Nasıl ki ; bir ev, bir kale, bir şehir girişinden belli oluyorsa toplumsal hayatımızda da turizmin rolü aynı.
Turizmin bir ülkedeki, bir şehirdeki durumu ,gelişimi, o şehrin ve devletin turizme bakış açısını yansıtır.
Günümüzde artık insanlar ulaşım imkanlarının artması ile ülkeler ve şehirler arası seyahat hareketliliği hızla artmıştır.
Her ne kadar terör savaş, ekonomik krizler zaman zaman turizmi aksatsa da , insanlar merak ettikçe, imkanlar bu merakı gidermeyi kolaylaştıkça, turizm gelişecek.Seyahat yoğunlaşacak.
Özellikle günümüz modern hayatının çarkları arasında bunalan insan, en ufak bir zaman bulduğunda arayış içerisinde oluyor.
Ya da işini, çalışma şartlarını yeni mekanlar, yeni iletişimler, yeni ilişkiler kuracak şekilde ayarlıyor.
İnsan sonuçta fıtraten kendisi ve yaşamın diğer varlıklarından kopmak istemeyecektir. Nitekim arayışlar o yöndedir.
Sosyal medyanın paylaşımcı yönü bu arayışı özendirmekte, insanlara böyle bir farkındalığı yaşaması gerektiğini hatırlatmakta.
İnsanlık artık bu konuda harekete geçmiş bir durumda. Uzakların çok yakın olduğu bir çağdayız, artık yaşamı tanımak farklı yaşamlarla iç içe olmak,çok daha kolaylaşmış bir döneme girdik.
Artan ve düzenli hale gelen gelir, bu imkanı daha da kolaylaştırmakta.
Bu gelişme karşısında her ülke her şehir turizme bakış açısını hızla değiştirmeli.
Öyle oturduğun yerde turizmin gelişmesini bekleme dönemi bitti.
İnsanlar daha nereye gideceklerine karar vermeden , ya da karar verirken turizmin icra edildiği mekanlar, şehirler, ülkeler tercih aşamasında karar vericinin masasında olmalı.
Bunun için şehirlerin ve ülkelerin turizm paydaşları biz buradayız ve aradığınız yeriz, sizi en iyi biz ağırlarız, ve bizim mekanlarımızı ziyaret ederseniz,; ruhsal bedensel, kültürel, tarihsel, ekonomik, ticari sosyal olarak zenginleşirsiniz.
Bizler sizin hayatınızda mutluluklar meydana getirebiliriz mesajını seyahat amacı olanlara taşımalıyız.
Bu mesaj en güçlü ağırladığımız insanları olumlu duygularla donatarak olur.
Sonra çağımızın en güçlü iletişim ve paylaşım aracı sosyal medya ile
Ülkeleri ve şehirleri konu alan film ve dizilerle,
Bölgesel katılımlı fuarlarla,
Seyahat acenteleri aracılığı ile ve ziyaretlerle.
Ama hep bir etkinlikle.
Çünkü turizm dinamik bir sektör.
Şehrin ülkelerin , otel motel , restaurant, seyahat acenteleri, tur operatörleri gibi ana aktörleri gibi şehrin esnafı, iş adamı, sanayi kuruluşları, işletmeleri , sivil toplum örgütleri de bu iş bölümünde üzerine düşeni yapmalı.
Eğer bir şehirde şehri yönetenler, sivil toplum örgütleri, işletmeler ve turizmin ana unsuru Oteller , acenteleri,, rehberleri aynı dili, aynı heyecanı paylaşabilir ve paydaşı olabilirse o şehri insanlar tekrar tekrar , daha derinden tanımak isteyecekler, yeni misafirleri şehirlere taşıyacaklardır.
Turizmde tecrübe önemlidir, ama bilgiye dayanmayan kendini güncellemeyen bunun yanında temizlik lezzet, mekan gibi klasik asgari olmazları standart olarak koruyamayan şehirler ve işletmeler seyahat edenlerin ilgi alanına girmekte zorlanacaktır.
Onun için ;
Turizm toplumun gelişmesinin ana merkezidir. Çekim alanı kuvvetli olmalı.
Ana kapısıdır tolumun ağırlama ve uğurlama biçimini gösterir.
Penceresidir, oradan dünyaya bakarız, dünyanın ışığı mekanımıza oradan yansır.
Evrensel yönlerimize turizm ile ortak paydalar oluşturabiliriz.
İnsanlığın kendini yeniden keşfedeceği kapılar olabiliriz.
Başkalarının hayatında meydana getirdiğimiz mutluluk bizi işimizin sahibi yapar.
Bu cümleden hareketler ilk izlenim ve son izlenim olarak iyi ağırladığımız insanlar bizleri işimizin sahibi yapacaktır.
İnsanların zorunlu oldukları dönemler geçti, tercih ettikleri dönemleri yaşıyoruz.
Güzel tesisler, temiz mekanlar, farklı lezzetler, kaliteli insan kaynağı, güler yüzlü insanlar, işbirliğini yansıtan organizasyonlar, paylaşımcılığın yoğun olarak yaşandığı mekanlar eminim o toplumun gelişim kapsısı olacaktır.
Turizm onun için bireysel değil, toplumsal dinamik bir harekettir.
Ziyaret edilmeye değer olmaktır.
Keşfedilecek sırları saklamaktır.
İnsana ayna olmaktır.
Bin yılı aynı anda yaşamaktır.
