Birkaç haftadır CHP ve sayın Kılıçtaroğlu ile ilgili yazılar yazıyorum ve okuyorum.Sayın Kılıçtaroğlu zahiren pek gözükmese de söyledikleri ile renkli bir sima. Deniz Baykal'ın istifa etmesinin ardından CHP'nin başına geçen Kemal Kılıçdaroğlu söylemleri ve gülümseten gaflarıyla siyasete yeni bir renk ve soluk getirdi. CHP'nin başına geçişi de kamuoyunda oluşan "önce söyleyip sonra vazgeçer" tezini güçlendirir nitelikteydi. Çünkü Kılıçdaroğlu "Aday olmayacağım" açıklamasından sadece bir gün sonra geri adım atıp aday olduğunu söylemişti.  Kılıçtaroğlu’nun gaflarından ve tutarsızlıklarından bir tutam sizin için derledim. 

1-Kemal Kılıçdaroğlu, gazetecilere verdiği yeni yıl resepsiyonunda Fenerbahçe tutkusunun sebebini "Çocukluğumuzda Lefter çok iyi bir kaleciydi, ondan etkilenip Fenerli oldum." Şeklinde açıkladı. O sırada Lefter'in kaleci olmadığını hatırlayan bir gazeteci devreye girdi: "Efendim bildiğim kadarıyla Lefter kalecilik yapmadı." Kılıçdaroğlu da biraz şaşkın: "Sanırım bir ara yaptı." cevabını verdi. 

2-Referandum öncesi darbelere gerekçe oluşturduğu belirtilen TSK İç Hizmetler Kanunu'nun 35. maddesinin kaldırılmasına yönelik teklifte bulanan CHP bundan da geri adım attı. Bir kanun teklifiyle maddenin metinden çıkarılmasını isteyeceklerini belirten CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, daha sonra yaptığı açıklamada 'tamamen kaldırma' yerine 35. maddenin değiştirilmesini isteyeceklerini söyledi. 

3-12 Eylül referandumu öncesi son 'hayır' mitingini İstanbul'da gerçekleştiren Kılıçdaroğlu, burada oy kullanamayacağını anlayınca Ankara'ya gitti. Ancak Ankara'da da seçmen kaydı çıkmamıştı. YSK ile yoğun görüşme trafiğine giren CHP yönetimi başarılı olamadı. Halbuki 6 Ağustos günü Zaman Gazetesi Kılıçdaroğlu'nun oy kullanamayacağını duyurmuştu. 

4-İzmir Enternasyonal Fuarı'nın açılışı için şehre gelen Kılıçdaroğlu, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun Belediye Meclis Salonu'nda verdiği brifinginde 'denizleri' karıştırdı. İzmir Körfezi'nin temizlendiği anlatılırken, "Başkan Haliç'i temizleyecek ve İzmirliler Haliç'te yüzecek." dedi. 

5-Ağustos ayında çıktığı Karadeniz turu kapsamında Hopa'da halka seslenen Kılıçdaroğlu, 2005 yılında ölen Kazım Koyuncu'ya selam gönderdi. Kılıçdaroğlu "Kazım Koyuncu gibi bir sanatçınız var, yürekli bir sanatçı tuttuğunu koparan bir karakter. Bir Karadeniz fırtınası. Ona da burdan selam gönderiyoruz" diye seslendi. 

6-Kaset skandalından sonra istifa eden Deniz Baykal'ın yerine CHP Genel Başkanlığı'na aday olup olmayacağı yönündeki sorulara Kılıçdaroğlu, "aday olmayacağım" cevabı vermişti. Ancak bir gün sonra "Seçmeni ve örgütü ile partimizin ve kamuoyumuzun gösterdiği büyük ilgi ve destekten güç alarak 22 Mayıs 2010 tarihinde gerçekleşecek olan 33. Olağan Kurultay'da CHP Genel Başkanlığı'na aday olacağımı kamuoyuna duyurmayı önemli bir görev sayıyorum." diyerek kendini yalanlamış oldu 

7-Kılıçdaroğlu Kastamonululara hitap ederken, "İstiklal Marşı şairimizin" Kastamonu'da Kurtuluş Savaşımızı desteklemek için "fetva verdiğini" söylemiş ve bunu iki kez tekrar etmişti. Oysa fetva vermek için Mehmet Âkif Ersoy'un dini bakımdan da hukuki bakımdan da yetkisi yoktu. 

Oysaki Kasım 1920'de istiklal şairimizin Nasrullah Camii'nde Milli Mücadele'ye destek vermek için yaptığı şey "fetva vermek" değildi; "vaaz vermek"ti! 

