Amine’nin rahmine, ufacık bir hücre düştü… Bütün inananlara koca bir umut… Âlemlere rahmet… Yüreklere serpilen bir su damlası… Zulmedenlere korku… Zalimlere ibret…   

Sene beş yüz yetmiş bir… Rebiul-evvel’in on ikinci gecesi… Dünya’ya gözlerini bir günahsız açtı. Muhammed bin Abdullah! O Rabbinden, âlemlere rahmet olarak gönderildi.

Allah: “Biz seni bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoğu bilmezler.”(Sebe, 28) buyurdu.

İnanmayanların korkulu rüyası, inananların gönlüne huzur oldu.

Doğumu ile yeryüzü şenlendi. Allah’ın en sevgilisi dünyayı şereflendirdi. Birbiri ardına sıralandı mucizeler… Halime’nin evine bereket geldi. Amine’nin buruk yüreğine neşe… Mecusilere ibret, puta tapanlara hayret...

O, sabrın en güzel örneğiydi. Kendinden önce insanları ve hakkı savundu. Asırlara sığmayacak yenilikleri, hayatlara sundu. Atalardan gelen, kökü yüzlerce yıla dayanan adetler temelinden sarsıldı.

Evlatlarını diri diri toprağa gömen babalar, vicdanlarını dinlemeye başladı. Kızlara değeri, kendi evlatlarına saygı duyarak, onları severek herkese gösterdi. Cehalet, saadete dönüştü. Ve bu asır, asırlara taştı.

Bu sene de onun doğum gününe yetişmenin mutluluğunu yaşıyorum. Ne şanlıyız ki inanan ailelerin evlatları olarak dünyaya gelip, masal dinler gibi çocukluğumuzun her anında Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in güzel hayatını dinledik. Bizler onu asırlar geçse de görmeden sevenleriz.

Peki, sadece bu güzel günde ibadet etmek, mevlid okutmak, ilahiler söylemek, kandil simidi dağıtmak ne derece doğru? Sadece bu geceyi yaşamak, Allah’ın hoşnutluğuna, sevgisine ve bağışlamasına yeterli mi?

Bu saydıklarımızın yegâne yolu Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in yolundan gitmektir. Kelamullahta: “De ki; Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın…” (Âl-i imran, 31)

Efendimiz (s.a.v.) gibi eşine naif davranan, kadınları incitmeyen… Çocuklarına doğru yolu gösteren; kız erkek ayrımı yapmaksızın eşit ve aynı yolu öğreten… Kendisinin de bir kadından dünyaya geldiğini unutmayıp, kız evlatlarına saygı duyan… Erkek evladını ne yaparsa yapsın tasdiklemeyen… Hile yapmayan, emin olan, hakkı gözeten…

Konuşup anlaşmanın doğru, kavga etmenin yanlış olduğunu savunan… Komşusunu ve çevresini gözeten… Fazlayı alıp, fakirin karnını doyuran… Kalp kırmamaya dikkat eden… Adaletli olan…   

Kısaca Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in yolundan giden, Hakk’a iman eden hoşgörülü güzel bir neslin dünyada çoğalması duası ile…

Bu güzel, hoşgörü dinini saptırmadan, kendine Kur’an ve Hadis’i rehber edinip, kimsenin imanını sorgulamayan, halifelik görevini insanlara; dini nefret ettirerek değil de, sevdirerek icra eden kişilerin çoğalması dileğiyle…

Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in velâdet günü olan bu güzel gece de hepinizin gönlünde olan, hayırlı dualarınızın, ömrünüze kalıcı bir misafir olarak yerleşmesini Allah’tan niyaz ederim.

Mevlid Kandilimiz Mübarek ve hayırlara vesile olsun.