Trafik kurallarına uymalıyız çünkü güvenli ve düzenli bir ortamda yaşamak herkesin  hakkıdır. Trafiğe ilişkin güvenlik bilincinin küçük yaşlardan itibaren oluşturulması gerekiyor. Trafiğin bu derece tehdit edici ve kazaların, ölümlerin bu kadar fazla olmasında herkesin kendi payına düşeni  sorgulaması gerekiyor. Kendi sorumluluğumuzu üstlenmeliyiz. 

Her trafik kuralının dayandığı bilimsel  bir güvenlik gerekçesi vardır. Amacımız güvenli bir şekilde bir yerden bir yere gitmektir. Ancak maalesef ki Konya’da güvenliği ve insan sağlığını hiçe sayan kontrolsüz davranışlar ile karşı karşıya kalıyoruz. 

Trafik kurallarına uymak, trafik nedir sorusunun cevabıyla verilir. Bir nevi görgü kurallarına neden uymalıyız sorusunun cevabını bulmuş olursunuz. Uygar insan toplum kurallarına, yasalara uyan ve çevreye duyarlı insandır. Tıpkı yemek yerken görgü kurallarına neden uymalıyız sorusunun yanıt gibidir aslında… Trafik kurallarına niçin uymalıyız sorusunu düzgün yanıtlarsak, kazalara mutlaka büyük oranda azalacaktır. 

Kuralsızlık! Her gün bunun binlerce örneğiyle karşılaşabilirsiniz, sadece trafik kuralları değil park etme kuralları için de geçerlidir. Trafik kuralları için en bariz örneği yayanın önceliğinin olduğu beyaz şeritli yolda arabanın fütursuzca geçmesidir, bir diğeri hız limitinin aşılmasıdır, bunun örnekleri her yerde var. Bir diğer konu park, adam kaldırımın üzerine park ediyor, yolun önünü kapatıyor ve ceza kesilmiyor, o araba yüzünden araba yolundan geçmek zorunda kalıyorsun. 

Aslında, şu an trafikte "saygısızlık" diye adlandırdığımız birçok olay -istisnalar hariç - "trafikte var olabilme" ve "hedefine sağ salim ulaşabilme" mücadelesinin bir yansımasından başka bir şey değildir. Zira şu an trafikte "kural tanımama" olarak görünen birçok "anormal sürücü davranışı" vatandaşın kendisi tarafından oluşturduğu kurallar bütünüdür. Bir başka deyişle, karayollarında pratiğe uymayan trafik kurallarına karşı on yıllardır bilinçaltında tepkisel olarak oluşmuş "sivil itaatsizliğin" bir yansımasıdır Türkiye'nin baş başa kaldığı trafik terörü.

Trafik terörü toplumsal duyarlılıkla en aza indirilebilir. Şu an Türkiye'de mevcut olan trafik psikolojisi; "yolda canımdan olmayayım, malıma da zarar verilmesin de bir an önce varacağım yere varayım" bilinçaltı dürtüsünü canlı tutuyor. Bir başka deyişle, Türkiye yollarında "gemisini yürüten kaptan" psikolojisi trafiğe hâkim. Siz yağmurlu bir günde, yol üzerinde uçamayan bir güvercine çarpmamak için duracak olsanız, karşınızdaki bir sürücünün trafikte kaza yapma korkularını tetiklemiş olursunuz.

Kurallar, eğer gerçeklerle örtüşmüyorsa, kuralsızlık kural olur. Kişi bir defa kural ihlali yaparsa, daha sonraki kuralları da ihlal edecek potansiyel bir suçlu hükmündedir. Kuralların anlamsızlaştığı bir toplulukta, fertler kendi kurallarını kendileri koyarlar ki yaşam devam etsin... Ancak bu durumda, resmî kurallara uyanlar ile sokakta konulmuş kurallara uyanlar arasında çatışma yaşanır ki, şu an Türkiye'de yaşanan kaos bundan başka bir şey değildir. Siz resmî kurallara uyarak trafikte seyrederseniz, sokakta oluşmuş kuralları ihlal etmiş olursunuz ki, sokak kuralının ihlali mahkemede değil, sokakta çözülür. 

Unutmayın trafik kurallarına uyarak  sadece kendi hayatınızı kurtarmak ile kalmazsınız. Bu kurallara uyarak sevdiklerinizi ve hiç tanımadığınız insanlarında hayatını kurtarırsınız