Ancak bazen 'ayak oyunları' sahanın dışına çıkarken 'el alışkanlığı' devreye girebiliyor. Bu noktadaki en meşhur el Maradona'nın eli olsa gerek.  Literatürde kendine "Tanrı'nın eli" olarak yer bulan bu vaka uzun süre futbol dünyasını meşgul etmişti

Konya bu konuya çok uzak değil aslında. Tanrı'nın olmasa da futbol baronlarının kirli el'ini  hep hissetti üzerinde. 2005'te Anelka'nın eli henüz unutulmamışken, Önder Turacı çıkmıştı birkaç yıl sonra. Hafızalardan silinmeye yüz tutmuş bu iki skandalı tazelemek isteyenler son Fenerbahçe maçında bir kez daha 'el' attı olaya. Skrtel'in ceza sahasındaki eli, Konyaspor -  Fenerbahçe rekabetinin simgesi gibiydi

2005 – 2006 sezonunun 8. Haftası. Konyaspor evinde Fenerbahçe'yi ağırlıyor. Konyaspor ilk 7 haftada 10 puan toplamış ve üst sıraları zorlayacak bir takım gözüyle bakılıyor. Galatasaray'ın 2 puan gerisinde zirve takibini sürdüren Fenerbahçe ise zorlu maçı kayıpsız atlatmanın derdinde. Yeşil beyazlıların başında yine Aykut Kocaman var ve gösterişsiz ama sonuç alıcı futbolu ile takımı oturtmayı başarmış. Kimilerine göre sürpriz ancak Aykut Kocaman ve Konyaspor'u takip edenler için beklenen durum gerçekleşiyor ve Anadolu Kartalı ilk yarıyı Murat Hacıoğlu ve Ceyhun'un golleri ile 2-0 önde kapatıyor. İkinci yarı savunmayı sağlama alan Aykut hoca oyunu 75. Dakikaya taşımayı başarıyor. Dakikalar bir bir erirken Konyaspor ihtişamlı bir galibiyete hazırlanıyor. Ancak Galatasaray ile kıyasıya bir zirve yarışına giren Fenerbahçe'nin ligin başı sayılabilecek bir dönemde böylesine bir mağlubiyet alması ve liderin 5 puan gerisine düşmesi, kirli mücadelelerden nemalananların isteyeceği bir tablo değil elbette. 

BARONLAR EL ATIYOR

Kimsenin söyleyemediği ama aklından geçirdiği "Bu maçı böyle bitirtmezler" hissi vuku buluyor. Mehmet Yozgatlı'nın sağ çaprazdan ortasında kaleci Özden ile Anelka topa birlikte yükseliyorlar. Kaleci Özden topu kontrol etmek isterken, Anelka'nın yaptığı müdahale ile meşin yuvarlak ağlarla buluşuyor.  Bütün ülkenin gözü önünde Anelka topu eliyle ağlara gönderiyor. Televizyon başındakiler görüyor, Stadyumdaki taraftar, saha içindeki futbolcular, herkes görüyor ama maçın hakemi Özgüç Türkalp görmüyor. Ve bu skandal gölü veriyor. Golden sonra Konyaspor dağılıyor ve önce Nobre ile Fenerbahçe beraberliği sağlıyor, ardından da yine Nobre ve Anelka'nın golleri ile maçı 4-2 kazanıyor. 

Anlatımı ne kadar basit değil mi? Ya o gün stadyumu dolduran binlerce taraftar için. Bu kadar basit mi sizce? Bu kadar kolay mı? Sadece basit bir hakem hatası deyip geçilebilecek bir konu mu bu? Maç olaylı bir şekilde sona eriyor. Kartlar havada uçuşurken, koridorlarda tekmeler, yumruklar konuşuyor. 

KARA BİR LEKE

İlk olarak Aykut Kocaman yapıyor açıklamayı. "Madem sistem böyle işliyor ve bir kurban istiyor, şu andan itibaren teknik direktörlüğü bırakıyorum" diyor. Herkes şaşkın ve kızgın. Oyuncularına açıklama yapan genç teknik adam, "Arkadaşlar artık bu sistemden, bu düzenden bıktım. Bu sistem, bu düzen düzelmek için bir kurban istiyor. Dayanacak gücüm kalmadı ve teknik direktörlük hayatımı bu maçla birlikte noktaladım" ifadelerini kullanıyor.

