Batı Trakya Türklerinin Lideri Dr. Sadık Ahmet’in eşi Işık Sadık Ahmet, eşinin özgürlük ve insanca yaşamak ülküsünden vazgeçmediği için kaza süsüyle öldürüldüğünü bu nedenle de bugün Batı Trakya’da ismiyle anıtlaştığını söyledi


Dr. Sadık Ahmet kimdir?
7 Ocak 1947 yılında, Gümülcine vilayetinin küçük Sirkeli köyünde dünyaya geldi.  1966-67 yılında önce Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesine bir yıl sonra da Selanik Üniversitesi Tıp fakültesine giren Sadık Ahmet, 1974 yılında bu fakülteden hekim olarak mezun oldu. 1978 yılında Batı Trakya'ya döndü. Batı Trakya'ya gelişi ile birlikte; bir yandan Cerrahi ihtisasını yaparken diğer yandan da toplumun sorunları ile yakından ilgilenmeye başladı. 1985 yılında Batı Trakya çapında bir imza kampanyası başlattı. Yaklaşık 15 bin imza topladığı bir sırada (8 Ağustos 1986) tarihinde tutuklandı. 25 Eylül 1987 tarihinde tek başına Selanik'e giderek, orada toplantı halinde bulunan Demokrasi İnsan Hakları üyelerine toplum sorunlarını ileten bir broşür dağıttı. 1988 yılında kampanyasından ötürü 30 ay hapis cezasına çarptırıldı. 26 Ocak 1990 tarihinde Batı Trakya Türkleri'ne "Türk" diye hitap ettiği için hapis cezasına çarptırıldı. 8 Nisan 1990 milletvekili seçimlerinde aday oldu ve ikinci kez bağımsız milletvekili seçildi. Batı Trakya Türkleri'nin ilk siyasal partisi olan Dostluk, Eşitlik ve Barış (DEB) partisini kurdu. 1993 genel seçimlerinde Yunanistan'ın getirdiği kasıtlı seçim barajı dolayısıyla parlamentoya giremedi. Batı Trakya Türk azınlığının haklarının imza altına alındığı Lozan barış antlaşmasının yıldönümü olan 24 Temmuz 1995 günü şüpheli bir trafik kazasında hayata veda etti.

SUNUŞ:
Lozan’ın imzalanmasının ardından Türkiye, sınırları dışında kalan Batı Trakya’da 96 yıldır gözyaşı hiç dinmiyor. Türkiye’ye özlemin yanı sıra Yunan hükümetlerinin insan haklarına rağmen uyguladığı baskı ve zulümlerle sürekli gözyaşlarının aktığı Batı Trakya’nın tek hayali ise tekrar anavatan olarak gördükleri Türkiye’ye bağlanmak. Yüzlerce yıl Osmanlı himayesinde özgür bir şekilde yaşayan Batı Trakya Türkleri, 21. Yüzyılda Avrupa Birliği ülkesi olan Yunanistan’ın baskılarına maruz kalmanın acılarını yaşıyorlar. Dernek kurmalarına, evlerini tamir ettirmelerine dahi izin verilmeyen Batı Trakya Türkleri, her platformda gerçekleri söylemekten çekinmeyerek özgürlük mücadelesine devam ediyorlar. Bu mücadeleyi uzun yıllar sürdüren aydınlardan biri ise Dr. Ahmet Sadık. Özgürlük için yoğun mücadeleler veren ve Lozan Barış Antlaşmasının yıldönümü olan 24 Temmuz 1995 günü şüpheli bir trafik kazasında hayatını kaybeden Dr. Ahmet Sadık, Batı Trakya’da ismi yaşamaya devam ediyor ve her 24 Temmuzlarda anılmaya devam ediyor. Bu kapsamda Işık Sadık Ahmet ile eşi Dr. Sadık Ahmet’in mücadelelerini ve Türkiye’den beklentilerini konuştuk.

* Batı Trakya Türklerine karşı Yunanistan’ın bakışı nasıl? Ne tür baskılar uyguluyor ve bu baskılara karşı Sadık Ahmet ne yapıyordu?
– Öncelikle Yunan hükümetlerinin Batı Trakya’ya bakışı çok olumlu değildi. Bizleri Batı Trakya’da istemiyorlardı. Bu yüzden de topraklarımızı terk etmemiz için baskı yapıyorlardı. Ancak topraklarımızı terk etmemekte kararlıyız. Bunun en iyi mücadelesini Sadık Ahmet verdi. Çünkü ona göre bizim Lozan’da edindiğimiz hakları Yunanistan vermiyordu. Bu hakları alabilmek için mücadele verdi. Çalışmalar, araştırmalar yaptı. Çünkü Batı Trakya’da Türk olmak veya Türk demek bile suçtur. Sadık Ahmet, Türk olduğunu söylediği için 26 ay hapis yattı ve bunun üç ayını adi suçluların bulunduğu hücre de geçirdi. Dertlerimizi, sorunlarımızı anlatacak bir yetkiliyle konuşamazdık, çünkü konuşmak yasaktı. Cuma namazı kılmamızı yasakladılar. Fakat Sadık Ahmet mücadeleden vazgeçmedi ve açık havada toplu Cuma namazı kıldık. Avrupa Birliği bir ülke olan Yunanistan’da bizi dışladılar, aşağıladılar. 150 bin nüfus olmamıza rağmen Lozan Antlaşmasındaki haklarımız bize verilmedi. Hiçbir gencimiz resmi dairelerde iş bulamadığı gibi hiçbir işe de alınmadı.
