Teknolojiyle birlikte gelişen ve her geçen artan iletişim araçları, bu alandaki uzmanlığın da önemini ortaya koymuş durumda. Her türlü kurum, kuruluş ve firmalar, iletişim kanallarıyla dünyaya açılabilecekken, bu işin uzmanlığının farkında olunmaması, büyük eksikliklere neden oluyor. Özellikle iletişim fakültelerinin diplomalarının formasyonunun tanınmaması, hem sektörün gelişimini olumsuz etkiliyor hem de bu alandan mezun olanların istihdamında sorunlara yol açıyor. Konunun uzmanları ise; bu sorunun biran önce çözülmesini ve iletişim alanının uzmanlık gerektirdiğinin bilincine varılmasını istiyor.

YOĞUN BİR MEDYA FAALİYETİMİZ VAR

Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı, Ege Üniversitesi Medya Merkezi Müdürü Prof. Dr. Dilek Takımcı, Yenigün’e açıklamalarda bulundu. Eğe Üniversitesi İletişim Fakültesi ile ilgili bilgiler veren Takımcı, “Bizim medya merkezimiz 3 birimden oluşuyor: Ege Üniversitesi Televizyonu, Radyo Ege Kampüs, Ege Ajans. Üniversite olarak medyamız güçlü. Ajans olarak 36 yıldır servis yapıyoruz. Televizyonumuz ve radyomuz tüm Ege bölgesine yayın yapıyor. Yoğun bir medya faaliyetleri olan bir İletişim Fakültesiyiz” dedi.

SEKTÖRÜMÜZÜN FORMASYONU TANINMIYOR

Medya ve iletişim alanıyla ilgili önemli değerlendirmelerde bulunan Takımcı, sektörün sorunlarına değindi. “Bizim alanla ilgili en çok üzüntü duyduğum şey; diplomamızın formasyonu tanınmıyor” diyen Takımcı, sözlerine şöyle devam etti, “Mesela bir Ziraat Mühendisi, diploması olmadan ziraat mühendisiyim diyemiyor ama bizim sektörde herkes gazeteciyim diyebiliyor eğitim almadan. Bu bizim alanda beni en çok üzen şey. Mesleğimizin formasyonunun tanınmaması çok üzücü. Diplomasız insanların bizim mesleğimizi sahiplenerek, kendilerini bu alanda lanse etmeleri beni rahatsız ediyor. Meslek için ben umutsuz değilim. Mesleğimizin iş sahaları genişledi. Artık iletişim çağındayız. Öğrencilerimiz kendilerini geliştirdiği zaman, istihdam sorunu yaşamıyor. Çünkü her şirketin bize ihtiyacı var. Bütün şirketlerin tanıtıma ihtiyacı var. Dolayısı ile bizim sektörümüzün çağını yaşıyoruz. Çocukların, öğrencilerin buna uyanması lazım. Hiçbir şey yapamasa, sosyal medyayı bile aktif kullansa para kazanılıyor. Önemli olan öğrencilerin kendilerini geliştirmesi gerekiyor.”

İNTERNET MECRASI BOŞ KALMAMALI

İnternet mecrasının çok geniş bir mecra olduğuna vurgu yapan Takımcı, bu alanın boş bırakılmaması gerektiğini savundu. Bu mecranın belli kurallarının olması gerektiğini belirten Takımcı, “İnternet mecrası balta girmemiş orman gibi olmamalı. İnternet mecrasındaki bu dezenformasyonlar, bizim diplomamızın formasyonunun olmamasından da kaynaklanıyor. Her önüne gelen gazeteciyim diyebiliyor. Uyduruktan internetten bir gazete kuruyor, hadi ben gazeteciyim diyor, sonra birilerine şantaj yapıyor. Bunlar rahatsız ediyor. Sektörde de diploması olmadan, mesleğin içinde yetişmiş insanlar da var. Veya Ziraat Mühendisi, köşe yazısı yazıyor. Ben bunlara karşı değilim. Ama bir gazete kurulacaksa mutlaka diploma istenmeli. Eczacı diploma asmak zorunda. Hangi diplomayla sen gazete kuruyor diyebilmeliyiz. Bunun düzenlemelerini yaparken de bunlara dikkat etmek gerekiyor. Biri bana internetten bir iftira atıyor, ama orada kalıyor. Niye orada kalsın? Tüm bunlara bir düzenleme gerekiyor. Mesleğin formasyonu tanımlanmadığı için bu sorunlar 2 katına çıkıyor. Şimdi bazı düzenlemelerle sosyal medya hesapları noktasında belli bir düzeye gelindi ama bizim diplomamızın da formasyonunun sağlanması gerekiyor” diye konuştu.