Konyaspor Başkanı Ahmet Şan ise Özgüç Türkalp'in skandal bir yönetim gösterdiğini ve 3 puanlarının gasp edildiğini söylerken, "İlk yarıyı başarılı bir oyun sonrası önde bitirdik. 70. dakikaya kadar oyunun hakimiydik ve rakibimize pozisyon vermedik. Hakem, Anelka'nın pozisyonunda nasıl gol kararı verdi, anlamadım. Ben değil, 70 milyon da anlamayacak. Telefonuma bir sürü mesaj geldi. Herkes golün elle atıldığını gördü, Özgüç Türkalp görmedi. Türk futboluna kara bir leke daha eklendi. Bu olayın mimarlarını tebrik ediyoruz. Bu maçta yaşananlar, önümüzdeki haftalara da yansıyacak. Cezalı oyuncularımız var. Canımız çok yandı" diye isyan etti.

MHK'DAN PİŞKİN BİR ÖZÜR

Merkez Hakem Komitesi (MHK) Başkanı Ufuk Özerten, de oluşan büyük tepkiyi yumuşatmak için özür üstüne özür diliyordu. Ama özür açıklamasında Özgüç Türkalp art niyetli olsa Konyaspor 2-0 öne geçebilir miydi? Sorusunu sorarak asıl büyük skandala imza atıyordu. 

Bu skandal uzun süre konuşlamaya devam etti. Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor olayı kendi lehlerine çekebilmek için "El değmemiş temiz bir lig istiyoruz" pankartı ile maçlara çıktılar. Günlerce, haftalarca ülke gündemini meşgul eden bu konuyla ilgili en az konuşan ise Konyaspor cephesi oldu. Ama kirli eller ülke futbolundan çekilmedi.

KİRLİ EL KONYA'YI SEVİYOR

Bu sefer 2008-09 sezonu. 16 haftada yine bir Konyaspor Fenerbahçe maçı. Giray Bulak yönetimindeki Konyaspor düşme adayı takımlardan biri olarak görülmesine rağmen ilk 15 haftada iyi bir performans ortaya koymuş ve 17 puan toplayarak ateş hattının bir hayli üzerinde 11. sırada kendine yer bulmuştu. İlk yarının kalan son 2 haftasında hedeflenen 4 puanın alınması durumunda ikinci yarı için büyük avantaj yakalanacak. Ancak zirve yarışındaki büyük rekabetin bozulmasını da kimse istemiyor.

Maç başlıyor ve Konyaspor beklenmedik bir şekilde Fenerbahçe'ye karşı ciddi bir karşılık veriyor. Taraftarının da desteği ile maçın 3'te 1'lik diliminde maçı kazanabileceğinin sinyallerini veriyor. Ancak dakikalar 32'yi gösterdiğindesoldan yapılan Alex ortasına kaleci Oğuzhan yükseliyor ve yumrukluyor. Ancak top elleri açık bir şekilde kalecinin üzerine gelen Önder Turacı'nın koluna çarpıp kaleye yöneliyor. Maçın hakemi Kuddusi  Müftüoğlu önce gönü ofsayt gerekçesi ile iptal ederken yardımcıdan gelen 'ofsayt yok' ikazı orta alanı işaret ediyor. 

Bütün stat şaşkın. Verilmeyeceğini düşündüğü için attığı gole sevinmeyen Önder Turacı bile. Ancak olan oluyordu yine. Ülkenin gözü önünde yine Konyaspor bir Fenerbahçe maçı el'den geçiriliyordu. Ancak maç sonunda Konyaspor cephesinin yarım ağız eleştirileri durumun ne kadar kanıksandığının bir göstergesiydi. Basın toplantısında Önce maçı uzun uzun değerlendiren Giray Bulak, sadece konuşmasının sonunda, "Zaten zor pozisyon bulan bir takımız. Gol de elle atılınca canımız yanıyor" ifadelerini kullanıyor. İsyan, protesto, tepki yok. Olay karşısında hissedilenin ifadesi var sadece. Yapılan haksızlığa, haksızlığa uğrayan bile şaşırmıyordu.

