Günlük yaşamada genelde karşılaştığımız, çokça da şikayetçi olduğumuz davranış biçimi, eleştirilmek..
Kendimizi eleştiri yapmanın tek sahibi sanarak..
Bireysel, kurumsal, ya da ülkenin yönetiminde, muhalafet olmayı ifade eden bir ifade biçimi.
Muhalefet yapmak, eleştirmek derken aslında yapılan sadece tenkit yapmak..
Sevmediğimiz bir insanın o kadar olumlu yanlarının arasında, yakaladığı eksiği ön plana çıkarmak,
Ya da sahip olmak istediği makamı işgal eden kişiyi yıpratarak kendine yer açmak...
Ya da kendisini iyi gösterebilmek için karşısındakinin eksik ya da kötü yanlarlını, ya da kötü olarak algılanabilecek yanlarını sinsice ön plana çıkarmak, ya da acımasızca yıpratma kampanyası yapmak.
Bu davranış biçimi çoğu zaman, kendini ön plana çıkaracağım derken , ya da bir yere geleceğim derken; eğer aile içi ise, aileyi, kurum içi ise kurumu, arkadaş çevresi ise arkadaşlığı, ticari bir çevre ise ticareti, iş yaşamını, ülke yönetimi ise ilkenin tamamını tehlikeye atma pahasına bu girişim yapılabilir..
Aslında bireysel olarak yarınımıza, ailemizin yarınına, şirketimizin, kurumumuzun, işimizin devlet ve milletimizin yarınına talip olmak için, anı yaşarken yarını da hazırlamamız gerekmez mi? Yoksa günlük politikaların, güncel yaşamın dayattığı bir yaşam biçiminin ötesine geçebilir miyiz? Rüzgarda savrulan yaprak misali nerde duracağımız belli olmaz değil mi? En uygunsuz, istemediğimiz bir mekan ve ortamda kendimizi bulabiliriz..
Yarına talip olmak sadece başkalarını yıpratmakla olur mu?
Daha iyisini yapmak, daha uygarcasını talep etmekle olmaz mı?
Bu kişisel ve toplumsal her an ve yerde gerekli davranış biçimi değil mi?
İş sahibi meslek sahipleri, yerel yöneticiler, sivil toplum örgütleri , ve siyasi kurumlar önce kendileri millet ve insanlığın daha müreffeh bir yaşama ulaşması için; hayaller kurmalı, fikirler geliştirmeli, icraatlar yapmalı, stratejiler geliştirmeler.
Böyle olmamız gerektiğini düşünüyorum çünkü;
Dünya ufak bir grubun güç heveslerinin kurbanı olmaktan şimdiye kadar kurtulamadı.. Demokrasi getirmek için binlerce milyonlarca insanı katlettiler.
Petrolü ele geçirmek, stratejik bölgelerde etkin olmak için tarihleri kültürleri yok ettiler.
Bunları yaparken gelişmiş ülkelerin ürettiği silahlar ve kararlarla yaptılar
Seçim geliyor, her bireyin vatandaş olduğu, geleceği, bekası namusu, ülkesinin ve milletinin bağımsızlığının sorgulanacağı, sorgulanması gerektiği bir seçim zamanı geliyor. Bu an ülkenin vatandaş olarak yarınına talip olmamız gereken bir an.
Dünyanın, ülkemizin vicdana, merhamete ihtiyacı olduğu bir zamanda ülkemizdeki bu seçim çok önemli. Çok önemli olmalı.
Muhalefet silkinmeli MHP; CHP; HDP anlaşılabilir politikalar üretmeli..Sadece iktidarı eleştiren celalli konuşmalarla hiçbir yere varılmıyor.
İktidar izin mi vermiyor sabırla milletin önünde umut olacak ülkenin ve dünyanın yarınlarına hitap etmeli.Açıkçası ben bu konuda yeterli bir muhalefet göremiyorum.
İkili görüşmelerimde muhalefetin seçmeni, yöneticisi, vekili de aynı içsel eleştirisini yapıyor.. Ancak parti içerisinde lider ve çevresinin körlüğünde , görünemiyor.
İktidar; mevcut gücünü korumak için ,muhalefetin çaresizliğini tahrik ediyor.Mütevazi olacakken , iktidar olmasına rağmen sükunet bulamıyor, mütevaziliğe ulaşamıyor.
Sonuçta 1970 li yıllara geri dönüyoruz.
Starteji üretilmeyen,bir birinin açığını kullanarak halkı enayi yerine koyan politikalar geri döndük..
Çevremizde onlarca yeni gelecekler sahneye konurken, biz yaşam körlüğünde yol bulmaya çalışıyoruz.
Oysa İnsanlığın mutluluğu, dünya barışı için Türk Milletinin ve İslam inancının iradesini kullanmasına ihtiyacı var..
Trabzonlu Bakır ustası Ali Çavuş, Bakırdan yaptığı 2,5 Metrelik demliğini Obama'ya hediye etmek isterken; Bu demlikte Dünya barışı için çay demleyelim ve içelim, Beyaz sarayın Bahçesine koymak üzere hediye etmek istiyorum derken, Tek başına ne kadar büyük bir gerçeğe, yarına sahip çıkıyor.
Hepimizin yapabileceği çok şey var , özellikle bu seçimde çok şey yapabiliriz. Vekilimizi doğru tayin edelim