“(En’am,38) Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve (gökyüzünde) iki kanadıyla uçan her tür kuş ancak sizin gibi birer ümmettir. Biz Kitap’ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Nihayet (hepsi) Rablerinin huzuruna getirilecekler.” Aslında anlamamız gereken şey sadece bu. Karşımıza kim gelirse gelsin, gözümüzün önünde kim olursa olsun tek seferde bu yazılanları aklımıza getirmeliyiz. İyi idrak etmeliyiz. Neyi ne için söylediler, kime nasıl davranacağız hepsinin bir anahtarı var ve bu anahtarı her daim yanımızda bulundurmalıyız. Son zamanlarda sıklıkla yazılı ve görsel medya yayın organlarında hayvanlara yapılan işkenceleri yakından izleyip takip ediyoruz. Kimimizin içi acıyor, kimisinin ise kılı dahi kıpırdamıyor. Ama genel olarak ortak görüş ve düşüncemiz eziyet gören hayvana acıma duygusu hissetmemiz oluyor. Evet, hayvanlar onca işkence karşısında acınası hallere düşüyor ama bunun yanında onların yerine kendimizi de koymamız, bu tür olayların bir daha yaşanmaması adına sıklıkla mücadele etmemiz gerekliliğini de unutmamamız gerekiyor. Bu tür olayların acımasız ve suç işleyen tarafında olan kişilerin ise ortak savunması bir anlık gaflet ve pişmanlık oluyor. Ya ceza kesilip ellerine verilip gönderiliyorlar ya da anında salıveriliyorlar. Tamam, bu işin içerisinde olanları dinlemek ve anlamak gerekiyor ama bir hayvana eziyet eden insana da her ne olursa olsun gerekenin yapılması da şart olmalı. Soruyorum sizlere o çaresiz hayvanların bizlerden farkı nedir? Onlar ile eşit olduğumuzu Kitabımız bile yazmışken bu anlamsız işkence neye ve kimedir? Yaşanan tüm olayları yakından takip ediyorum. Kim ne cezası almış kim ne gibi bir itham altında kalmış yakinen takipteyim. Ancak elimize geçen, verilen kararlar ise ne yazık ki eziyet edenin yanına kâr kalmış durumda. Böyle olmamalı. Bir değer skalası olacak ise eşitlik ilkesi her türlü bir tutulmalı. Sevgi de saygı da aynı değerde ölçülmeli. Devletimiz bu ve buna benzer durumlarda oluşan ceza yasasını değiştirmeli, verilecekse en ağır cezaları vermelidir. Yoksa bu tip durumlarla her zaman karşılaşırız. Üzülürüz, üzüldüğümüzle de kalırız. Sonra dilimize pelesenk olan hangisi daha hayvan sorusunu sıklıkla sorarız…