Geçen haftaki yazımda, Venezuela süreci ile ilgili bazı tespitlerim hemen birkaç gün sonrasında gerçekleşti. ABD’nin olası petrol ambargosu başlayabileceğini yazdıktan birkaç gün sonra ambargo geldi, ABD’nin Irak ve Libya’ya yaptığı operasyonlardan bahsetmiştim ki, Venezuela başkanı Maduro, ABD’nin Irak ve Libya’ya yaptıklarını Venezuela’ya yapmak istediklerini yönünde demeçlerde bulundu. Salt Ekonomik bağlamda ise, ABD’nin Venezuela petrolünü kontrol etme çabasının esas amaç olduğunu yazarken, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, katıldığı televizyon programında; "Eğer Amerikan petrol şirketleri Venezuela'ya yatırım yapar ve üretime geçerse, bu Amerika'nın ekonomisi için çok büyük fark yaratır." Diyerek hem itirafta bulundu hem de geçen hafta belirtiğim tespitlerimde ne kadar haklı olduğumu bizlere göstermiş oldu.  

Bir sonraki öngörüm ise, maalesef ki ABD’nin Venezuela ile ticaret yapan ülkelere tehdit ederek, İran ambargosu niteliğinde yeni bir yaptırım kararını uygulamaya sokmasıdır. Çünkü ABD, Birleşmiş Milletlerin 5 daimi üyesinden ikisi olan Rusya ve Çin faktörü varken, elinin kolunun bağlı olduğunu fazlasıyla farkında. İşte tüm bu süreçte ABD’nin kararlarına karşı çıkan bir ülkeler bloğu oluşturmalı. 

BU ARADA DEMOKRASİ NEYDİ?

Maduro’yu beğenirsiniz beğenmezsiniz. Ülkesini iyi veya kötü yönetiyor olabilir hiç önemli değil. Demokrasi, seçimle gelenin beğenilmez ise, seçimle gitmesi değil miydi? Sevgili batı ve Avrupa sevdalısı abilerim ablalarım hayranı olduğunuz Avrupa Parlamentosunun alternatif devlet başkanı olarak Maduro’nun rakibini tanıyan bir karar çıkarması, elbette ki Venezuela’ya ülke dışından atanarak gelen birisinin demokratik olacağı düşüncesidir. Değil mi? Yoksa Venezuela’nın Avrupa bankalarında ki altınlarına el koyması kesinlikle olamaz. Hele Bulton’un Venezuela’daki generallere seslenmesi ve müdahaleye çağırması. Bir saniye durun. Ben neler söylüyorum böyle! kendime gelmem lazım. Dilim sürçtü pardon elbette ki Venezuela’daki demokratik yönetim özlemi, Avrupa’nın ve ABD’nin Venezuela’daki bu yönde arzusu varken, ben nasıl böyle düşünce içerisine girdim bilemedim. Çok pardon!

MADEM DEMOKRASİ, HADİ BAKALIM SIKIYORSA 

Aynen öyle, madem demokrasi sevdalısısınız o zaman Suudi Arabistan’a müdahale edin. Krallıkla yönetilen bir ülke değil mi? Kaşıkçı cinayetinde bile Suudi Arabistan yönetimini korumak için kaç kez kıvırdığınızı biliyoruz. Sevgili ABD başkanı Trump Arabistan’a gidip kılıç çekip fotoğraf vermek kolay, Demokrasi üssü! ve bizim o üsse girmek için on takla attığımız Avrupa hadi bakalım müdahale edin. Edemezsiniz. Çünkü Suudi Arabistan olduğu gibi sizin menfaatlerinize çalışıyor. Hem de tüm kaynaklarıyla. Ülke sizin için çalışıyorsa demokrasi olsa ne olur, olmasa ne olur fark eder mi? Onlar için elbette ki hayır. 

BUNLAR KENDİNE DEMOKRAT!

Hepimizin bildiği şu sözü hatırlamak isterim “Kendine Müslüman” Bu ifade bencilliği bir nebzede ikiyüzlülüğü anlatmaya çalıştığımız bir cümledir.  Yeni kavramız ise,  “Kendine Demokrat”  bu sefer ikiyüzlülük ilk sırada yer alıyor bencillik ise ikinci sırada. Unutmayın ki ABD ve AB kendilerine demokrattır. 

Hatırlamamızda fayda var, ekonomik bağlamda “ Serbest Ticaret” naraları atanlar, belli bir ekonomik refaha ulaşıncaya kadar korumacılık politikalarını en üst seviyede kullanmışlar ve gelişme süreçlerini tamamlayınca “Serbest Ticaret” yanlısı olmuşlardır. “Demokrasi” de aynı şekildedir. Ekonomi ve Siyaset tarihi bu ifadelerimin en önemli kanıtıdır. 

PEKİ, NEDEN VENEZUELA HASSASİYETİ?

  • Ahde Vefa: 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra Cumhurbaşkanımızı arayan ilk devlet başkanlarından birisinin Maduro olması. (Hatırlayın AB ve ABD süreci görmek ve içlerine sindiremedikleri için bırakın aramayı, açıklama yapmaları bile bir haftayı geçmişti) 
  • Filistin Davasındaki Dik Duruşu:  Venezuela Başkanı Maduro’nun 2014 Yılında yaptığı açıklamayı bire bir olduğu gibi aktarıyorum. “"Filistin, dayan, yıkılma, diren. Dünya uyanıyor artık ve halkların ortak çığlığı dünyaya hükmedecek. Daha önceden de söylediğim gibi, tekrar söylüyorum, öncelikle İsrail halkı, Allah aşkına bu Filistin'e yapılan katliama karşı koyup 'dur' demelisiniz. Sessiz kalmayın. Bütün kalbimizle diliyoruz ki, Filistin halkının katilleri hak ettikleri cezayı alacak, adalet yerini bulacak. İsrail halkı, durdurun bu katliamı, yeter artık, sessiz kalmayın. Bu katliamın hiçbir açıklaması, bahanesi olamaz. Bu bir soykırım meselesidir artık. Ve Müslüman halklar, Arap halkları, Latin Amerika'nın halkları, tüm dünya halklarına çağrımız; Filistin halkının davası en temiz, en haklı davadır, en insancıl davadır. Bu desteklememiz gereken yaşam hakkıdır. Kendi topraklarında, huzur içinde yaşam hakkıdır. En haklı davadır bu. Yüzyıllardır yaşadığı topraklardaki yaşam hakkıdır." 
  • Demokrasi Hassasiyeti: 
  • Dünyanın Bir Kırılma noktasına gelmesi: ABD bu süreçten istediklerini alarak çıkmamalıdır. Çünkü bir sonraki ABD despotizmi için Venezuela psikolojik eşiklerden bir tanesidir. 

Özellikle son madde, üzerinde hassasiyetle düşünülmesi gereken bir konudur. Korkarım ki bu süreçten ABD istediğini alarak çıkarsa, bize de yansıma ihtimali olan ABD despotizmi acımasız bir şekilde devam edecektir. 

Geçen hafta bahsettiğim Venezuela ve Türkiye’nin Petrol ticaretinin yapılabilmesi için yazacağım modelleme çalışmasını aktaramadım. En yakın zamanda sizlerle paylaşacağım. 

SONUÇ:  ABD/AB mantığının özeti: İşine gelirse “Demokrasi”, İşine gelmezse “Darbeokrasi”