Öncelikle Huawei ambargosu ile medyada geçen Ticaret savaşları, teknoloji savaşlarına dönüşüyor ifadesi gerçeği pekte yansıtmamaktadır. Ticaret savaşları, ticaret savaşıdır. Bu savaş, tırnak içerisinde teknolojik ürünlerin ticaretinde olabileceği gibi tarım ürünlerinde veya ticaret savaşlarının başlangıç noktası olan demir -çelikte olabilir. Ticaretten bağımsız, örneğin; soğuk savaş döneminde ABD ve SSCB (Bugünkü Rusya) arasındaki uzay teknolojileri arasındaki yarışa “Uzay Savaşları” denilebilir. Tekrar başa gelirsek, şu anki mevcut duruma Ticaret Savaşları demiş de olsak, bu savaşların arkasındaki temel amaca bakmak gerekir.  

AMAÇ NE? 

  • ABD’nin hegemonik gücünü tekrar sağlama telaşı (ekonomi politik)
  • Küreselleşmenin tüm nimetlerinden faydalandıktan sonra diğer ülkelerinde rekabetçi olmaları ile birlikte, tekrar küreselleşme alternatifi olan Merkantilist ve korumacı politikalara geri dönme amacı (ekonomik)
  • ABD’nin sıralama bağlamında eşitler arasında birinci olmaktan ziyade, tek olma düşüncesi (ekonomi politik) 
  • Yeni bir dünya düzeni kurma telaşı (ekonomi politik) 

HUAWEİ AMBARGOSUNUN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ VE BİZE YANSINMALARI  

  • ABD’nin Huawei’nin İran ambargosunu deldiği iddiasıyla Kanada’da Huawei’nin Mali İşler Direktörü (CFO) Mıng Vancou'nun tutuklatması. (Neden tutuklatması diyorum,  öncesinde ABD’nin Kanada’yı NAFTA anlaşması ile terbiye etme sürecini unutmayalım) 
  • Bizdeki karşılığını hatırlayalım Halkbank Genel Müdür yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın İran ambargosunu deldiği sebebi ile ABD’de tutuklanması ve ceza alması 
  • Ticaret Savaşları kapsamında Çin’e başlangıçta demir ve çelik ürünlerinde ek vergi koyması 
  • Bizdeki karşılığı;  belirli bir süre sonra aynı ürünlerde demir-çelikte bize de ek vergi koyması 
  • ABD’nin Venezüella’da açıkça hükümeti devirme girişimleri ve kendi işbirlikçilerini başa geçirme gayretleri 
  • Bizdeki karşılığı; 15 Temmuz sürecinde ve sonrasında ABD’nin ülkemize ve hükümetimize olan ve gizlice  (açık etmeden) yürüttüğü kirli planlar ve girişimleri  
  • Biraz daha gerilere gidersek, tırnak içerisinde ARAP BAHARI süreci ve coğrafyanın yıkım projesi 
  • Bizdeki karşılığı: Gezi eylemleri (çok şükür biz o yıkımları yaşamadık ve kirli planları yine bozduk) 
  • ABD’nin Huawei firmasına uygulamaya koyacağı ambargo 
  • Bizdeki karşılığı : ?

TÜRKİYE İÇİN ABD NEDİR? NE DEĞİLDİR? 

  • ABD stratejik ortağımız değildir/ Dostumuz hiç değildir. 
  • ABD bizi savunmamaktadır / Rahip Brunson sürecinde ülkemize yapılan döviz saldırıları, Suriye’de Teröristlerle işbirliği yapması, tırnak içerisinde ABD’nin Suriye’den çıkma sürecinde Türkiye’yi güçlü dolarlarımızla döveriz tehdidi, FETO’yu bize iade etmemesi yani himaye etmesi, S400 sürecinde üstü kapalı uluslararası medya kuruluşları ile ekonomik tehditler yaparak bize saldırmaktadır.