Konyaspor o maçı kaybetti. Sezon sonunda 3'lü averaj kumpası ile de ligden düşürüldü. Bütün bunlar bu ülkenin yakın tarihinde, dünyanın gözü önünde yaşandı.  Ve bir Allah'ın kulu da 'dur' diyemedi. 

VE YENİ BİR 'KİRLİ ELLER OPERASYONU'

 Üçüncü  ve en yeni sahne 2016-2017 sezonundan. Bir önceki sezonu 3. tamamlayan ve tarihinde ilk kez Avrupa Ligi'nde mücadele veren Atiker Konyaspor, ligin 8. Haftasında evinde yine Fenerbahçe'yi ağırlıyordu. Lige çok kötü bir başlangıç yapan İstanbul temsilcisi ilk 8 haftada sadece 9 puan toplamış ve liderin 8 puan gerisine düşmüştü. hafta arasında Avrupa Ligi'nde Machester United'a 4-1 mağlup olan sarı lacivertliler kaos havasıyla Konya'ya gelmişti. Teknik direktörünün yanı sıra Aziz Yıldırım'ın bile istifası konuşuluyordu.

Olası bir Konyaspor galibiyeti İstanbul'da deprem demekti. Sadece 8 haftada Süper Lig ve Avrupa Ligi hedefinden kopmuş bir Fenerbahçe büyük ticari kayıp demekti. Elbette buna izin verilemezdi. Bir önceki hafta Konyaspor'un en etkili ismi Ali Çamdalı Başakşehir maçında uydurma bir sarı kartla devre dışı bırakıldı. Tıpkı yine bir Fenerbahçe maçı öncesi 'Bermuda Şeytan Üçgüni'nden (Altan, Cenk Zafer) ikisinin şaibeli sarı kartlarla İstunbul'a gitmesinin engellenmesi gibi. 

Bir başka ilginçlik ise maça 2 gün kala maçın yardımcı hakeminin değiştirilmesiydi. Yardımcı hakem Ekrem Kan sakatlığı nedeniyle maça kısa bir süre kala hakem kadrosundan çıkarılırken yerine Cem Satman atanıyordu.

Maç bu atmosferde başladı ve dakikalar 25'i gösterdiğinde Fenerbahçe lehine çalınan penaltı maçtaki dengeyi bozdu. İkinci yarı ise Konyaspor'un sarı lacivertleri sahada ezdiği bir yarı olacaktı. Beraberlik için bastıran Konyaspor eninde sonunda golü bulacağının sinyallerini veriyordu. Dakikalar 72'yi gösterdiğinde sağ kanattan gelen top ceza sahası içinde Fenerbahçeli futbolcu Skrtel'in eline çarpıyor ve yön değiştiriyordu. Konyaspor'un yoğun itirazlarından sonra hakem Bülent Yıldırım yardımcısı Cem Satman'a dönüyor ve temiz işareti ile oyunu devam ettiriyordu. 

Bayat bir film gibi, yüzlerce kez sahnelenmiş kabak tadı veren bir tiyatro. Finalde esas oğlanın kaybettiği, kötülerin kazandığı film olur mu? Film olmaz ama gerçek gerçeklik bu kadar ucuz işte. 

Konyaspor 3. Kez Konya'da kirli ellerin operasyonuna maruz kalıyordu. Aykut Kocaman ve Ahmet Şan'ın maç sonu demeçleri ve taraftarın nafile isyanları dışında yine kimsenin sesi çıkmıyordu. Tarih bile tekerrür etmekten sıkıldı ama futbol baronlarının kirli ve ucuz ayak oyunları bitmedi. Bundan sonra da bitmeyecek gibi görünüyor. Nüfusun yüzde 90'ının sadece 3 takımı desteklediği bir ülkede farklı bir futbol yönetimi anlayışı beklemek beyhude zaten.  

İnsanoğlu'nun adalet mücadelesi insanlık tarihi ile yaşıt. Ancak adalete ihtiyaç duyanların bile gün gelip karar mercii olduğunda, bir başka mağduriyetin intikamını bir başka adaletsizlikle alması bu mücadeleyi sonsuza taşıyacak gibi görünüyor. 

YUNUS ALTINBEYAZ

Editör: TE Bilişim