Gün yüzüne çıkan S. Arabistan’ın Türk ürünlerine uyguladığı ve tırnak içerisinde gayri resmi olarak başlattığı ambargo, yavaş yavaş resmi ağızlardan “Türk mallarına halkın boykot etmesi ve her S. Arabistan vatandaşının boykot katılmasının esas görevi olduğu” yönündeki düşmanca söylemlerden sonra geçen hafta ülkemizdeki İş dünyasını en büyük STK’ları gayet yumuşak bir şekilde ifade ettiği diyalog çağrısı veya büyükelçiliğe yazılan mektup işe yarar mı? Bence koca bir HAYIR. Hatta S. Arabistan’ın bizi istediği zemine çekme gayreti ve istersek neler yapabiliriz tüm STK’larınızı bile dize getiririz şeklindeki arka plandaki kötü gülümseyişlerine zemin mi hazırlıyoruz. Bence EVET

ÖNCE RESMİ BİR GÖRELİM

Geçen hafta verdiğim ihracat verilerine bu hafta ithalat verilerini de ekleyerek gidelim. 2019 yılı Özel Ticaret Sistemine (ÖTS) göre S. Arabistan; ülkemiz ihracatında 3,1 milyar dolar ile 16’ncı sırada yer almakta. 171 milyar dolar toplam ihracatımız içerisindeki payı ise yüzde 2 oranında dolayısıyla ihracatımıza etkisi o kadar ifade edildiği gibi çok fazla değil.

İthalatımıza baktığımızda ise 2019 yılı ÖTS sistemine göre ithalatta 1.9 milyar dolarla 26. Sırada yer almakta.

Dolayısıyla ticaret fazlası vermekle birlikte aynı zamanda toplam ihracattaki oranı yüzde 2 seviyesinde kısaca öyle ülke ekonomisini yıkacak kadar bir ihracat yok.

DİYALOGTA DİYALOG

Diyalog oldukça önemli ama karşındaki buna müsait bir tavır izliyorsa. Karşılıklı atışmada bile böyledir. Eğer siz karşınızdakini devamlı alttan alıyor ve yumuşak davranıyorsanız karşınızdaki eğer bunu anlamıyorsa üste çıktıkça çıkmaya başlar. Dolayısıyla bir yerde gücünüzü göstermeniz gerekir.

TATLI SERTİ HİÇ Mİ DUYMADINIZ?

Geçen hafta İş dünyasındaki STK’ların ortak bildirisi ve TİM başkanının Arabistan büyükelçiliğine gönderdiği mektuptaki iyi niyetli mesajları oldukça önemli idi fakat yeterli değildi.

Evet diyalog istiyoruz, düzeltmek istiyoruz. AMA karşılık göremezsek, iş dünyası olarak en şiddetli ambargoyu, Arabistan ürünlerine ve ülkemizdeki S. Arabistan yatırımlarına ve iş adamlarınıza en yüksek düzeyde vermeye hazır ve de kararlıyız cevabı verilmeliydi.

TOKAT ATILINCA DİĞER YANAK BOŞ KALDI DENMEZ

Aynen öyle tokat attın da haksızlık olmasın diğer tarafa da atta eşit olsun denmez. Buradan Doğu Akdeniz gerilimi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne hızlı bir geçiş yapacağız. Ama öncesinde kısa bir hatırlatma

MARAŞ MESESLİ

28 Eylül’deki yazımın belirli bir kısmını buradan paylaşmak isterim

“AB yaptırımları ve Doğu Akdeniz meselesinden bahsedince aklıma geldiği için sormak isterim özellikle Yunanistan ve Güney Rum kesiminin kışkırtmaları ve AB’ye güvenerek attıkları adımlara karşı ya da silahsız olması gereken bazı adaları silahlandırmaları ile biz neden Kuzey Kıbrıs’taki Maraş meselesini gündeme getirmiyoruz.”

TAM 46 YIL OLMUŞ

“1974 Barış harekatından sonra şehit kanları ile aldığımız Maraş tam 46 yıldır kullanılmaz ve atıl halde. Peki biz daha ne zamana kadar Maraş’ı böyle tutacağız. Örneğin 100 sene mi? Neden ve neyi bekliyoruz”.

ÖRNEKLERDEN GİDELİM

“Yunanistan uluslararası anlaşmaları ihlal ediyor, AB olduğu gibi Yunanistan tarafında, ABD, Güney Kıbrıs Rum Kesimine silah ambargosunu kaldırmış ve ABD Dışişleri Bakanı direkt olarak Güney Kıbrıs’ı ziyaret ediyor, oradan KKTC kesimine gitmeyerek ayrı bir mesaj veriyor

 O HALDE

Maraş’ın yerleşime açılması için tam zamanı değil mi? Madem herkes oldu bitti ile her şeyi yapıyor. Biz neden hala duruyoruz?”

NİHAYET

Evet madem öyle bizde Maraş’ı açarız düşüncesiyle, Türkiye önderliğinde KKTC sadece sahil kısmını açarak yeni kartını  8 Ekim’de ortaya koymuş oldu.

YETERLİ Mİ?

Hayır değil ama oldukça önemli. Türkiye liderliğinde KKTC, Maraş’ı en yakın zamanda yerleşime ve turizme açmalıdır.

SONUÇ: Günümüzde haklı olan değil, güçlü olan kazanır. Sadece güçlü olanda değil gücünü kullanan kazanır. Yeri geldiğinde haklı davan için gücünü kullanmalı veya kullanacağını ifade etmelisin.