CHP içinde görünenden, sanılandan çok daha büyük bir tartışma yaşanıyor. Eli kulağında bir aya kalmaz, ortalık fena halde karışır. Öyle böyle değil! Bir büyük meydan muharebesini aratmayacak türden. Hele Bıden’ın açıklamalarının kamuoyuna yansımasından sonra CHP iyice mercek altına yatırılınca öteden beri içten içe kaynayan kazanın derinliği ifşa oldu.Kurulduğu günden bugüne kadar   halkla kavgalı olan bir partinin “MANDA” zihniyeti de en vasatından anlaşılmaya başlamıştır.CHP’li yurtseverlerin tasfiye sürecide adım adım ilerlemektedir.Partilerinin elleri altından kayıp gitmesini kaygı ve üzüntü izlerken şu kanaatte yaygınlaşmıştır. 

 “Kemal Bey’in CHP’si artık Türkiye için bir milli güvenlik sorunu haline gelmiştir”!  

Yani kılıçlar çekilmiş açıktan mücadele başlamıştır. 

Birde şu iddia dillendirilmekte CHP çevresinde. 

“Kemal Kılıçtaroğlu genel başkanlıktan istifa edecek” Kendisi istemese bile aile baskısı ile istifa etmesi sağlanacak.İddialara göre sağlık durumu mevcudu götürmeye yetmiyormuş.Söylenene göre günlük 12 hatta 18 e kadar çıkıyormuş kullandığı ilaç sayısı. 

Bu durum bana,merhum Bülent Ecevitin’in hastalanıp hastaneye yatıp sonrasında durumunun iyice kötüleşmesi ve Rahşan hanımın hastaneden apar topar kaçırmasını hatırlattı. 

Daha öncesinde John Hopkins Üniversitesi'ne bağlı bir Enstitü de zaten bir rapor hazırlamıştı. "CHP'den istifa etmeye ikna edilecek Deniz Baykal'la, Kemal Kılıçdaroğlu yer değiştirecek. CHP, yeniden Avrupa tarzı bir sosyal demokrat parti olarak ortaya çıkacak." diyordu.  

Acaba üst akıl Sayın Kılıçtaroğlu’nun görevi buraya kadar mı dedi de CHP içinde hareketlilik başladı? 

Peki “CHP’yi kapatalım müze yapalım” diyen Oğuz Kaan Salıcı’ya nasıl bir CHP emanet edilecek? 

10 Aralık Hareketi’nin önde gelen ismi, CHP’nin teşkilatlanmadan sorumlu ismi Oğuz Kaan Salıcı’nın, İstanbul’da bir toplantı yapıp “Genel Başkan bir süre sonra görevi bırakacak. Arkadaşlar bu yüzden partiye sahip olalım, görev bizi bekliyor” diye konuşması Kılıçtaroğlu hakkındaki bu iddiaların doğruluğundan olabilir mi? 

10 Aralık Hareketi malum, Kemal Kılıçdaroğlu’nun vazgeçemediği bir isim olan Burhan Şenatalar, eski DİSK Genel Başkanı ve CHP milletvekili Süleyman Çelebi, Prof. Dr. Fuat Keyman, CHP Milletvekili Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Canan Kaftancıoğlu, Oğuz Kaan Salıcı, eski Başbakan yardımcısı SHP Genel Başkanı Erdal İnönü'nün Ekonomi Danışmanlığını yapan ve son olarak HDP’den milletvekili olan Erol Katırcıoğlu, Altan Öymen ve yandan destek veren Erdoğan Toprak gibi isimlerin öncülüğünde 10 aralık 2005’te kurulan, asıl amacı CHP’nin kapatılması olan bir sol-sosyalist hareket.  

Bu Oğuz Kaan Salıcı’nın CHP içinde bir geçmişi yok.Kendisi gibi geçmişi olmayan bir başka kişi olan Canan Kaftancıoğlu’nu genel merkezin adayına rağmen İstanbul İl Başkanı seçtirmişti.Şimdi aynı Kaftancıoğlu CHP’nin kırmızı çizgimiz dediği “ATATÜRK ismi bana militarizmi çağrıştırıyor” diye “Mustafa Kemal diyeceğim” diye adeta klasik CHP’ye meydan okuyor.Dahası “odasından Atatürk portresini indiren milletvekili” diye partiden ihraç edilen Aylin Nazlıaka’yı yeniden partiye aldırıp kadın kolları genel başkanı seçtirmeyi tabiri caizse “kanırta kanırta” seçtiriyor. 

