Değerli Çumralı hemşerilerim;

Son yıllarda Ulu Cami’nin başta Cuma namazları olmak üzere kandil geceleri ve kalabalık cenazelerde yetersiz kaldığı gerekçesi ile yıkılması ve yerine daha büyük bir caminin yapılması veya Ulu caminin mevcut haliyle kalması ve başka bir yere yeni ve büyük bir caminin yapılması düşüncesi ortaya çıkmış ve bugün için maalesef mevcut caminin yıkılması görüşü bazı ilgililer arasında Ağırlık kazanarak Mevcut Ulu Camimizin yıkılması safhasına gelinmiştir.

Özellikle cuma namazlarında Çumra’mızın merkezinde daha çok cemaat alan daha büyük ve daha güzel yeni bir caminin yapılması elbette tüm hemşerilerimizin isteğidir. Konunun önemine binaen ben de bu konudaki bazı düşüncelerimi faydası olması ümidiyle paylaşmak istedim.

YENİ BİR CAMİ İHTİYAÇ MI?

Öncelikle Çumra’mızda yeterli sayıda caminin bulunduğu herkesçe malumdur. Dolayısıyla Çumra ilçe merkezinde bugün için yeni bir camiye acil ihtiyaç yoktur. Yatsı ve sabah namazlarında maalesef ki camilerimiz cemaat yönünden çok fakirdir. Yatsı namazları çoğu camimizde ancak bir iki saf, sabah namazları ise ne hazindir ki ancak beş- on kişi veya biraz daha fazla cemaatle kılınmaktadır.

Bu noktadan bakıldığında bugün için yeni bir camiye değil, cemaati çoğaltmaya dair çalışmamız daha elzem görünmektedir.

Öte yandan bir ilçenin özellikle merkezinde o ilçeye yakışır büyük bir merkezi caminin olması ve bu caminin cemaatle dolması elbette ki hepimizin arzusudur.

Çumra’mızda bu merkezi büyük cami, adından da anlaşılacağı üzere Ulu Camidir.

Çumra’mızın 1926 yılında ilçe olduğu dikkate alındığında 1950’li yıllarda yapılan Ulu Camimiz ilçemizdeki sayılı tarihi yapılardan biridir.

Yapıldığı yıllardaki halkımızın kısıtlı imkânları ile yapabildikleri güzel bir eserdir. Belki büyük şehirlerdeki Osmanlı ve Selçuklu tarzındaki büyük cami ve külliyeler kadar görkemli değildir. Mimari yönden çekiciliği azdır. Ama bizim insanımızın alın teri, el emeği, göz nuru ve kıt imkânlarıyla yapıldığı için bizim için hem çok güzel hem de çok değerlidir.

Bu camide hepimizin ve ecdadımızın izleri vardır.

MEVCUT OLANI YIKMAK MI YENİSİNİ YAPMAK MI?

Ulu Camimizi yıkmak ve yerine daha büyük bir camiyi yapmak mı daha doğrudur yoksa Çumra’mızın bugünkü ve gelecekteki ihtiyaçlarına da cevap verebilecek yeni ve büyük bir camiyi başka bir yere yapmak mı daha doğrudur?

Bana göre cevaplanması gereken önemli soru budur.

Ulu Caminin yerine daha büyük bir cami yapılmasındaki temel amaç Cuma, teravih, bayram ve cenaze namazlarındaki kalabalık cemaati tek bir camiye toplayabilmektir.

Bu amaç için Ulu Camiyi yıkıp yerine yapılacak olan yeni cami zannımca bu amacı tam olarak gerçekleştiremeyecektir. Çünkü halen Ulu Caminin bulunduğu alan buna yeterli değildir. Mevcut camimiz en çok 900- 1.000 cemaati alabilmektedir. Yerine yapılacak olan yeni cami bodrumsuz olursa 1.500, bodrumlu olursa 2000 cemaati alabilecektir.

