Konya Teknik Üniversitesi (KTÜN) Öğretim Üyesi Doç Dr. Murat Oral, camilerle ilgili yaptığı açıklamada, günümüz modern camilerle ilgili önemli değerlendirmeler yaptı. 

Türkiye’de çağdaş yapım teknolojileri ve malzemelerin gereğini yansıtarak yapılan cami sayısı son derece az olduğuna işaret eden Oral, bugün yapılan cami örneklerini "Ya Osmanlı mirasının kötü kopyalarıdır ya da onların biraz indirgenip bozulmuş türevlerinden ileriye gidemeyen örnekleridir" diyerek yorumladı. Mimarinin, bir toplumun kültürel yansıması ve şekilsel ifadesi olduğuna dikkat çeken Oral,  "Geçmişi taklit ederek, günümüz malzeme ve teknolojilerini yok sayarak veya yanlış kullanarak bugünü biçimlendirmeye çalışmak bir ‘acziyeti’ gösterir. Camide, bugünden yarına zamanımızın mimarlığını oluşturmak biz mimarların mesleki etik sorumluluğudur" diye konuştu. 

Modern Mimarı camiler hakkında neler söylemek isteriniz?

Mimari, bir toplumun aynası ve şekilsel ifadesidir. Bir toplumda ne zaman karışıklık ve değerlerin tarifsizliği başlarsa, mimaride de hemen bunun yansımaları görülür. Nitekim Şenalp de kendi kendini tekrar eden ve yenilemeyen bir kültürün yozlaşmaya ve nihayet yok olmaya mahkum olacağından bahseder. İmparatorluğun duraklama, gerileme ve çöküşüne paralel olarak cami mimarisi de aynı kaderi paylaşmış, Cumhuriyet döneminde de, dini yapı mimarimizde günümüze kadar sürmüştür. Gönencen bu durumu, toplumumuzun klasik dönem yapılarının görkemine takılı kalışına bağlar. Mevcut yapı ile tarihe saygı, geleneklere bağlılık, onu yeni araştırmalardan ve verilerden uzak tutmuştur. Yeni denemeler kabul görmemiş, teşvik edilmemiş, bu anlamda yeterli sayıda proje ortaya konamamıştır. Cumhuriyetin statükosu ve finans odaklarının niteliğinin bu durumunun oluşumundaki katkılarının tartışılması önemlidir. Yapıların biçimsel özellikleri, başka deyişle görünen yüzleri sürekli ön plana çıkarken gerçek amaçları, mekânsal nitelikleri pek konuşulmamaktadır. Cami tartışmalarında söz konusu olan hep, yapının dış görünümüne ait nitelikler olmakta, mekansal nitelikler, özellikle kentsel mekan içindeki yerleri gözardı edilmektedir. Cami yapısının amacı, ibadet mekânının oluşturulmasıdır.   

Bugün ,son yarım yüzyılda yapılan camilerin niteliği, çağdaş cami mimarisinin önemli sorunlarından biridir.Geçmiş dönemlerin mimari üsluplarına öykünme,günümüz camilerinin önde gelen özelliğidir.Çağdaş üslupta cami tasarımlarının üretimindeki güçlükler,bugünün malzeme ve teknolojilerinin ,caminin yapımında ya yanlış kullanımına neden olmasına ya da çoğu zaman yeni malzeme ve teknolojilerin hiç kullanılmamasıyla sonuçlanmasına neden olmaktadır.Türkiye’de çağdaş yapım teknolojileri ve malzemelerin gereğini yansıtarak yapılan cami sayısı son derece azdır.Bugün yapılan binlerce cami örneğinin hemen hepsi,ya Osmanlı mirasının kötü kopyalarıdır ya da onların biraz indirgenip bozulmuş türevlerinden ileriye gidemeyen örnekleridir.

Mimari, bir toplumun kültürel yansıması ve şekilsel ifadesidir. Bir toplumda ne zaman karışıklık ve değerlerin tarifsizliği başlarsa,mimaride de hemen bunun yansımaları görülür. Nitekim Şenalp de, kendi kendini tekrar eden ve yenilemeyen bir kültürün yozlaşmaya ve nihayet yok olmaya mahkum olacağından bahseder. Mimarlık, yaşanan çağı yansıtan ve geleceğe atıfta bulunan bir aynadır. Geçmişi taklit ederek, günümüz malzeme ve teknolojilerini yok sayarak veya yanlış kullanarak bugünü biçimlendirmeye çalışmak bir ‘acziyeti’ gösterir. Camide, bugünden yarına zamanımızın mimarlığını oluşturmak biz mimarların mesleki etik sorumluluğudur. Bu da ancak eleştirel düşünce ve yeniliklere açık olmakla biçimlenebilir. Dolayısı ile temel hedef, tarihsel kalıpların aktarılması yerine, geçmişin özünden yararlanmak, günümüz teknolojisinin bizlere sunduğu malzeme strüktür olanaklarını değerlendirerek çağdaş sonuçlara ulaşmak,yarınlara atıfta bulunabilmek olmalıdır. Bir mimari eser, Moshe Safdieiçin,her şeyden önce tasarlandığı hayatın bir ifadesi olmalı; kurguladığı programın ihtiyaçlarını tamamen karşıladığı gibi formu da,içerdiği farklı alan ve aktiviteleri yansıtmalıdır.Kentsel dünyada yoğun yaşama ihtiyacını karşılayacak yeni tasarımların her şeyden önce bulundukları çevreye duyarlı olması ve insanları bir araya gelmeye davet etmesi gerekir.Tüm yukarıda belirtilenler dikkate alındığında mimar için cami;tasarlanması güç bir yapıdır.

