İnsan neden susar? Çoğu zaman kabahatli oluğu için. Ya da bir şey hakkında konuşmak istemediği için. İşte, son günlerde cevapsız kalan telefonlarımın nedeni de budur. Kimi aradıysam, hep sessiz kaldı. Kiminde telesekreter araya girip ‘Mesaj bırak’ dedi, kimisinde yalnızca cevapsız çınlama. 

***

Hadise genel kurulu ile başladı. 10 Haziran için planlanan ilk genel kurul ertelendiğinde her kafadan bin bir türlü ses çıkıyordu. Herkes kendi hikâyesini anlatıyordu. Ama gerçekler için son 1 hafta daha vardı. Çoğunluk aranmaksızın yapılacak son bir genel kurul. Bir yol aydınlığa çıkarken diğer yol kepenklere çıkıyordu. Biz hangi yönün tercih edildiğini anlayamadık. Belki anlamamalıydık. 

***

17 Haziran’daki son genel kurul geçti. Ertesinde ise büyük bir sessizlik… 10 Haziran’ın ertesindeki seslerden eser yok. Sosyal kaynaklarda aylar öncesine dayanan altyapı haberleri. İnsanlara bakınıyorum; arıyorum, ses yok. Dönüyorum, kimse yok. Toz duman içinde bir karar defteri yatıyor, boş masaların yoğunluğundan, yorgun bir genel kuruldan arda kalmış.  Tozunu üfleyen olmamış.

***

Anlamam gerekiyordu. 17 Haziran’da neler olduğunu anlamam gerekiyordu. Biliyordum, şehir için kaynak bendim. Tetikte bekleyen kalemler tek bir sözüme bakıyordu. Herkes bana soruyordu. Ama cevap yoktu; ne benden, ne genel kuruldan… 

***

Yaralı ruhların arasında bir ses duydum. Çat pat konuşuyordu. Bana aylar öncesinde oluşan kininden hiçbir şey kalmamış, sadece yardım etmemi istiyordu. Belli ki mücadele edecek ne gücü ne de kudreti kalmıştı. Sadece yardım istiyordu. Ve anlatmaya başladı.

***

Kimse… Kimse gelmedi. Biz almak istedik, vermediler. ‘Neden’ diyebiliyorum sadece. Bir anlık suskunluktan sonra konuşuyor. “Çünkü ben onlardan değilim. Bizim almamıza izin vermiyorlar” sözleri dökülüyor dilinden.  “Neden” diyorum cevap veriyor; “Defterin kendi önüne geçmesinden korkuyor.”

***

O andan sonra sözlerin kifayetsiz kaldığı bir süreç başladı bizim için. O sustu, ben sustum. Ben sustum, Konya sustu.