* Yunanistan bu baskılarla Batı Trakya’da Türk varlığını bitirmek mi istiyor?
– Geçmişte nüfusumuz 110–120 bin arasındaydı. Şu anda yüzde 2’lik bir artış olarak hesap edersek nüfusumuz 500 bini bulması gerekirdi. Ancak Yunan hükümeti sürekli asimile ederek nüfusun artmasını engelledi. Bugün Türkiye’de 500 bin Batı Trakya Türk’ü yaşamaktadır. 60 bin 4 kişi vatandaşlıktan çıkarıldı. Daha sonra 1-2 tanesi göstermelik tekrar vatandaşlığa alındı. Şu anda on binlerce insan Batı Trakya’da vatansız olarak yaşamaktadır
Din bir azınlık için milliyetçilik kadar önemlidir. Onun için din adamlarımızı seçmemize izin verilmiyor. Vakıf malları tahrip ediliyor. Ezanın okunmasını yasaklıyorlar ve Müslümanlara zorla Yunanca ayin dinlettiriyorlar. Onun için bayrağı ve ezanı kaybetmek çok zordur. Hele başka bir devletin himayesinde bunları yaşamak daha da zordur. Yerel televizyon kurulmasına izin verilmiyor. Bir üniversitemiz yok, üniversitelerde Türkçe kürsüsü yok. Coğrafi yerlerin isimleri sadece Yunanca yazılmaktadır. Müzemiz, kütüphanemiz, arşivimiz, bankamız yok. Ziraat bankamız şuanda Batı Trakya’ya bir şube açtı ve para işlemlerinin tamamını Ziraat Bankası ile yapıyoruz. Yaşlıları emanet edeceğimiz bir huzur evi bile kurulmasına izin verilmiyor. Peki, ne var, yasak, zulüm ve hepsinden öte kültürümüzü yok etme projesi var.
Eğitimde Yunan hükümeti Türkçe öğreten kitaplar çıkarttı ama kitapların tamamen asimile etmek amacıyla hazırlandığını gören Sadık Ahmet  ‘Türk’ten başka kimse Türkçe öğretemez’ diyerek bu kitapları toplayıp Yunan milli Eğitim Bakanlığının önüne bırakarak iade etti.
Bunun üzerine davalar açıldı ve tutuklananlar da oldu.
* Dr. Sadık Ahmet, iki dönem milletvekilliği yaptı ve ancak 3. dönemi engellendiğinde ne yaptı?
– Sadık Ahmet iki defa Batı Trakya’da bağımsız milletvekili seçilince bu sefer Yunan Hükümeti Yüzde 3’lük seçim barajını getirerek Sadık Ahmet’in Meclis’e girmesini engelledi. Ama o mücadelesinden vazgeçmedi. Milletvekili olamasa da mücadelesini sürdürdü. Batı Trakya hakkını sonuna kadar savundu. “Ben milletvekili olmadım” diyerek haklı mücadelesinden vazgeçmedi. Yunan Hükümetinin Müslümanlara karşı uyguladığı zulmü dünyaya anlatmaya devam etti. Çünkü Sadık Ahmet’in ülküsü oralardaki insanları rahat ettirmek ve insan gibi yaşamalarını sağlamaktı.
* Yunanistan’ın baskılarına karşılık uluslar arası mahkemelere başvurdunuz mu?
– Yunanistan’ı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne ilk şikayet eden Dr. Sadık Ahmet oldu. Yunanistan’ın mahkemede yargılanmasını sağladı. Yunanistan’ın yaptıklarının yanlış olduğunu anlattı. Ancak Avrupa’nın şımarık çocuğu Yunanistan’ın yaptığı bu baskılar da görmezden gelindi. Karar siyasidir. Çünkü Yunanlılar Hıristiyan’dır. Böyle olduğu için de lehte karar verilmiyor. Şu anda ise bedel önleme sırası onlarda. Yunanlılar zor durumda ve işler tersine döndü. Batı Trakya Türkleri çorbasıyla, aşıyla aynı Şamlarını sürdürüyor. Oysa lüks hayata, eğlenceye, gece hayatına düşkün olan yunanlılar zevk içinde yaşayamadıkları için psikolojileri bozulmuş durumda. Borç batağından kurtulmak için adalarını bile satmaya başladılar. Onun için ekonomik krize karşı Türkiye modelini uygulamaya başladılar. Zaten Türklüğün büyüklüğünü anladıkları vakit insan olabileceklerdir.    
* Dr. Sadık Ahmet ayrıca cerrah olmasına rağmen çocukları sünnette ediyormuş? Cerrah olmasına rağmen bunu niye yapıyordu?