Bu ekibin ilk hedefi Atatürk’ün gölgesinden dahası “ATATÜRK kambur”udan kurtulmak. Canan Kaftancıoğlu Atatürk tartışmasını sehven değil, bile isteye bir program çerçevesinde söylemiştir. 

Daha öncede belirtmiştim Canan Kaftancıoğlu’nun İstanbul il Başkanlığında tutulmasının ana gayesi HDP ve marjinal sol örgütlerle irtibatın ,işbirliğinin sağlanması içindir diye.Böylelikle CHP nin bir türlü söyleyemediği HDP/PKK  ile işbirliğini açıktan söyleyebilen bir ekibin önü açılmaktadır.İleride de HDP/PKK ile birleşmek.  

Bu hareketin hazırladığı anayasa teklifinde Türk yerine "yurttaşlık" denilmesi, "Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığı" ifadesinin tekliflerinde yer alması, bazı muğlak ifadeler kullanılarak federatif yapının savunulması gibi ilkeler mevcut. Bilinmez ama bir gerçek var ki CHP içinde Kılıçdaroğlu’nu bile aşan, artık HDP’siz bir CHP’nin olmayacağının önünü açarak cumhuriyetin ilk partisinin DNA’sıyla oynayan bir yapı özellikle bu seçim sonuçlarından sonra hâkimiyeti ele almış durumda.Bu arada İYİ partinin ve Meral hanımın bu konjonktüre ikna edildiği HDP ile birlikteliğe sıklıkla söylenenlerden. 

  Canan Kaftancıoğlu, "Atatürk demek içimden gelmiyor.

Gazi Mustafa Kemal demek istiyorum" diyerek yaptığı ani çıkışla, CHP-HDP AŞKININ TAHKİMATINI DA ortaya çıkarmış oldu. 10 ARALIKÇILARIN CHP'YE HAKİM OLMASIYLA, BİR TARAFTAN ATATÜRKÇÜLERİ TASFİYE EDİŞLERİ, KABOĞLU'NUN HDP'YE GÖZ KIRPAN YENİ ANAYASA TASLAĞI FAY HATLARINI TETİKLEMİŞ GÖRÜNÜYOR..... 

"Tek amacı İsrail'in çıkarlarını ABD'de korumak olan AIPAC'a bağlı düşünce kuruluşu Washington Enstitüsü bir rapor hazırlıyor. O raporda 'YENİ CHP' başlığında daha dindar, daha liberal bir ana muhalefet parti altın tepside görücüye çıkıyor. Sunumdaki 'YENİ CHP' için dikkat çekici yorumlar göze çarpıyor. 'Eski Kemalistlerin idaresi altındaki gelişimini durdurmuş ve donmuş eski CHP Batı karşıtı olmuştur. Aynı zamanda katı laikçi-milliyetçi modernleşmeyi, demokratikleşme ve halkın iradesine tercih etmiştir. Yeni Kemalist anlayışla yola çıkan YENİ CHP, FOSİLLEŞMİŞ bir siyasal yapıyı dinamik bir sosyal demokrat hareket haline dönüştürmeye başlamıştır.' deniyor". 

Bu arada ;Oğuz Kaan Salıcı, ABD ve AB büyükelçileriyle inanılmaz ilişkileri olan bir siyasetçidir! 

Kılıçtaroğlu her şeye rağmen Cumhurbaşkanlığı için Abdullah Gülden asla vazgeçmeyecek veya vazgeçemeyecektir. 

Peki Abdullah gül ısrarı nedendir? Diye sorulunca; 

1- Bir olay aktarılıyor geçmişten.  

1996 Haziran'ı. Refahyol koalisyonu var. Abdullah Gül Devlet Bakanı ve Hükûmet Sözcüsü, Hak-İş Federasyonu eski Genel Başkanı Necati Çelik de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’dır. Çelik, SSK Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu’nu görevden almak üzeredir. Ama tuhaf biçimde Abdullah Gül devreye girer ve Kemal Bey'in görevden alınmamasını ister Çelik’ten. Rahmetli Necati Çelik bir süre dayanır ama 5-6 ay sonra görevden alır Kılıçdaroğlu’nu.  