Benim şahsi düşünceme göre bodrumu olan iki veya üç katlı bir cami yapmak çözüm değildir. Çünkü camilerin insanların ibadet için, girmelerine en müsait ve kolay yapıda olmaları ve bunun için de zeminden çok yüksekte olmamaları doğru olandır. Yani cami ‘düz ayak’ olmalıdır. Aksi halde yüksek merdivenler ve yüksek yapılı camiler, insanların ibadet yapmalarını zorlaştırıcı bir olumsuz etki yapabilir ve cemaati azaltıcı bir sonuca neden olabilir.

Bu açıdan baktığımızda Ulu Caminin yıkılması çok doğru olmayacağı gibi istenilen amaca beklenildiği kadar hizmet de etmeyecek gibi görünmektedir.

ULU CAMİ ŞEHRİN HAFIZASIDIR

  1. Cami, Çumra’mızın tarihi hafızası veya başka bir anlatımla Çumra’mızın tapusu niteliğindedir.

Malum olduğu üzere Çumra’mız, Temelleri 1890 lı yıllarda sultan Abdülhamithan tarafından başlatılan hicaz demir yolu projesi ile atılmış, İlerleyen yıllarda

yine sultan Abdülhamithan tarafından hicaz demiryolu Projesi‘ne eklenen ve beyşehir gölünden taşan suların çarşamba Çayı ile Çumra Ovası’na taşınması amacıyla bugünkü DSİ binalarının ve sulama kanallarının yapımıyla yeni bir yerleşim yerinin temelleri oluşturulmuştur

Bu iki güzel ve hayırlı hizmet temelleri üzerine 1926 yılında ilçe olmuştur. Osmanlı döneminden kalan istasyon binası ve DSİ bünyesinde Almanlar tarafından yapılan binalar olduğu da malumdur. İlçe olduktan sonra Çumralılar tarafından o yılların kıtlık, yokluk ve imkânsızlıkları ile yapılan binalardan bu zamana kadar ayakta kalanların başlıcaları Adliye binası ve şimdi Bilgehane olarak adlandırdığımız eski Halk Evi (Kız Meslek Lisesi) binasıdır. Ulu Cami ise bildiğimiz kadarıyla 1950’lı yıllarda yapılmıştır.

Yani Çumra merkezinde bulunan ve Çumramızın kısa tarihine göre, tarihi sayılabilecek birkaç önemli binadan birisidir. O günün şartlarında nice emek ve zahmetle yapılmış olan Ulu Cami, bu güne kadar tüm Çumralıların çok önem verdiği, içinde huzur bularak ibadet ettiği güzel bir camidir. Ulu Cami hemşerilerimiz için çok önemli olduğundan çoğu cenaze Ulu Camiden kaldırılır. Cenaze namazına daha fazla cemaat iştirak etmesi beklenir. Hemen tüm kandil gecelerinde ve diğer pek çok önemli programlar bu camimizde yapılır. Normal vakit namazlarında bile cemaati yarıdan fazla olur. Ramazanda ise neredeyse dolu olur. Bu durum, sadece Ulu Caminin çarşı merkezinde olmasıyla açıklanamaz.

Ulu Caminin tüm Çumralıları kendisine çeken ve gönülden bağlayan bir ruhu,

bir havası vardır. Teşbihte hata olmazsa Konya için Kapu Camii ne anlam ifade ediyor ise Çumra için de Ulu Cami aynı anlamı ifade etmektedir.

Ulu Camide görev yapan imamlar da halkımız nazarında ayrı bir öneme sahiptir. Bir gözlüklü hoca, bir ekiz hoca, bir müezzin Mustafa hoca halkın gönlünde ve hafızasında silinmeyen izler bırakmışlardır.

Tüm bu değer ve birikimleriyle Ulu Cami, ilçemizin ve insanımızın canlı tarihi, hafızası ve yaşadığımız memleketimizin adeta tapusudur.