İLETİŞİM ARAÇLARI KULLANILMALI

Takımcı, iletişim sektörünün çok geniş bir sektör olmasına karşın, Türkiye’de bu alanın profesyonel şekilde tanınmadığından yakındı. Dijital çağda yerel düşünmemek gerektiğini, bunun için de iletişim kanallarının profesyonel şekilde kullanılmasının şart olduğunu vurgulayan Takımcı, şunları kaydetti, “Siz büyük bir holdingseniz, dünyaya açılmanız gerekiyor. Global düşünmek lazım. Global düşünüyorsanız da bu işin uzmanıyla kendinizi göstermeniz lazım. Bunu sağlamazsanız, yerelde kalırsınız. Dünyaya açılmanın yolu iletişimden geçiyor. Ne yapıyorsunuz, ne üretiyorsunuz, bunları sunacaksınız ki insanlar haberdar olsun. Dolayısı ile bu bir algı yönetimidir, bir stratejidir. Türk şirketleri olarak bir yere gelmek istiyorsak iletişim mekanizmalarını çok iyi kullanmalıyız. Bu eksikliğin bilincinde değiliz. Diplomanın formasyonu tanınmıyor, bu alanı herkes yapabilir gibi görüyor. Tanıtım filmi çekilecek mesela, tamam ya yapılır deniyor. Bu işin uzmanı olmayanlar da yapabiliyor. Ama işin içine girince, ne zor işmiş deniliyor. Ama herkes günümüzde telefon kullanıyor, film çekiyor. Bu işler kolay zannediliyor. Akıl yürütmek, zeka yürütmek, strateji yürütmek gerekiyor. Pazarlamanın bir yolu bizim uzmanlığımızdan geçiyor. Bizim alanımız dünya çapında bir iş. Bu anlamda kendini geliştiren bir iletişimci, işsiz kalmaz. Benim iyi öğrencilerim işsiz kalmıyor.”

İLETİŞİM FAKÜLTESİ ÜNİVERSİTEYE VİZYON KATAR

Türkiye’deki iletişim fakültelerinin eğitim kalitelerine de değinen Takımcı, “Belli üniversitelerin eğitim kaliteleri iyi. Yetişmiş hoca kadrolarımız iyi. Mesela Bizim Ege Üniversitemizin İletişim Fakültesi’nde çok iyi yetişmiş hocalarımız var. Ama eğitimde akreditasyon çok önemli. Akreditasyon sürecinde dünya standartlarında olmalısınız. Hocanın belirlediği sistemden çıkıyorsunuz veya hocaya göre ders ayarlanır sisteminden çıkıyorsunuz. Akreditasyon diyor ki; belli bir matematiğiniz var, şu ders şu ağırlıkta olacak, bu konular böyle olacak diyor. Siz bu matematiği tutturmak zorundasınız. Sektörle, devlet organlarıyla, üniversiteyle oturacaksınız bu matematiği böyle tutturacaksınız. Dolayısı ile biz üniversite olarak başarılı bir akreditasyon tutturduk. Bilimsel bir matematik var, o matematiğe uygun dersler düzenlendi. Sektör ne istiyor? Biz dersleri düzenledik, sektöre gönderdik. Eksiğiniz ne var bize söyleyin dedik. Onları paydaş olarak görüyoruz. Tüm içerikler de kontrolden geçti. İki hoca aynı konuyu anlatabiliyordu. Şimdi öyle bir sorun kalmadı. Onları da denetleme şansımız oldu. Eğitim emek istiyor. Gençler bize emanet. Sorumluluğun hakkını vermek gerekiyor” şeklinde konuştu. İletişim fakültelerinin üniversitelere vizyon kazandırdığının altını çizen Takımcı, “Ama hakkını vermeniz gerekiyor. Sadece fakülte açmak için fakülte açılmaması gerekiyor. İletişimciler vizyonu geniş insanlar. İletişimcilerin ufku geniş. Bu anlamda iletişim fakülteleri üniversiteye vizyon katar. Zaten üniversiteler de iletişim fakültelerine bu anlamda önem veriyor” dedi.

ABDULLAH AKİF SOLAK

Editör: TE Bilişim