11 yaşında ilkokulu bitirmesinin ardından ailesinin yönlendirmesiyle Kur’an Kursuna yönlendirilen Hafız Ahmet Çalışır, 1 yıllık Kur’an eğitimi, 1 yıllık hafızlık eğitiminin ardından başarılı şekilde hafızlığını tamamladı. Uluırmak Nuraniye Kur’an Kursu’nda hafızlık yapan Çalışır, Konya merkezde ikamet etmelerine rağmen yatılı olarak hafızlık yapan nadir öğrencilerden biriydi. Yatılı olduğu için hafızlık döneminin tek zorluğunun aile özlemi olduğunu belirten Çalışır, buna karşın hafız olmaktan çok mutlu olduğunu belirtiyor. Hafızlığın küçük yaşlarda omuzlarına bir sorumluluk yüklediğini dile getiren Çalışır, “Hafızlıkla çok olgun bir düşünce hayatına atılıyorsunuz. Hafızlık size olgunluk getiriyor. Muhasebeniz, hafızanız, dimanız pırıl pırıl oluyor. Çocukluk hissini biz bilmiyoruz. Çocukluk özlemimiz var belki ama, yaşıtlarınıza göre biraz daha olgun bir tavır takınabiliyorsunuz. Çünkü size hiç hafız abi gözüyle bakılmış, çocukluk hissiyatını size yüklemeden bir hafız abi oluyorsunuz. Bu size olgunluk veriyor ve bence bu ciddi bir avantaj” dedi. İşte Hafız Ahmet Çalışır’ın hafızlıkla ilgili yaptığı önemli açıklamalar;

Hafızlık yapmak kendi tercihiniz miydi? Yoksa aileniz veya bir başka biri mi yönlendirdi?

-Hafızlık yapmak kendi tercihim değildi. O zamanlar kendi tercihiyle hafızlık yapmak gibi bir bilinç o yaşlarda yoktu. 1977-1978-1979 tarihlerinde ailelerin Kur’an kursuna çocuklarını Kur’an’ı Kerim öğrenmeleri için veya hafızlık yapmak için çokça gönderdikleri bir dönemdi. 11 yaşında ben ilkokulu bitirdim ben Kur’an Kursu’na yönlendirildim. 13 yaşında hafızlığı bitirdim. Dolayısı ile ailemin yönlendirmesiyle hafız oldum.

Ailenizde başka hafız var mı?

-Ailemde başka hafız yok. Fakat galiba büyük dedelerimden varmış. Dedelerimin babaları alim insanlarmış. Onların hafız olduklarını net bilmemek birlikte bilinen şuanda ailede tek hafız ben gibi görünüyorum.

Hafızlığa ne zaman ve nerede başladınız? Başlama sürecinizden biraz bahseder misiniz?

-Hafızlığa 1978 yılı başlarında ilkokulu bitirdikten sonra Uluırmak Nuraniye Kur’an Kursu’na kaydım yapıldı. Yatılı bir öğrenciydim. Yatılı olduğum için başka yapacak da bir şey yoktu. Uluırmak Kur’an Kursu’nda yatılı talebelerin çoğu çevre ilçelerden, köylerden gelirdi. Konya merkezde olup da yatılı giden çok fazla öğrenci yoktu. Dolayısı ile merkezde oturup da yatılı olan ender öğrencilerden biriydim.

Hafızlık yaparken ne tür zorluklar yaşadınız? Hangi öğreticilerden hafızlık eğitimi aldınız?