Belirli bir dönem bile Çumra’da yaşamış ve daha sonra başka illere göç etmiş hemşerilerimiz Çumra’ya geldiklerinde veya Çumra’daki hatıralarını anlattıklarında Ulu Cami her tarifin, her hatıranın da adeta merkezindedir.

Bugün bu camimizi kendi ellerimizle yıkarsak aslında kendi hafızamızı, kendi hatıralarımızı ve bir bakıma kendi kimliğimizi de yıkmış olacağız. Uzun yıllar sonra Çumra’ya gelen biri ilçenin merkezini bile tanıyamayacaktır. Yerine yapacağımız cami ne kadar iyi ve güzel olursa olsun asla bizim eski Çumra’mıza ve hatıralarımıza dair hiçbir şeyi şimdiki ulu Cami gibi temsil edemeyecektir.

Bir kapı camii bir Aziziye camii cuma namazlarında cemaati almadığı için nasıl yapılmıyorsa bir Ulu Camii’de sırf cuma namazlarında cemaati almadığı için yapılamaz ve yıkılmamalıdır kaldıki yaşadığımız koronavirüs Hastalığı ve karantina süreçleri bize camilerin içinde namaz kılınamadığı zaman camilerin dışında bahçelerinde ve cadde ve sokaklarda cuma namazlarını gayet güzel kılabileceğimizi bize çok net olarak gösterdi

Bana göre yıkılması gereken Ulu Cami değil kafalarımızdaki şartlanmışlıklardır.

AMAÇ İYİ BELİRLENMELİDİR

Şayet amaç, çarşı merkezinde Cuma namazı için gelen cemaati alabilecek bir yeni cami yapmaksa bunun için en uygun çözüm Ulu Caminin yıkılarak yerine yeni bir cami yapılması değildir. Çünkü Ulu Caminin bulunduğu parselin dikdörtgen yapısı ve kıblenin bu parsele göre oldukça yatık açıda oluşu sebebiyle bu parsele yapılacak olan yeni caminin cemaat kapasitesi de ister istemez kısıtlı olacaktır.

Kaldı ki ulu camiimizin yazlık bölümü yıkılarak ve asıl caminin mimarisine uygun şekilde yanlara ve geriye doğru biraz daha genişletilerek yeniden yapıldığı taktirde alabileceği cemaat sayısı 1.500’e kadar çıkarılabilecektir

Eğer daha fazla cemaati bir büyük camide toplamak istiyorsak Bu durumda yapılması gereken çarşı merkezine yakın fakat daha büyük bir parselde, şimdikine göre gerçekten büyük bir “Cuma Camisi” yapmaktır.

Ulu Camiyi yıkmak ve yerine yeni bir cami yapmak daha kısa sürede yapılabilecek bir iş olabilir. Fakat bugün bile çok sıkışık çarşı merkezinde yapılacak olan yeni cami Çumra’nın ileride de sürekli olarak trafik ve araç park yeri sorunlu olacaktır. Yapılması planlanan yeni caminin bodrum katının otopark yapılacak olması da bu sorunu çözemez. Çünkü caminin parselinin yeterince büyük olmayışı, (Yaklaşık 2.000 m2) caminin teknik hizmetler vb. bazı hizmet yapıları ile giriş çıkış yolları vs. alanlar düşüldüğünde yapılacak olan otoparkın alabileceği toplam araç sayısı en çok 100-150 civarında kalabilir ki bu kadar araç için bu kadar büyük bir yatırıma değmez.

Yapılması planlanan yeni Caminin, Çarşı Camimize ve Konya’daki Hacıveyiszade Camii’ne benzeyeceği çalışılan taslaklardan anlaşılıyor. Fakat burada dikkat edilmesi gereken bir iki husus var. Gerek Çarşı Camimiz ve gerekse Hacıveyiszade Camii’nin zemine göre biraz yüksekte oluşu haklı bir eleştiri konusu olmuştur.

