Konyaspor’un en çok güvendiği isimlerin başında geliyordu Abdou Razack Traore. Daha önce 1 sezon giydiği Konyaspor formasına yeniden kavuşmuş ve ilk maçında da Beşiktaş ağlarını sarsarak Süper Kupa’nın mimarlarından biri olmuştu. Ancak ligin ilk maçında Trabzonspor deplasmanında ayağı kırıldı. O günden beri tedavisi sürüyor. Ne zaman sahalara döneceği ise hala bilinmiyor. Yeşil Beyaz Konya Dergisi’ne konuşan Traore, ayağının kırılmasına neden olan müdahaleyi yapan Trabzonsporlu Durica’yı affettiğini söyledi. Dindar bir insan olduğunu hatırlatan Traore, “Ben onu affetmezsem yaratıcıdan  beni nasıl affetmesini bekleyebilirim” dedi.

FİLDİŞİLİYİM AMA BURKİNA FASO İKİNCİ ÜLKEM

Ben Fildişi Sahilleri’nde doğdum ama bir yanım da Burkina Fasolu. Büyükannem Burkina Fasolu olduğu için orada da bulundum. Durum böyle olunca Burkina Faso Federasyonu benimle irtibata geçip, onlar için oynayıp oynamayacağımı sordu. Orası benim ikinci ülkem olduğu için neden olmasın dedim. Ben oraya yabancı biri değilim. Bir yanım oradan yana. 

FUTBOL, BANA ARABA HEDİYE EDİLMESİ GİBİ BİR ŞEYDİ

Futbola başlamamın çok güzel bir hikayesi var. Afrika’da sokaklarda futbol oynanır. Bütün çocukların en büyük eğlencesi budur. Afrika’da da çocukların en sevdiği şeylerden bir tanesi futbol oynamak. İlk hocam beni sokakta futbol oynarken gördü. Yanıma geldi ve takımında oynayıp oynamayacağımı sordu. Ben de ailem ile konuşmasını gerektiğini söyledim ve onu alıp eve götürdük. Ailem ile görüştü, onlar da tabi ki oynayabileceğimi ama akşam saat 6’dan önce evde olmam gerektiğini söylediler. Bu şartla izin verebileceklerini ilettiler. Aynı zamanda okula da devam edecektim. Bu benim için ya da herhangi bir çocuk için araba hediye edilmesi gibi bir şeydi. Futbol oynamayı seviyordum. Dolayısı ile çok mutlu olmuştum. Bütün hikaye bu şekilde, sokakta oynarken başladı.

EN İYİ FUTBOL OKULUNU REDDETTİM

Futbola bu şekilde başladıktan sonra Fildişi Sahilleri’nin en iyi futbol okullarından bir olan Abidjan’da maç yaparken oranın başkanı beni gördü. Bana kendi takımlarına gitmem için teklifte bulundu. Abidjan oranın en iyi futbol okullarından bir tanesi. Ama ben orada oynamayı reddettim. Eski küçük takımımda kalmayı ve eğer yükselebilirsem oradan yükselmek istediğimi belirttim. Ve orada Fas’a transfer oldum. Orada beni Casablanca’da ikinci takıma aldılar. 6 ay orada antrenman yaptıktan sonra Arjantinli Oscar adında bir hoca beni A takıma aldı. (Oscar geçtiğimiz aylarda vefat etti.) Kendimi bir anda A takımda oynarken buldum. Sonrasında ise Norveç’e gittim. Bir sonraki durağım ise Türkiye oldu. 

TAKIM RUHUNU ELDE ETMİŞTİK

2015 – 2016 sezonunda kiralık olarak Konyaspor’a geldim. Dürüst olmak gerekirse benim için çok ilginç, enteresan ve güzel bir sezondu. O sezonki en önemli ayrıntısı ise takım ruhuydu. Bir olmamızdı. Hep beraber tek vücut olabilmemizdi. Bazen bir takım gidersin, sezon öncesi kampı geçirirsin, sezonu geçirirsin ama yine de birbirini tanıyamazsın, uyum sağlayamazsın. Ama bunu elde ettiğinde her şey değişir. Biz o sezonu bunu başarabilmiştik. Çünkü hep bir aradaydık. Kimin oynayıp kimin oynamadığı hiç önemli değildi. Zaten geriye dönülüp bakıldığında herkes oynuyordu. Bu takım ruhunu elde edebilmiştik. Bu çok kolay bir şey değil. 25-30 kişiyi bir araya toplayıp tek bütün olmalarını ve bir bütün gibi hissetmelerini sağlamak çok kolay bir şey değil. Bizde birisi sana arkadan vurduğu zaman herkes gelip seni ayağı kaldırıyordu. Bu benim çok özel bir şeydi. O takımın bir parçası olduğum için çok mutluyum. 

