Milletimiz iki konu ile ilgili olarak büyük bir ümit ve büyük bir merakla beklenti içindedir.

Bunlar Ayasofya’nın yeniden cami olarak açılması, diğeri de milletimizi yaralayan İstanbul Sözleşmesi’nin sona erdirilmesidir.

Milletimiz çok büyük bir çoğunlukla, inancı gereği elbette Ayasofya’nın cami olarak açılmasını istemekte ve iştiyakla beklemektedir.

Peygamber Efendimizin övgüsüne mazhariyetle, “en iyi kumandan” şerefine nail olan Fatih Sultan Mehmet Han’ın kutsal emaneti olan Ayasofya, 86 yıldır hüzün ve kasvet içinde aslına döneceği günlerin özlemi içindedir.

Tek parti döneminin bitmek, tükenmek bilmez zulümlerinden birisi olan Ayasofya’nın müzeye çevrilmesi ile 5 asır boyunca okunan Ezan susturuldu ve bu kutsal mekân namaza, secdeye kapatıldı.

Şimdi 86 yıl sonra yeniden bir fırsat doğdu.

Şimdi Ayasofya yeniden Ezan’ı Muhammedi’ye, yeniden mü’minlerin namazlarıyla, secdeleriyle kavuşmaya hazırlanıyor.  

Önce Danıştay’dan çıkacak olumlu bir kararla, 1934 yılının Bakanlar Kurulu kararı yok sayılacak, sonra da Cumhurbaşkanı’mızın talimatıyla cami hüviyetini yeniden kazanacaktır.

Danıştay 10. Dairesinin, milletimizin hasretle ve özlemle beklediği olumlu kararı verdiği ve kararın bugün açıklanacağı haberini almış bulunuyoruz.

Bu haber İnşallah doğrudur. Zira bu millet Ayasofya’yı saf saf dolduracağı günlerin hasretiyle, özlemiyle yanıp tutuşmaktadır.  

Ayasofya’dan duyacağımız Allahuekber sesini ve Ayasofya’nın fetihten kalma taşlarına yapacağımız secdeyi büyük bir ümitle, özlemle merakla bekliyoruz.

Bazı Batı ülkeleri ile onlara paralel açıklamalar yapan içimizdeki bazı kişilerin, “müze olarak kalması veya hem cami hem kilise olması” gibi söylemleri milletimizin isteği ile taban tabana zıttır.

Bu ülkede bulunan bir mekânın nasıl kullanılması gerektiği kararı tamamen bize aittir ve milletimiz ne istiyorsa o olacaktır.

Ayasofya’nın açılması; Tam da 15 Temmuz'un arefesinde Türkiye’nin üstünlüğünü, milletimizin büyüklüğünü ve hilalin galibiyetini bir kez daha perçinlemiş olacaktır.

Hasretle ve merakla beklediğimiz diğer konu İstanbul Sözleşmesinin feshedilmesidir.

Milletimizi yaralayan, kadınları koruma perdesi altında erkekleri dışlayan ve bir hayvana dahi yapılmayan muamele ile evinden sokağa atan, aileyi ifsat eden, bunlarla da kalmayarak eşcinselliği meşrulaştıran İstanbul Sözleşmesi adıyla anılan ama asıl adı Avrupa Konseyi Sözleşmesi olan bu sözleşmenin feshini de ümitle beklemekteyiz.

Bu konuda olumlu bir açıklama yapan Ak Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş, milletimize beklediği ümidi vermiş ancak daha sonra açıklama yapan Ak Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, "Türkiye’de bir grup, bütün kötülüklerin anası olarak İstanbul Sözleşmesi’ni görüyor" diyerek ümitleri ve beklentileri boşa çıkarmıştır.

