İnsanın başına ne zaman, nerede, ne geleceği hiç belli olmuyor. Konya il sınırlarındaki bütün belediyelerden, mahallelerdeki olumsuzluklar ile ilgili bugüne kadar çok sayıda istihbarat aldık. Bunların büyük bir kısmını değerlendirip, halkın sorunları ile yakından ilgilendik.

Bu çerçevede aldığımız istihbaratlarda en çok dikkat çeken konu ise, yol kenarındaki çukurlar, yıkık dökük duvarlar, çekmeyen kanalizasyonlar, köstebek yuvasına dönmüş yollar başı çekiyor.

İnsan, bazı şeyleri kendi başına geldiği zaman daha iyi anlıyor.

Ve yine insan, başına ne gelirse gelsin Allah'tan geldiğini biliyor olsa da yaşadığı bazı olaylar ziyadesiyle yıpratıyor.

Önceki gün kardeşimle birlikte Selçuklu ilçesi Dumlupınar Mahallesi'nde bulunan ve her hafta sonu kurulan pazara gittik.

Burada geçirdiğim o zor yarım saat, belki ömründen ömür yedi...

Dertleşmek, derdini dostları ile paylaşmak, onların tavsiyelerini almak da yine insanın ihtiyaçlarından.

Ben de size bugün derdimi dökmek istedim affınıza sığınarak...

Allah dert verip derman aratmasın. Kardeşimin bir rahatsızlığı var. Ara sıra nöbet geçiriyor ve bayılıyor. 3-5 dakika süren bu nöbetten sonra yarım saat kadar da kendisine gelemiyor. Tedavisi için biz de elimizden geleni yapıyoruz, doktorları da...

Biz bu pazar yerinin yakınlarındayken yine kriz geçirdi kardeşim. Bir anda olup bittiği ve uzağımda olduğu için de hemen yetişip tutmak mümkün değildi.

Sözü şuraya getirmek istiyorum, kardeşim yol kenarında duran yaklaşık 1,5 metre derinliğindeki çukur alana yuvarlandı.

Kendi ifadeleriyle sizlere aktarayım, “Krizin geldiğini hissettim. Kendimi emniyetli bir yere atayım istedim. O an arkama doğru kafamı hafifçe çevirebildim. Bahçe duvarını gördüm. Buraya sırtımı dayayıp beklerim dedim. Birkaç adım geriye gittikten sonrasını hatırlamıyorum.”

Kardeşim birkaç adım geriye gittikten sonra ne olduğunu da ben anlatayım. Bahsettiği o bahçe duvarının tam kardeşimin sırt bölümünde kalan kısmı yıkılmış. Yol epeyce yüksekte. Duvarın arka tarafında ise bir apartmanın bahçesi var. Duvarın beton yıkıntıları da bu derin çukurun içerisinde.

Koşup yetişmeye, tutup yakalamaya fırsat kalmadan bu bahsettiğim 1,5 metrelik çukura kardeşim kafası üstü düştü.

Can havli ile arkası sıra atladım. Tutup kaldırdığımda yüzü kanlar içindeydi. Kendisi yaralandığının farkında dahi değildi. 10 dakika sonra toparlanabildi. Böylesi yüksek bir yerden kafasının üstüne çakılmış olmanın acısını yeni yeni hissetmeye başlıyordu. O sıra daha önce çağırdığım ambulans geldi de hastaneye yetiştirdik.

Çok şükür şimdi gayet iyi...

Kaza ve kadere inanırız o ayrı bir boyutu.Ancak her alanda büyüyüp geliştiğimizi söylediğimiz bir dönemde böyle ihmallere yer veriliyor olması da hiçbir şekilde kabul edilemez.

2023 vizyonu diyoruz,9-10 yıl sonrasına bakıyoruz, yatırımlarımızı bu doğrultuda yapıyoruz. Lakin gözümüzün önünde duran kocaman çukuru görmüyoruz.

Bu olayı bana kimse hiçbir şekilde ifade edemez.Allah korusun, daha beter bir şey olsaydıyı hiç düşünmüyorum bile...

Adresini açık açık veriyorum. Dumlupınar Mahallesi'nde kanalın hizası. Pazar kurulan alanın hemen yanı. Dün tekrar gidip kardeşimin düştüğü yeri inceledim. Fotoğraflarını da çekip sosyal ortamda paylaştım.

Bunun sorumlusu her kimse, Büyükşehir Belediyesi, Selçuklu Belediyesi, mahalle muhtarı veya o bahçe duvarı yıkık olan apartmanın yöneticisi-sakinleri, derhal sorumluluğunu yerine getirmeli. Bu kazanın daha beterinin yaşanmayacağını kimse garanti edemez.

Mesnevi'den:

“Pisler, pisliklerini yapadursunlar, sular da pisleri arıtmak için savaşır.”