 ‘Sinan’ın mükemmelliği’ne atfen, bazı kesimler ‘cami mimarisinin gelişiminde son nokta’ olarak nitelemekte ve bir anlamda umutsuzluğa düşmektedir.Oysa Mies Van Der Rohe’nin mimari için, ‘Ne dünün, ne yarının,sadece bugünün formu verilebilir’ sözünü bilenler için umutsuzluğa düşmeye gerek yoktur.Sinan,Selimiye ile dünün formunu oluşturmuştur.Bizler bugünü yakalamalıyız.FrankL.Wright’a soruyorlar, -Sizin için en doyurucu başarınız hangisidir? Wright cevap veriyor.-Elbette bundan sonra inşa edeceğim bina,diyor.Sinan bugün yaşasaydı ve bu soruyu sorsa idik tabi ki o da bugün için en doyurucu çalışma olarak ne Selimiye’yi ne de Süleymaniye’yi gösterecekti, bundan sonra inşa edeceği eserini ima edecekti. Bugün bu konuda hep biçime takılıyoruz.Bu konuda M.Ö 5000’de  şair La Otze’nin sözünü unutmamalıyız.-Binanın varlığı, duvar ile çatısı değil içinde yaşanılan mekanlarıdır.Bizlerde bugün ‘cami nasıl olmalıdır’ ı düşünürken mekanı yok sayamayız. Bu cümlelerle ilgili olarak  ToyokazuWatanabe’ ninsözüde önemli. ToyokazuWatanabe’ye göre mekanın ifade edilmesi ,’mekan hissi’ çok önemlidir. İç mekan daha doğrusu mekan her şeyden önce gelir. Dış görünüş arka plandadır.İnsanları duygulandırmak için dışa göre iç mekan daha etkilidir.İç mekanda anlatılmak istenen şeyler dış mekanda  da anlatabilinirse daha iyi olur.İyi bir mimari mekan hissi oluşturabilirse, bu mekanın kimliliği aracılığıyla çağımızın insanına kutsal bir şeyler anlatabilir.İyi mimar Tanrı’nın varlığını hissetmeli ve bu varlık için mekan tasarlamalıdır.

Konunun mimari açıdan güçlükleri arasında bir diğer hususta konunun sosyo-kültürel boyutudur. Camiye giden, ibadet eden cemaat, cami kavramını beyninde biçimsel olarak somutlaştırmıştır. Oysa İslam’da şekil en son detaydır. İslam cami mimarisi için hiçbir şekilde form ile ilgili sınıflandırma getirmemiştir. 

Kötü taklitleri eleştirmemiz doğal, peki iyi taklitleri nasıl değerlendirebiliriz? 

Osmanlı  Klasik dönem Camisinin tümüyle benzerini, kopyasını, oran ve ritimleri ile aynı yapabilmeyi 500 yıl sonra dahi becerebilmeyi başarırsak , o zamanda söylenecek bir söz olacaktır.O yapı ‘çağdaş’ olmayacaktır.Bugünün camisi öncelikle mimarca olmalıdır. Mimari kaliteden taviz vermemelidir. Bugünün teknolojisini imkanlarını kullanabilmeli, bugünün anlayışını yansıtabilmelidir. Maalesef yanlışlarımızı toplum olarak çoğu zaman sorunlar karmaşık hale ve içinden çıkılmaz bir hane hale geldikten sonra fark ediyoruz. Sorunların öncesinde sağlıklı, programlı, mantıklı düşünemiyoruz. Çoğu zaman iş işten geçtikten sonra kafa yormaya başlıyoruz. Bugüne kadar 80bine yakın cami yapılmış,bir düzen içine konuya analitik yaklaşıp ‘Kalite oluşturamama’ sorununu bilimsel olarak etüt edememişiz.Tabuları kaldırıp konuyu irdeleyebilirsek sorunlar aşılabilir diye düşünüyorum.Kopya ve tipleştirilmiş camilerle mimarlıkta yaratıcılığın tıkandığı bu dönemde aynı zamanda kitsch (badtaste:kötüyü beğenme, rüküşlük) camilerin çoğalması ve uygun ortamların oluştuğu söylenebilir.Geçmiş, ancak belirli değerleri ile analiz edilip, yeniden özgün bir sentezde kendini var ederek geleceğe aktarılabilir.   

Hocam son olarak hayali ettiğiniz veya gerçekleştiniz camii projesi var mı?

Dünden bugüne onlarca cami projesi çizdim. Maalesef, ya uygulama esnasında dernek yönetimince değiştirildi ya da uygulanmadı. Uygulama takibini yapamadığın projeye sahip çıkmak çok zor. Aşağıda projesini hazırladığım birkaç tasarıma yer verdim. Teşekkürler…

ALADDİN ALADAĞ'IN MURAT ORAL RÖPORTAJI-2

Editör: TE Bilişim