Bu yüksekliğin ve çıkılması gereken merdivenlerin sonucu bir kısım cemaatin yukarıya çıkamamasıdır. Gerçi bodrum katlarda da namaz kılınabilmektedir. Fakat bodrum katlar kesinlikle ferah ve havadar değildir. Yeni yapılacak caminin de alt katı ( yani Bodrum katı) aynı şekilde olursa özellikle Cuma namazı ve diğer kalabalık cemaat olduğu zamanlarda alt katta ciddi havalandırma problemleri yaşanabilir. Zaten alt katın yukarıdaki asıl cami katıyla hiçbir açıklığı ve bağlantısı da yoktur. Bu da alt kattaki cemaati yukarıdaki asıl cemaatten koparmaktadır. Bu kopukluk cemaatin huşusunu bozacaktır. Alt kattaki cemaat Cuma namazında aradığı huzuru ve hazzı bulamayacaktır. Çünkü asıl camiyi hiç mi hiç görmeyecektir. İmamı ve Hatibi hiç görmeyecek ve hatta kendi kulağıyla da duymayacaktır. Sadece hoparlörlerden gelen, çoğu zaman cızırtılı ve boğuk bir mekanik sese uyarak namaz kılmaya mecbur kalınacaktır. Öte yandan caminin alt katının basık olması psikolojik ve estetik olarak kesinlikle nahoş olacaktır. Cemaate dahil olmak için fiziki bağlantının gerekli olduğu imam hatip yıllarında bize öğretilen temel ilmihal bilgilerinden birisi idi

Bu tür projelerde asıl cami bodrum katın üzerindeki zemin kattadır. Fakat zemin kata çıkmak merdivenler sebebiyle yaşlı ve eklem sorunu olan çoğu insan için eziyet olacaktır. Son yıllarda cami cemaatinin çoğunluğunun belirli yaşın üzerindeki insanlardan oluştuğu malumdur. Belirli yaştaki bu cemaatin çoğunun bel, diz ve eklem rahatsızlıkları vardır. Merdiven çıkmak gençler için düz yolda yürümek kadar kolay olsa da belirli yaştakiler için çok zorlanılan bir durumdur. Sırf bu durum bile bu yeni caminin yapılma amacı ile çelişmektedir. Çünkü yukarı çıkamayacağı endişesiyle özellikle belirli yaş üzeri cemaat bu camiye gelmez ise daha çok cemaate hizmet etme düşüncesinin tam aksi bir sonuç doğabilecektir.

Bu noktada bir hususa daha dikkat etmek gerekiyor. “Cuma ve Bayram namazları “Eda” edilmeleri kadar “ilan” edilmeleri de gereken toplu ibadetlerdir”. Hiçbir Müslüman kendi başına evinde Cuma ve Bayram namazı kılamaz. Cuma ve Bayram Namazları mümkün olduğunca bir beldedeki tüm mü’minlerin hepsinin bir arada eda etmeleri, kendi aralarındaki birlik ve beraberliği hem kendilerinin görmeleri ve hem de dosta ve düşmana bu birlik mesajını en kuvvetli şekilde vermeleri gereken içtimai ibadetlerdir. Bu yönü de nazara alındığında Cuma ve Bayram namazlarının kılınacağı bir büyük camide cemaatin bodrum katlarda gizlenmesi maksada uygun değildir. Cemaatin camiyi doldurması ve sokaklara ve caddelere taşması bodrumda kılmalarından çok daha faziletli ve maksada uygundur. Kur’an’ı Kerim’deki kendi ifadesiyle Cenab-ı Hakkın “Geniş kıldığı Arzı” bizim kendi ellerimizle daraltmamız ve

