Polis memuru Battal Yıldız, 16 Temmuz 2017 günü sabahında Tuzla’da görevi başında, hırsızlık şüphelisini kovalamaca esnasında zanlının ateş açması sonucu silahından çıkan kurşunla vurularak şehadete erdi. 

*** 

Şehit Battal Yıldız, eşinin ağır hastalığı döneminde O’nun en büyük destekçisi olmuş, büyük fedakarlık örneği ve sabır göstermiş. Çocuklarına örnek bir baba olmuş, eşine ise yarenlik etmiş. 30 yaşında şehadet şerbetini içmiş, geride pırıl pırıl bir hayat bırakmış. Şehit olmadan 10 gün önce de  oğluna adeta kendi şehadetini anlatmış. 

*** 

Şehit eşi Emine Yıldız: “Babası bizlere çok güzel şeref bıraktı. Bizde bu şerefi yaşatmaya çalışacağız. Ne yaşarsak yaşayalım, babamızın şanını, şerefini, şehitliğini asla dilden düşürmeyeceğiz ve düşürtmeyeceğiz. Battal Yıldız’ın nasıl şehadete eriştiğini, şehitliğini nasıl hak ettiğini, nasıl biri olduğunu ömrüm boyunca dilim susmadan, gönlüm yorulmadan hep onu anlatacağım. İki aslanım vatanımıza, bayrağımıza, milletimize sevdalı, babalarına layık iki evlat olacaklar inşallah”

*** 

30 yaşındaki polis memuru Battal Yıldız, 16 Temmuz 2017 günü sabahında Tuzla’da görevi başında, hırsızlık şüphelisini kovalamaca esnasında zanlının ateş etmesi sonucu vurularak şehadete erdi. 

Eşinin şehadet haberinin sabahın saat 6’sı gibi aldığını anlatan Emine Yıldız (29), “Eşimle beraber geçen evliliğimizin 8 yıllık süresince görevde olduğu gece nöbetinde hiç uyumadım, kapımı çalmadılar benim. Olayın olduğu sabah haber vermeye geldiklerinde kapıyı kendim açtım. Eşim yaralı olarak hastaneye kaldırılmış. Yarım saat sonra hastaneye vardığımızda eşim şehadete ermişti zaten. Yolda giderken o korku kalbe iniyor, acı çöküyor. Oraya vardığımızda ‘Nerde, ne olur götürün yanına, nerede yatıyor’ dediğinizde aslında nereye götürdüklerini biliyorsunuz ancak soruyorsunuz. Aylardır gözümü kapattığımda eşimin şehadete ermiş o güzel yüzü ve Müdürümüzün söylediği o tek kelime… ‘Sözün bittiği yer’.  Onun haricinde gerçekten uykuya dalarken de uykudan uyanırken de başka bir şey yok. Rabbim şehitliği eşime nasip ediyor. Bence dünyalık sözün bittiği yerde eşimin ahiretliğinin güzelliğinin başladığı bir yerdi. Sonra eşimin yanına götürdüler” diye anlatıyor. 

“EMANETİN EMANETİMDİR”

Şehit eşi Emine Yıldız, şöyle devam etti:

“Eşim şehadete ermeden 10 gün önce bir akrabamızın düğünündeydik ve orada fotoğraf çektirmiştik. Şehit olduğunda da yüzündeki ifade o fotoğraf çekildiğimiz andaki ifadeyle aynıydı. Eşimin kulağına eğilip, ‘Emanetin emanetimdir. Bu dünyada belki ayrıldık ancak Rabbim ahiretlik yazdı inşallah’  dedim. O kadar güzel kokuyordu ki… O soğuk odadan eşimi çıkarttıklarında akla gelmeyecek güzel bir kokuydu. Hayatım boyunca belki bir daha duyamayacağım kokuydu. Bu kadar güzel bir koku anlatılacak bir şey değil yaşanınca anlaşılır. Tabutunun arkasından yürürken de, toprağa verilirken de, toprak kokar mı çok güzel kokuyordu.”

