Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), geçtiğimiz Perşembe günü Suriye’nin İdlib’e girdi. Harekatla birlikte Genelkurmay Başkanlığından, "Astana Süreci kapsamında, ateşkesin tesis, gözetim ve devamını sağlamak, insani yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması ve yerlerinden edilenlerin evlerine dönmesi için uygun şartları temin etmek maksadıyla İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'nde görev yapacak Türk Silahlı Kuvvetleri unsurları, 8 Ekim 2017 tarihinde icrasına başlanan keşif faaliyetleri ile koordineli olarak, 12 Ekim 2017 tarihinden itibaren gözlem noktalarını teşkil faaliyetlerine başlamıştır." Açıklaması yapılmıştı. Türk silahlı Kuvvetleri’nin İdlib’e yaptığı müdahalenin yerel dinamikler ile Rusya-İran faktörlerinin de kabullenmesi neticesinde herhangi bir direniş ya da karşı hamle ile karşılanmadı. Hatta İdlib halkı TSK unsurlarını sevgi gösterileri ile karşıladı. Bu nedenle, bölgeye yapılan bu müdahalenin neticesinde herhangi bir insani yardıma şimdilik gerek duyulmadı. Ancak, Türkiye’deki insani yardım kuruluşları “her an insani yardım olabilir” anlayışı ile hazırda bekliyor. Özellikle İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı bölgenin gereksinim duyması halinde, hızlı bir şekilde insani yardım göndermek amacıyla gelişmeleri yakından takip ederek hazırda bekliyor. 

‘İHH OLARAK HAZIR BEKLİYORUZ’

Konuyla ilgili bilgiler veren İHH Konya Şube Başkanı Hasan Hüseyin Uysal, İdlib’de şuanda herhangi bir insani kriz olmadığını söyledi. Ancak kendilerinin acil müdahale gerektirecek durumlar için her an hazır olduklarını ifade eden Uysal, “Türkiye İdlib’e kavgasız gürültüsüz, oradaki yapıların bir şekilde buna ikna edilmesiyle girmiş oldu. Bu nedenle orada insani bir kriz şu anda yok. İnşallah da olmaz. Ama bizim genel merkezimiz bütün illerde olabilecek herhangi bir olumsuz durum konusunda uyarılarda bulundu. Bölgede Suriye rejimine muhalif olan her unsur bulunuyor. Tüm bu muhalif grupların olumlu beyanlarını almamız gerekiyordu. Bu durum yüksek siyasi performansla sağlandı. Korktuğumuz mülteci akını bu nedenle gerçekleşmedi. Burada yalnızca muhaliflerle değil, uluslararası güçlerle de bir anlaşma söz konusu ki burada bizim operasyonumuza bir şekilde müdahale etmediler. 

Şuan İdlib’e harıl harıl bir yardım faaliyeti yok. Ama hazırlık var. Muhtemel bir bize Türkiye kuvvetlerine bir saldırı olur da ortalık karışır, yerleşim yerlerinde bir takım kargaşa olursa, oradaki insanlar yerlerini değiştirmek zorunda kalırsa diye biz hazırlığımızı sürdürüyoruz. Ama inşallah böyle bir şey olmaz diye de dua ediyoruz” şeklinde konuştu.

‘ORTA DÜNYAYA HAKİM OLAN, DÜNYAYA HAKİM OLUR’

Bölgede yaşanan gelişmelerin iyi değerlendirilip ona göre hareket edilmesi gerektiğine dikkat çeken Uysal, sözlerini şöyle sürdürdü, “Dünyanın oyunu burada. Ortadoğu demeyeceğim çünkü bu Avrupa’nın söylemidir, bölgeye Orta Dünya demek daha doğru. Orta Dünya, dünyanın hayat merkezidir. Orta dünyaya hakim olanlar dünyaya hakim olanlardır. Şuanda Kudüs ve çevresini ABD ile İsrail yönettiği için bölgeyi de Yahudiler yönetmektedir. Biz de bunu değiştirmek için mücadele ediyoruz. Dünyanın bütün emperyal güçleri buradalar. Şunu gördük ki Amerika çok daha haince hesaplar içinde. Bölgenin daha güçsüz olmasını temin etmeyi istiyorlar. Bölgede kendileri açısından tehlikeli olan ve potansiyel taşıyan güçlere izin vermiyorlar. Bu şartları sağlayan neredeyse tek ülke de Türkiye. Bizim etnik ve mezhebi durumlar karşısında bugüne kadar ki ılımlı, yapıcı yaklaşımımızı gören emperyal güçler Türkiye’yi kuşatarak güneyimizde bir uydu devleti, PKK devleti kurmak istiyor. Bizim bu uydu devleti yerine, kardeşliğin pekiştirilmesini daha mantıklı bulmamız gerekiyor. Öz itibari ile kardeş unsurların hepsine, kardeşliği zedelemeyecek yaklaşımlar sergilemek gerekiyor.”