-İlk hocam Hasan Şimşek’ti. Elif Ba’dan başlattı beni. Şerafettin Camii’nin müezziniydi. Minnetle yad ediyorum. Hayatta hala. Yörük Mustafa Hoca namıyla maruf zatın damadıydı. 1 yıl sonra beni hafız sınıfına ayırdılar. Orada da Ahmet Özketen diye bir hocamız vardı, Çaybaşı Camii imamıydı sonrasında da Aziziye Camii imamı oldu. Başarılı bir öğrenci sayılırdım. 13 yaşında hafızlığı bitirdim. Sesimin de güzel olmasıyla, çok şükür güzel bir hafızlık dönemi yaşadık. Hem hocalarımız tarafından hem de okuduğumuz cemaat tarafından sempatik bulunarak sürekli iltifata mazhar olduk. Hafız olduktan sonra üzerimize ciddi bir yük yüklendi. Çocukluğumuz yok bizim. 11 yaşında daha oyun çocuğunun artık hafızlığı bitirmiş olması çocukluktan 1 adım öteye götürerek hafız abi konumuna getiriyor sizi. Ağır olacaksınız, etrafınızdakilerin size minnetle, takdirle baktığı bir dönem. Hareketleriniz ona göre olacak ve çocukluk yapamayacaksınız. Bu çok önemli. Hafızlık dönemlerinde yaşadığımız sıkıntılar elbette oldu. Yatılı kalıyorsunuz ve sürekli bir özlem var. Kaldığınız yurttaki arkadaşlarınızdan başka arkadaş yok. Hocalar o dönemlerde çok da arkadaş değillerdi zaten. Sopanın, dayağın çok olduğu dönemlerde biz hafızlık yaptık. Falaka yediğimiz günler de oldu. Bu süreçte Ahmet Büyüksakarya diye bir hocamız vardı, onu anmadan geçemeyeceğim. Üzerimde çok ciddi hukuku var. Sesimin de güzel olması münasebetiyle bu hocamızın bende kıraat noktasında ve tilavet noktasında büyük faydaları var. Kendisi Hakk’a yürüdü, mekanı cennet olsun inşallah.  Türk Anadolu Vakfı bizi okuttu. Allah’tan başka kimseye muhtaç etmeden bizle ilgilendiler.

Hafızlık eğitimini ne kadar sürede bitirdiniz?

-Hafızlık eğitimini 1 yılda tamamladım. Hafızlık eğitiminin öncesi de var ama hafızlığı 1 yılda tamamladım diyebilirim.

Hafızlık eğitimi sırasında edindiğiniz arkadaşlıklar, dostluklar var mı? Varsa bu dostluklar hala devam ediyor mu?

-Hafızlık eğitimi sırasında edindiğimiz dostluklar, arkadaşlıklar var. O arkadaşlarımızla görüşmeye devam ediyoruz. Zaman zaman oturuyoruz, kalkıyoruz. Onlarla irtibatımız devam ediyor.

Hafızlık eğitimini tamamladıktan sonra geleceğinizi ve eğitimizi şekillendirme noktasında ne tür katkıları oldu?

-Tabi ki o zaman hafızsanız direkt imam hatibe gideceksiniz. Onunla ilgili zaten o yıllarda bir şuur yerleşiyor. O zaman şimdiki gibi değildi. Hem gençlerin, çocukların hem de büyüklerin fıtratları, düşünsel mekanizmaları çok farklı çalışıyordu. Bir şuur vardı. 1980 ihtilalinin olduğu dönemdi. Siyasi çalkantıların olduğu bir dönemdi.

Hafızlık eğitimi almanızın hayatta size kazandırdığı avantajlar veya olgular var mı? Varsa bunlar nelerdir?

-Hafızlıkla çok olgun bir düşünce hayatına atılıyorsunuz. Hafızlık size olgunluk getiriyor. Muhasebeniz, hafızanız, dimanız pırıl pırıl oluyor. Çocukluk hissini biz bilmiyoruz. Çocukluk özlemimiz var belki ama, yaşıtlarınıza göre biraz daha olgun bir tavır takınabiliyorsunuz. Çünkü size hiç hafız abi gözüyle bakılmış, çocukluk hissiyatını size yüklemeden bir hafız abi oluyorsunuz. Bu size olgunluk veriyor ve bence bu ciddi bir avantaj. Bizim hata yapma makasımız biraz daha az gibi görünüyor.

Hafızlık yapmak kadar hafızlığı sağlamak da oldukça önemli. Hafızlığı sağlama adına ne tür çalışmalar yapıyorsunuz? Hafızlık sağlamasını hangi aralıklarla yapıyorsunuz?

