Şehrin insanını besleyen, ihtiyaçların büyük bir kısmının giderildiği çarşılar, "şehrin merkezi ve anası" olarak tabir ediliyor. Geleneğe göre çarşıların birçoğunun mabede yaslandığı biliniyor. Bu durum dikkate alındığında Konya Çarşısı'nın Kapı, Aziziye ve Selimiye camilerine yaslandığı görülüyor. Bu anlamda oldukça önemli olan Konya çarşısı, ticaretin hareketli olduğu önemli merkezler arasında yer almaktadır. Tarihi Konya Çarşısı'nın makum insan kadrosu esnaf, zanaatkar, yardımcı hizmetler ve meczuplardan oluşuyordu. Bunların en renklileri hiç kuşkusuz meczuplardı. Zira onlar, diğer çarşı insanlarının maişeti temin etme, hesabı kitabı denk getirme stresini üzerlerinden alırlardı. Konya Çarşısı'nın moral vericileri, dolayısı ile çarşı-insan mozaiğinin en canlı renkleri olan bu gülleri anlatırken, tarihi Konya Çarşısı'nın da tanıtılması yerinde olacaktır. Bu kapsamda Ali Işık, "Geçmişten Günümüze Konya'nın Gülleri" kitabında detaylı bir şekilde anlattığı Konya çarşısının ne denli önemli olduğunu ortaya koyuyor.  Tarihi bir miras olan Konya çarşısının geçmişte de ülkenin önemli ticaret merkezlerinden biri olduğu belirtiliyor. Bu özelliğiyle birlikte Konya çarşısı zaman içerisinde gelişerek, büyümüş ve şimdiki halini almıştır. Ali Işık Konya çarşısını şöyle anlatıyor: 

KONYA ÇARŞISI

"Osmanlı belgelerinde şehrin "Cuma kılınur ve pazar durur yer" şeklinde tanımlaması sebebiyle  bazı araştırmalar  bir yerleşmenin şehir sayılması için çarşısının var olması gerektiğinden bahsederler. Konya gibi tarihi şehirlerde ticaret mekanları, iskan mekanlarından genellikle ayrıdır. Osmanlı şehirlerinde iş ve ticaret merkezi hanlarda kalan sınırlı sayıda kısa sürekli konuk dışında, geceleri boşalırdı. Günümüzde dahi akşam namazı sonrasında tarihi Konya Çarşısı'nda in cin top oynar. Bu itibarla şehir bir konağa benzetilerek ifade edilirse şehrin çarşısı adeta konağın selamlığı, ikamete ayrılmış mahalleleri ise haremliği gibidir. Çarşılar, ekonomik faaliyetlerin yürütülmesinin yanı sıra, değişik meslek gruplarının, zanaatkarların üretim yaptıkları mekanlardan meydana gelir. Yiyecek, içecek temini, giysiler, ev kullanım eşyaları ve ticari mallar çarşıdan alınır. Bu bakımdan çarşı, toplumsal faaliyetler içerisinde, gündelik hayatta önemli yer tutar. İnsanlar birey olarak çarşıda kendini kabul ettirir. İyi usta, doğru esnaf veya güvenilir müşteri olur. Çarşıda insanı toplumla bütünleştiren bir başka yapı da camidir. Cemaate katılan insan üretici, alıcı satıcı olarak kendini kabul ettirir. Şehir halkının büyük bir kısmı çarşıda çalışır, zamanının büyük bir kısmını burada geçirir. 

