Bir dergide şöyle bir şey okumuştum; “Brezilya Ligi’nde oynanan bir karşılaşmada Pele’nin kırmızı kartla oyundan atılması sonrasında taraftarlar ateşli bir şekilde isyan ederek hakemi baskı altına alır. Pele’siz futbol olmaz çünkü. Zor durumda kalan hakemin tartışılan kararıyla Pele 15 dakika sonra oyuna geri döner. Hayat kaldığı yerden devam eder…” 

Bu hikâyeyi okuduktan sonra, günümüzde böyle bir şeyin artık mümkün olamayacağını düşündüyseniz doğru yoldasınız. Kural, kaide ve kurumlarıyla çepeçevre kuşatılmış yeni futbol düzeninde bu tür gayr-i ciddiliklerin bedeli; disiplin ve tahkim kurullarından başlayıp CAS’a kadar uzanan süreçlere maruz kalmayı göze almayı gerektiriyor.

Sürekli unutulsa da, futbolun insanların gönlünde bu derece yer etmesindeki en önemli faktör, vaat ettiği görsel ve estetik heyecanın insanları cezbetmesidir elbet. 

Heyecan, çıkabilecek skora göre önemli hale gelen sıradan bir maçta bile oluşabilirken, işin estetik boyutunu bir takımda belki birkaç oyuncu üstlenir. Maç bileti alanların gözleri, sürekli bu oyuncuların sergileyecekleri hünerleri arar. Futbol bitip günlük hayata dönülünce, zihinlerde kalan genelde atılan goller, güzel hareketler ve unutulmaz anılardır. 

Doğaldır ki, çocukların hayalinde orta sahada rakip atakları kesmek için çabalayan vasat bir ön libero olmak yer almaz. O yüzden, mahalle arasında top koşturan çocuklar, estetik hareketlerini inanılmaz güzellikte gollerle süsleyen süper oyunculara öykünürler.

Belki yeni futbol düzeninde “At topu abine halletsin” tarzı oyunculara pek yer yok. O oyunculardan da çok fazla kalmadı zaten. Elbette, Pele, Maradona, Ronaldo ve Messi’yi tarihin gelmiş geçmiş en büyük oyuncuları arasında sayarak onları farklı bir konuma yerleştirmek yanlış olmaz. Fakat, farklı zamanlarda ortaya çıkan onlarca oyuncu daha, oynadıkları futbol ikliminin efsaneleri arasına girmeyi başarmıştır. Sayıları bu kadar az olan futbol sihirbazlarından tarihe geçmiş olanlarının hikâyeleri, aradan yıllar geçse de sürekli anılmaya devam etmektedir. Tıpkı girişte anlattığımız gibi…

KONYASPOR’DA BİR DÜNYA EFSANESİ

Bu sezonu beklentilerin altında geçiren Konyaspor, devre arasında, yaşayan futbol efsanelerinden birisi sayılan Samuel Eto’o ile sözleşme imzalayarak dünya çapında gündem olmayı başardı. Dünya futbol tarihinde hemen her dönem en önemli 3 takımından birisi kabul edilen Barcelona’nın gelmiş geçmiş en değerli 20 oyuncusu arasında gösterilen bir oyuncudan bahsediyoruz.  Real Madrid ile başlayan,  Barcelona, İnter gibi Dünya futbolunun önemli takımlarında devam eden kariyerinde sayısız kupa, şampiyonluk, ödül ve 350’e yakın gol olan bir figürdür Samuel Eto’o.

Son iki sezonunda Avrupa Ligi’nde mücadele eden Konyaspor, bu dönemde bile tam olarak yapamadığı tanıtımını, Samuel Eto’o transferi ile yapmayı başardı desek yanlış olmaz sanırım. Milyarlarca izleyicisi olan ünlü Amerikan dizisi Game of Thrones’un jenerik müziğinin uyarlaması ile yapılan transfer tanıtım videosu, kısa zamanda farklı platformlarda 5 milyon civarı insan tarafından ilgiyle izlendi. Herhalde Konyaspor’un bundan sonra yapacağı yabancı transferlerde, kulübü tanımayan oyuncular için “Samuel Eto’o’nun bir dönem formasını giydiği takım” etiketi yeterince referans olacaktır.

FUTBOL DOLU BİR YAŞAM; SAMUEL ETO’O

Gelin şimdi yaşayan futbol efsanesi Samuel Eto’o’nun kariyerindeki ilginç notlardan bir kaçına birlikte göz atalım;

- 13 yaşında  Kamerun 'da 2. ligde oynayan, 15 yaşında Kamerun genç milli takımında oynarken, Real Madrid tarafından keşfedilen golcü oyuncuyu, Madrid'e geldiği gün havaalanında kulüpten kimselerin karşılaşmadığı, otobüsle gittiği Real Madrid tesislerinde “ben geldim” dediğinde, bu genç siyahi oyuncuyu yine kimselerin uzun süre tanıyamadığı anlatılır.

- Real Madrid’te hak ettiği ilgiyi göremeyen Samuel Eto’o, 5 maça çıktığı kulübü tarafından Mallorca’ya önce kiraya verilir, sonra da satılır. Yeni kulübünde geçirdiği 5 sezon boyunca özellikle Real Madrid maçlarını bir başka oynar Samuel Eto’o. Attığı gollerle “Real Madrid’in belalısı” unvanını alır. Yıllar sonra Real Madrid’ten kendisine gelen astronomik transfer teklifini “Bana inanmayan kulüpte yer almam mümkün değil” diyerek reddeder. 

