Su, canlıların hayatını sürdürmesi için gerekli olan ve bu sebeple hayati önem taşıyan, dünya üzerindeki en mucizevi nimettir.

İnsan vücudu büyük oranda sudan oluşmaktadır. Vücudumuzdaki su oranı yasam sürecimiz boyunca değişim göstermektedir. Yeni doğan bir bebekte vücut ağırlığının yüzde 75’i sudan oluşmakta iken bu oran çocuklarda yüzde 70, yetişkinlerde yüzde 60 ve yaşlılarda yüzde 50 şeklindedir. Yetişkin bir insan, bir kısmı yiyeceklerden karşılanmak üzere günde 2-3 litre suya ihtiyaç duyar.

Suyun insan vücudundaki rolü ise aşağıdaki gibi sıralanabilir:

• Beynin yüzde 75’i sudur. (Orta derecede susuz kalmak, baş ağrısı ve baş dönmesine yol açabilir.)

• Su nefes almak için gereklidir.

• Vücut sıcaklığını düzenler.

• Tüm hücrelere besin ve oksijen taşır.

• Kanın yüzde 92’si sudur.

• Nefes almak için oksijeni nemlendirir.

• Hayati organları korur ve yastık görevi görür.

• Gıdayı enerjiye çevirmeye yardımcı olur.

• Besinlerin emilimine yardımcı olur.

• Atıkları uzaklaştırır.

• Kemiklerin yüzde 22’si, kasların yüzde 75’i sudur.

***

Dünyadaki toplam su miktarı 1,4 milyar km’tür. Bu suların yüzde 97,5’i okyanuslarda ve denizlerde tuzlu su olarak, yüzde 2,5’i ise nehir ve göllerde tatlı su olarak bulunmaktadır. Bu kadar az olan tatlı su kaynaklarının da yüzde 90’ının kutuplarda ve yeraltında bulunması sebebiyle insanoğlunun kolaylıkla yararlanabileceği elverişli tatlı su miktarının ne kadar az olduğu anlaşılmaktadır.

Türkiye’de yıllık ortalama yağış yaklaşık 643 mm olup, yılda ortalama 501 milyar m suya tekabül etmektedir. Bu suyun 274 milyar m’ü toprak ve su yüzeyleri ile bitkilerden olan buharlaşmalar yoluyla atmosfere geri dönmekte, 69 milyar m’lük kısmı yeraltı suyunu beslemekte,158 milyar m’lük kısmı ise akışa geçerek çeşitli büyüklükteki akarsular vasıtasıyla denizlere ve kapalı havzalardaki göllere boşalmaktadır. Ülkemizin brüt yerüstü suyu potansiyeli 193 milyar m civarındadır.

Dünya ortalamasına yakın seviyelerde Türkiye’de de suyun yüzde 73 ‘ü tarımda, yüzde 16’sı konut ve yaşam alanlarında, yüzde 11’i sanayide kullanılıyor.

Ülkemizde tarımsal sulamanın yüzde 75’i salma sulama, yaygın deyimiyle vahşi sulama ile yapılıyor. Son yıllarda yapılan destekleme ve çabalara rağmen, damla sulama oranı yüzde 5, yağmurlama sulama alanı yüzde 20 seviyesinde. Dolayısıyla suyun verimli kullanıldığı söylenemez.

Dünya nüfusu (8 milyar) ve artan tüketime paralel olarak, bu nüfusun temel ihtiyaç (Su, Gıda ve Enerji) talepleri de artmaktadır. Hayatımızın vazgeçilmezi suyun döngüsünü şu şekilde izah edebiliriz.

***

İslâm dini temizliğe büyük önem vermiş ve bunu başta namaz olmak üzere bazı ibadetlerin ön şartı saymıştır. Fıkıh terimi olarak “taharet” hem bedende, elbisede ve çevrede bulunan maddî kirlerden (necaset) hem de abdest ve gusül gibi hükmî kirlilik halinden (hades) temizlenmeyi kapsar; her iki tür temizliğin tabii ve aslî aracı sudur. Bu sebeple fıkıh eserlerinin ilk bölümü taharet konusuna ayrılmış, bu başlık altında maddî ve hükmî temizlikte kullanılmasının câiz olup olmadığı yönünden suların çeşitleri, nitelikleri ve hükümleri üzerinde geniş biçimde durulmuştur.

Dünyamızı şu günlerde büyük tehdit eden korona virüsünün temelde temizlik hassasiyetinin yetersiz olmasından dolayı hızla yayıldığı bilinmektedir. Gazetelerde açıklaması çıkan Sağlık Federasyonu Başkanı Raşit Dinç, korona virüsü kapsamında günlük hayatta alınacak 10 basit önlem ile virüse karşı mücadele edilebileceğini açıkladı. İşte  bu önlemler:

1- El hijyenine azami dikkat edilmelidir. Eller sık aralıklarla en az 20 saniye boyunca su ve sabunla yıkanmalı, yıkamanın mümkün olmaması halinde alkol bazlı el antiseptiği veya alkol bazlı kolonya kullanılmalıdır.

2- Özellikle hasta kişi ve çevresi ile temastan sonra eller mutlaka yıkanmalıdır.

3- Eller yıkanmadan yüze dokunulmamalı özellikle kirli eller ile göz ve burun temas etmemelidir.

4- Öksürürken ve hapşırırken tek kullanımlık mendiller tercih edilmeli, kâğıt mendil bulunamadığı durumlarda dirsek içi kullanılmalıdır.

5- Hasta olmuş kişilerin dokunduğu yüzeyler dezenfekte edilmelidir.