8-Tarih 26 Ağustos. Kılıçdaroğlu memleketi Tunceli'de. Kalabalığın verdiği heyecandan mı bilinmez "Biz sayın Başbakan gibi, söz verip sözünün arkasında duran bir insan değiliz." sözlerini ağzından kaçırıveriyor. 

9-Kılıçdaroğlu'nun Tunceli'deki ikinci gafı ise 'genel af' sözü vermesi. "'Hayır' deyin, toplumsal mutabakatla, kardeşçe, doğudan batıya, güneyden kuzeye herkese özgürce genel affın yolu açılsın. " diyen Kılıçdaroğlu, bu affın PKK'lıları da kapsayacağını düşünmedi.Düşünemedi mi yada bu günlerin müjdesini mi verdi düşünmek lazım! Üç gün sonra Kayseri mitinginde ''Terör suçlarından müebbet hapse mahkum olanlar af yasaları çıksa bile ömür boyu hapiste kalırlar diye bir hüküm var'', Ankara'da da "Affın, terörün tamamen gündemden kalkmasından sonra düşünülebileceği" açıklamasını yapan Kılıçdaroğlu'na Ankara'dan iki tepki geldi. Birincisi "Genel Başkan öyle demek istemedi". İkinci tepki ise "Genel affın söz konusu olamayacağı" yönündeydi. 

10-CHP'li Onur Öymen'in Dersim isyanının kanlı şekilde bastırılmasını savunan ifadelerinin ardından Kılıçdaroğlu memleketi Tunceli'de, "Onur Öymen gereğini yapmak zorundadır. Gereğini yaptığı zaman CHP'yi, CHP'li milletvekillerini, CHP'lileri rahatlatmış olacaktır." diyerek istifa çağrısı yaptı. Ankara'ya döndüğünde ise, "O iş artık bitti. Bizim misyonumuz partiyi zayıflatmak değil, güçlendirmektir." diyerek ağız değiştirdi.

11-Bir gazeteye yaptığı açıklamada başörtüsü sorunuyla ilgili olarak "Onu bize bıraksınlar. Terörü de çözeceğiz, türban sorununu da çözeceğiz." demişti. Haberin yayınlanmasının ardından akşam saatlerinde CHP'den "Kızlar türbanla üniversiteye gidecek ifadesi kullanılmamıştır" şeklinde açıklama yapılmıştı. 

12-Show TV'de Ali Kırca'nın konuğu olan Kılıçdaroğlu, İstanbul'u ne kadar iyi bildiğini anlatmak için, "Ben Nurtepe'yi de biliyorum. Kağıttepe'yi de biliyorum." ifadesini kullandı. Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın, kendisini televizyonda tartışmaya çağıran Kılıçdaroğlu'na cevabı da bu dil sürçmesi üzerinden olmuştu: "Kağıthane'ye, 'Kağıttepe' diyen biriyle neyi tartışacağım?" 

13-Yine aynı seçim döneminde Gültepe'yi ilçe olarak göstermişti. Kadir Topbaş da kendisine "Sayın Kılıçdaroğlu'na İstanbul Şehir Rehberi verebiliriz. Böylece Gültepe'nin İstanbul'da bir ilçe değil semt olduğunu öğrenebilir." göndermesinde bulunmuştu.

14-İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı sırasında ekmeği "40 kuruşa" vereceklerini iddia etmişti. Halbuki İstanbul'da 300 gramlık ekmek o zaman zaten 40 kuruştu. 

15-Kılıçtaroğlu kağıttan yazılı olarak istiklal marşını okuyamadığı gibi bir devamında diyorki “Erdoğan istiklal marşını bilmez,ve hayatında hiç okumamıştır”diyor.Tıpkı Elazığ depreminde Kızılay çadırına kameralarla girip te “bir tane Kızılay çadırı görmedim” dediği gibi.El insaf yahu! İlkokula gitmiş herkes hafta başı ve hafta sonu topluca istiklal marşını okur. 

İmamları böylede cemaati nasıl? Farkı yok. Teşkilat açılışlarında bile yanlışlarla okuyorlar. 

İBB Başkanı İmamoğlu’da, Kılıçdaroğlu’nu aratmıyor. Ekrem İmamoğlu, İBB'nin 8. dönem ilk meclis toplantısının açılışında İstiklal Marşı'nın "Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal" mısrasını "Sana olmaz öykülen kanlarımız sonra helal" şeklinde yanlış okudu.  

Nedir bu CHP’nin İstiklal Marşı ile derdi? 