ÇALIŞTIĞIM EN ÖZEL HOCA AYKUT KOCAMAN

Birçok Türk hoca ile çalıştım. Her zaman sorulur bana ve ben sürekli olarak aynı cevabı veririm. Aykut Kocaman benim için çok özel bir hoca. Bize öğretmeye ve vermeye çalıştıkları için özeldi. Ben bir hücum oyuncusuyum. Daha evvelinde ben sürekli olarak hücuma ağırlık verirdim. Maçlarda yüzde 80 hücum yüzde 20 savunma düşünürdüm. Ama bizdeki bu mantaliteyi değiştirdi. Ondan öğrendikten sonra hem hücuma hem savunmaya yüzde 100 vermeye çalıştım. Bugün futbolda her ikisini de yapabilmeniz gerekiyor. Mesela elinizi açtığınız zaman parmaklarınız teker teker kırılabilir. Ama bir yumruk yaptığınızda kolay kolay hiçbir güç kıramaz. Aykut Kocaman bize bunu öğretti. Sahada 11 kişi toplamda 18 kişiydi ama tek bir kişi gibi oynadık. Bize bunu öğretti. Takımımızda Rangelov da hücum oyuncuydu. Ama defansa gelip çizgiden top çıkardığını görebilirsiniz. Bunu bize öğreten kişiyi de takdir etmek gerekiyor tabi ki. 

KONYASPOR’DAN GİTMEK ELİMDE OLAN BİR ŞEY DEĞİLDİ

Konyaspor’da harika bir sezon geçirdim. Ancak kiralık olarak gelmiştim. Karabükspor ile 1 yıl daha sözleşmem vardı. Ben Konyaspor’da kalmak isterdim ama benim elimde olan bir şey değildi. İki takımın anlaşması gerekiyordu. Benim yapabileceğim bir şey yoktu. Ben tabi ki oynamak isterdim. Onlar anlaşamadığı zaman da bana çok fazla bir seçim şansı kalmıyor. Sözleşmem saygı duymak zorunda kalıyorum. 

O BENİM EN YAKIN ARKADAŞIMDI

Karabükspor’da oynarken evladımı kaybettim. Bunu açıklaması çok zor. Ama ben gücünü ailesinden alan bir adamım. Her şeyi bırakmayı düşündüm ama sonrasında devam ettim. Devam etmeye çalıştım. Her fırsatım olduğunda onunla vakit geçiriyordum. Benim en yakın arkadaşımdı. Açıklaması gerçekten zor. 

EVE DÖNMÜŞ GİBİ HİSSETTİM

Daha sonra yeniden Konyaspor ile anlaştım. Bu benim için eve dönüş gibi oldu. Zaten Karabük’te olduğum dönemde de eski takım arkadaşlarımla görüşüyordum. Sürekli haberleşiyorduk. İrtibatı koparmadık. Buraya geldiğime çok mutlu oldum. Evime dönmüş gibi hissettim.

O GOLÜ TAKIM OLARAK ATTIK

Konyaspor’a geldiğimde ilk maçımız Süper Kupa’da Beşiktaş ile oldu. Orada bir gol attım. Tabi bu golün açıklaması tamamen takım çalışması. Ben zaten orada topu kaleye göndermek için olan adamım. Ama bakıldığında golü nasıl attık, nasıl hazırlandı, nasıl çalıştık, önemli olan bu. Ben tabi ki gol attığım için mutluyum, gol atmak çok güzel bir şey ama takım çalışmasına odaklanmak gerek. Bu golün açıklaması da; takım çalışması. Golü daha sonra izlediğimde tabi beğendim. Daha önce attığım daha zor goller hatırlıyorum. Orada golü atmak kolay oldu. Topu alıyorsun kaleciye bakıyorsun ve topu onun en uzak olduğu yere atmaya çalışıyorsun. Örnek vermek gerekirse, Konyaspor’da oynarken yine Kasımpaşa’ya attığım bir gol vardı. O maçla birlikte Avrupa Ligi’ne katılmıştık. O gol benim daha zordu. 

İNSANLAR BAZEN BÖYLE UFAK HİLELERE BAŞVURABİLİYOR

Süper Lig’de oynadığımız ilk maçta bir sakatlık yaşadım. Açıkçası hem benim açımdan hem takımım açısından kötü bir durum bu, zor oldu. Anlayabiliyorum bunu çünkü futbolun riski bu. Sahaya çıktığınızda her şeyi göze almanız gerekiyor. Her riske göğüs germeniz lazım. Bazen kısa süreli, bazen uzun sürekli sakatlıklar yaşayabiliyorsunuz. Tabi o (Durica) kendi takımı için savaşıyor, ben kendi takımım için savaşıyorum. Benim durdurmak için bir hamle yaptı. Bazen oluyor öyle şeyler. Savaşa gittiğinizde düşmanı nasıl vuracağınız düşünmezsiniz. Karşınıza çıkar ve savaşırsınız. Futbolda da böyle şeyler oluyor. İnsanlar bazen böyle ufak hilelere başvurabiliyor. Çok adil bir olay değildi ama oldu.

