Henüz 13 yaşında bir çocuk. Tutkunu olduğu sporun milli sporcularından biri ona formasını hediye eder. Ancak o dönemki antrenörü formayı antrenmanda bile giymesine izin vermez ve şunu söyler; O formayı hak etmeden giyemezsin… İşte o çocuk bugün Türk bisikletinin ve Konya’nın yüz akı Ahmet Örken. Bugün başarıyla taşıdığı milli formanın ilginç hikayesi ile Ahmet Örken sizlerle

Ahmet Örken… Torku Şekerspor’un başarıdan başarıya koşan milli bisikletçisi Ahmet Örken, başarısındaki sırrın hırsı olduğunu ifade etti. Henüz 13 yaşında iken bisikletçi bir abisinin verdiği milli formayı ‘Önce bunu hak etmelisin’ sözüyle antrenörüne kaptıran Ahmet Örken, hırslanarak önce Torku Şekerspor’a transfer oldu, sonra ise milli takıma davet edildi. Ahmet Örken, kendi milli formasını kazandıktan sonra ise ilk antrenörüne giderek diğer formasını da aldı. İşte Ahmet Örken’in hikâyesi;

ÖNCELİKLE KENDİNDEN BİRAZ BAHSEDER MİSİN?

1993 yılında Konya’nın Selçuklu ilçesinde doğumluyum. Çocukluğum Çumra’nın Fethiye köyünde geçti. Zaten Çumra’da büyüdüm. Çocukluğumdan beridir bisiklete ilgi duyuyordum. Sonra bu ilgi 2007 yılında bisiklet sporuna başlamama neden oldu.

KİŞİLİK ÖZELLİKLERİN NELERDİR?

Normal hayatta gayet sakin birisiyim. Ama bisikletin üzerinde çok farklı birisi oluyorum (Gülüşmeler). Bazen bisikletin üzerinde ilen kendimi tanıyamıyorum. Hele yarışlarda son 2 km kala çok agresif olabiliyorum. İçimdeki o ben nasıl çıkıyor anlamıyorum. Ama normal yaşantı tarzında gayet sakin, kolay kolay sinirlenmeyen birisiyimdir. Olumsuz olaylardan da fazla etkilenmem mesela. Biraz umursamaz olduğum söylenir. 

BİSİKLET SPORUNA NASIL BAŞLADIN? HİKÂYENİ BİR DE SENDEN DİNLEYEBİLİR MİYİZ?

Aslında küçükken bisikletin bir spor branşı olduğu konusunda bilgim yoktu. Başladığım zaman bunun bir spor olduğunu ilk kez duymuştum. İçinde bisiklet olan her şey bana heyecanlı geliyordu çocukken. Bir gün abimle yürüyüşe çıktık. O zamanlar 13 yaşındaydım. Sonra onun arkadaşı ile karşılaştık. Sohbet esnasında abimin arkadaşı bana ‘Boyun kaç, yaşın kaç’ gibi sorular sordu. Ben de hepsini cevapladım. ‘Sen iyi sporcu olursun’ dedi bana. Sporcu deyince biraz heyecanlandım tabii ki. Sonrasında ‘Bisiklet sporu yapar mısın’ diye sordu. İşin içinde bisiklet olunca hemen evet dedim ben. O zamanlar biraz da çocuk kafası ve bisikletle yatıp kalkıyoruz. ‘Hemen yaparım’ dedim. O da ‘Ertesi gün stadyuma gel’ dedi. Ertesi gün Çumra’nın Stadyumu’na gittik. Orada Bisiklet Antrenörü Mustafa Kestek ile tanıştık. Orada ilk antrenmanımı yaptım. Stadyum içerisinde birkaç tur attık. Öylelikle bisiklet sporuna Çatalhöyük Çumra Belediyespor ile ilk adımı atmış olduk. 

SENİN GÖZÜNDE BİSİKLET NEDİR? HAYATINDA NE İFADE EDİYOR?

