Bu yıl Alanya’da 8. Ufuk Turları Toplantısı’nda Yazar Rasim Özdenören ile değerler ve yozlaşma üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. Türk toplumunda yaşanan yozlaşmayla ilgili önemli tespitlerde bulunan Özdenören, Batı kültürünün bize çok farklı bir şekilde ulaştığına dikkat çekti. Özdenören, “İslam yaşantısının terk edilmesi ahlaki çözülmeyi beraberinde getirmiştir. Toplumdan kendini soyutlamış ve yalnızlaşmış insanlar kendilerini televizyona mahkum kılmıştır” tespitinde bulundu.

***Hocam toplumuzda yaşanan bu değerler kaybının ana nedeni nedir? Bunu kısaca özetleyebilir misiniz?
Bu konu çok hassas ve açıklaması uzun bir konu aslında. 200 yıl önce dinimizden vazgeçmeye karar verdik. 1923’ten bu karar aşikâr bir karar haline geldi. Kültürümüzün temel belirleyicisi olan din gündelik hayatın dışarısına çıkarılınca, Batı kültürü bize farklı bir şekilde geldi. Böylece kendi öz değerlerimizi yitirdik ve yeni değerler de kazanamadık. Sıkıntının kökeni burada. Kendi öz değerimizi yitirdik. Airiyet değerini de benimseyemedik.

***Değerler bize ne kadar özgün olmalıdır?
Batının değerleri bize hiçbir zaman özgürlük vaat etmiyor. Bizim özgürlüğümüzün elinden alınmasına neden oluyor. Bize özgürlük vaat eden anlayış aslında bizi esir ediyor. İslam’a ne kadar teslim olursak o kadar özgür oluruz. Allah’a yaklaştıkça özgürlüğümüz artar. Özgürlük değeri İslam’a kendimizi teslim ettiğimiz sürece en özgür insan olacağızdır. Batıda özgürlük dinden uzaklaşmaktır.

***Değerler mi siyaset mi yoksa siyaset mi değerlere hakim?
Kafamızda şu karışıklık var. İslami düzen içinde mi yaşıyoruz yoksa gayri İslami bir düzen içerisinde mi? İçinde bulunduğumuz durum gayri İslami bir düzendir. İslam hukukunun uygulanmadığı düzen gayri İslami bir düzendir. Gayri İslami düzende İslam hukukunun cezai müeyyidelerini tartışıyoruz. Zinayı ve hırsızlık ortamını serbest bırakıyorsun ve İslam’ın kurallarını buraya uygulamaya çalışıyorsun. Suudi Arabistan’da çok sayıda insanın eli hırsızlıktan dolayı kesilmiş durumda. Bireylerin hakkını korumak lazım. Bireyleri hırsızlık yapmaya sebep olan konuları ortadan kaldırmadıkça el kesmek çözüm olmayacaktır. Zinanın suç olmaktan çıkarılması bir şey ifade etmiyor. Zinaya bir kere zemin hazırlanmış. Hırsızlık için de aynısı geçerli. Adaletsiz bir gelir dağılımı var. Kimse hırsızlık yapmak istemez. Önce hırsızlığı ortaya çıkaran nedenleri yok etmek gerekiyor.  Hırs ve ihtiras için hırsızlık yapanların durumu ise farklı. Zinaya ortam hazırlanıyor. Gayri ahlaki filmler ve yayınlar insanların ahlakını bozdu.  Bizimki devlet karmaşasının yaşandığı yerde kafalar tamamen karışık. Bizim nefsimizin temayülü ve fıtratı çok şeyi ister. İslamla eğitilmiş birisi nefsine hakim olmalıdır.

***Değerlerin kazanılmasında neler yapılmalı? Bu konuda STK’lar neler yapmalı?
İslam’ın 5 şartı dediğimiz şeyler İslam’ın ibadet kısmını ele alır. Ahlak kuralları bizim tabiatımız haline gelmedikçe, ilke haline getirmedikçe konuşmaların bir faydası yoktur. Konuşmalar bizim gündelik hayatımızda etkili olmalıdır. Teori olmadan pratik olmaz. Araçları ve amaçları ayırmışlardır. İnsanların amacı ve aracı belli olmalıdır. Bu amaca ulaşmak için her türlü aracı da mübah kılıyoruz. İslam’da amaçlar ve araçlar ayrılmazdır. Namazı araç olarak gördüğün zaman o araç seni hedeflediğin amaca ulaştırmaz. Namaz hiçbirşeyin aracı değildir. Namaza cennete kılmak için kılıyorum dediğin zaman o namaz seni cennete götürmez. Çünkü o namaz artık namaz olmaktan çıkmıştır. İslam’da araçlar da amaçlar mukaddes olmalıdır. Değerlerin konusu ahlaki çözülme ve değerlerin dönüşümüydü. Ahlaki çözülme ülkemizde her geçen gün artıyor. Ahlaki çözülmenin nedenlerinden bir tanesi de batı kültürüdür. Tazminattan bu yana devam etmektedir. İslam yaşantısının terk edilmesi ahlaki çözülmeyi beraberinde getirmiştir. Toplumdan kendini soyutlamış ve yalnızlaşmış insanlar kendilerini televizyona mahkum kılmıştır. Tazminattan bu yana ahlaki çözülme devam etmektedir. Birçok kavramın içi boşaltmıştır. Kardeşlik, dostluk, akrabalık,  komşuluk gibi kavramlar günümüzde büyük zarar görmüştür.


Rasim Özdenören kimdir?

Rasim Özdenören, 1940 yılında Kahramanmaraş’ta doğdu. İlk ve Orta öğrenimini Maraş, Malatya ve Tunceli gibi şehirlerde tamamladı. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Gazetecilik Enstitüsünü bitirdi. DPT’de uzman olarak çalıştı. Bir ara araştırma amacıyla ABD’nin çeşitli eyaletlerinde 2 yıl kadar kaldı. 1974 yılında Kültür Bakanlığı’nda müşavirlik görevinde bulundu. 2005 yılında DPT’den emekli ödülü aldı. Denize Açılan Kapı isimli kitabıyla 1984 yılında Türkiye Yazarlar Birliği tarafından yılın hikayecisi ödülüne layık görüldü. İki Dünya adlı deneme kitabıyla juri özel ödül kazandı. Kitapları dizilere konu oldu ve birçok ödül aldı.
 
İBRAHİM BÜYÜKEKEN
 
Editör: TE Bilişim