Sosyal medya platformları arasında Twitter, camiaların karşı karşıya geldiği, özelikle maç günleri gerilimin bir hayli yükseldiği bir platform olarak öne çıkıyor. Peki, artan bu gerilimin hukuki yansıması ne? Avukat Hakkı Öztürk sosyal medyayı etkili şekilde kullanan taraftarları uyarıyor…

Günümüzün modern dünyasında teknoloji ile büyüyen iletişim ve haberleşme 2000li yılların başından itibaren “sosyal medya” dediğimiz kavramı dilimize pelesenk ederek hayatımıza girmiş ve söz konusu sosyal medya, gelişen teknoloji ile birlikte gelişen ve büyüyen dünyada teknolojik tabirle bir “tık” uzağında olan 7’den 70’e herkesle iletişim daha kolay hale getirmiştir. Türkiye’de internet kullanıcı sayımız yaklaşık 36 milyon kişi ve sosyal medya kullanımında ABD’den sonra ikinci sıradayız. Bu bilgiler dikkate alındığında hayatımıza sosyal medya ile birlikte birçok kolaylık ceplerimize kadar girmiş ve bu kolaylıklar da farklı hukuksal problemleri beraberinde getirmiştir. 

Birçoğumuz farkında olalım yahut olmayalım sosyal medyayı özgülenen maksadının dışına çıkarak eğlence, iletişim ve haberleşme aracı görmeksizin hakaret, tehdit ve benzeri suçlara dönüşecek nitelikte kullanmaktayız. Söz konusu durumda beraberinde sürekli gelişmekte olan hukukta kendine yer bulmuş ve ilgili mevzuatlarda çeşitli değişiklerle hukuk dünyamıza girmiştir.

Birçok insanın hayatının yaşam parçası haline gelen sosyal medyada birinin yazmış olduğu gönderi, yapmış olduğu paylaşım yahut atmış olduğu tweet altında eleştiri sınırını aşar nitelikteki yorumları ve gönderileri ile farkında olmaksızın suç işlemekte. İşin kötü tarafı suç işlediğinin farkında olmamaktadır. Herkesin kendini dilediği gibi ifade etme özgürlüğü vardır. Fakat eleştiri sınırını aşar nitelikteki söylemler ve sövme gibi durumlar ifade özgürlüğünü aşar niteliktedir. 

Günümüzün en yaygın haberleşme, iletişim ve eğlence gibi amaçlara özgülenen Twitter, Facebook, Messenger ve bu minvaldeki sosyal medya platformlarında en çok “Hakaret Suçu” işlenmektedir. Peki nasıl suç işliyoruz? Eleştiri sınırını aşar nitelikteki gönderiler altındaki yorumlar, tweetler, paylaşımlar, direct message (DM), Whatsapp konuşmaları ve kimi zaman SMS yoluyla bile suç işleyebiliyoruz. Şayet kişinin şeref ve saygınlığına yönelen, onun halk arasında bilinen ya da kendisine karşı beslediği şeref ve öz saygının rencide olması, zedelenmesi tehlikesi oluşturuyorsa Türk Ceza Kanunu kapsamında suç teşkil etmekte. 

Hakaret suçu şikayete bağlı suçlar kategorisinde yer alır. Suçun mağdurunun, hakaret edeni ve hakareti öğrendiği tarihten itibaren 6 ay içerisinde yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayet hakkını kullanması gerekmektedir. Şayet şikayet süresi içerisinde ilgili mercilere bildirilmezse suçun mağduru şikayet hakkını kaybeder. Dolayısıyla sosyal medyada eleştiri sınırını aşan paylaşımlar mağdurun şikayetçi olmasıyla beraber kanunun öngördüğü ceza ve yaptırımlara tabi tutulmaktadırlar.

Peki nedir bu suçun cezası? Türk Ceza Kanunu’na göre 3 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır. Suç unsuru teşkil eden gönderilerin ağırlığına göre ise bu durum artırılabilir. Suçun herkesin görebileceği şekilde aleni şekilde okuyacağı, göreceği tarzda yapılarak işlenmesi halinde ise cezanın artırılmasına neden olmaktadır. Ayrıca hakaret suçunun işlenmesinde “mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır.” Dolayısıyla üstü kapalı atılan gönderiler için “isim vermedim ki, ortaya söyledim üstüne alınmış” tarzı söylemler sizi kurtarmaya yetmeyecektir. 