“İLK BAŞTA ONDAKİ GÜZELLİKLERİ GÖREMİYORSUN”

Battal Yıldızla ilk tanıştıkları o anı, nişanlanmaları ve evlilik sürecini ise şöyle anlatıyor Emine Hanım: “Eşim, ağabeyi ve annesi, Akşehir civarı ile Afyon’un ilçelerindeki bahçelere kiraz toplamaları için işçi götürüyorlardı. Annem, ablam ve ben de işçi olarak gidiyorduk kiraz toplamaya. İşçilerin ulaşımını sağlıyor, arabayla sabah alıyor, akşam evlerine bırakıyordu. Onlar da işçilerle birlikte kiraz topluyorlar. Tanışmamız kiraz bahçesinde başlıyor. Battal, üniversite son sınıfa geçmişti. Sessiz, sakin, kendi halinde, namazında niyazında biriydi. Ben lise öğrencisiyim, o zamanlar başımda kavak yelleri esiyor, ondaki güzellikleri göremiyorum.  Ablam beni ikna etmeye çalışıyor, ‘Boş ver. Cenaze evi gibi sessiz sakin, Battal’la hayat mı geçer’ derdim. Daha sonra nişanlandık, bu süre içerisinde hatta bir gün biz yan yana yürüyoruz, annem ise arkamızda. ‘Bir şey sorabilir miyim?’ dedi bana. ‘Sor’ dedim. ‘Elini tutabilir miyim?’ dedi. Ben de ‘Anneme sor’ dedim. Saatlerce konuşurdum ve beni dinlerdi, inanılmaz şekilde sabırlı biriydi. O kadar masum ve sevgiyle bakıyordu ki ılık ılık içime işledi. Çok hassas kişiliği vardı. Hiç unutamam, ilk fotoğraf çektirdiğimiz günü. O utangaçlığı, harama bakmak kaygısından bana dokunamadığını, elimi bile izin alıp tuttuğu günleri, sevgi dolu mesajlar atıp da utandığından gönderemediğini hiç unutamam. Ben ona hep ‘seni ben bozdum’ derdim. O yolundan hiç şaşmadan benim cahilliklerime kanmadı. 

Kendi başına Kur’an-ı Kerimi okumayı öğrenmiş, herhangi bir yere ya da kursa gitmemiş. O başka bir hayranlık uyandırıyordu.”

“O HUZUR BAŞKA BİR ŞEYDİ”

Emine Hanım, eşiyle beraber evli kaldıkları 8 yıllık süre boyunca yaşadıkları o güzel ve huzurlu günlerle ilgili şunları söylüyor: 

“Daha 17 yaşındaydım, o büyüttü beni. Her şeyimdi o benim. Tanıştığımızda ve nişanlılık dönemimizde polis değildi. Ben o varken imtihan görmemişim, hayat zorluğu görmemişim. Onun kanatları altında hiçbir şey görmemişim. Bildiğiniz bir kuş gibi kanatları altında üçümüzü korumuş. Ağır hastalığıma rağmen doğum yaptım, 40 gün evin içinde çocuğa bakmadım, o baktı. Sabah mesaiden gece nöbetinden gelir, öğlene kadar çocuğumuza bakardı. Yemek yapmadım hamileliklerimin hiçbirinde. 8 yıllık evliydik, sofraya koyduğum yemeğe bir gün bile ‘acaba mı?’ demedi. 

Yeni polis daha, gece nöbetine giderdi, hamileyim o zaman, ‘uyuyamıyorum’ derdim, yarım saatliğine izin alır, gelir masal anlatır, saçımı okşar, görevine tekrar giderdi. Başka bir muhabbetimiz vardı bizim onunla aramızda. Yüreğimde güzel sevdim O’nu. Uykumdan uyanır, Ona bakıp bakıp severdim. Benimle birlikte oyun oynardı, çocuk gibiydik evin içinde.

Çocuklarıma o kadar güzel ‘babam’ diyordu ki… 

‘Ben nasıl bir kulluk yapmışım ki; Battal gibi birine Rabbim beni eş olarak nasip etmiş. Ve ben nasıl bir dua almışım ki; ayrılığın bile mübareğini yaşamışız. 

En son sofraya oturduğumuzda oğlumla babası için tartışıyoruz. Battal, ‘Beni hep seveceksiniz, benden vazgeçmeyeceksiniz değil mi?’ dedi. 5 saat sonrada şehit haberi geldi.”