“yeryüzü müminlere mescit kılınmışken” cemaati bodrumlara hapsetmemiz doğru değildir. İslam tarihinde hiçbir İslam toplumunda cemaat bodrumlara hapsedilmemiştir. Benim anlayışıma göre bodrumda cemaatle namaz – zaruret halleri müstesna- insan şeref ve haysiyetine aykırıdır. Unutulmamalıdır ki Cuma günü Müslümanların bayram günüdür. Cuma ve Bayram namazları da mümkün olduğunca hep birlikte ve bir bayram coşkusu ile eda edilmesi gereken ibadetlerdir. Özgürlüğün sembolleridirler

Yeni bir cami planlanırken cemaatin bir kısmı için bile olsa bodrumda namaz kılma planlaması yapılmamalı, gerekirse caminin bahçesinde ve çevresindeki caddelerde nasıl namaz kılınabileceği planlanmalıdır. Günümüzün teknik imkanları bize bu imkanı vermektedir.

ALTERNATİF CAMİ ALANLARIMIZ VAR MI?

İlçe merkezinde kaldığı için sosyal yönden sorunlu halde bulunan Jandarma merkezi ile Askerlik şubesinin kapanmasıyla boş halde kalan alan, belediyemiz ile ilgili kurum ve bakanlıklar arasında yapılacak olan görüşmeler yoluyla yeni cami için ilçemize kazandırılabilir. Belki bu çalışmanın sonuçlanması birkaç yıl sürebilir. Ama sonuçta yapılacak yeni cami için geniş, büyük ve ferah bir alan elde edilmiş olur. Hem de bu alan çarşı merkezine çok yakın ve pazaryerinin bitişiği olduğundan tam olarak ihtiyaca uygun bir alan olacaktır.

Cumhuriyet lisesinin yeni yerine taşınmasıyla boşalan arsa yaklaşık 11.000 m2 büyüklüğündedir. Çumra’mızın tam orta yerinde ve yeni bir Cuma Mescidi yapılmaya en uygun büyüklükte bir alandır. Bu arsanın yeni Cami yapımı için tahsisi üzerinde de çalışılabilir.

Bu iki alandan hangisi olursa veya daha uygun neresi olursa olsun bodrum katının da 500 araçlık bir otopark olarak düzenlenmesiyle hem çarşı merkezinin trafik sorununa önemli bir çözüm bulunmuş hem de yeni camimizin ihtiyaçları için sürekli bir gelir temin edilmiş olur.

ÇUMRA ŞEHİR MERKEZİNİN GELİŞİMİNE UYGUN BİR PLANLAMA YAPILMALIDIR

Sadece bu günün şartlarına göre bir planlama yaparak Ulu Camiyi yıkıp aynı yere yeni bir cami yapma düşüncesi bugünün sorununa kısa vadeli palyatif bir çözüm getirse bile orta vadede Çumra çarşı merkezinin gerek insan ve gerekse araç trafiği sorununu daha da karmaşık bir hale getirebilecektir. Biz sadece bugüne değil ileriye doğru Çumra’nın gelişmesini, çok katlı binaların çoğalmasını, köy ve kasabaların da mahalleye dönüşüp merkeze bağlanması sonucu ilçe merkezinin nüfusunun ve trafiğinin 10 – 20 yıl içinde muhtemelen katlanarak artacağını düşünerek yeni camiyi buna göre uygun bir alana yapmalıyız. 1950’lilerin küçücük Çumra’sında Ulu Caminin yeri doğru seçilmiştir. Ancak biz buğun yapacağımız yeni camimizi en az 100 yıllık bir geleceğe göre planlamalıyız. Aksi halde bugünün sorunlarına çözüm diye yaptığımız cami 20 sene sonra bizzat kendisi büyük bir sorun kaynağı olabilir.

Demek istediğim şey, Çumra’nın gelişimine uygun olarak yapacağımız yeni caminin çarşı merkezinin içine sıkıştırmak yerine biraz kenarına ama geniş, büyük bir alana yapmaktır.

40 sene önce ilçemizin sebze pazarı ve çaput pazarı hepsi bir arada ve belediye binası ile su deposu arasında idi. Otobüs garajı, bugünkü Halk Bankası’nın yanında sokak içinde idi.