Şehirler üzerinde yapılan araştırmalarda seyyahların gözlemleri önemlidir. Şehir halkının büyük bir kısmı çarşıda çalışır, zamanının büyük bir kısmını burada geçirir. Şehirler üzerinde yapılan araştırmalarda seyyahların gözlemleri önemlidir. Seyyahlar şehirlerin imajından söz ederken; çarşıların düzeninden, zenginliğinden, dolayısıyla şehir insanından da bahsederler, çarşıların ayrıntılı tasvirini yaparlar. Ayrıca şehirde yaşanmış anılar bütünü çarşının tarihi ile birlikte şehrin hafızasını oluşturur. Birçok araştırmacı da şehirleri insana benzetirler. Şehirler canlı organizmalardır, ihtiyaçlara göre kendini yenilerler. Ayrıca şehirlerin de hafızası vardır, şehir unutmaz. 

Konya Çarşısı halk tarafından "Bedesten" olarak tanımlanmıştır ve tarihi şehir merkezi sit alanı olarak belirlenmiştir. Çarşı içerisinde dükkanlardan başka hanlar ve pazaryerleri de bulunmaktadır. Çarşıya ismini veren bedesten (Kanuni Bedesteni) 1901 yılında yıkılmış, yerine ise sanayi Mektebi (günümüzde Zabıta Daire Başkanlığı) binası yapılmıştır. 

Çarşının ticaret alanlarının Alaeddin Tepesi'nin doğusunda, bugünkü Karatay Medresesi, Gazi Mustafa Kemal İlkokulu, İş Bankası binası ve Rampalı Çarşı civarında olduğu, buradan doğuya yönelerek İplikçi Camii, Kanuni Bedesteni'nin önünde dış sura kadar uzandığı sanılmaktadır.

Osmanlı döneminde Konya; ticari, sosyal ve kültürel fonksiyonlu üç odak noktası etrafında gelişmiştir. İlk odak noktası Bedesten, İplikçi Camii ve Şerafettin Camii'nin oluşturduğu merkez, ikinci odak noktası Kuzeydoğu'da İbrahim Bey imareti ve hanı, Unkapanı ve Karatay Medresesi'nin oluşturduğu merkez ve son olarak da güneydoğuda Mevlana Dergahı, Sultan Selim Camii ve Kiremitli Han'ın oluşturduğu odak noktasıdır. Bu dönemde Konya Çarşısı; surun doğu kısmında Bedesten, At Pazarı ve Aksaray kapıları üçgeni içinde kalan alanda bulunmakta ve çarşının ana iskeletini Uzun Çarşı oluşturmaktadır. Uzun Çarşı, bedestenden At Pazarı kapısına ve buradan da Mevlana Dergahı'na kadar ulaşmaktadır. Çarşı dokusu, Uzun Çarşı'ya birçok ticari fonksiyonlu sokak bağlanarak oluşmuştur. Şehrin Kuzeydoğu kısmında gıda ürünleri ile ilgili hanlar yer almaktadır. At Pazarı ve Kavaflar Çarşısı, postanenin arkasında Uzun Çarşı'ya açılan bir sokaktır. Aksaray Kapısı civarında Sırçalı Mahallesi'nde İsmet Paşa İlkokulu'nun bulunduğu alanda debbağhane ile birlikte 1476 tarihli Ahi Evren Hanı yer almaktadır. 17. yüzyıl başlarında Mevlana Türbesi'ne yakın bir yerde Çancılar Çarşısı'nın bulunduğu bilinmektedir. 17. yüzyılda dericilik ve dokumacılık konusunda önemli bir şehir olan Konya'da, üretim yakın çevreye yöneliktir. Bu dönemde Konya'da 44 çeşit esnaf loncası yer almaktadır. Konya şehrinde ticaretin gelişmiş olduğunun bir göstergesi de, aynı loncada bulunması gereken esnaf guruplarının ayrı loncalar oluşturmasıdır.  Mesela dokumacılar: ipekçiler, keten bezeciler ve kendirciler; kunduracılar: mestçiler, yemeniciler, çizmeciler ve postalcılar şeklinde loncalara ayrılmıştır. 

Bedesten; 1538 yılında Kanuni dönemi kazaskeri Kadri Çelebi tarafından inşa ettirilmiştir. 

