İnsanın yaratılış süreci ile ilgili yüce kitabımız Kuranı Kerimde değişik ayetlerde bahisler geçmektedir.

Bakara süresi 30.ayette; Hani Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde dünya düzeni kurmaya, ilahi hükümleri icraya, yeryüzünü imara yetkili halifeler hazırlayıp yerleştireceğim" demişti. Melekler: “Orada bozgunculuk yapacak, karışıklık çıkaracak, kan dökecek birilerini mi hazırlayıp yerleştireceksin? Oysa biz sana hamt ederek zikrediyor, seni tesbih ediyoruz. Senin kutsallığını biliyor, kabul ediyor, seni takdis ediyoruz" dediler. Rabbin: “Ben, sizin bilmediklerinizi biliyorum" buyurdu.

Ezeli ve ebedi ilmin sahibi Cenabı Allah önce Hz. Âdem atamızı daha sonra Hz. Havva validemizi yaratarak onları cennete koydu.

Âdem aleyhi selam ile Hz. Havva, Cennet’te iken kendilerine yasak edilen ağacın meyvesinden unutarak yemelerinden dolayı yeryüzüne indirildiler.

Âdem aleyhi selam ve Hz. Havva Cennet’ten çıkarılıp yeryüzüne ayrı yerlere indirildikten sonra senelerce ayrı kaldılar. Âdem aleyhi selam Hindistan’da, Hz. Havva validemiz de Arabistan ‘da kaldı. Dünyanın dert ve sıkıntılarına katlandılar. Mihnet içinde uzun yıllar ağlayıp gözyaşı dökerek tövbe ettiler.

Tövbeleri kabul olunca bir meleğin eşliğinde Hz. Âdem Aleyhi selam Hindistan’dan Arabistan’a gitti. Arabistan’a varınca, Arafat’ta Hz. Havva validemiz ile buluştu. Bu sırada Hz. Havva da Âdem’ Aleyhi selamı aramak için Cidde’den Arafat’a gelmişti. Arafat ovasında Müzdelife’de buluştular. Uzun seneler ayrı kalıp, ayrılık ateşiyle yanmışlardı. Hz. Havva onu tanıyamadı. Cebrail Aleyhi selam tanıştırdı. Nice seneler ayrı kalmanın üzüntüsü gidip, sevinç ve ferahlığa kavuştular. Beraberce Mina’ya gittiler. Melekler; Ya Âdem! Allahü Teâlâ’dan dilediğin nedir?” dediler. ” Mağfiret ve rahmet isterim” dedi

Hz. Havva validemiz ile   Âdem Aleyhi selam ile buluştuktan sonra Cenabı Allah’ın izni ile aile hayatı kurdular ve nesillerinden biri kız biri erkek olmak üzere yirmi defa ikiz; tek olarak da Şît Aleyhi selamı dünyaya getirdi. Cebrail Aleyhi selam Âdem Aleyhi selama çiftçilik işlerini, ekip biçmeyi öğretti. Hz. Âdem atamız bir yandan dünyalık işler ile meşgul olurken diğer yandan evlatlarına iyiliği emredip kötülükten sakındırmayı, Allah’a olan kulluk şuurun gereğini öğretti.

Gelişen dünya sürecinde Hz. Âdem peygamberin soyundan milletler yarattı ve her millete iyi ile kötüyü ayırmak, emir ve yasaklara uymak için peygamberler gönderdi. En son peygamber olarak da Fahri Kâinat efendimize ümmet olma şerefini bize lütfetti. Hamd olsun ne kadar şükretsek az. Galü beladaki sözümüzün gereğini yerine getirmek üzere dünya hayatı serüvenimiz Allah’ın takdir ettiği zaman diliminde başlayıp bir gün bitmekte. Doğum olduğu an ölüme doğru geri sayım başlamakta. Bu süreye ömür denilmekte.

Tabii dünya hayatının gereği olarak iş güç sahibi olunacak, dünyevi meşgaleler olacak. Bu hal kaçınılmaz bir durum. Ömür sermayesi sürecinde, ebedi alem için baki alem için bir fırsat verilmekte bu fırsatı hayıra, güzelliğe, iyiliğe kullanmak için cüzi irademizi kullanmamız istenmekte. Dünya hayatında yapığımız her fiil, eylem, söz, davranış, yaşam biçimi ilahi kameralar tarafından kayıt edilmekte, ahiret sermayemiz oluşmakta. Bu sermayemiz iyilik, güzellik ve ihsan ahlakı ile olması en büyük duamız olsa gerek.  

 Rahmetli Abdürrahim Karakoç ağabey “İNCİTME” adlı şiirinde yaratılış ve yaşama gayemizi çok güzel şekilde özetliyor:

“Gölgesinde otur amma
Yaprak senden incinmesin.
Temizlen de gir mezara
Toprak senden incinmesin.

Yollar uzun, yollar ince
Yol kısalır aşk gelince
Yat kurban ol İsmail’ce
Bıçak senden incinmesin.

Burdayım de ararlarsa
Doğru söyle sorarlarsa
Tabutuna sararlarsa
Bayrak senden incinmesin.

İl göçsün göçtüğün vakit
Yol yansın geçtiğin vakit
Suyundan içtiğin vakit
Kaynak senden incinmesin.

Toz konmasın sakın sana
Hakkı geçer halkın sana
Gücenmesin yakın sana
Uzak senden incinmesin.”

Ömür sermayemiz her gün geçtikçe azalmakta, tükenmekte. Geriye baktığımızda aslında mal mülk, makam mevki, çoluk çocuk, dünyalık nimet ve külfetler yaratılışız gayemiz Allah’a kulluk vazife şuurumuzun, insanlı kalitemizin ortaya çıkması için bir imtihan aracı. Cenabı Allah bitiş finalimizi imanı kâmil ile kalbi selim bir şekilde Hz. Azrail aleyhi selama teslim etmeyi nasip etsin.

Onun için öyle bir hayat yaşayamaya gayret edelim ki, kabre konduğumu zaman, yaratılışımızın özü olan toprak bizi bağrına bassın, “Toprak senden incinmesin”.

Dua buyurun efendim.

Baki selamlar.

Kaynak: https://www.islamveihsan.com/insanin-yaratilis-gayesi-ve-hikmetleri.html