Değerli dostum, kardeşim; aynı ideal uğruna birlikte çalıştığımız dava arkadaşım Mustafa Arslan'ın gazetesini ziyaretimizde  bizden bir şeyler karalamamızı istedi. Biz de böyle bir imkânı memnuniyetle kabul edip bugün huzurlarınıza çıktık. Rabbim bu halis niyetimizi mahcup etmez inşallah.

62 inci hükümet Konyalının çıkardığı ikinci Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu başkanlığında kuruldu. Kabineye baktığınız zaman dış politika ağırlıklı bir hükümet karşımızda. Dış işleri bakanlığı, dış  Türklerden ve medeniyetlerden sorumlu başbakan yardımcısı, Avrupa Birliğinden sorumlu Devlet bakanlığı ve hepsinden önemli halk tarafından seçilen seçilmiş Cumhur Başkanı'nın da dış politika ve çözüm süreci gibi konuların da öncelik alması, yeni hükümetin nedenli aktif bir dış politika izleyeceği hakkında ipucu veriyor.

Eskiden hükümetler kurulduğunda kimse dışişleri ve savunma bakanlıklarını merak etmez, hatta koalisyonlarda pazarlık konusu bile olmazdı. Çünkü, dışişleri politikalarını egemen güçler dikte eder, bakanlığımızda buzlu viskilerini keyifle yudumlayarak  büyükelçi gibi uygularlardı. Savunma Bakanlığı ise bir milyon nüfusa sahip ordumuzun her türlü ihtiyacını karşılar, bütçesini yapar, komisyondan geçirtip meclise onaylatır! Ama küçük bir askeri garnizonu denetleyemez hatta nöbetçi astsubayın izni olmadan nizamiyeden bile içeri giremezdi.

AKP hükümetlerinin ve özellikle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın vesayet rejimi ile mücadelesi 200 yıllık devlet geleneğinin ezber bozmasını sağladı. Vesayetten tam kurtulmadık ama sinir uçlarının eskisi gibi reaksiyon gösteremediğini de görüyoruz.

Sultan Abdülaziz yeni bir donanma yaptırır. O zamanki donanma okyanus dalgalarına dayanamadığı için yeni bir donanmaya ihtiyaç vardır. Abdülaziz'in niyeti donanmayı Süveyş kanalından Kızıldeniz'e ve oradan Somali'ye ve oradan da Afrika'ya açılıp Afrika'yı kontrol etmekti. O zamanlarda Afrika'da yalnızca İngiltere var. Yer altı zenginliklerini sömürmek ve Hıristiyanlaştırmak için Afrika'da misyoner faaliyetleri ve fakirleştirme çalışmaları yapıyorlar.

Sultan Abdülaziz hem bunlara mani olmak hem de oradaki Müslümanların güvenliğini sağlamak saiki ile hareket eder. İngiliz istihbaratı, Sultanın niyeti hemen kraliçeye bildirirler. İngiliz'ler her zamanki gibi silahla yenemeyeceklerini bildikleri Osmanlıyı çökertmek için içeriden buldukları hainlerle sultana darbe yapmak için harekete geçerler. Darbeden 1 gün önce 29 Mayıs 1876 günü Yeni Osmanlılar Cemiyeti başkanı Mithat Paşa, Serasker Hüseyin Avni Paşa, Harbiye Mektebi Nazırı Süleyman Paşa, Serasker Hüseyin Avni Paşa, Şûra-yı Askerî Reisi Redif Paşa yeni Şeyhülislam Hasan Hayrullah Efendi'den padişahın indirilmesi için bir fetva aldılar. Sonra sultanı bir kayığa bindirip saraydan uzakta bir yere götürüp bileklerini keserek inleye inleye şehit ederler.

Daha sonra yeni yapılmış olan donanma haliçte demirlenerek çürümeye terk edilir. Böylece İngilizler Afrika'yı uzunca bir süre daha sömürmeye devam eder.

Dönemin başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu Afrika'yı kontrol etmek, başta Somali olmak üzere sudan, Nijerya ve diğer mazlum insanlara yardım götürür. Su, yol, eğitim ve gıda, sağlık hizmeti gibi önemli insani yardımlarda bulunmak üzre birkaç fırkateyn gönderir. Yerli halk Türkiye'yi ve başbakanını çok sevmektedir. Bundan rahatsızlık duyan İngiltere ve kraliçe tekrar içerideki işbirlikçileri marifetiyle harekete geçer. Deniz kuvvetlerinde amiral bırakmazlar. (balyoz ve Ergenekon) çeşitli suçlamalarla ya ordudan uzaklaştırılır ya da birtakım suçlar isnad edilerek hapislerde çürütülmek istenir. Halbuki 28 Şubat postmodern darbesini yapanları krallar gibi ağırlayıp aklama ve paklamadan sonra tertemiz çıkartırlar. Bu da yetmez, önce gezi olayları sonra 17 Aralık ve 25 Aralık operasyonları düzenlenir. Bu; bunların hesabı! Bir de kâinatın sahibinin bir hesabı vardır!

Sezai Karakoç şöyle diyor dizelerinde: 

“ Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır

Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır

Aşk celladından ne çıkar madem ki yâr vardır

Yoktan da vardan da öte bir Var vardır

Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır

O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır

Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır

Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır

Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır''

Sizin kararınızın da üstünde bir karar vardır. Hesaplarınızı bozan bir var vardır!

Dış politikanın kazananı olmaz. Yani, ben bu işten çok karlı çıktım diyemezsiniz. ne kadar az zararla çıkarsanız o kadar başarılı politika izlemişsinizdir. Dışişleri eski Bakanı yeni Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu bu bakımdan başarılı bir dönem geçirmiştir. Taşkentli hemşehrim Sayın Davutoğlu'nun başbakanlığı da bakanlığı gibi başarılı olacağına gönülden inanıyor ve destekliyorum! Saygılarımla!