Bu günlerde Kılıçtaroğlu’nun yeni söylemleri var  

1-Pandemi ile hükümetin ekonomik paketleri kapsamındaki  işsizlik maaşından tutunda acil destek kredilerine,pirim ve vergi ötelemelerine,hepsinden önemli sağlık bakanlığının dünya uyanmadan topladığı ilaç ve test kitlerine,iç üretimi hızlandırarak maske eldiven ve hijyen elbiseleri ürettirerek personele ve hastalara ücretsiz dağıtmasını,hele entübe hastalar için dört ay gibi kısa sürede ventilatör cihazlarını üretmesini,Şehir hastanelerini,DSÖ’nün Türkiye’nin yaptığı çaba ve çalışmalarından ötürü teşekkür edip en güvenli ülkeler arasına almasını  ve daha nicesini sayamadığım hizmeti görmezden gelerek " Bir salgın var mı, var. Bütün dünyada var… Yine akılla yine mantıkla mücadele edeceğiz. İki ayaklı… Birincisi önce bulaşmayı engelleyeceksin. Bulaşmanın önüne geçecek engelleri alacaksın. Akıl var mantık var… İkincisi ise hastalık bütün önlemlere rağmen bulaştıysa bunu tedavi edeceksin. Bu kadar basit" dedi. 

Adana’daki şehir hastanesini görmezden gelip Adana fuar alanını paravanlarla bölüp hiçbir hastane teçhizatı olmayan bir yere“Sizin devlet olarak yapamadığınızı Zeydan Karalar belediye başkanı olarak 1000 kişilik sahra hastanesi yaptı” diyebiliyor.

Yine “kahvehanelerde oyun oynanmıyor” diye eleştiren Kılıçtaroğlu bakın nasıl bir öneri getiriyor.Tabi “akıl ve mantıkla”(?)!. Kılıçdaroğlu önerisinde "Kahvehaneler açık güzel ama kağıt oynamak yasak. Vatandaş kahveye niye gitsin o zaman. Oysa önlem alabilirsiniz, dersiniz ki 'her oyunda sıfır, yeni kağıt açacaksınız.' Bitti bu kadar basit. Ama bu düşünülmüyor, akıllarına bile gelmiyor. Çünkü kahvecinin nasıl yaşadığını, hangi koşullarda yaşadığını biliyor mu?" ifadelerini kullandı.Bu öneriyi yapan, birde hesap uzmanıyım diye övünür. Bir deste kağıt 10 tl olsa, bir masada 10 el oyun oynansa ,20 masalı bir kahvede 200 deste kağıt gider .sırf kağıt bedeli 2000 tl bunun tavlası var,okeyi var.hele bizim gençliğimizde oynadığımız “okşin” oyunu ise dört destenin kağıtlarından elde edilen oyundur. Eğer şimdi hala o oyun oynanıyorsa yandı gülüm keten helva.2 tl ye çay sat, 10 tl lik kağıt ver. Birde bu adamı ülkeye umut diye yutturuyorlar. 

CHP nin her daim yanında olduğunu yaptığı programlarla belli eden Fatih Altaylı bile çıldırdı. Fatih Altaylı, "sizden bu ülkeye umut olmaz" diyerek; CHP Lideri'ni istifaya davet etti. 

Bunlar bize umut değil olsa olsa Türkiye’nin önünü kesmek isteyenlere kullanışlı aparat olur! 

BIDEN’ın dostu!(?) olur. Emirlerinin uygulayıcısı olur! 

Yunanistan’ın tezlerinin umudu olur! 

Ermenistan’ın umudu olur! 

PKKPYD/HDP’NİN dayanak değneği olur. Birde FETÖ’nün AK Partiyi, MHP’yi parçalayıp kurdurduğu partilerin koruyucusu olur o kadar!

Türkiye’yi durdurmak, sınırlarına hapsetmek hatta parçalayıp Anadolu’da küçük bir devletçik olarak görmek isteyen müstevlilerin ayak takımı olurlar!

Bunlar olsa olsa baykuş gibi, umutsuzluk ve kara haber veren bedbahtlar olurlar! 

Lakin bu yalanlara ve iftiralara inanan, inanmak isteyen bir seçmen tabanı var! tıpkı Avrupa’da ve ABD ‘ki , inanmak isteyen, Kılıçtaroğlu’nun dostları, Türkiye’nin düşmanları gibi! 

Sanırım bunun üzerinde kafa yorup strateji üretmek gerekiyor! 

Ne yapıp edip bu seçmen tabanını uykusundan uyandırmak gerekiyor.Onca çaba ve yapılanların güvenliği için.!