Türk Dil Kurumuna(TDK) göre tarımın tanımını “ Bitkisel ve hayvansal ürünlerin üretilmesi, kalite ve verimlerinin yükseltilmesi, uygun koşullarda korunması, işlenip değerlendirilmesi ve pazarlanması, ziraat" denilmektedir. Tarım bitkisel ve hayvansal üretim olmak üzere iki ana üretim sektörüne ayrılmakta olup ülkemizde tarımsal faaliyetler içerisinde bitkisel üretimin payı çoğu yerde hayvancılığın en az iki katı kadar fazladır.

Konya’da tarım sektörü, istihdam edilen nüfus, ürün çeşitliliği, üretim miktarı ve ülke tarımsal üretimine önemli katkısıyla, ülkede gıda güvenliği açısından önemli bir yere sahiptir. Konya tarımın başkentidir. Tarımın Başkenti ifadesinin boş bir cümle olmadığını Tarım ve Orman Bakanı Sayın Bekir Pakdemirli’nin son istatistiklere dayandırdığı şu cümleler daha net anlatmaktadır. Sayın Bakan; “Ülkemizde buğdayın yüzde 10'u, arpanın yüzde 14'ü, şeker pancarının yüzde 29'u, kuru fasulyenin yüzde 24'ü, patates, buğday ve arpa tohumluklarının yüzde 29'u, yağlık ayçiçeğinin yüzde 16'sı burada üretiliyor. Sütün yüzde 6'sı buradan geliyor. Konya, 2,7 milyar adet yumurta üretimiyle de hem tahıl ambarımız hem de hayvansal protein depomuzdur” demiştir. Bunlardan başka bazı ürünlerde de Konya önemli bir pay almaktadır. Örneğin Havuç üretiminde  %62, patates’te %12, haşhaş’ta %27,  yonca tohumculuğunda %21, acı baklada %100 ve lale’de %99 pay almaktadır. Tarımın stratejik bir sektör olduğunun toplumu her kesimi kabul etmektedir. Yukarıda verilen rakamlara göre Konya bazı ürünlerde daha da önemli bir il olmaktadır.

Ziraat, çiftçilik Hz. Adem atamız ile başlayan bir meslektir. Gelişmesi bulma, toplama, yetiştirme ve ıslah şeklinde olmuştur. Türkiye’de zirai eğitim nasıl gelişti kısaca bir bakalım. Ülkemizde zirai eğitim 1891 yılında Halkalı Yüksek Ziraat Okulunun açılmasıyla başlamış Yüksek Ziraat Enstitüsü ve Ankara Ziraat Fakültesi ile 1955 yılına kadar devam etmiştir. 1955 yılında Ege, 1957’de Atatürk ve 1969’da Çukurova Üniversitelerinde Ziraat Fakülteleri açıldı. Bugün 39 üniversitede farklı isimlerle de olsa zirai eğitim veren fakülte ve 5 bine yakın zirai eğitim öğretimine devam etmekte olan öğrenci bulunmaktadır.

Tarım ve Orman Bakanı Sayın Bekir Pakdemirli 27 Şubat 2020 tarihinde yaptığı açıklamada; Tarım ve Orman Bakanlığı`na 1.153 Mühendis (699 Ziraat Mühendisi, 363 Gıda Mühendisi, 101 Su Ürünleri Mühendisi), 11 Sağlık Teknikeri, 50 Teknisyen, 139 Tekniker ve 790 Veteriner Hekim olmak üzere toplam 2.153 sözleşmeli personel alınacağını belirtmişti. İhtiyaç hissedilirse hemen alınır (örnek korona salgınından dolayı sağlık Bakanlığına 32.000 kişi alımı gibi). Prof. Dr. Saraç, üniversite hastanelerine 5 bin 814 hemşire, 1130 sağlık teknikeri, 295 röntgen teknisyeni, 89 psikolog, 87 biyolog ve çeşitli unvanlarda 406 olmak üzere toplam 8 bin 635 sözleşmeli personel kadrosu ihdas edildiğini bildirdi. Personel sıkıntısı çeken üniversite hastaneleri için bu habere de doğrusu çok sevindim, hayırlı olsun. Demek ki ihtiyaç olduğunda devlet kadro verebiliyor.

