Tarafın, Sözcülüğüne Soyunmuş Zamane Basını

Ermenek'te su basan kömür ocağında halen 8 insanımız bulunuyor. Aradan geçen bunca zaman zarfında bu insanlarımıza ulaşmak mümkün olmadı. Onlar orada dışarıda olanlardan habersiz, gücüne inandıkları devletin elinin kendilerine uzanmasını bekliyorlar. Bu güçlü el oraya uzanır mı, bilinmez ancak bu ocakta meydana gelen facia bölgede yaşanan asıl faciaya dikkat çekti.

Bölge halkı yıllarca karın tokluğuna bu madenlerde çalıştırılmış. İnsanlar kendilerine veya babalarına 10 liralık bir ayakkabı alabilecek bir kazanca dahi sahip değillermiş. Biz bu faciayı ancak ocaktan çıkarılan sekiz canın cenaze namazı kılındığı vakit fark edebildik. Ocaktan çıkarılan bir şehidimizin babası cenaze namazına ayağında yırtık lastik ayakkabıları ile katıldı. Bu görüntüyü sanıyorum hükümete muhalif olan bir gazeteci veya kameraman çekip bütün dünyaya gösterdi.

Bu ufacık ayrıntıyı(!)çekip birden gündeme getiren, bundan önce köylüye ve sıradan vatandaşa hiç önem vermeyen paralel yapılanmanın sözcülüğü için kendini paralayan, hükümet karşıtlarının taraftarlığına soyunmuş, zamane basını oldu. Halbuki diğer cenahta yer alan ülkenin güllük gülistanlık olduğunu insanlara anlatmayı kendisine görev addetmiş bî-taraf basınımız, cenaze namazı haberini verirken cenaze kelimesini dahi kullanmaktan kaçınmıştı, sırf vatandaşlarımızın ruh sağlığı bakımından.

İzlediğim birkaç çok böyyük kanal kılınan cenaze namazını “Ocaktan çıkarılan işçilerimiz için düzenlenen tören” şeklinde vermeyi daha uygun bulmuşlardı. Hattı zatında haber de öyle verilmeli idi. Özel uçakların alındığı, duble yolların yapıldığı, marmarayların hizmete sokulduğu, Ak Sarayların imar edildiği bir ülkenin görüntüsü yırtık lastik ayakkabılar ile ayaklar altına alınamazdı.

Başımızda kul hakkı yemekten korkan, gittiği cenaze evlerinde Kur'an okuyan, Cuma namazlarını hiç kaçırmayan (çekilen kamera görüntülerinden biliyoruz. Bu görüntüler ahrette delil olarak sunulacak) Fırat kenarında bir çobanın sürüsünden bir Kurt koyun kapsa vicdan azabından uyuyamayan yöneticilerimizin bulunduğu bir ülkenin vatandaşları olarak bizi nelerle kandırmaya çalışıyorlar?

Halbuki ülkemiz o kadar gelişti ki girişimci insanlarımız daha otuzuna gelmeden gemi filoları kurabiliyorlar, sıfırdan başlayarak milyoner olup cari açığın bir bölümünü kapatma görevini kendiliklerinden üstleniyorlar. Böylesine muhteşem gelişmeler yaşanırken haddini bilmezin birisi kalkıp ülkenin bilmem neresinde, maden faciası yaşanmasa yerini haritada dahi gösteremeyeceğimiz bir yerde yaşayan bir insanın yırtık ayakkabısını gündeme getiriyor.

Hatta utanmazlığı daha da ileri götürüp valimizin gönlünden kopup gönderdiği bir kara lastiği dahi küçümseyip bunu kamuoyuna duyuruyorlar. Bu aymazlar bilmiyorlar ki bu ayakkabı parası ile 10 tane simit alınıp on vatandaşın karnı doyurulurdu. Devlet bütçesinden alınan bu para yüzünden 10 vatandaşımızın bir günlük iaşesi ayakaltına alınmış oldu.

Bütün bu olanları üzüntü ve ibretle seyrediyoruz. O şaşmaz hesabın görüleceği kıyamet gününde, taraftarların sözcülüğünü yapan zamane gazeteleri de hesaba çekilecekler. Ülke için çalışan, gece gündüz uyumayan, dış görüntümüzü olumluya çevirmek için(demek içimiz berbat bir görünüm arz ediyor.)  Ak Saraylar yaptırma talihsizliğine uğrayan yöneticilerimiz de elbette haklarını bu densizlerden “boynuzsuz koçun boynuzlu koçtan hakkını alacağı” o hesap gününde alacaklardır.

ONLARI ALLAH'A HAVALE EDİYORUM!

***

Geçenlerde bir grup eşcinsel eylem yapmıştı. Bizde bu eylemi “AHLAKSIZLAR” başlığı ile okuyucuya duyurmuştuk. Bu haberi yaparken tek dayanak noktamız, mensubu bulunduğumuz İslam Dininin bize bildirdiği hükümler idi. Kutsal kitabımızda bahsedilen LUT KAVMİ gibi bir sona uğrama korkusu bizi bu insanları uyarmaya itmişti. Ancak bu kişiler bu uyarımızı anlamakta zorlandılar veya anlamamak işlerine geldi.

Bu gösteriyi organize edenlerden birisinin de AK Parti LGBTI basın ve yayın danışmanı olduğunu söylemesi bizi şaşırttı. İslami bir kimlik taşıdığını söyleyen, İmam Hatip okullarının sayısını artırmaya çalışan AK Partinin böylesine insanlarla ne tür ilişkisi olabilir ki?

***

İşe giderken 44 numaralı otobüsü kullanmak zorundayım. Otobüs duraklarında tarifeler var, bu tarifeye bakarak hangi otobüsün ne zaman geleceğini öğreniyor ve ona göre bekliyoruz. Ancak bu tarifeler 44 numaralı hat için geçerli değil sanıyorum. Tarifeye bakıyoruz otobüs on dakika sonra gelir diyoruz. Bizim bu on dakikamız 40-45 dakikayı buluyor. Bu tarifeyi hazırlayan şahıslardan bir istirhamım olacak. Lütfen 44 numaranın karşısına saat yazmayın. Sadece “Bekleyin, otobüs gelince binersiniz” notunu düşün ki otobüs gecikince bizler boş yere sizlere beddua etmeyelim.

Uyanmak yok, uyumaya devam!