Konya'da 2004 yılında Zümrüt Apartmanı'nın çökmesi sonucu 92 kişinin öldüğü, 30 kişinin yaralandığı facianın üzerinden yıllar geçti. Yaşanan facianın ardından Konya’daki binaların fen ve sanat kurallarına uyulup uyulmadığıyla ilgili sorular akıllara geldi. O günden bu yana bu sorunun cevabını aramak, alınan cevaplara göre çözümler üretmek adına bir çok yeni düzenleme yapıldı. Gerek hükümet düzeyinde gerek yerel yönetimler düzeyinde yapılan bu düzenlemeler, Konya’daki yeni yapılaşmadaki sağlamlık durumunu belli bir düzeye taşısa da, hala olması gereken düzeye ulaşmış değil. Sorunları çözmek ve sağlam binalar inşa etmek amacıyla Konya’da yeni yapıların fen ve sanat kurallarına olan uyumunu denetlemek amacıyla 2011 yılında Yapı Denetim Kanunu uygulanmaya başlandı. Kanun temelde doğru bir karar olarak değerlendirilse de, kanunun uygulanmasında sorunlar yaşanıyor. Uzmanlar, işini doğru yapmayan ve sorumluluklarını yerine getirmeyen çok az sayıdaki yapı denetim firması yüzünden, denetlendiğini zannettiğimiz yeni yapıların bazılarının aslında kağıt üzerinde denetlendiğini, fiilen bu denetimin yapılmadığı görüşünde. Binlerce hatta on binlerce vatandaşın hayatını etkileyen binaların bu durumu, aksaklıklara vurulacak neşterle çözülmeyi bekliyor. 

DENETİMLER FİİLİ OLARAK YAPILMALI

Konya’daki yapılaşma sorunlarına değinen İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Konya Şube Başkanı Süleyman Kamil Akın, ülkenin önemli bir sorunu haline gelen Yapı Denetim Kanunu’nun fiilen uygulanamaması sorununa dikkat çekti. “Yapı Denetim Kanunu gelinceye kadar Belediyeler ve fenni mesuller yapıların fen ve sanat kurallarına uyup uymadığıyla ilgili sorumluydu” diyen Akın, Yapı Denetim Kanunu ile birlikte tarafların sorumluluğunun devam etmesi şartıyla bu işin kontrolünün yapı denetim firmalarına geçtiğini hatırlattı. Yapı denetim firmalarının oluşturulmasının temelde çok doğru bir karar olduğunu ancak uygulamada sorunlar yaşandığını belirten Akın, şunları söyledi, “Birçok yapı denetim firması işini çok büyük titizlik ile yaparken, çok az sayıda da olsa bazı yapı denetim firmaları denetimler konusunda titiz davranmıyor. Bu tür firmalarda kağıt üzerinde 20-25 kişi çalışıyor görülse de 4-5 kişi fiilen çalışıyor. Bu kadar az kişi ile denetimin yapılması imkansız. Bizce yapı denetim kanunu  baştan aşağı yenilenmeli. Burada bir ortak yol bulunmalı. Devlet kontrol mekanizmalarını sıklaştırmalı. Yapı Denetim firmalarının yaptıkları işlerle ilgili sorumlulukları ve sorunlara karşı cezai müeyyidelerinin artırılmasını istiyoruz. Yapılan bir hata sonucu A denetim firması kapanıyor aynı kişilerce yerine B denetim firması kuruluyor. Çalışanlar ve işi yönetenler  aynı kişiler.  Zaten arkadaşlar A firması ile denetimi yapmamışlar. Hemen yeni bir B firması kurarak aynı yapı denetim elemanları ve maalesef aynı iş ahlakı ile binaları denetlemeye devam ediyorsunuz. Bu kendi kendimizi kandırmaktan başka bir şey değil. Bana göre oradaki her imzanın ciddi sorumluluğun ve akabinde cezasının ve mükafatının olması lazım. Bu konuda devlet düzenleyici ve denetleyici yetkisini en katı şekilde uygulamalı. Yapı denetim firmalarının randevu ile denetleniyor. Randevu alarak yapı denetim firması denetlenmez. Denetlense de bunun adı denetim değil olsa olsa ziyaret olur. TYapı denetim işi Devlet tarafından e atama yolu ile yapılırsa sorunların bir kısmı da bertaraf edilebilir. Çevre Şehircilik Bakanlığı denetimlerini sahada katı şekilde uygulamalı. Bugün öyle yapı denetim firmalarını görüyoruz ki; fiili çalışan sayısı ve resmi çalışan sayısı arasında anormal bir fark var. Bu da yapıların gerektiği gibi denetlenmediği sonucunu ortaya çıkarıyor. Binayı bile görmeyen yapı denetim elemanları, binayla ilgili karar verip imzalar atıyor. Yapıları kağıt üzerinde değil bizzat sahada denetlememiz gerekiyor. Yoksa bir çok ‘Zümrüt’ faciası kapımızın önünde.” 

