Pandemik COVİD 19 salgını bir halk sağlığı krizi olmasına rağmen bu virüsün küresel ekonomi üzerinde çok daha geniş bir etkiye sahip olacağı ve dünya çapında sosyo-ekonomik bazı problemlere de yol açacağı beklenmektedir. Geçmiş yazılarımda da bazı hususları belirtmiş olduğumdan bu yazımda da bazı hususlara değineceğim.  

Korona virüsü ilk defa Çin'de görüldü ve dünyada çok hızlı yayıldı. Uluslararası Para Fonu'na göre Çin, son on yılda küresel ekonominin merkezi haline geldi ve 2018'de dünya GSYİH'sına yüzde 18,67 katkıda bulunduğu, bu büyük ekonomideki görülecek sarsıntının dünyayı etkileyeceği belirtilmektedir. Çin aynı zamanda çok sayıda ikili ve çok taraflı ticaret anlaşmasıyla küresel ticaret içerisinde olan dünyanın en büyük ticaret ülkeleri arasındadır. Ülkenin GSYİH'sında ormancılık ve balıkçılık da dahil olmak üzere tarımın payı azalmakla birlikte, 2018 yılında ulusal GSYİH'ya katkısı yüzde 7,19 olmuştur. Ülkenin ihracat ve ithalatı, dünyanın tüm bölgelerini kapsayan tarımsal ve kaynakları kapsamaktadır. Çin tarımsal ürünlerde kendine yeten bir ülke değildir, bu nedenle koronavirüs salgınının, Çin ve yurtdışında, tarım fiyatları ve piyasaları üzerindeki olası dalgalanmaya ve tarımsal arz ve talep miktarına etkisi mutlaka görüleceği tahmin edilmektedir. Türkiye'de 2018 yılında tarımsal GSMH da bir önceki yıla göre %14.5 gelişme hızına ulaşmış ve toplam GSMH'da tarımın payı %5.8 olmuştur. Türkiye'de nüfus her yıl 1 milyona yakın artarken, tarımsal nüfus 2018 yılında 5 milyon 297 bin kişiye düşmüş olup istihdam edilenlerin %18,4'ü tarımda çalışmaktadır.  2000'li yılların başında 26.5 milyon hektar olan tarım alanımız, 2018’e kadar 3.3 milyon hektar azalarak 23.2 milyon hektar alana düşmüştür. Tarımda çalışan çiftçi sayıda giderek azalmakta ÇKS'ye göre 2018'de 2 milyon 103 bin 765 kişiye düşmüştür. Tarım alanları ve tarımsal üretim her yıl biraz daha gerilemektedir. Türkiye’de 2018 yılı tarımsal ürün ihracatı 20.6 milyar dolara çıkarken, ithalatı 17.7 milyar dolarda kalıyor. Tarımsal alanların ve tarımda çalışan nüfusun azalması ve yaşlanması ve tarım ürünlerin son yıllarda ithalatındaki artış hızı ihracata hızına göre daha fazla olması ülkemiz için bir tehlike olarak görülmelidir.

Salgının önümüzdeki günlerde yayılış hızı dünyada ve ülkemizde ekonomi veya tarım sektörü üzerindeki bu etkiyi daha da artırabileceği tahmin edilmektedir. Salgının tarım sektörü üzerindeki beklenen etkisinin mutlaka olacağıdır. Ülkemizde tarımsal faaliyetlerin özellikle ilkbahar ekim döneminde yaygın görülmesi ilk önce sağlık tedbirlerinin alınması doğru görülmekle birlikte tarımsal faaliyetler için de gerekli tedbirler  alınmalıdır.  

  • Büyük işletmeler yanında küçük çiftlik sahibi çiftçilere de  teşvikler sunulmalı,Zirai işletmelerin kredi ödeme tarihleri ertelenmeli ve duruma göre yeni bir takvime bağlanmalı,
  • Küçük çiftçilerin üreteceği ürünlerde en düşük alım fiyat garantisi verilmeli,
  • Bu dönemde kullanılacak olan girdilerin (tohum, gübre ve ilaç vs.) temini sağlanılmalı,
  •   KOBİ'lerde olduğu gibi tarımsal işletmelerde çalışanlara hibe yoluyla destek verilmeli,
  • Tarım sektörüne çok düşük faizle uzun vadeli, ürüne karşılık  krediler verilmeli,
  • Tarım ürünleri alım fiyatı önceden belirlenmeli, stratejik ürünlerde ön ödeme(avans) sistemi getirilmeli,
  • Güçlü olan çiftçi kooperatiflerinin üyelerinin üretimlerini sürdürebilmeleri için maddi veya üretim girdileri olarak destek vermeleri,
  • Tarımsal girdi sağlayan firmaların kriz döneminde üreticilere destek vermeleri,
  • Tarımsal ürünleri işleyen fabrikaların kriz döneminde üreticilerine destek vermeleri,
  • Tarımda çalışan yabancı uyruklu ve vatandaşımız olan mevsimlik işçilerin sosyal güvenceleri sağlanılmalı,
  • Salgının şiddeti göz önüne alındığında bölgelere ve risk seviyelerine göre farklılaştırılmış salgın kontrol önlemleri alınmalı,
  • Salgın riskinin yüksek olduğu bölgelerde üretime alternatif ürünler kazandırılarak üretim faaliyetlerini uzatacak organizasyona gidilmeli,
  • Gıda tedarik zinciri ve satış yerleri hakkında ki mevzuatlar kusursuz uygulanmalı,
  •  Tarımsal üretimde iş gücünü daha da azaltacak mekanizasyona gidilmeli,
  • Tarım ürünlerinin ticaret ve ihracat faaliyetlerinin sürdürülmesin de hayati önem taşımakta olan çiftçiler için ihracata ve gıda ithalatına bağımlı olan ürünlerde sağlıklı ithal ve ihraç yolu kısa sürede açılmalı, 
  • Gıda üretiminde ve tarım sistemlerimizin güçlü ve zayıf yanları daha iyi analiz edilerek gelecek için değerlendirilmeli, 
  • Çiftçilerin tarıma dayalı endüstrilerin çalışır durumda tutabilmeleri için gerekli tüm desteği almaları sağlanmalı,
  • Enflasyonun istenilen seviyede tutulabilmesi için  tarımsal üretim aksatılmamalı,
  • Çiftçilerin her zaman yanında olunduğu hissettirilerek sağlık, güvenlik ve tüm Türkiye'nin refahı olacağı unutulmamalı,
  • Tarımsal faaliyetlerin yoğun olduğu önümüzdeki birkaç ay içinde çiftçilerimiz aktif olacaklarından genel hijyen  kurallarına uymalı, kalabalıklardan kaçınmalı ve  sosyal mesafeyi korumalıdırlar,