Ahmet Keleşoğlu Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen sohbette Araştırmacı-Yazar Yılmaz Altunsoy, Temmuz ayında basılan “Yitik Şehir Musul’un Anahtarı” adlı kitabından hareketle Lozan Anlaşması maddelerinde yer alan Musul Meselesinin elimizden nasıl çıktığı konusunu ele alarak tarihi seyrinianlattı.

MUSUL GÖNÜL VE KÜLTÜR MESELESİDİR

Kerkük ve Musul’un bir sembol şehir olduğunu belirten Altunsoy, “Başkaları için Musul demek petrol demek olabilir. Ama Türkiye için Musul petrol değil, gönül meselesidir, ortak tarih ve kültür meselesidir” dedi.

Mondros Mütarekesi maddelerine de dikkati çeken AltunsoyAnadolu’daki bütün işgallerin Mondros Antlaşmasının yedinci maddesine göre yapıldığını belirterek, “İngiliz gâvuru Anadolu’da, kendisine stratejik olarak gördüğü faydalı bir noktayı ya da isyan ihtimali olan bir yer olursa orayı işgal edecekti. Bütün işgaller buna göre yapıldı. Üçüncü olarak da Musul’dan bizim askerlerimizin çekilmesi ve Musul’un İngilizlere teslim edilmesi. Bundan sonra Musul yeniden İngilizlerin işgali altına girdi” dedi. I. Cihan Harbi’nin çıkmasının temel sebebinin Osmanlı’nın toprakları içerisinde bulunan petrol bölgelerinin ele geçirilmesi olduğunu ifade eden Altunsoy, İngilizlerin Musul ve Kerkük’te arkeolojik kazı yapma bahanesiyle petrol aradıklarını da söyledi. Alman, İngiliz ve İttihat Terakki işbirliğiyle Osmanlı’nın 1.Dünya Savaşı’nagirdiğini kaydeden Altunsoy, Lozan’da deneyimsiz bir ekibin Kurtlar Sofrasına oturduğunu, Lozan’da çözülemeyen tek meselenin Musul olduğunu ve 23 Temmuz 1923 tarihinde Musul’suz bir Lozan Antlaşmasının imzalandığını söyledi. Musul için İstanbul’da Haliç Konferansı düzenlendiğini ve İngilizlerin, görüşmeler devam ederken Nasuriler isyanını çıkartarak Musul konusunda bizi kandırdıklarına dikkati çeken Altunsoy, “Haliç konferansında ipler koptu. Musul meselesi Cemiyet-i Akvam’a kaldı. Musul hukuken de bizimdir. Fiilenbizimdir, tarihen bizimdir,  iktisaden bizimdir, siyaseten de bizimdir. Böyle olmasına rağmen İngilizler konuyu Cemiyet-i Akvam’a havale ederken bizi kandırdılar” dedi.

TÜRKİYE ÇOK FIRSATLAR YAKALADI 

Musul’un elimizden nasıl çıktığı konusunda da önemli açıklamalar yapan Altunsoy, “Musul Tahkik Komisyonu raporunun da bizim lehimize olmasına rağmen raporun sonuç kısmında; “Böyle olmakla birlikte İngiliz mandası altındaki Irak’a bırakılması” tavsiye ediliyor.  Hâlbuki Irak diye bir devlet yok. O zamanki adı El-Cezire. Irak ise Musul, Basra ve Bağdat olmak üzere üç eyaletten oluşuyor. Arap bölgesi Musul ve Kerkük’e çok uzak olması dolayısıyla ırak denmiş. 5 Haziran 1926’da imzalanan Ankara Antlaşmasına rağmen Musul, bizim elimizden sabun gibi kaydı” dedi.

Musul’un tekrar alınması konusunda Türkiye’nin eline, Atatürk dönemi başta olmak üzere Bağdat Paktı Antlaşması ve 1. Körfez ve 2. Körfez Savaşı’nda önemli fırsatlar geçtiğini de hatırlatan Altunsoy, şunları söyledi: “1 Mart tezkeresinde de önümüze büyük fırsat geçmesine rağmen bunu da değerlendiremedik.” Kürt referandumunun da önemli bir fırsat olduğunu öne süren Altunsoy, sohbetine şu sözlerle son verdi: “Osmanlı ne zaman buralardan elini ayağını çekti, buralar bir daha gün yüzü görmedi. Ortadoğu coğrafyasının bütün problemlerini çözecek olan tek millet Türk milletidir. Niye? 500 sene bizim hakimiyetimiz altında kalan bu coğrafyayı bizden iyi bilen kimse var mı?” 

Yazar Yılmaz Altunsoy’a, derneğin teşekkür plaketini ise, HİSDER Genel Sekreteri Mehmet Altuntaş takdim etti.

HABER MERKEZİ 

Editör: TE Bilişim