ABD İÇİN TÜRKİYE NEDİR? NE DEĞİLDİR? 

  • ABD’nin her dediğini yapmayan ve güçlü ve bölgede lider ülke olan TÜRKİYE, ABD için tehdittir. 
  • Filistin’i savunan ve İsrail’i dizginlemeye çalışan TÜRKİYE, ABD’nin planını bozan bir ülkedir 
  • S400 kararı ile ABD’ye sen alternatifsiz değilsin,  hatta mevcut politikalarınla artık alternatif değilsin diyebilen TÜRKİYE, ABD için soğuk duştur
  • ABD’nin hegemonik düzen oluşturma sürecinde bu coğrafya ’da TÜRKİYE, ABD için en büyük risktir. 

KİM GARANTİ EDEBİLİR? 

ABD’nin, Çin menşeli olan uluslararası Huawei firmasına yaptığı ambargonun bir benzerini bizim firmalarımıza yapmayacağını kim garanti edebilir. Örneğin önemli bir ticaret partnerimiz olan İran ile ticareti veya S400’ü bahane ederek bize ambargo koymayacağını kim garanti edecek. Bizim teknolojik bir dünya markamız yok ama koskoca Türk Havayollarımız var. Tüm dünyada marka olabilmiş tek şirketimiz. ABD,  THY’larına uçuş yasağı koyarsa ve diğer ülkeleri buna uygulamaya zorlarsa ne olacak?  Ya da Türk Bankalarına SWİTFT transferlerini durdurursa ne olacak? Umarım ki yukarıda yer alan onuncu maddenin karşılığı burada yazdıklarım olmaz. Burada bahsettiğim ABD tehdidi aynı zamanda diğer ülkeler için özelliklede Avrupa için geçerlidir. 

O yüzden hem İran’a hem Venezüella’ya hem de Çinli Huawei firması için yapılanlara sadece Türkiye değil, tüm dünya tavır almalıdır. 

O yüzdendir ki Ticaret savaşları, teknoloji savaşlarına dönüşmemekte, o yüzdendir ki,  Ticaret Savaşlarının arkasındaki esas amaç;  “ABD’nin Hegemonik gücünü koruma ve yeni dünya düzeni kurma telaşıdır” 

FARKINDAYIM…

ABD ile Türkiye’nin ekonomik güçleri ile diğer güçleri arasında uçurum olduğunun farkındayım. Dolayısı ile yapabileceklerimizin de sınırlı olduğunu çok iyi biliyorum ama aynı zamanda da ABD’nin bu coğrafyada mevcudiyetini sürdürebilmesi için, Türkiye gibi güçlü bir ülkeye ihtiyacı olduğunun da farkındayım. Dolayısıyla elimiz çoklarının düşündükleri aksine boş değil hatta oldukça dolu. Buradan hareketle şu soruyu soralım. Mademki ABD’nin Türkiye’ye bu coğrafyada ihtiyacı var neden ABD, Türkiye ile didişiyor? 

Cevabını yukarıda kendime göre verdiğimi düşünmekteyim. Yani birinci seçenek olarak;  ABD’nin istediklerini yapan bir Türkiye ile ikinci seçenek olan, ABD’ye hayır bu doğru değildir. Aslında böyle olacak diyen Türkiye bağlamında düşündüğümüzde,  ABD’nin Türkiye ile didişmesi “ikinci Türkiye” iledir. Dolayısıyla hem ülke içi siyaseti, hem de yakın coğrafya siyasetlerini bu bağlamda düşünmemiz ve resmin belirli bir kısmına değil de bütününe bakmamız gerektiği kanaatindeyim.  

SONUÇ: Tarihsel bir süreç içerisinde geçmişten günümüze “ekonomi politik” bir okuma yaparsak şu an içinde olduğumuz zaman diliminin bir kırılma dönemi olduğu görülecektir.