Rahmetli belediye başkanlarımız sebze pazarını şimdiki yerine, çaput pazarını Bardakçı parkının yanındaki yerine ve otogarı da şimdiki yerine taşımışlar. İyi ki de taşımışlar. Eğer taşımasalardı bugün çarşı merkezinin hali nasıl olurdu bir düşünün.

Demek ki şehirlerin gelişimine, nüfusun artışına ve yapılaşmaya göre hizmetleri iyi planlamak gerekiyor.

Geçmişte yol kenarlarına, yola bitişik vaziyette ve neredeyse yola taşacak şekilde yapılan bazı camilerimiz bugün için yol genişletme veya imarla ilgili bazı düzenlemelerde önümüze engel olarak çıkmaktadır.

Ulu Caminin karşısına 1990’lı yıllarda yapılan merkez erkek Kur’an kursu çarşı merkezinde kalması ve çocukların oyun alanlarının bulunmayışı gibi nedenlerle bugün Kur’an Kursu olarak hizmet verememekte ve ancak İmam Hatip Lisesi öğrencilerinin pansiyonu olarak yararlanılmaktadır. Eğer çarşı merkezine bu Kur’an Kursu yapılırken biraz daha iyi bir istişare ve planlama yapılmış olsa ve bu Kur’an Kursu binası çarşı merkezine değil de Çaybaşı, Meydan, Bakkalbaşı, Bardakçı veya Bağlar gibi bir mahallemizde geniş bir arsa üzerine yapılmış olsaydı bugün ve yarın ilk yapılış amacına uygun olarak hizmet etmeye devam ediyor olacaktı. Demek ki böylesi hizmetlerde ve büyük yatırımlarda daha iyi düşünüp daha çok istişare etmeli, uzmanlardan da görüş alınmalı ve en doğru karar verilmelidir.

Cuma, bayram, teravih ve cenaze namazlarında veya önemli günlerdeki programlarda daha çok cemaati alabilecek, kadınlar ve çocuklar için de uygun alanları olacak ve Çumramızın ileriki yıllarda da ihtiyacını karşılayabilecek yeni bir cami ve külliyesi çok gereklidir. Fakat böyle bir caminin ve külliyesinin yapılabileceği yer şimdiki ulu caminin yeri değildir. Olmamalıdır. Biraz daha sabırla, azimle ve istişarelerle yeni büyük camimiz için daha büyük, daha ferah ve daha güzel bir yer bulalım. Ulu Camimiz yerinde kalsın. Hizmet vermeye devam etsin. Eksiklerini tamamlayalım, bakımını yapalım. Hatıralarımız ve hafızamız yerinde korunsun. İlçemizin önemli bir değeri, tarihi bir yapısı ve adeta tapusu muhafaza edilsin. Uygun bir yere yeni bir camiyi de hep birlikte yapalım. Bu yeni camii ve külliye anasınıfıyla medresesi ile kütüphanesi ile okuma salonlarıyla ve bilhassa gençler için diğer sunacağı imkanlarla İleriye dönük amaçlarımızı karşılamaya yeterli bir cami olsun

Bugünün rakamlarıyla yaklaşık 10 milyon lirayı bulacak yeni camimizi sabırla, azimle ve istişareyle planlayalım ve yapalım. Bizi kimse arkamızdan kovalamıyor. Acil hiçbir sıkıntımız yok. Lütfen kendi kendimizi gaza getirip bir an evvel başlamak adına yanlış bir yola girmeyelim. Telafisi olmayan bir hata yapmayalım.

İZLENMESİ GEREKEN YÖNTEM NE OLABİLİR?

Yeni Camiyi yapmak için Ulu Camiyi yıkmak mı yoksa başka uygun bir yere yeni bir cami yapmak mı doğrudur? Bu konuda şehir plancıları, mimarlar, inşaat mühendisleri ve diğer ilgili meslek kuruluşları ile üniversiteden hocaları davet edip istişare toplantıları yaparak en doğru yolu bulmaya çalışalım.

