza sahibi oldum. 2001 Şubat krizinde iş yerimizi açmıştık. Şu an orada bulunan 2 tane tekstil mağazamız var işlettiğimiz. Ticaretin içinden gelmiş bir ailenin evladıyım. Dedemizden babamıza, babamızdan da bize geçmiş bir ticari hayatın içerisindeyiz. İnşaat sektörüne de aslında çok yabancı değildik. Yaklaşık 10 yıldır arsa, daire, dükkan alım ve satımı yapıyorduk yatırım anlamında. Bu şekilde sermaye bağlamıştık inşaat sektöründeki arkadaşlara. Sonrasında 2 yıldır da birlikte çalıştığımız arkadaşların da destekleriyle 2 yıldır bir inşaat yapıyoruz. Mekan Özbeyt İnşaat olarak bir ortaklık kurduk ve inşaat üzerine çalışmalar yürütmeye ve projeler üretmeye başladık” dedi.

Binalarımızda şehir estetiğine uygunluğa da özen gösterdiklerini belirten Abdullah Karabağ, “İnsanların ihtiyaçlarına göre yaşam alanları üretirken, binaların mimarisini estetiğe uygun olarak hazırlamaya çalışıyoruz. Diğer yandan devletin de bu konuyla ilgili belli kaideleri var. Binalar, Estetik Kurulu’ndan geçiyor. Şekliyle, mimarisiyle, boyasıyla her yönüyle bu kuruldan geçmek zorunda. Binanızla ilgili bir katalog hazırlıyorsunuz. Bu kataloğa tamamıyla uymak zorundasınız. Çünkü teşhiri o katalog üzerinden yapıyorsunuz. Devlet bunu güvence altına alıyor. Bu anlamda biz de destekliyor ve takdir ediyoruz”  diyerek sözlerini tamamladı.

FAHRİ ALTINOK

Editör: TE Bilişim