Özlem Zengin; "Nafaka, eşcinsel, evlilik deniyor da yazmıyor bunlar bu sözleşmede. Hiç okumadan bununla alakalı bir sürü iddia ortaya koyuyor. Bir şeyin başında “toptancı bir hayır” şeklinde yaklaşmıyorum. Türkiye bu sözleşmeyi imzalarken hangi saiklerle imzaladı. Buna yüklenen anlamlar değişti mi? Buna bir bakalım. Bu değişenleri değerlendirdikten sonra çıkmak da mümkün olabilir" şeklinde bir açıklama yaptı.

Hâlbuki İstanbul Sözleşmesi gerçeği, Özlem Zengin’in dediği gibi değildir. Zengin’in yok dediği konular sözleşmenin içine gizlenmiş durumda tekrarlanarak vardır. Bunların var olduğunu görmek için uzman olmaya gerek yok.

Kaldı ki sözleşmede geçmeyen veya üstü kapalı olarak geçen nafaka, evlilik gibi bazı konular sözleşmeye uygun olarak hazırlanan 6284 sayılı kanunla yasal hale getirilmiştir.

81 maddesinin tamamını okuyup inceledikten sonra daha önce birkaç kez yazdığım İstanbul Sözleşmesi ile ilgili yazılarım okunduğu zaman bunların var olduğu bütün gerçekliği ile görülecektir. O yazılarımın birinin linkini tekrar veriyorum. Buyurun okuyun var mı yok mu görün.

http://www.konyayenigun.com/istanbul-sozlesmesi-dedikleri-makale,9142.html

Özlem Zengin’in bu açıklamasını Ak Parti’nin kararı değil, kendisinin şahsi bir düşüncesi olduğuna inanmak istiyorum ve Numan Kurtulmuş’un dediği gibi bir an önce bu sözleşmenin kaldırılmasını ümit ediyorum.

Milletimizin de beklentisi bu yöndedir.

Yazımı her iki konuda yazdığım iki şiirimle tamamlıyorum. Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.

AYASOFYA

İstanbul’un fethiyle, Ayasofya gülmüştü,

Bütün haçlı zihniyet, kahrından hep ölmüştü.

Büyük fetihle dünya, yeni bir çağa döndü,

Hak ziyası parladı, Haçın feneri söndü.

Gökleri kuşatmıştı, maneviyat nefesi,

Ayasofya’dan çıktı, şanlı ezanın sesi.

Allahuekber sesi, ulaştı dağa taşa,

Secde nasip eyledi, eğilmeyen çok başa.

Asırlar boyu bu ses, sardı tüm gönülleri,

Susmadı hiçbir zaman, Kur’an’ın bülbülleri,

İnliyordu bu çağrı arzın her ortamında,

Eyüp el Ensari de mutluydu makamında.

Öyle bir gün geldi ki, susturuldu ezanım,

Dengeler alt üst oldu, bozuldu tüm mizanım.

İşte o gün başladı, Ayasofya’ya zulüm,

O emsalsiz mekâna, geldi bir nevi ölüm.

Ayasofya’mız yetim, o artık şimdi öksüz,

Ezanlar gümbür gümbür, okunsun hep ölümsüz.

Bitsin artık bu hüzün, sona ersin bu kasvet,

Minaresi ezana, mihrap namaza hasret.

Manen haber veriyor, Ensari Eyüp Sultan,

Diyor ki; “hiç susmasın, bu ulvi kutlu destan”.

Açılsın Ayasofya, Fatih bize küsmesin,

Emanete sahip çık, hilal yere düşmesin.

Bir Fatih gelir mutlak, Ayasofya açılır,

Fetihteki o nurlar, tekrar yurda saçılır.

Salih Sedat inanır, biter bir gün esaret,

Bekliyoruz yıllardır, gel artık ey cesaret.

Bekliyoruz yıllardır, gel artık ey işaret.

Şimdi bir ümit doğdu bekliyoruz hasretle,

Açılır Ayasofya, İnşaAllah nusretle.

Yıllar sonra bir daha gerçekleşmiştir fetih,

Hilal haça galiptir, bitmez bizde hiç Fatih.   

