Osmanlı ve Selçuklu devleti dünyaya hükmetmiş iki büyük devlettir. Feth ettikleri yerlere adaleti,ilmi,sanatı daha da önemlisi İslam'ı götüren oraları İslam'la şereflendiren bu iki cihan devleti vazifesini tamamlayıp tarih sahnesinden çekilmiştir.

Halkını adalet ve merhametle yöneten bu iki devlet fen ve dine önem verdiği kadar sanata da önem vermiş,feth ettikleri yerlere kervansaraylar,camiler,mescitler,kaleler,medreseler,hamamlar,şifahaneler,köprüler,çeşmeler,su kemerleri yaptırmıştır. Her iki devlet de sanata ve sanatçılara azami derecede önem vererek Türk İslam medeniyetini zirveye ulaştırmışlardır. Bütün bunları yaparken asıl hedefleri her zaman İlayı Kelimetullah olmuştur.

Türk mimarisinin önemli unsurlarında birisi de kapılardır. Kapı iki çeşittir:biri yanlız giriş vafizesi gören basit ve küçük kapı,diğeri de ana binalarda cephelerin en süslü kısmını meydana getiren ve taç kapı adı verilen büyük ve gösterişli kapılardır.

Taç kapılar hemen hemen binaların en süslü kısmını meydana getirir. Ön Asya'nın bütün Türk İslam binaları gösterişli girişlere sahiptir. Selçuklu ve Osmanlı devri binalarında en önemli kısım kapılardır. Bunun örneklerini Türkiye'de,Hindistan'da ve İran'daki tarihi binalarda görmek mümkündür. Selçuklu taç kapıları genellikle sivri kemerlidir ve bunun içerisine yerleştirilen daha içerdeki ikinci kapıdan oluşmaktadır. Bu ikinci kapı kemeri daha basittir ve alt kapı üzerinde genellikle bir kitabe bulunur. Hemen hemen binanın kubbesi seviyesine kadar yükselen kapı bütün cephenin en süslü bölümünü meydana getirir. Göze ilk çarpan unsur oldugu için mimarlar kapıya büyük önem vermiş ve bütün süslemeyi kapı üzerinde toplamışlardır.

Taç kapı cephesindeki büyük kemerin etrafı silme ve pervazlarla çevrelenmiş,taştan oyma bezemeler,kabaralarla süslenmiştir. Bu süslemler halı veya kumaş bezemelerini andırır. Halkın girişi için ayrılan büyük kapı Osmanlı döneminde "cümle kapısı" adıyla anılırdı. "Cümle kapısı" aynı zamanda bir taç kapı da olabilirdi. Genellikle bütün taç kapılar bir cümle kapısı işlevi görürdü.

Selçuklu dönemi medrese kapıları genellikle doğuya yani güneş ışığının geldiği tarafa bakardı.

Konya'ya baktığımızda İnce Minare Medresesi,Karatay Medresesi,Sahip Ata Külliyesi,Sırçalı Medrese görkemli büyük taç kapılara sahiptir. Bu heybetli kapılar adeta nakış gibi dokunarak Türk İslam mimarisinin ulaştığı seviyeyi ortaya koymuşlardır.Adı geçen bu Selçuklu taç kapılarının hepsi de yapıldığı dönemin en iyi ustalarının imzasını taşımaktadır. Bu kapılara kimi zaman bir hadis-i şerif,kimi zaman bir ayet işlendiği görürüz.Taşın adeta halı gibi dokunduğu bu muhteşem kapılarda bulunan hadis-i şerif ve ayetler bizlere öğüt vemek için nakşedilmiştir. Osmanlı ve Selçuklu medeniyetinin o zamanlar kapılara ne derece önem verdiğini bu günkü iddiasız ve çirkin kapılara bakarak daha da iyi anlayabiliyoruz.

Büyük medeniyelet görkemli ve heybetli kapılar yaparak tarihe geçmiş,küçük medeniyetler ise ecdadın yaptığı büyük kapıları yıkarak tarihe geçmiştir.