-Hafız olmak zor, hafız ölmek ondan da zor. Bir deveye benzetiliyor ya; bağlarsanız durur, bağlamazsanız kaçar gider. Okumazsanız kayıp gidiyor. O yüzden sürekli okumak durumundasınız. Hamd olsun benim avantajım en azından talebelerim var. Hafız arkadaşlar bizimle birlikte ders yapıyorlar. Bundan dolayı, bu işten kopmazsanız hafızlığınız kolay kolay zayıflamıyor. Tabi ki ilk zamanlar ki gibi değil belki ama sürekli okumuş olmak hafızlığı sağlam tutuyor. Bu anlamda 4-5 senedir sürekli sağlama halindeyim.

Yeni nesillere hafızlık eğitimiyle ilgili önerileriniz, tavsiyeleriniz neler olur?

-Bu öneriyle filan olacak bir eğitim mi ondan emin değilim ama sevmek gerekiyor. Ben Kur’an’ı Kerim’i bir ders olarak görmenin sıkıntı olduğunu düşünüyorum. Kur’an’ı Kerim bir yaşam tarzı olmalı. Ayrıca ailelerin zorlamalarıyla ve yönlendirmeleriyle hafız olmanın ben iler ki zamanlarda ciddi sıkıntılar çıkaracağını düşünüyorum. Artık bizim zamanımızdaki gibi değil. Çocuğu, genci bizim elimizden alacak çok faktör var. Sosyal medyasından tutun da, internetine kadar dijital bir hayat yaşıyoruz. Artık her şeye ulaşmak çok kolay. Bizim zamanımızda normal bir filmi izlemek için bile sinemaya gitmek ayıptı. Şimdi artık internetten sinemanın meşrusuna, gayrimeşrusuna kadar ulaşmak çok basit. İnsanın etrafında zihnini dolduracak birçok şey var. Hafızada bunlar bir kirlilik oluşturuyor. Dolayısı ile gençlerimizin, çocuklarımızın zihinlerini meşgul edecek meşru veya gayrimeşru şeylerden uzak durmaları gerekiyor. Oyun oynamaya hakları var mı elbette var. Oyun haklarını ellerinden almadan yavrularımızı bu işe özendirmek gerekiyor.

Hafızlığın yanında, tefsir, Arapça gibi farklı eğitimler de aldınız mı?  

-Maalesef Tefsir ve Arapça gibi farklı eğitimler almadım. Ama bizim İmam Hatip zamanında almış olduğumuz dersler çok ilerdeydi. Hocalarımız bize çok ciddi eğitimler verdiler. Ben şuan orada aldığımız eğitimle İlahiyat Fakültesi’nde hocalık yapabiliyorum en azından. Talebenin kalitesini anlatmak babında söylüyorum bunu. İmam Hatipten sonra İşletme okudum. Konservatuvar okudum, sosyolojiden yüksek lisans yaptım, sosyolojide yarım kalan bir de doktoram var.

Aldığınız eğitimler sonucunda edindiğiniz bilgileri çevrenize aktarıyor musunuz? Şuanda hafızlıkla ilgili olarak hangi çalışmaları yürütüyorsunuz? Öğrenci yetiştiriyor musunuz?

-Aldığım eğitimleri çevremize tabi ki aktarıyoruz. Başkalarına aktarmadığımız bilginin zaten faydası yoktur. Bendeniz hem Ankara Gazi Üniversitesi Konservatuvarda hem de Konya’da İlahiyat Fakültesi’nde dersler verdim. Hem musiki noktasında hem hafızlık noktasında tecrübelerimi talebe arkadaşlara aktarmaya çalışıyorum. Şuanda da kuruculuğunu üstlendiğim Musiki Sema ve Mevlevi Kültürünü Araştırma Derneği (MÜSEMMA) ve Kur’an Akademisi ve Sanatları Eğitim Merkezi (KASEM) var. Buralarda talebelerimiz, hafız arkadaşlarımız var. Onlara bilgilerimizi aktarmaya çalışıyoruz.

Editör: TE Bilişim