Yem hayvan beslemede önemli bir girdidir. Atalarımız can boğazdan gelir demişler, tabi ki hayvanın boğazına bakarsan o da size süt verir et verir, yün verir veya yumurta gibi hayvansal ürünleri verir. İşletmelerin %70 civarında gideri yem gideridir. Bu büyük oranda girdiyi ne kadar işletme içi karşılar ise o işletme de kazanç o oranda artmaktadır. İşletme içi temin edilen yemin de bir değeri bir masrafı ve belirli bir getirisi olmalı ve hesaplamalarda o da dikkate almak zorunluluğu vardır. Bu gün 100-110 lirayı bulan 50 kiloluk yemin et ve süte maliyeti iyi hesaplanmalıdır. Birde bu yemlerin mısır, soya gibi girdilerinin de dışa bağımlı olduğunu dikkate alırsanız bunların fiyatındaki değişkenlik yem fiyatlarına yansıtılmakta ancak yemi yediren üreticinin et ve süt fiyatı o kadar çabuk yükseltilememektedir. Et ve süt üretimini artırmak için yeni işletmeler kurmayı teşvik etmenin yanında bu işletmelerdeki hayvanın içeceği su ve yiyeceği yemin yetiştirileceği tarlayı sulamak için ihtiyaç duyulan sulama suyu mutlaka temin edilmelidir. Yem ihtiyacının karşılanabilmesi için sulanan alanları artırmalı ve sulanan alanlarda çok yıllık yem bitkileri ekimi yanında tek yıllık yem bitkilerini ara ürün, ikinci ürün olarak yetiştirmeliyiz. Böylece hayvan beslemede kaba yemin kullanımı artırılmalı, hem kaba yem temini hem de yem bitkilerinin toprağa sağladığı faydalardan yararlanılmalıdır. Yem sadece tarla kültürü içerisinde veya çayır ve mera alanlarından elde edilen yemler değildir. Meralarımız 4342 sayılı mera kanunu hükümlerine uygun kullanılmadığından giderek veri gücü düşmektedir. Orta Anadolu Bölgesinde çok yerinde ahır hayvancılığında özellikle büyükbaş hayvanların meradan faydalanma oranı çok düşüktür. O nedenle ahır hayvancılığında ihtiyaç duyulan yemler tarla kültürü içerisinde yetiştirilen yem bitkilerinden, ticari(fabrika) ve benzeri yemlerinden karşılanmaktadır.  Fabrika yemleri diye isimlendirilen karma yemler de hayvan beslemede önemli bir yer tutmaktadır. Karma yem hammaddelerinin temini için serin iklim ve sıcak iklim tahıllarının, bakliyat, yağlı tohumlar ve şeker pancarı veya yem pancarı üretimimizi artırmanız gerekmektedir.

Türkiye’de süt/yem paritesi için belirlenen ideal oran 1.3’tür. Yani çiftçi sattığı 1 litre çiğ süt ile 1.3 kilo yem alabilmeli. Dünyada genel kabul gören süt / yem paritesinin 1,5 olduğu ülkemizde süt / yem paritesinin 1,5 değil 1.3^ünde altında kalmaktadır.

Yıllara göre çiğ süt / yem paritesi aşağıdaki tabloda görebilirsiniz.

YIL

Ort. Parite

2007

1,23

2010

1,19

2011

0,98

2019

1.25

2020 Eylül ayı*

1.15- 1.06

*Süt: 2.3 TL/L, Yem 100-110 TL/50 Kg

Günümüzde 1 litre süt bedeli 1.3 veya 1.5 kg yem alamıyor. Süt/ Yem paritesi 1.0’in altına düşerse işletmelerin çok zarar etmesi nedeniyle süt verimine uygun olan dişi hayvanlar kesime gönderilerek sektörde önemli gerilemeler yaşanabilir.

Yapılması gereken ilk iş, süt bedellerinin pariteye uygun hale getirilmesidir. Çiğ süt üreten çiftçinin en azından ideal süt/yem paritesine uygun olarak sütünü satması gerekir. Çiftçi sattığı sütle yem alamıyorsa hayvancılığı sürdüremez. Süt olmayınca bunca yatırımla kurulan, binlerce işçiyi istihdam eden fabrikalar süt bulamayınca kapanır veya küçülürler. İşin en acı tarafı da dışarıdan süt ürünleri almak zorunda kalırız. Dolayısıyla sadece çiftçi değil, ondan süt alan sanayici, sütü içen ve süt ürünlerini tüketen bizler de etkilenmek zorunda kalırız. Yem üreten sanayiciyi dışa bağımlılıktan kurtaracak olan ürünlerin ekimi teşvik edilerek hem bu bitkilerin hem de yem bitkileri üretimini artıracak önlemler alınmalıdır. Yem bitkilerinin yetiştirilmesini sağlayacak destekler devam ettirilmeli, ekilecek alanların sulanması ve hayvancılık için ihtiyaç duyulan su Konya Kapalı Havzasına dış havzalardan getirilmelidir.

Organize hayvancılık bölgelerini ve hayvancılığı teşvik eden bir devletin bu işletmelerin ayakta kalabilmesi için de tedbirler alması gerekmektedir. Süt ve besi hayvancılığına yatırım yapmış bunca üretici tarıma, istihdama yatırım dolayısıyla ülkeye yatırım yapmıştır. 1 milyon tonun üzerinde süt üretimi yapan Konya’mızda işletmeler ayakta kalabilmelidir. Bu insanlar bildikleri işleri yapmaya devam etmelidirler. Et ve Süt üreticisine kazanç sağlamaz ise üretimin azalması yanında hayvanlar kesime gidecek ve ilerde hayvan, et ve süt ürünleri ithal etmek zorunda kalınacaktır. Hayvancılıkta Türkiye’ye özgü bir sosyal yapı mevcuttur. Hayvancılık büyük çoğunlukla köylerde ve küçük işletme şeklinde yapılmaktadır. Bu yapının aile iş gücü kullanım getirisi olduğu gibi köylerimizde istihdama katkı sağlamaktadır.  Hayvancılık köyden kente göçün önlenmesinde ciddi ve olumlu bir rol oynamaktadır. Devletimiz bu üretim yapısının bozulmaması yönünde tedbirler almakta gecikmemelidir.