Uzlaşmayı, "Farklı yönde çıkarlara sahip olan tarafların,bu çıkarlarına dayanak olarak kabul etmiş oldukları koşullarını gözden geçirmeye razı olmaları ve bu gözden geçirme sonunda bu koşullardan bir kısmını veya tamamını değiştirmenin kendi çıkarları açısından, gerekli olduğuna ikna olmaları ve böylece tarafların çıkarları arasında aykırılığın azalması ve hatta tamamen aynı yönde çıkarlara sahip olmaları ve ondan sonra çıkarlarını korumak için işbirliği yapmaları" diye tanımlıyor Kültür Eski Bakanlarımızdan Mustafa Tınaz Titiz..

Karşıtlar arasındaki anlaşmazlıkları kaldırması yoluyla birlik sağlama..

İstişare ve meşveretle, tartışarak amaç birliği yapma olarak da tanımlayabileceğimiz uzlaşma,

Diğer bir bakış açısı ile farklı düşüncelerin, etkileşime girerek yeni düşünceler oluşturması olarak da değerlendirebiliriz.

Son seçimde seçmen Meclisi işte tam da bu noktada mecbur bıraktı.

Uzzzlaaaşınnn! uzlaşmadan kim kaçarsa sonraki seçimde yerini kendi beğensin..

Millet menfaatleri etrafında ilkelere dayalı bir şekilde uzlaşın..

Millet: ''Şimdiye kadar uzlaşmanın yapılma zorunluluğunu doğuran çatışma ortamını bir yüzyıl size verdim artık uzlaşma zamanınız geldi''dedi.

Evet yeterince tartışıldı.. Yeterince kavga edildi. Demokrasinin gereği bu çok doğal! Zıtlıklar,  farklılıkların olduğu ortamların yönetim biçimi, demokrasinin en önemli sonucu uzlaşma.

Bu bir sanat, ortak akıl, ortak yaşam kültürü, medeniyettir, uygarlık oluşturmanın en önemli gereklerinden biri..

Zıtlık, tartışma, uzlaşabilme.. Yani toplumsal olgunluk..

Artık toplum gürültü yapana, kuru kahramanlık yapana alkış tutmanın boş olduğunu anladı..

Yaşamına ve cebine girecek faydaları hesaplıyor. Hesaplayabiliyor..

Farklı düşünce, fikir, davranışlardan yeni hedefler oluşturma, toplumun önünü açıcı toplumsal ve bireysel olarak yansımaları olan ortak paydalara ulaşma, yeni davranış biçimleri oluşturma zamanı ülkemiz için geldi..

Çevremizde gelişen olaylar, dünyanın mevcut şartlarının bu durumunda önemli kararlar almak için uzlaşma kaçınılmaz..

Üstelik dünya düzenini, belirli güçlerin yeniden oluşturmaya başladığı bu günlerde, şu dünyanın her yerinde düğmeye basan görünmez ellerin daha da aktifleştiği bir zamanda; sadece ülkemiz değil tüm insanlığın da bu uzlaşmaya ihtiyacı var..

Şapkamızı önümüze alalım ve kendimizi yeniden tanımlayalım!

Koalisyon görüşmelerinin yoğunluk kazandığı bir dönemde uzlaşmanın gereği, manasını her tarafın anlaması ve algılaması ülkemiz ve insanlığın bekası açısından çok daha önemli..

Belki bir partinin kendi doğrusu, hedefi o partiyi bir güç yapabilir, ama uzlaşma ile ulaşılabilecek bir işbirliği, koalisyon hem o ülkenin önünü açacak hem de dünya şartlarında ülkesi ile beraber güç kazanacaktır. Bu millet kendisi için doğru davranmış, fayda sağlamış, bir partiyi, politikayı her zaman baş tacı etmiştir..

İşte fırsat,  öyle bir  meclis oluştu ki uzlaşmayı becerebilip, bir anayasa yaparsa, meşruiyeti tartışılmaz bir temsil gücü ile; gelmiş geçmiş bütün anayasaların eksikliklerini tamamlama fırsatı veren bir meclis.

Korkmayın,  amacı milletin ali menfaati olan bir vazgeçmeden kimse kaybetmez! Milletin menfaati söz konusu olduğunda kırmızı çizgi silik kalır!

Aman ha ilkeli olacağım derken, milletin ali menfaatlerini savunuyormuş gibi yapıp siyasi kariyerinizi, makamı, gücünü koruma gayretine düşmeyin, sandıkta muhakkak değerlendirilirsiniz..

 

Dinimizi, milletimizi, inancımızı, hürriyetimizi, laikliği, Atatürk'ü kullanarak duygu sömürüsü, oy cambazlığı yapanların hali sanırım bu seçimde daha net okunuyor..

Farklılıkların reaksiyonundan, güçlü hedefleri oluşturma zamanı !..