Vefa sözünde durma erdemidir. Verilmiş bir sözü, dillendirilmiş bir vaadi yerine getirmektir. Günümüzde unutulmaya yüz tutmuş, anlamını ve özelliğini kaybetmekte olan bir duygu bütünü! Aslında vefa dostluğun, minnettarlığın olmazsa olmazıdır.

Hayat, bazen karşımıza öyle engebeli yollar çıkarır ki, sürekli tökezleriz. Ve bunların ardı arkası kesilmeyecekmiş gibi gelir. Psikolojik olarak çöküntüde hissederiz kendimizi! Ve bir dayanak, destek olacak kişi ararız! Dost diye tanımladığımız kişiler bu zamanlarda girer devreye!

Vefa özellikle dostlukla birlikte olan ve dost dediğimiz kişilerde bulunan bir özelliktir. Ama insan bütün hayatı boyunca verdiği sözü ifâ etmelidir. Vefat kelimesi de, vefa kelimesinden türemiştir. Allah'a verilen sözü tutmaktır. Ve bir gün buna inanarak ahiret hayatına intikal etmektir. 

Vefa, verilen sözü yabana atmamaktır. Dostluğun asaletine, bir dua sonrası verilen sözlere ve hayallere ihanet etmemektir. Veren kişiye göre sözler basit gibi gözükse bile karşındaki kişide bir umut ve bir beklenti oluşturur. Sözünde durmak aynı zamanda müminin bir özelliğidir. Karşında ki kişinin umudunu boşa çıkarmamaktır. Dostluk, borcu ve iyiliği unutmamaktır.

Karşılık beklemeden isteklerini, duygularını bir gece ay dedeye anlatmak gibi! Onun sana bir şey veremeyeceğini bildiğin halde rahatlamak için veya yanında birinin olduğunu hissetmek pahasına! Kimse yalnız yaşayamaz. Bir dayanak bir destek arar etrafında! Küçük bir çocuğun, evde kendi yaşıtı olmadığı için oyuncaklarına isteklerini anlatması gibi! Karşılıksız ama bir medet umarak!

Vefanın tersi olan vefasızlık ise, günümüzde en fazla yakındığımız konuların başında geliyor. Dostlarımız kendisine yapılan birçok iyiliği bir an unuturlar ve vefasızlık yapabilirler. İşte o zamanda bu davranış kırgınlığa ve üzüntüye bırakır yerini! 

Hayatın nostalji rafına kaldırılmış, toz tutmaya başlayan bu duygu yaşandığında bir Süpermen etkisi yaratır. İç sıkıntısı bütün sıkıntıları bastıran bir duygudur. Bundan dolayı ferahlamak için bir süper kahramana ihtiyaç duyarız. Herkesin içinde olan ama kimsenin kullanmayı düşünmediği bir dünyada yaşadığımız için bu kahramanı bulmamız zorlaştı.

Vefalı olmak, her babayiğidin harcı değildir. Madenin en değerlisi nasıl altınsa, insanın en değerlisi de vefalı olanıdır. Ama insanoğlu çıkarları mevzu bahis olunca her şeyi unutabilen, hatta satabilen bir varlıktır. Sevdiğini söylediklerini hayatından çıkarmak, tabiri caizse bir kalemde silmek bazıları için hiç de zor değildir! 

Hayatın çelimsiz gibi gözüken dönemeçli sokaklarında, bir sokak lambası aydınlığına ihtiyaç duyuluyor. Yön bulmanın kolaylaşması için! Vefanın bunların hepsini karşılayacağını düşünüyorum. Bir yörüngenin içine girmek gerek. Pusula gibi yanımızda taşımak ve kendimizi kaybettiğimizde başvuracağımız önemli bir meziyet!

Bir söz okumuştum, “Üç kuruşluk insanlara, beş kuruşluk değer verirseniz, aradaki iki kuruşa sizi satarlar. Layık olana değer verilir. Layık olmayana değer vermek, değeri israf etmektir. Onlar, bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı olduğunu bilmezler.” diyordu. Vefasız insanı ne de güzel tanımlamış. Hayat çoğu güzel şeyi olduğu gibi, vefayı da sıradanlaştırdı. Çoğu kişinin lügatine yabacı oldu bu kelime! Dünyaya ve insanlara vefasızlık hâkim oldu. 

Oysa vefa ile dostluk ikiz kardeştir! Hangisine bakarsak bakalım aynı özellikleri görürüz. Bir gölge misali birbirlerini takip ederler. Vefa unutmamayı gerektirir. Ve dostluk ikliminde yeşeren çiçekler gibidir! Menfaatlere yenilmeyecek insanlara her zaman şiddetle ihtiyaç vardır. Vefayı hatırlayalım ve hatırlatalım!