– Batı Trakya’da hastanelerde çocuklar sünnet yapılmıyordu. Sünnet yapanlar ise berberlerdi. Ancak ustura ile sünnet yaptıkları için çocuklar mikrop kapıyordu. Bunu gören Sadık Ahmet, çocukları da sünnet yapmaya başladı. Zaten Batı Trakya için koşturmaktan cerrahlığını da çok fazla yapamadı. Defalarca hapishaneye gönderildi. Bunun için sünnet yapmaya karar verdi. Çünkü kendisinin aynı zamanda bakmakla yükümlüğü olduğu bir de ailesi vardı. Kendisi borçlu ölmüştür. Sünnetçilikten kazandığı para ise geçimini değil sadece sağlık malzemesi almak için yetiniyordu. Sünnetlerin büyük bir bölümünü ise ücretsiz yapmıştır.  Öksüzden, fakirden hiçbir zaman ücret almamıştır. Bir kahvehaneye giderdi. Kahvehanede iki saat oturacağını söyleyip sünnet olmayan çocukların getirilmesini isterdi. Gelen çocukları hemen sünnet eder ve işine devam ederdi. Onun için sünnet çantasını da devamlı yanında taşırdı. Kaza olduğunda da çantası yanındaydı. Daha sonra çantasını açıp baktığımızda not defteri çıktı ve defterde sünnet yapacağı çocukların ismi yazılıydı.
* Dr. Sadık Ahmet’in Türkiye’den beklentileri neydi?
– Türkiye’den çok şey bekliyordu. Çünkü Sadık Ahmet’e göre Ağlayan çocuğa meme verilmez diyordu. Onun için sık sık Türkiye’de sorunlarımızı anlatmaya başladı. 1989-1992 yıllarında büyük trajlı gazetelere Batı Trakya’nın sorunlarını anlatan dosyalar bırakıyordu. Ancak bir hafta takip ediyorduk ama gazetelerde bu haberlere yer verilmiyordu. Sadık Ahmet sadık Ahmet olduktan sonra bütün basının ilgisini çekti. Türkiye’ye garantörlük yapması gerektiğini defalarca söylüyordu. Biz Türkiye açısından hiçbir şikayetimiz olmadı. Her zaman sahip çıkıyor ve çıkmaya devam ediyor. Ama Yunanlılar, “Türkiye bizim içişlerimize karışıyor, müdahale ediyor, burada Türk devleti kurmak istiyor” gibi söylemlerle olayı saptırıyordu. Ancak bu söylemlere rağmen Türkiye yanımızda olmaya devam etti ve oluyor.  Son yıllarda Türkiye Batı Trakya’ya daha sık gelmeye başladı. Bakanlar gelmeye başladı hatta 35 yıl aradan sonra ilk defa bir Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı geldik ve kendisini çok işi bir şekilde ağırladık. Mayıs ayında da eşlerini ve çocuklarını ağırladık. Ziyaretten çok memnun kaldılar.
* Türkiye bundan sonra Batı Trakya için ne yapmalıdır?
– Öncelikle stratejik olarak çok önemli orayı yatırımlar yapması gerekiyor. Batı Trakya’da yaşayan Türkler aynı zamanda Avrupa vatandaşı. 150 bin Batı Trakya Türk’ü şuanda Avrupa Birliği’nde Türkiye’yi temsil ediyor. Türkiye’nin haklarını da savunuyoruz. Buna karşılık Türkiye’den istediğimiz Batı Trakya’ya yatırım yapmaları. Ekonomik kriz Yunanistan’ı bitirmiş durumdadır. Her şeylerini satıyorlar. Bunların içinde adalar da dâhildir. Krizden kurtulamadıkları için hükümet istifa etti. Artık Yunanistan yatırımlar için oldukça açık bir alan. Yabancılar nasıl Türkiye’ye gelip toprak alabiliyorlarsa, Türkler de gelip Yunanistan’dan toprak alabilir. Artık Yunanlılar da şoven fikirlerini bırakıp yatırımlara açık olurlarsa daha rahat ederler. Yoksa krizde boğulmaya devam edeceklerdir.
* Dr. Sadık Ahmet nasıl vefat etti? Kendisine suikast mı yapıldı?
    – Sadık Ahmet hiçbir zaman mücadelesinden vazgeçmemiştir. Yunan Hükümeti de Sadık Ahmet’i mücadelesinden vazgeçiremediğini anlayınca, önüne traktör çıkarıldı ve Lozan’ın yıldönümü olan 24 Temmuz’da şehit edildi.  Bir toplum sürekli lider çıkaramıyor. Liderlik vasıfları oluşmuyor. Sadık Ahmet Batı Trakya için bir liderdi. Ölünceye kadar kendi çıkarı için çalışmadı hep milletinin yanında yer aldı ve milletinin gözyaşlarıyla ebediyete uğurlandı. Bugünde her 24 Temmuz’da tüm Batı Trakyalılar olarak merhum Sadık Ahmet’i rahmetle anıyoruz.
HASAN AYHAN
Editör: TE Bilişim