2-CHP çevrelerinin iddiası o ki “Kemal bey aldığı direktifleri harfiyen yerine getirecektir” diyorlar.”Kim önüne çıkarsa yıkıp geçecektir” deniyor. Bu güne kadar yapılanlara şöyle bir baktığımızda:

-Önce Deniz Baykal’a yakın isimleri, ardından ulusalcıları, sonra FETÖ-CHP ilişkisini faş eden CHP’lileri partiden uzaklaştırdı. Son bir görevi daha kaldı, o da Atatürkçülerin tasfiyesi. Bunu da başarırsa Abdullah Gül’ün çatı adaylığı önünde bir engel kalmayacak.  

-CHP hızla eriyor, üyeler ardı ardına istifa ediyor. Bir anket yapılsa CHP’nin yüzde 13’e düştüğünü herkes görür.  

-Canan Kaftancıoğlu’nun il başkanı olarak kaldığı bir CHP günün sonunda yüzde 3 oyu bile zor alır.  

-Canan Kaftancıoğlu partide birçok ismin ihracını sağlayacak.  

-Mansur Yavaş CHP’den istifa edebilir.  

Bunlar CHP çevresinde olup biten iddialar ve konuşulanlar. 

Sanırım bu yeni CHP; Küresel sermaye ve FETÖ’nün başkan adayı olan Biden’in işaret ettiği CHP. Ne acıdır ki İstanbul politbüro FETÖ’nün başaramadığını başarmaya azmetmiş.  “ideal politik çizgisi”nin arkasında Soros’lar, Rand Corparation’lar, Britanya’nın majesteleri, Joe Biden’lar ve bilumum Küreselci Çete

Mesele Erdoğan’ı devirmek değil, Türkiye’yi durdurmak. Kaderin cilvesine bakın ki düne kadar Erdoğan’ı devirmek için çırpınan Atatürkçü CHP’liler bugün onunla aynı çizgide omuz omuza mücadele noktasına geldi.Aslında erdoğanı devirmekten çok Türkiyenin önlenemez yükselişini durdurmak bu küreselcilerin hedefi.Tarih boyunca hep böyle olmuş.Abdülhamit’ide,Menderesi de ,hatta Demireli,Özalı,Erbakanı ….Tehlike görmeleri ülkesi için iyi şeyler yapmasıdır. 

Bakın Demirel’in şu sözleri hepimizi uyanık olmaya sevk etmelidir. Diyor ki; -“Ben ne zaman Sovyetlerle ağır sanayi hamlesine girsem ihtilalle uzaklaştırıldım.”  

Meşhur Dış işleri Bakanı İhsan Sabri Çağlıyangile soruyorlar; 

-Türkiye’nin büyümesine ne kadar izin verirler?  

-Çağlayangil cevap veriyor; ” YUNANİSTAN’I EZMEYECEK ,İSRAİL’E TEHDİT OLMAYACAK KADAR” 

2000 yıllık tarihimizde bizi meydanda yenemeyenler her zaman içimize birkaç “TRUVA  ATI “sokup öyle parçalamışlar.  

Acaba içimizdeki Truva Atı yeni CHP ve içerideki iktidara yeşillenen dostları mı? 

Acaba CHP’ye yamanmaya çalışan diğer dostlar Türkiye’ye yapılan bu dayatmayı göremiyor mu? Yoksa bile isteye durdurulmaya çalışılmasına çanak mı tutuyorlar?  

2010’da Baykal’ı devirmişler. 2018 yılında Kaftancıoğlu’nu il başkanı yapmışlar. 2020’de Yeni CHP’yi resmen kurmuşlar. 2021’de Kılıçdaroğlu’nu gönderecekler. 2023’te Abdullah Gül’ü aday yapacaklar.

BU yeni CHP nin  “ideal politik çizgisi”nin arkasında Soros’lar, Rand Corparation’lar, Britanya’nın majesteleri, Joe Biden’lar ve bilumum Küreselci Çete var

LAKİN BU SEFER ÖYLE OLMAYACAK! 

ANADOLU FERASETİ GALİP GELECEK!