Mevlana Dergahı'nın batısı ve Sultan Selim Camii'nin kuzeyinde bulunan Sultan Selim İmreti; Buğday, Sipahi ve Kadınlar Pazarı olarak kullanılmıştır. İlerki dönemlerde kumaş üretim merkezi olarak kullanılan imaret ve debbağhane 1950 yılında yıkılmıştır. Karatayi Vakfiyesinde 15. yüzyılda Buğday Pazarı'nın İnce Minare civarında olduğu bilinmektedir. Buğday Pazarı 1901 yılında Avlonyalı M. Ferit Paşa tarafından yaptırılarak Sultan Selim İmareti'nden yeni yerine taşınmıştır. Buğday Pazarı, Nakip İbrahim Efendi'nin 105 odalı mescitli Yeni Han'ın bir kısmının üzerine yapılmıştır. At Pazarı, Güneyinde Buğday Pazarı ile bir arada Toros Hanı bulunmaktadır. 1940 yılında Yeni Pazar ismiyle anılan alanın mezarlık olduğu ve yeniden düzenlenerek Kadınlar Pazarı haline getirildiği bilinmektedir. 1990'lı yıllarda Kadınlar Pazarı yıkılarak yerine Melike Hatun Çarşısı yapılmıştır. Günümüzde Mevlana Çarşısı'nın bulunduğu alan, Mollaoğlu Medresesi, daha sonra Üzüm Pazarı/Sebze Hali adıyla meyve, sebze pazarı olarak kullanılmıştır. Odun Pazarı, Kapı Camii arkasında şadırvan önünde, Saman Pazarı; kırsal terminalin bulunduğu alanda, At Pazarı; Kızılay binasının kuzeyinde, Koyun Pazarı; ilk koyun pazarı Miskinler Tekkesi civarında, bundan sonra At Pazarı karşısında, en son olarak da eski Saman Pazarı alanına taşınmıştır. Un Kapanı; Kapı Camii civarından, Buğday Pazarı'na taşınmıştır. 1758 yılında Müftü Nakipzade Hacı İbrahim Efendi tarafından inşa ettirilen Sipahi Pazarı, Cumhuriyet döneminde Tellal Pazarı olarak kullanılmıştır. 1929 yılında Tellal Pazarı, Karatay Otobüs Terminali civarındaki Saman Pazarı'na , Yeni Tellal Pazarı adıyla nakledilmiştir. Yeni Tellal Pazarı, 1997'de yıkılarak yakın çevrede 2003 yılında yeniden inşa edilmiştir. Ağaç Pazarı; Larende Caddesi'nde Sahipata Külliyesi ile Kapı Camii arasındaki bir alanda bulunmaktadır.  Konya Çarşısında isimleri ve inşa ettiren ailenin aynı olduğu Medrese, han ve cami yapıları (Nakiboğlu-Mecidiye-Yeğenoğlu-Altunaba) bulunmaktadır. 27 Eylül 1967 tarihinde Kapı Camii civarında çıkan yangın ile ahşap olan Konya çarşısı nerdeyse tamamen yanmış ve çarşı merkezinin düzenlenmesi yeniden yapılmıştır. Yeni yapılacak çarşının planı, Vilayet Nafıa Müdürlüğü yapan bir gayrimüslim mühendise çizdirilmiştir. Konya Çarşısı'nda 2 adet, 55 dükkanı olan Tüccar Bedesteni (Küçük ve Büyük Bedestenler) Kıraat ve sanayihane yapılması planlanmıştır. 1869-1870 yılında Konya Valisi Burdurlu Ahmet Tevfik Paşa, Konya Çarşısı'nı, kâgir, bir ve iki katlı olarak, iki yılda inşa ettirerek esnaflara vermiş ve bu çarşı Tevfikiye Çarşısı olarak adlandırılmıştır. Cumhuriyet döneminde hükümet meydanında yer alan Küçük Bedesten, meydanı genişletmek amacıyla yıkılmıştır. Kıraathane, 1888'de ilkokula çevrilmiş, ancak sanayihane tamamlanamamıştır. Bu dönemde aynı zamanda çarşıda altyapı olarak kanalizasyon yapılmıştır. Konya Çarşısı'na 1911'de İrfaniye Medresesi hücrelerinin alt katına valinin yönlendirmesi ile on mağaza açılarak yeni eklemelerde bulunulmuştur. 1915 yılında Balkan göçmenlerinin Konya'ya gelmesi ile ilk olarak çarşıda, lokanta ve tatlıcı dükkanları açılmıştır. 1928 yılında Konya Çarşısı, kebapçılar İçi'nde çıkan yangın ile bir tehlike daha atlatmıştır. 