TEKNİK PERSONEL ZORUNLULUĞU GETİRİLMELİ

Yapıların inşaa faaliyetlerinin daha düzgün ve doğru yürütülmesi için önerilerde de bulunan Başkan Akın, “İnşaa faaliyetleri yürüten müteahhit firmaların kadrolarında,  resmi ihale işlerinde olduğu gibi, işin büyüklüğüne ve cinsine uygun olarak yeterli sayıda teknik personel bulundurma zorunluluğunun getirilmesidir. Bu sayede inşa faaliyeti her aşamasında çok daha sağlıklı gerçekleşecek” dedi. Konuyu örnekleriyle açıklayan Akın şöyle devam etti, “Berberlik mesleğini yapabilmek için bir ustalık belgesine ihtiyacınız var. Bunu gerekli sınavları geçerek, gerekli kuruluşlardan belgeleri alarak ve bu meslekte uzun yıllar çalışarak sağlıyorsunuz. Kasaplık, terzilik için böyle. Ama müteahhitlik için yalnızca Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nden aldığınız bir belge sizi müteahhit olarak nitelendiriyor. İnşa faaliyeti özel bir iştir. Bu işi yapacak kişilerin ya bu işin profesyonellerinden olan inşaat mühendisi, mimar gibi teknik kişilerden oluşması ya da müteahhitlik faaliyeti yapacak kişilerin, inşaat mühendisi veya mimar gibi kişilerin teknik nezaretinde bu işi yürütmesi lazım. Şu anki kanunlarımızda, herhangi bir inşaat firmasının, bu profesyonel kişileri çalıştırma zorunluluğu yok. Mutlaka bu zorunluluğun inşaat faaliyetleri yürüten firmalara getirilmesi gerekiyor. Projeler bu profesyonel kişilere yaptırılıyor bunda sorun yok ama inşa faaliyeti ayrı bir olay. Bu kişilerin inşa faaliyetinde de mutlaka olması gerekiyor. Devlet ufacık bir WC yaptırırken bile bu işle ilgili deneyim, teknik sorumlu ararken yüzlerce konut  yapan firmalardan hiçbir belge istemiyor.”

İMAR VE ARSA ÜRETİMİ SORUNU HIZLA ÇÖZÜLMELİ

Başkan Akın, Konya’da yürütülen kentsel dönüşüm çalışmalarına da değindi. Konya’nın göç alan bir şehir olduğunu dile getiren Akın, bu nedenle şehrin her geçen gün büyüdüğünü söyledi. Bu doğrultuda merkez ilçe belediyelerinin farklı projelere imza attıklarını söyleyen Akın, “Karatay Belediyesi yıllardır yaptığı çalışmalarla ilçeyi bir cazibe merkezi haline getirdi. Ortaya hızla yepyeni bir Karatay çıktı. Yakın bir gelecekte bunun meyvelerinin toplanacağına inanıyorum. Meram bölgesinde yapı kalitesi ve şehircilik açısından çok sıkıntılı mahalleler var. Buraları kentsel dönüşüm kapsamında riskli alan ilan ederek o bölgeleri yaşanabilecek alanlar haline getirmek amacı ile çalışmalar yapıldı ve yapılmaya da devam ediliyor. Hem Karatay hem de Meram Belediyesi bu konuda çok takdir edilecek emek ve akıl sarf ediyorlar.  Çok çok iyi sonuçlar ortaya çıkacak bu çalışmaların sonucunda. Selçuklu Belediyesi yeni imarlaşan bir bölge olması nedeniyle bu konuda çok daha şanslı. Yapı stoğu çok daha yeni ve düzenli. Problemli birkaç mahallesi de 1-2 seneye kadar kendiliğinden dönüşmüş olur.” değerlendirmesinde bulundu. Ayrıca kentsel dönüşüm kanununun çok iyi anlaşılması gerektiğine dikkat çekerek buradaki aksaklıklara da değinen Başkan Akın, şunları söyledi, “Özellikle imar parsellerindeki sorunlarda belediyeler ellerindeki yetkilerini çok fazla kullanmıyorlar. Haklı oldukları bazı noktalar var ama bazı yetkileri kullanmanız gerekiyor. Belediye tarafından teklif edilerek bakanlar kurulunca ilan edilen riskli alanlarda kullanmaktan çekinmedikleri yetkilerini,  riskli yapıların oluşturduğu uygulama alanlarında da kullanmaktan çekinmemeleri gerekiyor. Eğer bu konuda adım atmakta çekimser davranmaya devam ederler ise  kanun amacına ulaşmayacak ve hızlı bir dönüşüm söz konusu olmayacak. Bu konuda Çevre Şehircilik Bakanlığı ve Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’ne büyük görevler düşüyor. Bu konuda daha faal olmaları, prosedürleri çok daha az hale getirmeleri gerekiyor. Şu anda yeni mahallelerde ana yollar üzerinde planlı konutlar oluştu ama bir arka parsele geçince durum bir anda değişiyor. Buraların da hızla dönüşüme uğraması lazım.”

ABDULLAH AKİF SOLAK

Editör: TE Bilişim