Gerçekten bisiklet ile aramda farklı bir bağ var. Moralimin bozuk olduğu günlerde bisikletime bindiğim zaman kendimi iyi hissediyorum. O anda aklıma hiçbir şey gelmiyor mesela. Bisikletin üzerinde bir hayatım var, bisikletten indikte sonra yaşadığım farklı bir hayat var. İki farklı hayat yaşıyormuşum gibi hissediyorum. Çok heyecan verici de bir durum var. Bir de, bisiklete bindiğim zaman kendimi daha özgür hissediyorum. Doğa ile iç içe olmak falan. Bence biz bisiklet ile iyi bir ikiliyiz (Gülüşmeler).

BİSİKLET İLE İLGİLİ OLARAK HATIRLADIĞIN EN ESKİ ANIN NEDİR?

İlk derecem. Mustafa Kestek ile antrenman yaptık. Öncesinde hedefimiz Çorum’daki yarıştı. O yarışta ben çok güçlüyüm ama tecrübesiz olduğumdan dolayı bir türlü podyuma çıkamıyordum. O yarışta bir anda çok iyi bir pozisyon yakalamıştım. İlk 3’e girebilecek bir durumdaydım. Önden 3 kişi ana gruptan kaçmıştık. Yolun kenarında takım arkadaşlarımdan birisi bana ‘Orayı bırak’ gibi bir şey söyledi. Aslında ‘Devam et orayı bırakma’ demiş (Gülüşmeler). Ben yanlış anladığımdan dolayı kaçan grubu bitirerek ana grubu bekledim. Onları bekleyince de tabii ki ilk 3 şansım kaybolmuştu ve yarışı 4.sırada bitirmiştim. Orada Mustafa abi bana çok kızmıştı. Çumra’ya döndükten sonra Mustafa abi bize tavır koydu. O öyle kızınca bize de hırs geldi. 

Daha sonra Konya’da bir kriterium yarışı vardı. İl birinciliği yarışıydı. Açıkçası Mustafa abi pek ümitli değildi. Çünkü kriterium olunca çok da suratlı bir yarış. Benim de tecrübem çok azdı. Orada yarışın içerisinde kendimin çok zorlandığımı hissediyordum. Çok yorgundum. Ama o an içime bir şey doğdu. İçimde bir ses ‘Ahmet dene şansını zorla’ dedi durdu. Eskiden yarışta öne çıkıp lider olmaktan korkardım. Son 500 metrede atak çekmeyi denemiştim. Onda da başarılı olunca yarışta birinci olmuştum. İlk birinciliğim de Konya’da oldu. O anı hiç unutmuyorum. İlk derecem ve ilk birinciliğim oldu.

TORKU ŞEKERSPOR’A GELİŞ SÜRECİNDEN BAHSEDELİM. TRANSFER SÜRECİN NASILDI, NELER YAŞANDI?

Çumra’da yarışlara başladığım dönemlerde 12 madalya kazandım. Bunların birçoğu birincilik madalyalarıydı. Bu da Torku Şekerspor Antrenörü Mehmet Şafakçı’nın dikkatini çekmiş. Öylelikle Mustafa abiye ‘Ahmet’i biz alalım. Biz yetiştirelim. İmkânlar daha iyi olur’ demiş. Mustafa abi de gelerek ‘Ahmet böyle bir durum var senin düşüncen ne olur’ diye bunu bana sordu. Çumra’da oturduğumuz için Konya’da kalmam gerekecekti. Bu nedenle ailemle falan da görüştüler. Ben tabi Çumra’da yaparım diye düşünüyordum. Konya’ya açılırız diye ummamıştım. Daha sonrasında teklifi ailem de ben de kabul ederek ben 14 yaşında iken ve Konya’ya yerleştik. Okulumu falan buraya aldık. 

AYNI ZAMANDA MİLLİ SPORCUSUN. PEKİ, MİLLİ OLUŞ SÜRECİNDE NELER YAŞANDI?

Spora ilk başladığım yılda 12 derece elde ettim. Bu Şekerspor Antrenörü Mehmet Şafakçı ile birlikte milli takım antrenörlerinin de dikkatini çekmiş. Çumra’da iken milli takıma katılamadım ama Şekerspor’a geçtikten sonra Türkiye Şampiyonluğu ve Balkan Şampiyonluğu’nu elde edince milli takım kapıları da açılmış oldu.