6- Uzun süre kapalı ortamlarda durulmamalı, oda sık sık havalandırılmalı ve doğrudan güneş ışığı alması sağlanmalıdır. Et ve yumurta gibi hayvansal gıdalar iyice pişirilmelidir.

7- Hasta kişilerin mümkünse kalabalık yerlere gitmemesi, eğer gitmek zorunda kalınıyorsa ağız ve burnun kapatılması, mümkünse tıbbi maske kullanılmalıdır.

8- Alışveriş merkezleri, toplu taşıma gibi kalabalık ortamlarda mümkün olduğunca uzak durulmalıdır. Sağlıklı beslenilmeli ve yeterince uyku uyumaya özen gösterilerek, bağışıklık sistemi güçlü tutulmalıdır.

9- Hazır gıdalardan uzak durularak, doğal ve taze besin tüketimi ile yararlı bakteriler içeren ev yoğurdu gibi besinlerin tüketimi artırılmalıdır. Tuzlu ılık su ile boğaz gargarası yapılması ve bol ılık su tüketimi virüsün yerleşmesini engelleyebilir.

10- Hastalık belirtileri olan yüksek ateş, kuru öksürük, kas ve eklem ağrıları, solunum zorluğu gibi belirtiler başladığı zaman vakit kaybetmeden ve maske takılarak en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır."

***

Hayatın kaynağı ve bilinen bütün hayat formlarının vazgeçilmez öğesi olan su yerkürenin yapısı ve canlıların yaşaması için hayatî öneme sahiptir. “Su” anlamına gelen mâ’ kelimesi Kur’an-ı Kerîm’de altmış üç ayette geçer.

Yüce Kitabımız Kuran-ı Kerim’de muhtelif ayetlerde su bahsi geçmektedir. Bunlardan birkaçını sizler ile paylaşmak işitiyorum:

Enam suresi 99. Ayet ” Gökten su indiren O’dur. (Buyurdu ki:) İşte biz her çeşit bitkiyi onunla bitirdik. O bitkiden de, kendisinden üst üste binmiş taneler bitireceğimiz bir yeşil bitki, hurmanın tomurcuğundan sarkan salkımlar, üzüm bağları, zeytin ve nar bahçeleri meydana getirdik; birbirine benzeyeni var, benzemeyeni var. Meyve verirken ve olgunlaştığı zaman her birinin meyvesine bakın! Kuşkusuz bütün bunlarda inanan bir toplum için ibretler vardır”

Nahl suresi 10.ayet  “Gökten su indiren O’dur. Ondan hem kendiniz için içecek su hem de hayvanlarınıza yedireceğiniz bitkiler verir.

Nahl suresi 11.ayet  “ Allah o su ile size ekin, zeytin, hurma, üzüm ve daha türlü türlü ürünler de bitirir. İşte bunda düşünen bir topluluk için büyük ibret vardır.”

Nahl suresi 65.ayet  “Allah gökten su indirip onunla ölmüş toprağa hayat vermektedir. Kuşkusuz bunda dinlemesini bilen bir topluluk için açık delil bulunmaktadır.”

Mülk suresi 30.ayetDe ki: “Söyleyin bana: Eğer suyunuz yerin dibine çekiliverse, size kaynağından akıp duran yeni ve tatlı bir suyu kim getirebilir?” buyurmaktadır.

Türkiye Diyanet İşleri tarafından, mülk suresinin30.ayetinin tefsiri şu şekildedir: 

“Allah’ın kudretini, lutufkârlığını yeniden hatırlatan bu ayet 15 ve 21. ayetlerle bağlantılı olup kuvvetli ihtimalle Hz. Peygamber ile müşrikler arasında geçen bir tartışmanın sonucu olarak onlara yöneltilmiş eleştiri ve uyarı amaçlı bir sorudur. 15. ayette Allah’ın yeryüzünü kullanışlı hale getirdiği ifade edildikten sonra insanlardan O’nun yarattığı rızıklardan yararlanmaları istenmiş; 21. ayette de rızkın Allah’a ait olduğu, O verdiği rızkı kestiği takdirde rızık verecek birinin asla bulunmayacağı bildirilmişti. Burada da rızıkların en önemlisi ve hayatın ana unsuru olan suyun yerin derinliklerine çekilmesi halinde Allah’tan başka yeryüzünde su yaratacak bir gücün bulunmadığına işaret edilerek, böylesine eşsiz kudretin sahibi yüce Allah’ı bırakıp da bâtıl tanrılara tapanlar, ne kadar yanlış bir yolda oldukları üzerinde düşünmeye çağrılmaktadır”. ( Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 425-426)

Peki bütün bu açıklamaları yanında;

Vücudumuzun canlı kalmasının kaynağı su.

Tabiatta yaşamsal dengenin kaynağı su.

Canlıların yaşam kaynağı su

Bitkilerin yaşam kaynağı su

Enerjinin temel  kaynağı su.

Üretimin  kaynağı su.

Gıda üretimin  kaynağı su.

Ormanların yaşamasının kaynağı su.

Hayatımızın  vazgeçilmezi su.

Saymakla bitiremeyeceğimiz kadar hayatımızda suyun önemi var.

Peki, Mülk suresi 30.ayette “De ki: “Söyleyin bana: Eğer suyunuz yerin dibine çekiliverse, size kaynağından akıp duran yeni ve tatlı bir suyu kim getirebilir?”

İşte o zaman, yerin ve göğün sahibi alemlerin rabbi Allah’a sığınmaktan başka çaremiz yok.

Baki selamlar.