27 Şubat'ta Türkiye kara bir gece yaşadı. İdlib'te destekli Suriye rejim güçlerinin düzenlediği hava saldırısında 34 kahraman Mehmetçiğimiz şehit düştü. 32 kahraman Mehmetçiğimiz ise yaralandı. Askerlerin şehadet haberlerinin ulaştığı memleketlerine ve Türk halkında derin üzüntü hâkim oldu.  Katil Esed, Rusya destekli operasyon ile mübarek Regaip Kandili’nde alçaklığını bir kez daha gösterdi. Olayın duyulmasının ardından Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde güvenlik toplantısı yapılırken, Suriye sınırına komşu olan illerde vatandaşlar sınırlara ve hastanelere koştu. Kahraman Mehmetçik ise arkadaşlarının öcünü almak için operasyona koştu. 

Bu kadar mücadele verilirken sosyal medya adreslerinden bir grup da açıklanan şehit sayısının yüksek olduğu ile ilgili karalama kampanyası gerçekleştiriyordu. Bu vatan için her bir Mehmetçiğimiz değerlidir. Vatan Mehmetçiğimizin kanları ile oluşuyor. Suriye olayının özeti şudur; Komşunun evi yanarken bekleyip bizim eve geçince söndürmeye çalışalım demeyiz. Suriye’yi yakanların asıl derdi Türkiye’yi yakmaktır. Bugün Suriye’de yaşanılanlar gelecekte Türkiye’de yaşanmasın diyedir. Biz şu an Türkiye’yi korumak için oradayız. Türkiye’nin Suriye’de ne işi var diyenler, Rusya ve Amerika’nın orada ne işi var demiyor. Aklıselim her insan savaşa hayır der ama vatan savunmasını savaşa hayır diye eleştirmek de akıl eksikliğidir. Savaşı başlatan olmadık, işgalci değiliz. Biz ülkemizi savunuyoruz. Derdi hiçbir zaman vatan millet olmayan unvanı sanatçı akademisyen siyasetçi her neyse bunların tuzu kuru. Başka ülke vatandaşlığı alıp uzaktan konuşarak nara atmaları sahiplerinin sesidir. Bizim bizden başka dostumuz yok, başka ülkemiz, başka vatanımız da yok. Bu toprağın sahibi biziz.  Gün birlik olma günüdür. Devletimiz üstümüze bir görev yüklerse “vatan sağ olsun” deyip yürümektir. Bu vakte kadar da dua etmek ve askerimizi desteklemektir. Şehitlerimizin acısını bize yakışan şekilde yaşamaktır. Suriye’de olmamızı yine Tekirdağlı Nihat Kara'nın, şehit düşmeden bir gün önce WhatsApp grubunda arkadaşlarına; "Abi biz İdlib'e gidiyoruz. Orada şebeke, arama yapacak kadar bile yok. Ne zaman Turkcell gelir hiç belli olmaz. Hakkınızı helal edin. Sizleri seviyorum. Sizden ricam da sakın Suriye'de ne işimiz var diyenlerden olmayın. Gittim gördüm tam da olmamız gereken yerdeyiz. Yedi düvel bir olmuş; rejimi, Rusya'sı. Dua edin yeter, selametle"

Ordu sefere çıkmışsa, artık tartışmalar biter. Arkasından dua edilir. Muzaffer olması Mevla’dan dilenir. Aksini söyleyene vatan haini denir. Yine Şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu’nun ifadesi ile neden Suriye’de mücadele ettiğimizi şu şekilde özetleyebiliriz: “ Eğer Anadolu'da rahat oturmak istiyorsak; o zaman Türkiye, Bosna'da olmak mecburiyetindedir. Kafkaslar'da olmak, Ortadoğu'da olmak mecburiyetindedir!"

33 şehit verdik… Allah muhafaza 333 olsa ya da 3333 olsa konformist yaşamınızda, yaşamında ne değişti? Süper Liginde maçların oynanmaya devam ettiği, TV programlarında dizilerin yayın akışına devam ettiği, yine bol hakaretli ve bol hamasetli tartışma programlarının devam ettiği bir günün akşamı… Neticeten; Ölen öldüğü ile kalıyor… Ve ateş düştüğü yürekleri dağlıyor… Evlatsız kalan analar, yetim kalan evlatlar ya da eşini, nişanlısını kaybeden bacılar… Yani demem o ki ateşin koru düşen ocakta yanar... Gerisi boş laf...

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Milli Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk’tan bir talebimiz olacak. İlkokuldan başlayarak eğitim hayatının her kademesinde “Şehitlik” kavramı “vatan”, “bayrak” gibi konular ağırlıklı olarak işlenmeli. 33 şehidimizin olduğu günün sabahında tramvayda, otobüste gördüğüm yaşıtlarımın vurdumduymazlığı beni oldukça üzdü. Özellikle bu vatanın geleceği olan biz gençlere vatan kavramı, bağımsızlık bilinci daha güçlü verilmeli. Bu anlamda kıymetli ağabeyim gazeteci Ender Çınar ve ekibi tarafından her hafta bir şehidimizin hayatının anlatıldığı “Tabuta Sığmayanlar” programları izletilmeli. Bu vatanın kolay kazanılmadığı gençlere anlatılmalı.