‘AFRİN KONUSUNDA DİKKATLİ OLUNMALI’

Türkiye’nin İdlib’den sonra Afrin’e girip girmeyeceği ile ilgili konunun gündeme gelmesi, Afrin’den gelebilecek göç hareketini de akıllara getirdi. Bu konuyla ilgili de önemli tespitler yapan Uysal, Türkiye’nin Afrin’e müdahale etmesi halinde, bu müdahalenin İdlib’de olduğu gibi sorunsuz bir şekilde olmayacağının altını çizdi. Bu nedenle, yaşanabilecek müdahale neticesinden bölgeden göç hareketi olabileceğini ancak bu durumda Türkiye’nin dikkatli olması gerektiğine dikkat çeken Uysal, şunları söyledi, “Biz hükümetimizin buradan gelebilecek göç hareketini ülkemizin iç kısımlarına ulaşmalarını engellenmesini istiyoruz. Bölgede kurulacak güvenlikli ve donanımlı kamplarla sorunun çözülmesini istiyoruz. Çünkü Afrin’den gelecek unsurların ne kadarı kripto olacak bilmiyoruz. Bu konuda endişelerimiz var. Bazı Esed’ciunsurların, Türkiye’ye dost olmayan unsurların Türkiye’ye ulaşmasına sebep olabilecek endişelerimiz var. Afrin konusunda da bu tehlike var. İlerleyen dönemde düşman unsurlar taşındığı takdirde, ülkemizin iç kesimlerinde kitlesel sorunlar çıkarabilirler biz bunu istemiyoruz. Bu nedenle, Afrin tarafında veya bu tarafta kurulacak kamplarda buradan gelebilecek insanların ihtiyaçlarının giderilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Kontrollü bir kabul taraftarıyız.”

‘İDLİB’DE CERABLUS MODELİ UYGULANMALI’

Ayrıca İdlib’deCerabus’da olduğu gibi Türkiye’nin kentin her anlamda ihtiyaçlarının giderilmesine katkı sağlanması gerektiğini belirten Uysal, “Cerablus örneğinin Idlib’de olması gerektiğini düşünüyoruz. Sistemsiz, düzensiz coğrafya kaos üretir. Orada güvenliğin sağlanmasıyla birlikte, eğitimin, sağlığın tamamlanması. Hepsinin bir sisteme dayanması konusunda bir yönetim oluşturulmalı. Bu da mutabakatla olur. Cerablus’da olduğu gibi toplumsal ihtiyaçların orada da sistem içerisinde karşılanması gerekiyor” dedi. 

‘KUZEY IRAK’TA ÜMMETÇİ YAKLAŞIM SERGİLENMELİ’

Kerkük’te yaşanan gelişmeleri de değerlendiren Uysal, Türkiye’nin tüm bölgede olduğu gibi Kerkük’te de meseleye ümmetçi bir yaklaşımla bakması gerektiğini söyledi. Konuyla ilgili Uysal, “Kuzey Irak’ta bir yanlış yapılıyor. Türkmenler bizim kavimdaşımız bu konuda bir sorun yok. Ama Türkmen dediğimiz unsurlar tek yapı değil. Türkmen dediğimiz unsurlar bize düşmanlık ediyor. HaşdiŞabi’nin içerisinde Türkmen unsurlar var. Buy unsurlar Erbil’e saldırıyorlar. Şah İsmail’cisaikle saldırıyorlar. Erbil’deki Sünni Türkmenlere Yavuz’un piçleri diye saldırıyorlar. Türkiye’de köklü zihniyet değişimi gerekiyor. Buradaki hadise yanılgı içeriyor. Bizim yanında yer alacağımız kişiler Sünni Türkmenler ve Sünni Kürtler. Bizim ümmet bakışıyla bakmamız gerekiyor” diye konuştu.

ABDULLAH AKİF SOLAK

Editör: TE Bilişim