MİLLİ FORMA İLE İLK YARIŞINI HATIRLIYOR MUSUN? NELER HİSSETTİN?

Aslında milli forma ile bir anım var. Söylediğim gibi, ben Çumra’da başladım bu spora. Orada imkânlar da fazla yoktu. Kıyafetler falan iyi değildi. Bizim İsmail Uğurlu adında eski bir milli sporcu abimiz vardı. O başarılarımı görünce milli takım formalarını ‘Ahmet kullasın’ diye getirdi. Orada ben çok sevinmiştim. Biraz da inceledim gerçekten çok da kaliteli duruyordu. Ama Antrenörüm Mustafa abi formaları bana vermedi. ‘Ahmet bunu giyemezsin’ dedi. ‘Abi neden giyemiyorum’ dedim. O da ‘Milli formayı öyle giyemezsin. Önce bunu hak etmen gerekiyor. Zaten hak ettiğin gün milli takım sana bunu verir. Hem sen kendi formanı giydikten sonra bunları da sana veririm’ dedi. O da beni ayrı bir hırslandırdı. Artık milli takıma girmem gerekiyor diye düşündüm. Daha sonrasında milli takıma girdim. İlk yarışımdan hemen sonra direkt Mustafa abiden o formaları aldım. Alırken de bana ‘Bu formaları alacak ışığı sende görmüştüm’ dedi.

KİŞİSEL OLARAK BİR HEDEFİN NEDİR?

En başta Cumhurbaşkanlığı Turu’nda podyumda olmak istiyorum. En büyük hedeflerimde bu var. Daha sonrasında Avrupa Şampiyonası bu yıl bana daha yakın görünüyor. Orada olursa ilk 5 ya da ilk 10 ülkemiz adına çok iyi olur. Şu anki hedeflerimde bunlar var. 

ŞU ANA KADAR ÇIKTIĞIN YARIŞLARDA UNUTAMADIĞIN BİR AN VAR MI?

Çin’de bir yarış vardı. Benim de Büyükler kategorisinde ilk senemdi. Çok da heyecanlıydım. İlk kez öyle bir grupta yarışıyordum. 18 ya da 19 yaşında falandım. Uluslararası Büyükler kategorisindeki ilk yarışım diyebilirim. Orada podyuma çıkmayı istiyor ama kendimi de çok güçsüz hissediyordum. Kendimi en güçsüz hissettiğim anda yarışta 3’üncü olmuştum. O anı hiç unutamıyorum. İlk kez Uluslararası arenada Büyükler kategorisinde başarı elde etmiştim.

YARIŞLARDA EN ÇOK ZORLANDIĞIN PARKUR NEDİR?

Yokuşlu parkurlar beni gayet zorluyor. Yapı olarak düzde daha iyi olduğum için in-çık ve yokuşlu yarışlarda normalden daha fazla enerji harcıyorum. Ama o yokuşları atlattıktan sonra eğer düzlükte yarış bitiyorsa da; affetmem (Gülüşmeler).

AVRUPA’DA CİDDİ BİR BAŞARI ELDE ETTİN. NELER HİSSETTİN BİZLERLE PAYLAŞIR MISIN?

Özellikle bu yıl sezona çok iyi bir giriş yaptık. Bunun öncesinde çok iyi bir temel attık. 2 ay boyunca ailemizden ve arkadaşlarımızdan ayrı bir şekilde kamp süreci geçirdik. Bunun sonrasında ise başarıların gelmesi bizi çok mutlu etti. Bu yıl sezon başında Kulüp Başkanımız Yavuz Erence ile bir görüşmemiz olmuştu. Bu yıl daha başarılı olacağım diye kendisine söz vermiştim. Sözleri yerine getirdiğim için çok mutluyum. Takım arkadaşlarım sayesinde bu başarıları elde ettik. Bundan sonra daha iyi sonuçlar elde etmek için mücadele edeceğiz. Bizim hedefimiz her zaman daha iyisini başarmak. 

HAYATIN BOYUNCA EN ÇOK ZORLUK YAŞADIĞIN YARIŞ HANGİSİYDİ?

