Yeni bir düzen ile tanıştı, Dünya. Bu düzenin adı da “Yeni Dünya Düzeni” olarak belirlendi. Bu düzene göre büyük bir proje tertip edildi ve Dünya’yı yeniden dizayn etmek için kollar sıvandı. Yeni Dünya Düzeni esasına göre tek dünya imparatorluğu ideolojisi belirlendi. Bu ideolojiye hizmet etmesi için de “Yeniçağ Akımı” aktör olarak seçildi ve bu akım pek çok gizli ya da aleni yapılanmayı beraberinde getirdi. İnsanın benliğini tetikleyen her şey vardı bu yeni akımda. Para, güç, seks …

Yeniçağ Akımı, 1980’lerde ortaya çıktı ve dünya dışı ruhsal varlıkların yine dünyamızı kurtarmak adına talimatlarını, medyumlar aracılığı ile kanal bilgisi denilen sistemle aktararak bizleri kurtarmaya çalıştı! Bunun yanı sıra pek çok meditasyon grupları da ruhsal rehberler edinmek adına bu akımın elinden tuttular. 

Yeniçağ akımı, özellikle semavi dinleri ortadan kaldırmak için başlatılmış büyük bir operasyonun ortak adıdır. Bu operasyonun silahları ise yeniçağ akımına tabi başka dinsel inanışlardır. Söz konusu dinsel inanışlar, yeniçağ akımı vasıtası ile yeni dünya düzenine hizmet ederler. İşin hazin tarafı ise Cenab-ı Hakk’ın nurdan, ateşten, ışıktan, zulmetten, havadan, sesten, kokudan, elektrik gibi seyyal ve latif maddelerden hayat ve ruh sahibi varlıklar yaratmış ve yaratıyor olmasına rağmen, söz konusu yaradılanların da yeniçağ akımına konu edilmesidir. Bir taş ile iki kuş meselesi. İnananların inancını zayıflatırken, inanmayanların da gerçeklere yanlış açıdan bakmasını sağlamak.  

Yeniçağ akımı, bir tarikat ya da dini bir yapılanma değildir, bir kilisesi ya da özel bir ibadet yeri de yoktur. Onlara göre yeniçağ akımının siyaset ya da bilindik dinler ile hiçbir bağlantısı yoktur ve sadece kozmik bir inanıştan ibarettir. Onlara göre bilindik dinlerin çağı artık sona ermiş ve yeni dünya düzeni kapsamında yeniçağ akımı başlamıştır.

Kozmik inanış dedikleri söylemler Kabala öğretisi temelinde Budizm, Zerdüştlük ve daha pek çok Uzakdoğu felsefesinin öğretisiyle harmanlanmış, inananlarına yeni bir akımmış gibi anlatılan bir inanış biçimidir.  Bu inanışı temel alarak pek çok cemiyet, tarikat ve topluluk bir anda filizleniverdi…

Ruhlarla ilişkiye geçme sevdalısı olan, metafizik, spritualizm, okültistik ilimlere meyilli olanlar,  potansiyel kurbanlar haline geldiler ve adeta bu öğretilerin üstadı gibi çalışan yeniçağ akımının yapılanmalarının müritleri oldular.

Geleceğimizi korumak amacı ile tanımamız gereken yeniçağ akımını tanımlayacak olursak; Öncelikli hedefi insanları Allah inancından uzaklaştırmak ve ateist bir toplum meydana getirmek olan yeniçağ akımı ideologlarına göre insan kendinin rehberi ve yargıcıdır. Bu sapkın inanışa göre meditasyon, yoga, reiki, ruhlarla bağlantı kurma, kristal gibi taşların yardımıyla sözde mükemmelliğe ulaşacaktır. Hatta aynı inanış bu kimseleri çok daha sapkın bir noktaya kadar sürüklemektedir. Bu yanılgı sözde ilah konumuna sahip olan insan için "doğru - yanlış", "günah - sevap" diye kavramların olmamasıdır. Yani yeniçağ akımı inanışına göre insanın yaptığı her şey doğrudur. Bu çarpık mantığa göre dünya üzerindeki tüm cinayetlerin, işkencelerin, soygunların, yağmaların, zulümlerin, adaletsizliklerin de "yargılanamaz" sayılması gerekmektedir.