Geçen hafta Pazartesi Konya'nın ve ülkemizin hasret ve özlemle beklediği yağmurlu günlerden birisini yaşadık. Akşamüzeri iş çıkışında eşimle birlikte Kunduracılar Sitesi Tramvay durağına kadar yürüyüp, oradan da tramvaya binerek Zafer'e inmeyi düşündük.

İş yerinden ayrıldıktan kısa bir süre sonra daha DSİ'nin önüne gelmeden yağmur tekrar başladı. Islanmamak için tramvay durağına gitmekten vazgeçerek adımlarımızı hızlandırıp bir an önce otobüs durağına ulaşmaya çalıştık. Biz durağa bir an önce ulaşma mücadelesi içerisinde iken yanımızdan hızla geçen 34 plakalı bir otomobil biraz ileride durarak geri geri yanımıza yaklaştı.

Ben herhalde adres sormak için durdu diye düşünürken, aracı kullanan 22-23 yaşlarında bir genç “Amca! Buyurun arabaya binin, sizi gideceğiniz yere götüreyim” dedi. Delikanlıya teşekkür edip arabasına bindik. Nereye gideceğimizi sordu, biz de yolunun üzeridir zahmet vermeyelim diyerek Zafer'de bizi indirirse memnun olacağımızı belirttik.

Delikanlı güler yüzü ile beni ve eşimi arabasına aldıktan sonra hareket etti. Bu arada yağmur hızını artırmıştı. Bize nereye gideceğimizi tekrar soran delikanlıya yolunu değiştirmesine gerek olmadığını bizi şayet uygunsa Zafer'de indirmesini tekrar rica ettik. O da isteğimizi kabul etti ve bizi Zafer'e doğru götürmeye başladı. Sohbet sırasında askerden daha 6 ay önce geldiğini öğrendiğimiz delikanlının CNC operatörü olduğunu ve Adliye tarafında oturduğunu öğrendik.

Adliye ile bizim gideceğimiz Zafer Meydanının zıt tarafta olduğunu söyleyerek delikanlıdan bizi müsait bir yerde indirmesini istedik. Delikanlı yüzünde yine o masum tebessüm ile “Lafı mı olur amca 4-5 kilometrenin, siz dua edin yeter” dedi.

Şimdi bazıları bu olayda ne var da yazma ihtiyacı duydun? diye soracaktır. Bana göre Allah'ın özlediğimiz rahmetini gönderdiği bu gün de yaşadığım bu olay da çok özel. Aylardır kuraklık korkusu çeken Konya çiftçisinin gönlü bu yağmurla nasıl rahatlayıp ümitleri yeniden yeşermişse benim de ülkemin geleceği olan gençlikten ümidimi kesmeye başladığım bir anda böyle bir olayı yaşamış olmam gelecek için ümidimin yeniden yeşermesine ve içimin mutlulukla dolmasına sebep oldu.

Hadimli olduğunu öğrendiğim bu gencin yüreğinde, halen Hadimi Hazretlerinin sevgi ve şefkatini taşıdığını görmek bana umut verdi. Konyalı gençlerin gönüllerinde de halen sönmeyen bir Mevlana aşkı olabileceğini, İstanbullu gençlerin kalplerinde Eyüp Sultan, Ebu-l Vefa, Aziz Mahmut Hüdai vb. yani kısacası her hangi bir ilimizde yaşayan bir gencimizin yüreğinde o bölgede yaşamış olan bir evliyanın sevgisi ve hoş görüsü bulunduğuna dair inancım ziyadesi ile arttı.

Beni tanımayan, ancak sırf vicdanının sesini dinleyerek aracına alan bu gençte Türkün unutulmaya yüz tutmuş hasletlerinin yeniden kor haline geldiğini gördüm.

Beni tanımadığı halde arabasına alan bu gençte kendisini “kimsesizlerin kimsesi” olmaya adamış ecdadımın ruhunun dirilişini gördüm.

Beni tanımadığı halde aracına alan bu gençte, Türk gençliğinin halen atasına layık olabilecek hasletleri taşıdığına şahit oldum.

Bu genç, o gün yağan yağmurun çiftçinin gönlüne verdiği umut gibi benim gönlüme geleceğin aydınlık olacağı umudunu yerleştirdi.

Senin belki de farkında olmadan yaptığın bu küçücük iyilik benim yüreğimde sınırsız bir neşe oluşturdu. Senin gibi gençlerimiz bizim geleceğimizin mihenk taşı olacaksınız. Sana yaptığın bu hareketle gönlümde gelecek adına yeşerttiğin umutlarım için sonsuz teşekkürler Hadimli genç.