Bugün için Çumra dışında yaşayan hemşerilerimizle, ilçemizin yetiştirdiği iş adamları, bürokrat, siyasi ve diğer meslek erbabıyla da bu konuda daha kapsamlı görüş alış verişi yapalım. İçimize kapanıp yetersiz değerlendirmelerle yanlış bir karar vermeyelim

Geçmişte Çumralılar olarak bazı konularda birlikte bir çalışma yapılmış ve güzel sonuçlar da alınmıştır. Şeker fabrikası için kurulan şirkete o zaman için her kişi ve kurum destek vermiştir. Mavi Tünel oluşum grubu bu konuyu sürekli gündemde tutmaya ve Kamuoyu oluşturmaya çalışmıştır. Tüm Çumralıların birlik olduğu bu ve benzeri işlerin hepsinde de istenilen amaca ulaşılmıştır. Dolayısıyla bugün Ulu Cami için daha geniş katılımlı bir çalışma yapılır ve daha fazla katılım sağlanırsa ben inanıyorum ki istediğimiz yer neresi olursa olsun ilçemizi temsil edecek olan yeni cami için o yeri alma imkânımız da kesinlikle olacaktır.

Birlikte hareket edilip hedef te büyük tutulursa Allah (CC.) izniyle o hedefe ulaşmak çok kolay olacaktır.

Eğer biz Çumralılar olarak ilçemize sırf spor karşılaşmaları için en az 20.000 m2 yer kaplayan bir alana stadyum yapabilmişsek,

Yaklaşık 5-10 bin m2 lik alanlara sebze pazarı ve çaput pazarı yapıp bunların üstünü çelik çatı ile kapatabilmişsek,

Fabrika binaları veya büyük depoları 10.000 – 20.000 ve hatta daha da büyük alanlara yapılabiliyorsak,

Çarşı merkezindeki hastane binası yetersiz kaldığı için ilçenin kenarına çok büyük bir alana yeni bir hastane yapılabiliyorsak,

Tüm ilçe halkının çoğunun kullanabileceği yeni ve merkezi bir camiyi de en az 10.000 m2 lik bir alanda ve ihtiyaca uygun şekilde planlayabilir ve yapabiliriz. Yapmalıyız da.

Bunun için tek yapmamız gereken şey aceleci davranmadan, aklı selimle, istişareyle hareket etmektir.

Ulu Cami yaptırma ve yaşatma derneği mensupları ve bu konuda gayret gösteren tüm dostları bu zamana kadar yaptıkları hayırlı çalışmalardan dolayı tebrik ediyorum.

Bu yazıyı, benim düşüncelerim en doğrudur ve mutlaka buna göre hareket edilmelidir diye değil ancak Çumra’mıza yeni bir cami yapılması konusunda farklı alternatiflerin de olabileceğine ve konunun daha geniş boyutlu düşünülüp en doğru kararın verilebilmesine bir katkı olması amacıyla yazmayı gerekli gördüm. Sonuçta Çumralı hemşerilerimizin vereceği karar ne olursa olsun sonuna kadar bu kararın arkasında olacağız. Elimizden gelen tüm desteği de inşaAllah vereceğiz.

Gelin düşüncelerimizi ve yorumlarımızı daha iyiyi ve Daha güzeli bulmak için paylaşalım

Buradan yazdığım düşünceler tamamen benim kişisel düşüncelerimdir doğup büyüdüğüm Çumramızın böylesi önemli bir konusunda bu düşünceleri hemşerilerimizle paylaşmayı kendi üzerime bir borç bildim Bir yanlış yapılmadan engel olabilmek ve doğru bir kararın alınmasına katkı sağlayabilmek amacıyla düşüncelerimi sizlere arz ediyorum

Allah’ın izniyle en doğruyu bulmak ve yapmak ümidiyle selam ve saygılarımı sunuyorum.