“SENSİZ YAŞAYAMAM, SENSİZ YAPAMAM”

Şehit eşi Emine Yıldız, dünya da ne yaşanırsa yaşansın O’na layık olduğu sürece kalben tek şeyin Cenab-ı Allah’ın öbür dünyada kendilerini birleştireceğine inandığını söylüyor. Eşine hayattayken söylediği ‘Sensiz yaşayamam, sensiz yapamam” olduğunu ifade eden Emine Hanım, anlatmaya devam ediyor:

“Şehadete eriştiği gün aynısını söylemiştim. ‘Bunlar bensiz yaparlar ancak sensiz yapamazlar’ derdim. Rahatsızlığımdan dolayı bir ölüm mevzuu varsa bile benle ilgiliydi. ‘Ben ölürsem, Battal şunu yap, bunu yap’. Hani rahatsızım ya. Ölüm konusunda eşimin adı geçmiyordu. Ciddi rahatsızlığımdan dolayı O da benimle birlikte acı çekti. Eşim benimle beraber 5 yıldır rahatsızlığım süresince ağır ağrılarıma şahit oldu. Beni mutlu edebilmek için gözümün içine bakıyordu. Eşim nöbetteyken hiç uyuyamazdım. O gün gece saat 2.30’da mesaj yazdım, ‘Sensiz uyuyamıyorum’. En son mesajımdı o şehidime, hala durur, silmedim. Yüreğinizdeki acıyı anlatamazsınız. Acısı iliklerime kadar işledi ki, O gittikten sonra gözüm hiçbir şeyde kalmadı. Şehadetinin ardından sürekli yastığına sarılarak ağlamıştım, yastığının kokusu hala devam ediyor.”

“BENİM EŞİM ÖLÜM DEĞİL, ŞEHADET YAŞADI”

Eşinin şehadetinden sonra karşısına hep güzel ve iyi insanlar çıkardığı için Rabbimize şükreden Emine Hanım, “Benim eşim ölüm değil, şehadet yaşadı. Bunu gülen yüzüyle de gösterdi. Rabbimin bir bildiği vardır ki; böyle bir güzelliği, şehadeti bize nasip etmiş. Eşimin o yüzünü gördükten sonra asla öyle bir şey söyleyemem, söylersem o imtihanı kaybetmiş olurum. Hangimiz o şehadet mertebesine ulaşmak istemezdik. Rabbim belki şehadet nasip etmeyecek fakat şehadete erene layık olabilmeyi nasip etsin. İki oğluma babaları gibi şehadet nasip edecekse boynum kıldan ince. Eşimin şehadetinden itibaren ilk andan itibaren hep onu söyledim. Şükürler olsun aslanlar gibi iki evladım var, babalarına layık kahraman olmak değil de O’na layık, yaşadığı gibi yaşayabilirlerse ne mutlu bize” diye konuştu. 

“EN ÇOK BABAMLA CAMİYE GİTMEYİ ÖZLEDİM”

Battal Yıldız şehit olduğunda, iki evladından Mehmet Ali daha 13 aylık, ağabeyi Hasan İlyas ise 6,5 yaşındadır. Şehidimizin, büyük oğlu ise en çok babasıyla camiye gitmeyi özlüyor. Şu anda 8 yaşında olan Hasan İlyas ve 3 yaşındaki Mehmet Al, ‘Baban nerede diye?’  soranlara ise ‘Cennette’ diyor. 

Eşi şehadete erişmeden 10 gün önce birlikte televizyonda , şehit aileleri ile ilgili programı gözyaşları içinde izlediğini anlatan Emine Yıldız, “Bana, ‘Ben yanındayım, sen niye ağlıyorsun ki?’ dedi. 10 gün önce oğlumu dizinin üzerine oturttu, 1 saat şehitliği o kadar güzel anlattı ki. Battal, kendi şehadetini oğluna anlattı. Acı olan taraf, o yastığa başınızı koyduğunuzda o evlatlar babasızlığı yaşıyor. Hayatım boyunca tek endişem, o çocuklarımı babalarına layık yetiştirebilecek miyim?. Rabbim bana o ömrü verecek mi?” dedi. 

