Günümüzde şiir, bulması gereken değeri maalesef bulmuyor, bulamıyor. Basımevlerine gidin ve “bir şiir kitabı oluşturma” talebinizi iletin bakalım hangi sözlerle karşılaşacaksınız?

Oraya varıp, talebiniz ilettiğinizde; sizi nasıl müstehzi bir yüz ifadesi ile karşıladıklarını mutlaka göreceksiniz. 

“Yok kardeşim şiir kitapları rağbet görmüyor, paranıza yazık. Bu işten zararlı çıkarsınız. Sonra tanınırlığınız nedir ki, hedef kitleniz ne kadar ki, geçmişte kitabınız çıktı mı ki?” v.s. v.s. şeklindeki ardı ardına sordukları sorular da cabası…

Benim anlamadığım hususta şu:

Bir şirkete iş için müracaat edersiniz ve size hemen; “kaç yıllık tecrübeniz bulunduğu” sorulur. Yahu kardeşim, ben askerlik görevimi henüz yaptım ve ilk iş müracaatımı yapıyorum şu an. Ben işe girmeden iş tecrübemi nasıl kazanabilirim ki? Şu an tecrübesi olanlar, ilk müracaatlarında hangi tecrübe ile birlikte müracaat ettiler ki?

Benzer şekilde, ben ilk kitabımı yayınlamazsam, “geçmişte yayınlanmış kitabım” olamaz ki?

Yalnız ben bu soruların haklı nedenlerinin bulunduğunu da anlayabiliyorum.

Gerçekten de özellikle son zamanlarda, yani sosyal medyanın çok daha fazla işlerliği bulunduğu günümüzde, insanların ağızlarından çıkan her sözü, sürekli olarak bir kafiye düzeni içinde söyleme çabası görülüyor. Normal yazım ve konuşma hallerinde bile bakıyorsunuz bir uyak, ayak saplantısı, özentisi var. Ortaya çıkan şeye, “şiir” deseniz şiir değil, “nesir” deseniz nesir hiç değil…

Tamam bu arkadaşımız kendince kelimelerle oyun oynuyor ve elektronik ortamda da “sanat eseri çıkarım” havasıyla bu paylaşımları yapıyor… İyi de paylaşımın altına, öyle övgü sözleri yazılabiliyor, öyle beğeniler, paylaşımlar yapılabiliyor ki, sözün sahibi kendisini bir anda, “Şiirlerin Efendisi” konumunda görebiliyor ve kelimeleri yan yana dizip sonuna da bir birine benzer ifadeleri koymaya ve “üretmeye” devam edebiliyor. Üstelik “size daha ne eserler vereceğim” diye de vurgulayabiliyor yaptığı şeyi değerlendirebilmek adına…

Ne yalan söyleyeyim, benim çalışmalarımın altına da bu tür yorumlar yapıldığında koltuklarım epeyce havalanıyor. Neredeyse kendimde, kanat takıp uçacak hevesler oluştuğunu hissedebiliyorum.

Yapmayın arkadaşlar. Elbette beğenileriniz, övgüleriniz olsun ama şöyle okkalı eleştiriler de mutlaka aklınızdan geçiyordur… Karşınızdakini kırmamak, onu üzmemek adına, “beğen” tuşuna basıp “nemelazım takip falan ediliyorumdur, beğeneyim de, arkadaşımın takibinden gönül huzuru ile kurtulmuş olayım” diye de düşünüyorsunuzdur. Ben şahsen bazen böyle düşünüyorum ve “beğen” tuşuna bastığım zamanlar da oluyor ama bu yaptıklarımı düşündükçe kendimden utandığım zamanlar da oluyor. Gerçekten beğenen, beğendiği şeyin hazzından gönül teli titreyenlere ve onun gönül telini titretenlere elbette sözüm olamaz.

Bazen, riyakârlığa hiç gerek duymamam gerektiğini düşünüyorum.  Zaman zaman eleştiri de yapıyorum ama karşınızdakini incitmeme hassasiyetimi yine de bir yanımda taşıma ihtiyacı hissediyorum ve bu eleştirimi genelde şahsın özel mesaj bölümünden yapıyorum. Çoğu zaman olumlu dönüşler alıyor olsam da, zaman zaman “ukalalık yaptığım”, “benim aklıma ihtiyaç duyulmadığını” söyleyenleri, hatta “kendisinin bu âlemde birkaç iyi şairden birisi olduğunu” beyan edip “benim de kim olduğumu?” soranların dahi olduğunu görebiliyorum.

Nihayetinde Türkçe’de, Türk Dil Kurumu'nun güncel Türkçe sözlüğüne göre; 111 bin 27 kelime bulunuyor. Bunun 14 bin 198’i de yabancı kökenli kelimeler…

Evet, bu kelimeleri yan yana dizip, alt alta getirip, üst üste bindirip, çeşitli şekiller vererek on binlerce çalışma yapıyor ve adına da “şiir” deyip, altını “şair” olarak imzalayıp serbest bırakıyoruz ortalığa. 

Kimse yanlış anlamasın, bunu ben de yapıyorum.

İşte tam burada şunu demek istiyorum.

Yaptığımız çalışmanın “şiir” olup olmadığına, bizim de “şair” olup olmadığımıza bırakın da okuyucular karar versinler.

Bu kararı verirken de, özellikle konu ile ilgili ilim sahiplerinin eleştirmelerine, güzellemelerine, övgülerine ya da yergilerine ihtiyacımız var.

Yaptığımız çalışmaları analiz eden, yorumlayan ve gerçekten bizim ne yapıyor olduğumuza karar verecek âlimlerden, edebiyatçılardan şahsen yardım talep ediyorum.

Çalışmalarıma ismim ile elektronik ortamlarda ulaşılabilir.

Çalışmalarımı ikinci bir kitapta toplayıp toplamayacağımı da bu sonuçların çok etkili olacağını düşünüyor, saygılar sunuyorum.