Sosyal medya kullanıcılarının bilinen en büyük yanılgısı ise sosyal medya platformlarının Amerika’da bulunması dolayısıyla kullanıcıların IP adreslerini ve kimlik bilgilerinin verilmediği yönündeki düşüncesi nedeniyle kendisinin tespitinin imkansız olması yönündeki düşüncesidir. Aslında bu durum düşünülenin aksine olup kimliğinizin tespiti mümkündür. Şayet paylaşımılar terör suçu ya da pornografik bir içerik söz konusu değilse IP adresleri sosyal medya platformu şirket tarafından savcılık ile paylaşılmıyor. İşte tam burada yanılgı başlıyor. Şöyle ki emniyet güçleri kendine özgü teknikler ile birçok kişinin IP adreslerini ve kullanıcılarının kimlik bilgisine erişebiliyor. Dolayısıyla kimlik bilgileriniz bir çalışma sonucu tespit edilebiliyor. Sosyal platformlarda kendi ismi ile yer alanlar ise “ben o değilim, birisi fake hesabımı açmış” diyerek işin içinden çıkmaya çalışsa da şayet yeterli emare ve delil varsa bu tarz savunma da sizi kurtarmaya yetmeyecektir. Hele ki Twitter, Facebook ve Instagram gibi kişisel hesaplarınız birbirine bağlanmış ise hakaret, sövme içerikli paylaşımları yapan hesabın size ait olmadığını yönündeki savunmanız yeterli olmayacaktır. 

Bir diğer merak edilen konu ise Twitter adlı sosyal medya platformunda başka bir kullanıcının gönderisinin kullanıcının kişisel sayfasında paylaşması olarak addedilen “Retweet” yapılarak paylaşılması durumunda hakaret, tehdit gibi suç unsuru oluşturan içeriğin retweet eden kişi için suç oluşup oluşmadığı yönündeki konudur. Bazı yargılamalarda söz konusu durum retweet eden kişinin bu duruma katıldığı için paylaştığı ve dolayısıyla yayılmasına neden olduğu gerekçesi ile suç işlediği yönündeki kanaat olsa da bazı yargılamalarda ise herhangi bir suç unsuru olmadığından hareketle karar verilebilmektedir. 

Bahsi geçen durumlar Hukuk’un ceza yargılaması kısmından ibaret. Bir diğer konu ise suçun mağduru olan kişinin hakaret nedeniyle maddi ve manevi zararı doğmuş ise tazminat davası açabilmesi durumudur. Tabi söz konusu talep edilen tazminat miktarı mağdur olan kişinin takdiriyle arttırılıp azaltılması da mümkündür. Suçun mağdurunun size hem cezai sorumluluk açısından hem de tazminat açısından bir hukuki süreç başlatması söz konusu olabilir. Günümüzde en yaygın olan örnek ise siyasilerin sembolik tazminat davaları ve futbolcuların açmış olduğu sembolik davalar.

Bir ara spor gündemini bir hayli meşgul eden Rüştü Reçber ile Fatih Terim arasındaki hukuksal süreç hepimizin aklına gelecektir. Rüştü Reçber’in Hürriyet’te yer alan köşesinde “Fatih Terim’in Alaçatı Baskını” başlıklı yazısı nedeniyle Reçber aleyhine 3 kuruşluk manevi tazminat davası açmış, Rüştü Reçber buna karşılık olarak 1071 Türk Lirası tazminat talebinde bulunmuştu. Ayrıca Rüştü Reçber yazı sonrasında kendisine e-mail yoluyla Terim’den geldiği iddia edilen "Günlük hayatında kullandığın kelime sayısından fazlasını yazılarında kullanabiliyor olmana çok sevindim? Belki de sevgi ve şefkat ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir ortamın yok. Sadece bende kalması gereken anıların bulunduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Hadi bir de herhangi bir şey yapmadan önce ‘Haddimi aşıyor muyum aşmıyor muyum’ diye bir değil 2-3 kez düşün. Hayat ektiklerini biçtiriyor. Temennim, senin ektiklerinin sana zarar vermemesi ve ben nerede yanlış yaptım dedirtmemesi" şeklindeki e-mail için hakaret, tehdit ve şantaj olduğu gerekçesi ile suç duyurusunda bulunmasına rağmen Savcılık tarafından Terim’in eleştiri hakkını kullandığı gerekçesi ile ilginç şekilde takipsizlik kararına imza atılmıştı.

Ezcümle sosyal medya platformlarını kullanırken dikkatli kullanmak zorundayız. Fanatikliğimize, hırsımıza yenik düşüp fevri hareket etmemeliyiz; unutulmamalıdır ki kanunu bilmemek mazeret oluşturmaz. 

Bundan sonra Yeşil Beyaz Konya dergimizde özellikle Konyaspor özelinde tartışılan hukuki problemleri ele almaya çalışacağım. Bu vesileyle burada sizinle tanışmamıza vesile olan Yunus Altınbeyaz’a şükranlarımı sunuyorum. Selam ve dua ile. 

Av. Hakkı Öztürk