1950-1990 yılları arasında nüfusu en hızlı artan şehirlerden olan Konya'da, bu durum şehir merkezindeki tarihi dokuların tahrip olmasına sebep olmuştur. Kapı ve Aziziye Camii ile Mevlana Dergahı ve İplikçi Camii çevresinde yer alan tarihi ticaret merkezinde, Türk şehirlerine has bir özellikle yapı ada büyüklükleri küçüktür ve bu yapı adaları iki dükkan sırasının sırt sırta gelmesinden oluşmaktadır. Cumhuriyet Döneminde hızlı bir gelişme gösteren Konya'nın 1940'lı yıllarda hali hazır haritaları hazırlanmış, 1944-1946 yıllarında ilk imar planı Asım Kömürcüoğlu'na yaptırılmıştır. Hazırlanan İmar Planında Mevlana ve Aleaddin Tepesi arasına geniş bir yol açılmıştır. Plan raporunda şehrin çok geniş bir alana yayıldığı ve çarşı alanının ikamet alanlarından ayrıldığı belirtilmektedir. Konya'nın ikinci imar planı yüksek mimarlar Ferzan ve Leyla Baydar'lar tarafından 1954 yılında yapılmış. Bu imar planı revizyon imar planı olarak yapılmıştır. 1954-1966 yılları arasında uygulanmış ve 1946 yılı planında alınan kararlar ağırlıklı olarak sürdürülmüştür. Planda şehirdeki ticaret ve iş alanları 1946 planındaki yerlerinden güneye ve batıya doğru kaydırılmış ve Alaeddin Tepesi'ne kadar uzanan bir ticaret bölgesi planlanmıştır. 1960'lı yıllarda gelişmelere cevap veremeyen şehrin imar planı 1964 yılında yarışmaya çıkarılmış, 1965 yılında Yavuz Taşçı-Haluk Berksan ikilisi tarafından yapılmış ve 1966 yılında uygulanmaya başlanmıştır. 1966 yılında uygulanmaya başlanan imar planı 1979 yılında tekrar gözden geçirilerek 2000 yılına kadar uygulanmıştır. 1965 imar planı raporunda şehirde ticaretin önemli bir faaliyet alanı olduğu ve şehrin tarihi bir çekirdek üzerinde kurulduğu belirtilmektedir. Bu dönemde ticari doku; şehir merkezlerindeki bir-üç katlı dükkanlar ve işlek caddeler, idari binaları arasında yer alan üç-beş katlı iş hanlarından oluşmaktadır.  İdari ve hizmet birimleri, turistik alanlar ve dini yapıların bütünlük içinde olduğu çarşıda, otopark, servis ve depolama imkanları yetersizdir. Tek veya iki katlı dükkanlarda, satış ve depolama aynı mekanda yapılmaktadır. 1965 Yavuz Taşçı İmar Planı kararları ile geleneksel merkezde mevcut yol dokusu korunmuş, ancak tarihi merkeze yüksek katlı yapılaşma önerilmiş, sonuç olarak tarihi merkezde yoğun ve yüksek bir yapılaşma ortaya çıkmıştır. 