Her yıl Ziraat Fakültelerden yaklaşık 4.000 den fazla Ziraat Mühendisi mezun olmaktadır. Devlet memuru olmak isteyenlerin girdiği Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS)`na başvuran Ziraat Mühendislerinin sayısı 30.000’ler ile ifade edilmektedir. Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde yeni kadrolar alınarak çalışan personel, Ziraatçı, Veteriner ve Gıdacı sayısı acilen kat kat artırılmalıdır. Hayvancılık işletmelerinde veterinerin ve kontrol mekanizması için gıdacıların sayıları artırılmalıdır. Yeterli ve güvenli gıda için arazide çalışan ziraat mühendislerinin sayısı daha çok artırılmalıdır ki gelecekte topluma sağlıklı gıda üretimi sağlanabilsin. Aksi halde yiyecek ekmek ve sağlıklı ürün bile bulmakta çok zorlanabiliriz.

Tarımsal üretim, önemli olduğu kadar bölgenin iklim ve toprak özelliklerinden etkilendiği için oldukça da riskli bir sektördür. Tarım, normal dönemlerde özellikle dışa açık ekonomilerde rekabet edilebilir bir yapıya sahip olduğu takdirde, ülke ekonomisine önemli katkılar sağlayabilir. Olağanüstü dönemlerde tarımsal üretim kendi insanı doyurabilmeli, milli olmalı, ilgili sektörlere hammadde üretebilmeli ve dışa muhtaç olmamalıdır. Bu yıl böyle bir yıl yaşayabiliriz. Daha önceleri olduğu gibi paramız var alırız diyemeyiz. Unutulmamalıdır ki her zaman paranız olsa da dış ülkelerden tarım ürünü alamayabilirsiniz. Geçtiğimiz haftalarda dünyanın en büyük tahıl ihracatçılarından olan Kazakistan ihracatçılarına yasaklar getirmeye başladı. Muhtemelen bu salgın sonuçlarına göre diğer ülkelerde benzer önlemleri almaya başlayabilirler ki görünen de öyledir.  O nedenle üretmeliyiz, daha çok üretmeliyiz, üretim yollarını ve takiplerini ciddi kontrol altında tutmalıyız. Tarımı milli halde tutmalıyız.

Teknolojinin hızlı geliştiği Tarım 4.0’a geçme gayretlerinin sürdüğü bu yıllarda artan nüfusu beslemek, sağlıklı ve güvenilir gıda üretmek yenilikleri uygulamakla mümkün olabilecektir.  Tarımdan kaçmakta olan genç nüfusu kırsalda tutma projeleri geliştirmeliyiz. Gelecekte tarımda çalışan bilgili üreticiler, robotlar, otonom traktörler ve yeni teknolojik ekipmanlar yaygınlaşacağı bilginin hızlı akışı gerekmektedir Bu akış ziraatçıların görevidir. Tarladan tüketim noktalarına tarımsal ürünlerin ve gıdanın getirilmesi hususunda teknoloji kullanımı yanında tüketiciye güven verilmelidir. Bunun içinde tüketici yediğinin nasıl yetiştiğini bilmeli, üretilenin sağlıklı olarak üretildiği ve tüketim noktasına geldiğine güvenmelidir.

Eğer tarımsal üretimler aksatılır ise ülke insanı ürün bulduğuna şükrederek gıda fiyatlarında ki artışa hazır olmalıdırlar. Kaldı ki tarımsal üretimi etkileyen küresel ısınmanın da kısıtlayıcı bir faktör olarak üretime etki yapacağı tahmin edilmektedir.

 Paramızı dış üreticilere değil kendi üreticilerimize destek olarak vermeliyiz ki daha çok üretsinler. Bunun gerçekleşmesi için Ziraat Mühendisleri daha fazla sahada olmalı, üretimin her safhasında bilgisiyle çiftçinin yanında olmalıdırlar. Üreticinin tarlasında, serasında, bahçesinde, bağında, ahırında ve ağılında her faaliyet alanında yanında “Aşk ile Çalışan Yorulmaz”  ilkesi ile çalışan Ziraat Mühendisleri olmalıdır. Üretim yeterli ve sağlıklı olduğu zaman ülke insanının beslenmesi de daha düzenli olacaktır. Sağlıklı beslenen toplumda sağlık giderleri de azalacağından ülke bütçesi sağlık harcamalarına değil daha fazla yatırımlara aktarılacağı için sağlıklı tarımsal üretim şarttır.

Tarımcılar, özellikle Ziraat mühendisleri ülke bazında tarımsal üretimin yeterli, sağlıklı ve sürdürülebilirliğinde çok önemli görev üstlenmektedirler. Bu nedenle sahada çalışan ziraat mühendisi sayısının arttığını daha çok takdir edildikleri günleri görmek dileklerimle hoşça kalınız.

Ramazan ayınızı tebrik eder hayırlara vesile olmasını dilerim.