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ

Bir metin dayatıldı, güya “sözleşme” adı,
Kaynağı yabancıydı, geldiği yerdi batı,
Bu sözleşme geleli, milletin kaçtı tadı,
Büyük problem oldu, İstanbul Sözleşmesi.

Kadınları korumak, sadece bahaneydi,
Şiddeti önlemek de, sözde bir ianeydi,
Girdiği yer özeldi, hedefse aileydi,
Büyük problem oldu, İstanbul Sözleşmesi.

Kadını arkalarken erkeği suçlu gördü,
Delilsiz ihbarlarla başına çorap ördü,
Evinden çıkarıldı, bu örfe zarar verdi,
Büyük problem oldu, İstanbul Sözleşmesi.

Erkek çaresiz kaldı, beyni kaynadı yandı,
Bunalıma girince, varıp eve dayandı,
Şuursuz bir şekilde, bunu bir çözüm sandı,
Büyük problem oldu İstanbul Sözleşmesi.

Cinayet artışında büyük oldu etkisi,
Her bir olumsuzlukta, pek büyüktür katkısı,
Artık millet uyandı, çok fazladır tepkisi,
Büyük problem oldu İstanbul Sözleşmesi.

Hayvan bile sokağa böyle bırakılmıyor,
Hakları korunuyor, itilip kakılmıyor,
İnsanın bu hâline dönüp de bakılmıyor,
Büyük problem oldu İstanbul Sözleşmesi.

“Evde ortak yaşama” terimini getirdi,
“Partnerler” denilerek aileyi bitirdi,
Karı koca çocuklar, kavramını yitirdi,
Büyük problem oldu İstanbul Sözleşmesi.

Sapıklıkların tümü, sözleşmeyle korunur,
“Lut kavmi çocuğuyuz” denilerek yürünür,
Çarpıklıklar barınır, ahlâk yerde sürünür,
Büyük problem oldu İstanbul Sözleşmesi.

Evlilikle ilgili geleneği kaldırır,
Toplumun değerine, örf âdete saldırır,
Sorumluluk yok olur, aileyi öldürür,
Büyük problem oldu İstanbul Sözleşmesi.

Âdetlerimiz kökten kazınmak isteniyor,
Karı koca bağları çözülmek isteniyor,
Namus kavramı tümden bozulmak isteniyor,
Büyük problem oldu İstanbul Sözleşmesi.

Şiddet olaylarında “uzlaştırma” yasakmış,
“Arayı bulmak” bize fersah fersah uzakmış,
Geleneklere dönmek, kurulan bir tuzakmış,
Büyük problem oldu İstanbul Sözleşmesi.

Bütün bunlar ters bize, inançları zedeler,
Tüm yüce değerleri, kültürümüzü deler,
Toplumu parçalayıp, birliğimizi böler,
Büyük Problem oldu İstanbul Sözleşmesi.

İsteriz ki yönetim melaneti yok etsin,
Bünyemize uymayan, kanunları hep atsın,
Sözleşmeyle her gelen kötülük artık yetsin,
Büyük problem oldu İstanbul Sözleşmesi.

Salih Sedat doğruyu çekinmeden söyledi,
Bu önemli konuyu kamuya arz eyledi,
Milletin birçok ferdi ta yürekten ağladı,
Büyük problem oldu İstanbul sözleşmesi.

Başımıza iş açtı, yüreklerimiz yandı,
Şimdi bir müjde geldi, kaldırılacak dendi,
Müslüman Türk'ün fendi, vahşi batıyı yendi,
Bir an önce yok olsun İstanbul Sözleşmesi.

Duyarlı bir yönetim halk acısını duyar,
Halkıyla bütünleşen, onun sesine uyar,
Haber var hükümetten, adım attı gün sayar,
Bir an önce yok olsun İstanbul Sözleşmesi.

Salih Sedat Ersöz