YARATANIN BENİ AFFETMESİNİ NASIL BEKLERİM?

Durica konusunda da ona karşı farklı bir düşüncem yok. Ben ibadet eden ve içine dönük bir insanım. Eğer ben onu affetmezsem yaratanın beni affetmesini nasıl bekleyebilirim ki. Şu an iyileşmek için çalışmalarımı sürdürüyorum. Ona karşı bir şeyler hissetmek veya affetmemek bir şey değiştirmeyecek. En kısa sürede ve en iyi şekilde dönmek için uğraşıyorum ve buna odaklanıyorum. Onun özür dilememesi benim için çok önemli değil. Tanıdığım ve tanımadığım birçok insan bana geçmiş olsun dileklerini iletti ve benim için üzüldü. Ben onlardan yeteri kadar pozitif enerji topluyorum zaten. Bu da bana yeterli oluyor. 

O DA BENİM GİBİ BİR İNSAN

O pozisyonun ardından herhangi bir ceza olmadı ama hakem de benim gibi bir insan. Hata yapabilir, olan oldu. Bu tür olaylardan da bir şeyler çıkarıyoruz, bir şeyler öğreniyoruz. Hata yapmış olabilir. Olay anından bir şey olmadığını düşünmüş olabilir. Karar vermek için 5-10 saniyeniz var. Geriye dönüp videodan izleyip kararını değiştirecek bir durum yoktu. Bu tür hatalar oluyor. Karabükspor ile oynadığımız maçta da ofsayt olmayan pozisyona ofsayt verildi. Bu şekilde hayatla mücadele etmek zorundayız.

İYİLEŞMEM SADECE FİZİKSEL DEĞİL

Ağır bir sakatlık yaşadım ama sürekli pozitif olmaya ve kendimi olumlu yöne itmeye çalışıyorum. Kendimi bırakırsam iyileşmem daha uzun sürer. Ben iyileşmenin sadece fiziksel değil beyinle de alakalı olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden kendimi hep moral olarak yukarıda tutuyorum. Tabi oynamak istiyorum ama oynayamıyorum. Bundan dolayı bazen kızıyorum ama yapacak bir şey yok. Sahalara ne zaman döneceğim şu an tam olarak belli değil. Sadece ben değil sağlık ekibimizle birlikte en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Ama her şeyi kontrol edemeyiz tabi ki. Ben de bir insanım. Bedenimin tedaviye yanıt vermesi, iyileşmesi kesin olarak şu zaman diyemeyiz şu an. Ben elimden geleni yapıyorum ve dua ediyorum. En kısa sürede dönmeye çalışıyorum. 

ONLARI ÇOK SEVİYORUM

Taraftarımıza çok teşekkür ederim bana desteklerinden dolayı. Onları çok seviyorum. Benim dönmemi bekliyorlar ama tabi ki bu takım birkaç kişiden ibaret değil. Biz bir takımız. Takımımız da sadece futbolcular ve hoca yok. Aşçımız, çimcimiz, kapıdaki güvenliğimiz dahil olmak üzere hepimizin burada emeği var. Sadece benim değil hep beraber geri dönmemiz gerekiyor. 

BEN DE BU SONUÇLARIN BİR PARÇASIYIM

Ben ilk yarı boyunca sadece ilk maçta süre alabildim. Ama ben oynasam da oynamasam da alınan sonuçların bir parçasıyım. Arkadaşlarım üç farklı kulvarda savaştı. 3 günde bir maç yaptı. Kolay değil bu. Savaşıyorlar, ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Bazen olmayabiliyor. Bunu yargılayamayız. Ben de bu sonuçların bir parçasıyım zaten. 

O AN AYAĞINIZI DÜŞÜNEMEZSİNİZ

İstanbul’da tatsız bir olay yaşadım (Taksici saldırısı). Bu olaydan sonra ayağımdaki metallerden biri kırıldı. Tabi o an bacağınızdaki sakatlığı düşünmüyorsunuz. Ailemle birlikteydi. O an ailenizi ve canınızı düşünüyorsunuz. Bacağımın üzerinde biraz fazla yüklenmişim ve metal kırılmış. Allah’a çok şükür ki çok kötü bir durum söz konusu değil. En yakın zamanda dönmeye çalışacağım.

 YUNUS ALTINBEYAZ

Editör: TE Bilişim