7 Haziran'daki genel seçimlere 1 aylık bir zaman kaldı.

Siyasi partiler son bir aylık süreçte seçmeni ikna etmek için geceli gündüzlü çalışıyor.

Gündüz il ve ilçelerde vatandaşı ziyaret eden partiler, gece de şehrin muhtelif yerlerine bayrak asmakla meşgul.

Bayrak asmada en hızlı şüphesiz AK Parti.Resmi kurumların araçlarıyla bayrak asmadıkları yer kalmadı.

Umarım resmi araçları kullanırken ücretlerini belediyeye yatırıyorlardır çünkü devletin malını bu tür işlerde kullanmak tüyü bitmemiş yetimin hakkını yemekle aynı şeydir!

İktidar partisinin resmi araçları kullanmasına gerek var mı? Bu da ayrı bir tartışma unsuru.

Ellerinde tüm maddi-manevi imkan var. Bayraklar için özel vinç kiralamak ekonomik olarak AK Parti'yi sarsmaz sanırım. Ama iktidar olan benim anlayışıyla kamu kurum ve kuruluşlarının olanaklarını kullanmanın hoşgörülür bir yanı olmadığı gibi Hz. Ömer'in adaletinden bahsedenlere de hiç yakışmıyor!...

Saadet Partisi de bayrak asmada AK Parti'den geri durmuyor.Partinin gençlik kolları devletin imkanlarını kullanmaksızın bayrak asma işinde. Gözlerine kestirdikleri her yere bayrak asıyorlar. Bu anlamda partinin gençleri iyi çalışıyor...

MHP ise bayrak yarışında iki partinin gerisinde kalmış durumda.Konya'da ikinci parti olan MHP'nin bayrak asma yarışında geri kalması oldukça düşündürücü. "7 Haziran Türk Milleti için kader seçimi" diyen bir partinin  halkın dikkatini çekmek için her alanda öne geçmesi gerekir! Milletvekili adaylarının seçim çalışmaları güzel ama aynı güzellik şehir içindeki coşkuya da yansımalı...

Seçmende ise geçtiğimiz seçimlere göre bir seçim havası yok.

Herkes işinde gücünde.

Çay sohbetlerinde, iş yerlerinde, ziyaretlerde, "Seçim sonuçları nasıl olur?" konuşmaları dışında bir şey yok.

Herkes seçim sonucunu merak ediyor ama sessizlik içinde.

Heyecan şehre yansımıyor.

Eskisi gibi balkonlara parti bayrakları asılmıyor, arabalar bayraklarla süslenmiyor.

Şehirde hareketliliğin tek göstergesi seçim arabaları. Bir birleriyle yarış edercesine sokak sokak, cadde cadde geziyorlar.

Seçmendeki bu sessizlik 7 Haziran'da sandığı nasıl yansıyacak? Merak unsuru oluşturmuş durumda.

Türk Milleti sessizliğe büründüğünde altından bir patlama yaşanır.

Hiçbir zaman öfkesine yenik düşüp çatışma içinde olmaz ama yeri ve zamanı geldiğinde Osmanlı tokadını patlatır.

Şu anda da sessizliğe gömülmüş durumda. 7 Haziran'ı sakince bekliyor. Bakalım 7 Haziran akşamında milletin bu sessizliği kimin yüzünde patlayacak...!

Diğer taraftan bu sessizliğin bir de iyi yanı var.

Bu durumu toplumsal olgunluk olarak da değerlendirebiliriz.

İnsanlar geçmiş seçimlerde olduğu gibi eşinin, dostunun, komşusunun, arkadaşının kalbini sırf seçim için kırmaktansa öfkesini, sinirini 7 Haziran'a saklayabilir ki bu güzel bir gelişmedir.

Avrupa'da bizdeki gibi insanlar parti fanatizmi olmuyor.

Aklında zaten seçim sürecine kadar bir parti oluşturuyor ve oyunu kullanıyor.

Kim dürüstse, kim milletin menfaatini savunuyorsa, kim ülkenin güvenliğinden yanaysa, kim mantıklı açıklama ve vaatte bulunduysa oyunu veriyor.

Vay sen şu partilisin, vay sen bu partilisin kavgasına girmiyor, bu tür tavırlar umurunda da olmuyor.

Onun için bence Türk Milleti'nin bu sessizliği hem güzel hem de heyecan ve merak oluşturuyor.

Seçmende heyecan belirtisi olmadığı için hangi partinin kazanacağını, kimin ne kadar oy alacağını kestirmek zor...

7 Haziran'a daha haftalar var. Bu zaman zarfında samanın altından daha çok sular akar.

Onun için Yunus Emre'nin dediği gibi;

"Bakalım Mevlam neyler neylerse güzel eyler..."