Tarihi ticaret merkezinde yer alan dükkanların, sokakla ilişkileri, yayaya uygun oranları, saçak detayları ve malların sergilenişi karakteristik bir yapı oluşturmaktadır. Kapı ve Aziziye Camileri, Hükümet Konağı, Mevlana Dergahı gibi anıtsal yapılar çevresinde gelişen tarihi ticaret merkezi fon oluşturarak, bu anıtsal yapıları daha etkili hale getirmekte ve şehirde özgün bir siluetin oluşmasına sebep olmaktadır. Tarihi ticaret merkezinde, Kapı Camii'nin çevresindeki yapı adaları; yenilenmekle beraber geleneksel karakterini devam ettiren bir, iki ve üç katlı dükkanlardan oluşmaktadır. Zemin katların haricinde aktif ticaret yapılmamakta, üst katlar, imalat, büro vb. iş kolları tarafından kullanılmaktadır. Aziziye ve Kapı camileri arasındaki dükkanların tek katlı, sokak üzerlerinin örtülü ve bir yangınla bu örtünün yok olduğunu belirtilmesine rağmen, incelenen kaynaklarda ve yapılan gözlemlerde çarşının kapalı olduğuna dair herhangi bir bilgiye rastlanılmamıştır. Selimiye Caddesi üzerinde yer alan perakende ve toptan ticaretin yapıldığı geleneksel ticaret mekanları, tek katlı ve beşik çatılıdır. Tarihi ticaret merkezinde karşılaşılan sorunlar, arazi değerlerinin artması, kat artırımı talebi, zemin katların yoğun olarak kullanılması, otopark ve rekreasyon alanı yetersizliği olarak sıralanabilmektedir. Tarihi ticaret merkezinde bulunan hanlardan birkaçı niteliklerini ve mimari özelliklerini korurlarken, büyük bir kısmı bütüncül olarak yenilenmiş ya da mekansal formu ve avlusu korunarak yeniden yapılmıştır. Beşik Çatılı, tek katlı, kerpiç malzemeyle yapılmış ticaret yapılarında günlük ticaret ve toptan ticaret yapılmakta, Mevlana Külliyesine yakın olan bölümlerde turizme yönelik geleneksel ticaret yaygınlaşmaktadır. PTT, Ziraat Bankası ve Hükümet Konağı güneyindeki çarşı fonksiyonları ağırlıklı olarak ayakkabı ve konfeksiyon üzerine yoğunlaşmıştır. Kapı Camii çevresinde küçük dükkanlar bulunmaktadır. Tarihi ticaret merkezinin güneyinde, Larende Caddesi'ne doğru mobilyacılar, çelik eşya vb. satış birimleri yoğunlaşmaktadır. Geleneksel Konya Çarşısı'nda inşa edilen Mevlana, Melike Hatun ve Şeyh Şamil Merkez Çarşısı mimari olarak geleneksel doku ile uyumsuz ve büyük ölçekli binalardı. Vakıf, Altın ve Piri Mehmet Paşa Çarşısı gibi binalar da çevre dokusuyla siluet ve mekan organizasyonu olarak uyumlu binalardır. Konya Büyükşehir Belediyesi, Mevlana Kültür Vadisi Projesi kapsamında, 2012 yılı Haziranında "Tarihi Bedesten Çarşısı Sağlıklaştırma ve Dönüşüm Projesi"ni başlatmış; 2 bin 687 işyerini kapsayan ve bütün dünyada ses getiren bu büyük restorasyonu 2014 yılı Eylülünde tamamlamıştır. 100 milyon liraya mal olan bu büyük restorasyon çalışması sonunda Konya Çarşısı tarihi görünümüne yeniden kavuşturulmuştur." (Kaynak: Ali Işık/Geçmişten Günümüze Konya'nın Gülleri)

Editör: TE Bilişim