Hikmet İlim ve Sanat Derneği’nin bu haftaki Pazartesi Sohbetleri’nde, Dünya ve Türkiye’nin gündeminden hiç düşmeyen“Helal Gıda” konusu ele alındı.

NEÜ Ahmet Keleşoğlu İlâhiyat Fakültesi İslâm Hukuku Öğretim Üyesi ve Helâl ve Sağlıklı Gıda Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Murat Şimşek, Cenab-ı Allah’ın insanın hayatını devam ettirmesi için gıdaya bağladığını ve gıdada da ‘helâl’i esas olarak koyduğunu ifade ederek onların da (tayyib-temiz) olmasına dikkat etmek gerektiğini söyledi. Buna misal olarak da “ekmek normalde helâldir ama hırsızlık, gasp ve gayrı meşru bir yolla elde edilmişse haram bulaşmış olur. Tayyiben kelimesi hem özü itibariyle helâl olan hem de kazanç itibariyle helal olan şeyi kapsar” şeklinde açıklık getirdi.

TEMİZ YİYECEĞİZ VE TEMİZ ÜRETECEĞİZ

Ahmet Keleşoğlu Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen sohbette, “Dilleriniz yalana alışageldiğinden dolayı Allah a karşı yalan uydurmak için, “Şu helâldir”, “Şu haramdır” demeyin. Şüphesiz, Allah’a karşı yalan uyduranlar, kurtuluşa eremezler” mealindeki âyeti okuyan Doç. Dr. Murat Şimşek, her şeye helâl veya haram demenin son derece yanlış olduğunu belirterek helal ve haramların dinen belli olduğunu, şüpheli şeylerden kaçınılması gerektiğini söyledi. Peygamber Efendimizin “Mü’min arı gibidir. Yediği zaman temiz yer, bir şey verdiği zaman temiz verir. Çok ince bir dala konsa bile, zedelemez.” şeklindeki hadisini de hatırlatan Şimşek, üretimde üç ilkeyi de şu sözlerle açıkladı: “Temiz yiyeceğiz, temiz üreteceğiz ve ürettiğimiz ürünlerin ticaret ve pazarlamasını da nezaket kuralları çerçevesinde yapacağız.”

Osmanlı döneminde mümin ile arı arasında ne tür benzerliklerin olduğuna dair pek çok kitap yazıldığını fakat şimdiye kadar böyle bir kitabın kendilerine ulaşmadığını kaydeden Şimşek, yasağın az olduğunu fakat helallerin çok olduğunu belirterek harama götüren şeylerin de haram olduğunu ve haramda hile-i şeriyenincaiz olmadığını ifade etti. Haram şeylerin ancak zaruret halinde “helâl” olduğuna dikkati çekerek onun da zaruret miktarınca olduğunu belirten Şimşek, “Eğer zaruret hasıl olmuşsa ve bir başka yiyecek de yoksa domuz eti yenilebilir. İslâm fıkıhçıları yanında taşıyamaz hükmünü vermişlerdir” dedi. 

JELATİN SORUNU ÇÖZÜLDÜ

İslâm’da aklın korunmasının esas olduğun ve bu sebeple insanı uyuşturan bitkilerin de haram olduğunu kaydeden Şimşek, gıdalarda renklendirici olarak kullanılan “karminasit”intenzihen mekruh olduğunuifade ederek jelatinle ilgili önemli açıklamalar yaptı. 

Domuz derisinden elde edilen jelatin maddesinin İslâm dünyası ve Türkiye’de dört yıl boyunca tartışıldığını belirten Şimşek,  Türkiye’de sığır derisinden jelatin üreten fabrikanın Gebze’de açıldığını ve Türkiye’nin ihtiyacının karşılanarak fazlasının ihraç edildiğini söyledi. İslam dünyasında sığır derisinden elde edilen jelatin ihtiyacının yüzde 50’sini Türkiye’nin karşıladığına dikkati çeken Şimşek, “Jelatin sorunu çözüldü. “Çikolatada domuz jelatinini bulabilir miyiz?” meselesi vardı. Şu an el’an onu da tesbit edebiliyorlar. Tarım ve Gıda Bakanlığı ile TSE laboratuvarlarında bunu bulmak artık mümkün” dedi.

Soru-cevap kısmında kendisine sorulan sorulara da cevap veren Şimşek, “Bilinçli tüketici olmak lâzım. Helal ve harama çok dikkat etmek lâzım. Bir de sağlık konusuna dikkat etmek gerekiyor.  Araştırmak gerekiyor. Bir hocamız yapacakmış. Cep telefonuna program yükleyerek gıdaya tuttuğunuzda risk taşıyıp taşımadığını ve miktarını bize bildirecekmiş. Bu program da bize pratik sağlayacak. Çok da felâket tellallığı yapmamak lâzım. Bilimsel hareket etmek lâzım. Ayyuka çıkmış şeyleri de tüketmemek lazım. Haribojelibon şekerlemelerini de yememek gerekir” dedi.

Doç. Dr. Murat Şimşek’e HİSDER’in teşekkür plaketiniise, emekli Ahmet Uğur Bey ile bir kolu engelli çocuk dinleyici birlikte takdim etti.

HABER MERKEZİ 

Editör: TE Bilişim