“EŞİMİ VURAN KİŞİYLE KARŞILAŞTIM, EN UFAK BİR PİŞMANLIĞI YOKTU”

Eşini şehit eden kurşunu atan kişiyle de karşılaştığını dile getiren Emine Hanım, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Vuran kişiyle karşılaştım, davasına da gittim. Hiç beddua etmedim, hiçbir şekilde kötü söz söylemedim. Kovalamaca sırasında üç polis arka arkayaymış, koşarlarken yaklaşık aralarında 20 metre varmış. Hırsız kaçarken dönmüş arkasını ateş etmiş, eşimi vurmuş, tekrar koşmuş yine dönmüş diğer polislere de ateş etmiş ancak onları vuramamış. Kader diyelim, kurşun benim eşime denk gelmiş. Vuran kişinin yüzünde azıcık bir pişmanlık yoktu. Sadece yasadan yararlanabilmek için ‘pişmanım’ diyordu.  ‘Ben 6 ay geçti sana beddua bile etmedim. O kadar merak ediyorum ki; bir ihtimal bunu söyle Allah rızası için, ‘çektim vurdum’ de… Rabbim rahmet göstersin bari sana. Başını yastığa koyabiliyor musun bilmiyorum ancak bundan sonra koyabilmek için benim uykusuz geçen gecelerimi düşün, Allah seni affetsin’ dedim. Başka diyebilecek bir şey yoktu. En ufak bir pişmanlık yoktu eşimi vuran kişide. Acı bir şey onu görebilmek. Yine de beddua etmedim.” 

ŞEHİDİMİZİN KABRİ AKŞEHİR ŞEHİTLİĞİ’NDE 

Şehidimiz Polis Memuru Battal Yıldız’ın kabri Akşehir Şehitliği’nde. Sık sık çocuklarının ve kendisinin şehitliği ziyaret ettiğini ifade eden şehit eşi Emine Yıldız, “O şehitlik bizim  için sanki cennetten bir bahçe” diyor.

“ŞEHİTLİĞİNİ DİLDEN DİLE DÜŞÜRMEYECEĞİZ”

Emine Hanım, evlerinin içinde Şehit Battal Yıldız’ın büyük büyük fotoğraflarının olduğuna işaret etti.

Yaşanan olayın büyük bir acı olduğunu ifade eden Yıldız, bu acıyı eşi için okuduğu Kuran-ı Kerim ve dualarla dindirdiğini söyledi. En büyük tesellisi ise geride bıraktığı iki tane yiğit olduğunu vurgulayan 

şehit eşi Emine Yıldız, “Babası bizlere çok güzel şeref bıraktı. Bizde bu şerefi yaşatmaya çalışacağız. Ne yaşarsak yaşayalım, babamızın şanını, şerefini, şehitliğini asla dilden düşürmeyeceğiz ve düşürtmeyeceğiz. Battal Yıldız’ın nasıl şehadete eriştiğini, şehitliğini nasıl hak ettiğini, nasıl biri olduğunu ömrüm boyunca dilim susmadan, gönlüm yorulmadan hep onu anlatacağım. İki aslanım vatanımıza, bayrağımıza, milletimize sevdalı, babalarına layık iki evlat olacaklar inşallah” şeklinde konuştu.  

ŞEHİDİMİZİN İSMİ YAŞATILIYOR

Emine Yıldız, şehit eşinin adını yaşatmak için, Yunak İlçesi’nin Kuzören Mahallesi’nde, İstanbul’da ve Gaziantep’teki bir okulda ‘Şehit Battal Yıldız’ adına kütüphane açtıklarını kaydetti. Yapılan çalışmalarda yurdun her tarafından, tüm kurum ve kuruluşlardan binlerce kitap toplandığını vurgulayan şehit eşi Emine Yıldız, destek veren herkese teşekkür etti. 

“AY YILDIZIN GÖLGESİNDEKİLER”

Emine Yıldız, şehadete şahitlik eden her şehidin yakınının, eşinin, annesinin babasının yazdığı “Ay Yıldızın Gölgesindekiler, Vatan Sağolsun’ isimli kitabı yayınladıklarını ve elde edilen geliriyle de tekerlekli sandalye aldıklarını, yetim çocukları giydirdiklerini, yardımda bulunduklarını vurguladı. 

*** 

Yenigün Gazetesi olarak bu cennet vatanımız için görevi başında şehadet şerbetini içmiş, aziz şehidimiz Battal Yıldız’ı rahmet ve minnetle andık, eşi Emine Yıldız’a plaket takdiminde bulunduk. 

Milletin huzur ve güvenliğini sağlamak, ülkemizin bölünmez bütünlüğünü koruma uğruna her türlü fedakarlığı gösteren şehidimiz Polis Memuru Battal Yıldız’a bir kez daha Allah’tan rahmet diliyoruz, mekanı cennet, ruhu şad olsun, Allah ailesine sabırlar ihsan eylesin. 

Vatan sağolsun.

*** 

Editör: TE Bilişim