2009 yılında Balkan Şampiyonası. Tekirdağ’da olmuştu. Orada son bitişe yakın birkaç tane yokuş vardı. İlk yokuşta ben gruptan koptum. Zaten küçük bir gruptu. Eğer grubun içerisinde olursam yarışı kazanmam yüksek bir ihtimaldi. O an o gruptan koptum. O anda yanıma bir motorlu hakem geldi. ‘Ahmet burada kopamazsın, kopmaman lazım’ diye diye beni motive etti. Daha sonrasında ise normalden daha fazla gücümü harcadım. Acı noktasında seviyemin çok üzerine çıkmış ve grubu yakalamıştım. O an Balkan Şampiyonu olmuştum.

BİRAZ DA KULÜP İLE İLGİLİ KONUŞALIM. TORKU ŞEKERSPOR İLE İLGİLİ OLARAK NELER SÖYLERSİN? 

Özellikle bu yıl çok iyi hazırlanıyoruz. Katıldığımız yarışlar çok üst düzey yarışlar. Özellikle Avrupa’daki yarışlara odaklandık. Bu yıl aynı zamanda Avrupa’da en çok yarış koştuğumuz yıl. Daha iyiye daha ileriye gideceğimizi düşünüyoruz. Çünkü çok iyi atılım sağlıyorlar. Takım bir üst seviyeye de çıkabilir. Çünkü ciddi anlamda hazırlık süreçleri geçiriyoruz. 

KONYA ULAŞIMDA GENEL OLARAK BİSİKLETİN KULLANILDIĞI BİR ŞEHİR. FAKAT BİSİKLET SPORUNDA FAZLA BİR BAŞARI YOK… BUNU NEYE BAĞLIYORSUN?

Konya’da profesyonel bisiklet takımı olarak sadece Torku Şekerspor var. Zaten kapasitesi de belli. Belirlenen bir sporcu sayısı var ve kadrosunda o kadar sporcu tutması gerekiyor. Aslına bakılırsa Konya’da çok iyi ve çok yetenekli sporcular var. Ama takım bulamadıkları için bırakmak zorunda kaldı. Abilerimiz oldu kardeşlerimiz oldu. Çünkü bir gelecek göremediler. Bir takımda yer alamadı çoğu. Sadece bir tane takım olması büyük bir dezavantaj. Belli bir yaşa geldikten sonra kendi geçimini sağlaması gerekiyor ve bunu başaramadığı zaman da bırakmak zorunda kalıyor. Onlar adına üzülüyoruz. Ama yapacak da bir şeyimiz yok. Şekerspor’un yapabileceklerini yaptı. Belli bir sporcu kontenjanı var. Bence belediyeler ve firmaların biraz daha bisiklet sporuna özellikle Büyükler kategorisine destek olması gerektiğini düşünüyorum.

ULUSLARARASI BAŞARILARA İMZA ATAN BİRİSİN. GENÇLERE NE TAVSİYE EDERSİN?

Gençlerin öncelikle bir hedefleri olması gerekiyor. O hedef doğrultusunda azimle çalışmaları gerektiğini düşünüyorum. Sonrası azimle yol çizilecektir.

BİRAZ DA SOSYAL HAYATINDAN SÖZ EDELİM. SIKÇA KAMPLARDA VE YARIŞLARDA OLDUĞUN İÇİN TÜM HAYATIN BİSİKLET ÜZEREDİR. PEKİ, BİSİKLET HARİCİNDE NELER YAPIYORSUN?

Genel olarak arkadaşlarımla vakit geçirmeyi çok seviyorum. Onlarla birlikte olmayı, onlarla sohbet etmeyi çok seviyorum. Bunun haricinde kamp dönemlerinde kitap okuyarak ve bisiklet ile ilgili bir şeyler araştırarak değerlendiriyorum. Zaten fazla bir boş vakit kalmıyor.

EKLEMEK İSTEDİĞİN HERHANGİ BİR ŞEY VAR MI?

Öncelikle Karaman milletvekili Recep Konuk başta olmak üzere Kulüp Başkanımız Yavuz Erence’ye, Antrenörlerimize ve takım arkadaşlarıma çok teşekkür ederim. Bizler gerçekten bir aileyiz.

HASAN YILDIRIM

Editör: TE Bilişim