Yine Konya Şehit Aileleri Derneği Başkanı Recep Pekdemir’in “Tabuta Sığmayanlar” programında söylediği sözler de düşündürücü, “Geçenlerde çarşıda bir yere gittik. Orada biraz oturduk. En sonunda şehit ailesi olduğumu söyledim. O işyerini çalıştıran hanımefendi ile beyefendi bana dediler ki, “Siz bazen televizyona çıkıyorsunuz. Size orada ‘Vatan Sağ olsun’ diye söyletiyorlar mı? Gülümsedim ve bunu bir söyleten var dedim. İlk duyduğumuzda vatan sağ olsun dedik. İnşallah, nefes verene kadar da vatan sağ olsun diyeceğiz.”

İYİ Kİ KONYALIYIM VE KONYA’DA YAŞIYORUM

Suriye'nin İdlib kentinde düzenlenen hava saldırısında şehit olan Piyade Teğmen Bayram Olgun, Konya'da on binlerce kişinin katılımıyla toprağa verildi. Konya şehidini duyduğundan bu yana kenetlendi. Sosyal medyada hem Konyalı şehitlerimiz hem de diğer şehitlerimiz için başsağlığı mesajları yayınlandı. Konya İl Müftümüz Ahmet Poçanoğlu tarafından verilen talimat ile Konya genelinde bulunan tüm camilerde şehidimizin selası verildi. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’ın talimatı ile 58 otobüs ile Konyalılar şehidimizin cenaze merasimine götürüldü. Yine çok sayıda vatandaşımız şehidimize sahip çıktı. İnşallah şehidimizin mahallesine kütüphane kurulma talebini Selçuklu Belediye Başkanımız Ahmet Pekyatırmacı ve ekibi yerine getirecek. Yine Şehidimizin cenazesine katılan Çevre ve Şehircilik Bakanımız Murat Kurum, şehidimizin adının Tepekent Mahallesi’nde bulunan okula verileceğini ifade etti.

Özellikle Konya genelinde billboardların Tür bayrağı ile süslenmesinde emeği geçenlere teşekkür ederim. Ancak Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay başkandan, Konya Şehit Aileleri Derneği Başkanı Recep Pekdemir’in daha önce de dile getirdiği Konya Askeri ve Polis Şehitliği etrafının Tür bayrakları ile donatılması talebini yinelemek istiyorum.  Yine hafta sonunda oynanan İttifak Holding Konyaspor'un Kasımpaşa ile oynadığı karşılaşma öncesi, stat hoparlörlerinden İdlib şehitlerinin isimlerinin sayılmasını sağlayan İttifak Holding Konyaspor Kulübü Başkanı Hilmi Kulluk ve Yönetim Kurulu Üyelerine, meslektaşımız ve Konyaspor stadının sunucusu Mustafa Durmuş abimi tebrik ediyorum. Büyük Konyaspor taraftarını ve futbolcularını da kutluyorum.

TEBRİKLER MUSTAFA YUMLU

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim." sözüne örnek bir sporcu Mustafa Yumlu. Denizlispor'un defans oyuncusu Mustafa Yumlu, İdlib'te vatani görevini yapmakta olan askerlerimizin yanına gitmek istediğini dile getirdi. Karşılaşma sonrası konuşan Mustafa Yumlu, "Gün futbol konuşma günü değil. Şehitlerimiz var, içimiz yanıyor. Muhsin Yazıcıoğlu'nun bir sözü vardır; 'Biz millet olarak savaşı sevmiyoruz ama söz konusu vatan ise dünyanın şah damarını keseriz!' Biz böyle bir milletiz" dedi. Açıklamalarına devam eden Mustafa Yumlu, "Bedelli askerlik yaptım ama şu an yemin olsun abdestliyim, İdlib'e askerlerimizin yanına gitmek istiyorum. Belki acemiyim, operasyona göndermeyecekler ama o kardeşlerimizin çamurlu ayakkabılarını silerim, çantalarını hazırlarım. Ben kefenimle oraya gitmeye hazırım. Kefenimi giydim, bekliyorum" ifadelerini kullandı.

Biz Türklerde söz konusu vatanın bekası, milletin bölünmez bütünlüğü, göklerde dalgalan Albayrak söz konusu olunca, “Hepimiz ölecek kadar yaşlıyız, savaşacak kadar genciz” Esat Kabaklı’nın şarkılarında dediği gibi; “Vatanına göz dikeni ez oğlum! Dostun kim düşmanın kim sez oğlum Tarihini şerefinle yaz oğlum Yaz oğlum! Vatanına göz dikeni ez oğlum! Dostun kim düşmanın kim sez oğlum Tarihini şerefinle yaz oğlum Yaz oğlum!” “Kan dökmeyi seven bir millet değiliz, ancak söz konusu vatan ise dünyanın şah damarını keseriz”. Evlatlarımıza değişmez vasiyetimiz şairin dediği gibi “Vatanıma göz dikeni ez oğlum”. Baki selamlar.