- Mallorca’da geçen 5 yılın sonunda, Barcelona’ya transfer olan Eto’o, kariyerinin en parlak 5 yılını geçireceği kulüpte attığı 128 golle kulüp tarihinin en golcü 5.oyuncusu olmayı başararak tarihe geçer. İsmi halen Barcelona tarihinin en değerli 20 oyuncusu arasında sayılan Samuel Eto’o, 2008 Ekim ayında, 23 dakikada attığı 3 golle, Barcelona tarihinin en hızlı hat-trick’ine imza atmayı da başarır.

- İspanya’da zirveye çıkan ırkçı faaliyetler, Samuel Eto’o’yu yavaş yavaş bu ülkeden koparmaya başlamıştır. Gittiği hemen her deplasmanda ırkçı söylemlere maruz kalan oyuncu, kendisine 'maymun' diyen ırkçı fosillere, “Benim gibi bir maymunu seyredebilmek için para veren sizler nesiniz?” diyerek gereken cevabı verir. Bir maç öncesi yapılan basın toplantısında derisinin rengini öne çıkararak oynanacak maç hakkında fikrini soran gazeteciye verdiği “Ben size gol sözü vermiyorum ama ertesi gün bir "beyaz" gibi yaşamak isteyen "siyah" kadar koşacağım sahada." cevabıyla büyük gündem oluşturur.

- İspanya’nın ağır ırkçı ikliminden bunalan Samuel Eto’o için Barcelona macerası 5 yılın sonunda nihayete ermiştir. Sayısız transfer teklifleri arasında Chelsea’nin petrol zengini başkanı Ramon Abromovitc’in astronomik teklifi de yer alsa da, kendi hedefleri için daha uygun olduğunu düşündüğü İnter’in yolunu tutar Samuel Eto’o. Ne kadar haklı olduğu, 2010 yılındaki ilk sezonunda yeni takımıyla Şampiyonlar Ligi Şampiyonu olmasıyla ortaya çıkacaktır. Böylece Barcelona’daki 2 ŞL  şampiyonluğundan sonra, 3.ŞL şampiyonluğunu da İnter ile yaşayarak bu alanda da dünya tarihinin en seçkin oyuncuları arasında yer almayı başarmıştır. Samuel Eto’o, İnter’de 90 maçta 43 gole imza atarak, o dönemlerde daha sert ve zor bir lig olan İtalya ligi ölçeklerinde oldukça başarılı bir dönem geçirmiştir.

- İnter’de geçen 2 sezonun ardından, işin futbol kısmında sorun olmasa da Samuel Eto’o’ya yönelik ırkçı söylemler onun yakasını İtalya’da da bırakmaz. Bir dönem Rusya Ligi’nde Roberto Carlos gibi dünyaca ünlü transferleri ile adını duyuran Anzhi takımının yıllık 20 milyon Euro’luk teklifini kabul ederek Rusya’nın yolunu tutar. Kulübü Anzhi’de 2 buçuk sezonda 73 maçta 35 golle bireysel başarısını sürdürse de, kulübü Anzhi beklediği başarıları elde edemediği için yavaş yavaş mali sıkıntılarla boğuşmaya başlayınca, daha önce transfer teklifleri aldığı Chelsea’nin teklifini kabul ederek sezonun kalanını İngiltere’de geçirmeye karar verir. Bu aynı zamanda Rusya’daki 2 buçuk sezonda futbol kamuoyunun gözlerinden ırak geçen dönem sonrası yeniden “Ben buradayım halen” demenin de önemli bir fırsatı olmuştur Samuel Eto’o için.

- Sezonun kalanını tamamladığı Chelsea’de 34 maçta 12 gole imza atar. Özellikle, 54 yıl aradan sonra Manchester United'a karşı hat-trick yapan ilk Chelsea futbolcusu olması, Chelsea taraftarları nezdinde onun yerini bambaşka kılar.

- Samuel Eto’o, Chelse’den ayrıldığında artık 33 yaşındadır. Üst düzey futbol ülkelerinde doğrudan 11’de oynamasının zor olduğunun kendisi de farkındadır. Ertesi sezon Everton’da başlayan ve Sampdoria ile devam kariyerinde beklentileri karşılayamaz ve 2015-2016 sezonunda kendisine sunduğu iyi teklifi kabul ederek Antalyaspor’un yolunu tutar. Antalyaspor’daki 2 buçuk sezonunda geldiğinde sıkıntılı günler geçiren takımını toplamda attığı 44 golle, önce ligde tutar, sonraki sezonda ise takımının ligi 5.tamamlamasında en önemli rolü oynar.

O BİR AFRİKA ASLANI…

- Fransa 98 Dünya Kupasında ülkesi Kamerun formasını giyen Samuel Eto’o, 17 Yıl 99 gün ile Dünya Kupaları tarihinde mücadele eden en genç 10 oyuncu arasında yer alır. Kamerun Milli Takımının efsanevi oyuncusu Roger Milla’nın kendisini konu alan bir belgeselde “Neyse ki artık Samuel Eto’o var, Kamerun beni aramayacak” diyerek hakkını teslim ettiği oyuncu, pek çok otorite tarafından, Roger Milla, George Weah, Didier Drogba ve Nwankwo Kanu ile birlikte Afrika kıtasının gelmiş geçmiş 5 efsane oyuncusu arasında, hatta ilk sırasında gösterilmektedir.

- Son olarak, 2008 yılında kendi hayatını anlatan bir filmde rol alan oyuncunun soyadı, Mozambik yerli dilinde “Başak” anlamı taşımaktaymış. Biz de kendisine logosundaki başaklardan yola çıkarak, futbolculuktan teknik direktörlüğe kadar uzanabilecek yeni bir macera adına Konyaspor’umuza hoş geldin diyelim…

HABER: UĞUR BULUŞ

Editör: TE Bilişim