Darbe girişiminin yapıldığı 15 Temmuz ile Demokrasi ve Şehitler Mitingi'nin yapıldığı 6 Ağustos tarihleri arasını parantez içine alıp öncesi ve sonrasına giden yollara da bakarak ayrı bir yerde değerlendirmek lazım. 

Şurası muhakkak ki, darbeciler darbeyi yapamadı. Ancak bu ülkede bir darbe oldu.

Türkiye'yi karanlığa itmek ve hatta bununla yetinmeyip tarihin karanlık sayfalarına gömmek isteyenler zeytinyağı gibi su yüzüne çıkmaya başladı. 

Kimisi sazan gibi atlayıp, herkesten önce darbeye hayır diyoruz açıklamaları yaptı. Sonrasında bakıldı ki zihniyeti bozuk olan ta kendisiymiş. Çok geçmeden gün ağardı, ak ile kara çıplak gözle görülür hale geldi. 

Gün ağarmasın, Türkiye karanlık kalsın, yarınını göremesin, huzur ve sükunet olmasın, birliktelik bozulsun, vatan parçalansın, millet birbirine girsin, ayrışmalar yeniden baş göstersin gibi akla zarar fikir yapılarına sahip olanlar halen aramızda...

Bir taraftan operasyonlar devam ederken, diğer taraftan da tehditler devam ediyor...

14 Ağustos'a işaret edilerek garip garip senaryolar üretiliyor. 

Terörist elebaşı Apo'nun öldürüldüğü iddiaları var şimdi de. İmralı'daki cani öldürülmüş, öldürülme görüntüleri 14 Ağustos'ta yayınlanacakmış. 

Sonrasında da denilecekmiş ki, “Evet biz bir girişimde bulunduk ama vatanın bölünmez bütünlüğünü muhafaza etmek için kalkıştık. Bakın, yıllarca beslenen Apo'nun fişini biz çektik.”

Valla ne yalan söyleyeyim, Apo'nun öldürülmesine en çok sevinenlerden biri de ben olacağım da, bu tür zırvalıkları da yemeyecek kadar açtık artık gözümüzü. 

Kaldı ki, böylesi kalleşçe bir kalkışmada bulunanların da terörist elebaşı Apo'dan bir farkı yok nazarımızda. Al birini vur ötekine. Aynı pisliğin laciverti işte...

Konya'da son günlerde elektrik trafoları patlamaya başladı. 

Hayırlara gelsin inşallah!

Geçtiğimiz hafta Havzan Mahallesi'nde bir trafo patlamış, bölgeye uzun süre elektrik verilememişti. Bölge halkı acı tecrübelerin de dürtüsüyle kısa süreli panik yaşamış, yeni bir darbe girişimi olabileceği endişesinden hareketle yeniden sokaklara dökülmüştü. 

Görgü tanıklarının ifadeleriyle boş da çıkılmamış. Silahlı, sopalı çıkanlar da varmış. 

Önceki gece benzer bir vakayı da Özalkent ve Erenköy Mahalleleri yaşadı. Akşamın ilerleyen saatlerinde bölgedeki bir trafonun büyük bir gürültü ile patladığı ihbarı geldi. 

O trafonun yakınlarında oturanlar, camların titrediğini, deprem olurcasına büyük bir sarsıntı hissettiklerini söylüyorlar. 

Sonrasında uzun süreli bir karanlık. Elektrikler gidik...

Aynı gece Ankara'da da eş zamanlı olarak birkaç trafo patlamış. Lokal elektrik kesintileri yaşanmış. 

Hatırlar mısın, geçtiğimiz yıl Mart ayının sonunda ne olmuştu?

Kısaca hatırlatayım, 31 Mart gecesi Türkiye'nin elektriği kesilmişti...

Her yer karanlıktı. Arkasında kimin olduğuna ilişkin çok şey konuşuldu, çok şey tartışıldı. Kedilerin bile günahı alınmıştı da sonrasında yanlış hatırlamıyorsam bir siber saldırı olduğu ortaya çıkmıştı. 

Bugünlerde meydana gelen trafo patlamaları da insanın aklını bulandırıyor. FETÖ'nün işaret ettiği 14 Ağustos tarihi yaklaşırken, direkt olarak enerjiyi hedef alan patlamaların olması garip geliyor. 

Failleri meçhul... Belki trafo kendiliğinden patladı. Söyleniyor ki, aşırı sıcak havadan kaynaklanmış olabilir. 

İyi de hava gündüzleri aşırı sıcak. Gece olunca öyle bir şey yok ki, neredeyse 10 derece düşüyor sıcaklık. Madem patlayacak bu zımbırtılar niye gündüz sıcağında patlamıyor?

Millet olarak artık korkularımızı yendik. Adeta tehlikenin üzerine yürüyor, ölüme meydan okuyoruz. 

Dünkü patlamanın ardından malum trafonun etrafını vatandaş sardı. Yetmedi, belli başlı yerlerde trafoların etrafı çevrildi. 

Meydanları bir an bile boş bırakmayan, nöbetini namusu bilen Konyalılar, adeta yetkili bir ağızdan 'trafo nöbeti tutun' emrinin gelmesini bekliyor. Nöbete hazırız. 

Meydanları bırakmayız ama trafo nöbeti yazılırsa, onu da tutarız.

Yeter ki vatanımıza, milletimize, canımıza, toprağımıza, bayrağımıza zarar gelmesin...