Konya’nın efsane Milli Güreşçisi Sümer Koçak, geçtiğimiz günlerde yıllardır savaştığı Parkinson hastalığına yenik düşerek hayatını kaybetti. Genç yaşta hayatını kaybeden Konya’nın efsane sporcularından Sümer Koçak’ı yine kendisi gibi güreşçi olan ağabeyi Erdoğan Koçak Konya Yenigün Gazetesi’ne anlattı. Kardeşinin 7 yıldır Parkinson hastalığına karşı sürdürdüğü savaşı finalde kaybettiğini belirten Erdoğan Koçak, tedavi sürecinde güreş camiasının hep yanlarında olduğunu anlattı.

Sümer Koçak, Türkiye’nin ata sporu olarak görülen güreş aynı zamanda olimpiyatlarda ve şampiyonalarda Türkiye’nin en iddialı olduğu spor dallarından biridir. Sümer Koçak da nesilden nesile aktarılan bir güreş geleneğine ait ailenin çocuğu olarak, çocukluğundan beri başarılar elde etmiş Türk milli ve olimpik güreşçidir. Sümer Koçak 1984 ve 1988 olimpiyatlarına katılmış, faal spor hayatını sonlandırdığı 1990 yılı itibariyle spor hayatına eğitimci olarak devam etmiştir.

Konya’nın efsane sporcularından Sümer Koçak’ı geçtiğimiz günlerde kaybettik. 7 yıldır savaştığı Parkinson hastalığına yenik düşen Sümer Koçak, Türkiye’nin ve Konya’nın efsane sporcuları arasında yer alıyordu. Güreşçi bir aileden gelen merhum Sümer Koçak, başarılarıyla adeta güreşe damga vurmuştu. Konya’nın başarılı güreşçisi ve Sümer Koçak’ın ağabeyi Erdoğan Koçak, Konya Yenigün Gazetesi’ne konuk oldu. Kendisinden ve geçtiğimiz günlerde amansız hastalığa yenik düşerek hayatını kaybeden Sümer Koçak’tan bahseden Erdoğan Koçak’ın açıklamaları şu şekilde:

GÜREŞCİ BİR AİLEDEN GELİYORUZ

Konya’nın efsane Milli Güreşçisi Sümer Koçak’ın ağabeyi Erdoğan Koçak, “1953’te Yozgat’ta doğdum. Babam 1960’ta Konya’ya geldi. Babam o zaman güreşçiydi ve Konya’ya taşındı. Babamın güreş kökenli olması ve aile olarak güreşe meraklı olduğumuzdan dolayı ben de 1967 yılında güreşe başladım. 1967 yılında 14 yaşında güreşe başladım. Kendimden 3–4 yaş büyük olanlarla güreş tuttum. İlk Milli formamı 1970 yılında Avrupa Şampiyonası’nda 48 kiloda giydim. 1974 yılında Bulgaristan’da düzenlenen şampiyonada Balkan Şampiyonu oldum. 1975’te Cezayir’de yapılan Akdeniz Oyunlarında şampiyon oldum. 1977 yılına kadar gerek Serbest, gerekse Greko-Romen’de güreştim. 10 yıl boyunca sırasıyla 48–52–57–62’ye kadar yol aldım ve Türkiye Şampiyonu oldum. 1977 yılında güreş kariyerimi noktaladım. Güreş kariyerimi noktaladıktan sonra 2010 yılına kadar gerek Konya Şekerspor’da gerekse milli takımda antrenörlük yaptım. 1988 Seul Olimpiyatları dâhil birçok şampiyonada Milli Takım Antrenörlüğü yaptım. Defalarca Türkiye Şampiyonlarında madalya aldım. 2006 yılında Çin’de yapılan Dünya Şampiyonu olan takımın antrenörlüğünde yakımın başındaydım. 2010 yılından beri de Spor kariyerime nokta koydum.” ifadelerini kullandı.

Merhum Sümer Koçak’ı da anlatan Erdoğan Koçak, başarılarla dolu bir kariyeri şu şekilde anlattı: “Sümer Koçak 1961 Konya Ereğli doğumlu. Babam Sümer doğduktan sonra güreş kariyerinden dolayı tekrar Konya’ya dönmüştü. Güreş kökenli bir ailede bulunduğumuz için benden sonra Sümer’de güreşe başladı. 1971 yılından itibaren babam Duran Koçak ile birlikte günlerini kapalı tribün altında bulunan güreş salonunda geçirmeye başladı. Greko-Romen stilin 68kg. Çok başarılıydı. Sümer Koçak, 1980 yılında ilk milli formayı giydi. 1988 Seul Olimpiyatları sonrası Milli formadan affını istemişti. 8 yıllık bu sürede 100’ü aşkın kez milli formayı giydi. Sümer, 10 kez Türkiye Şampiyonu oldu. 2 Olimpiyat (1984 A.B.D. Kaliforniya, 1988 G. Kore Seul) ve 2 Akdeniz Oyunlarına (1983 - Fas, 1987-Suriye) katılma onurunu yaşadı. Selçuk Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu 1992 mezunu olan Şampiyon Koçak 1990 yılında faal sporculuk hayatını sonlandırdı. Sonrasında Afyon Kocatepe Üniversitesi’ne öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladı. 15 yıllık öğretim görevlisi olarak çalıştı. Afyon’da çalışırken Sağlık Kültür Spor Daire Başkanlığı da yaptı. Emekli olduktan sonra is tekrardan Konya’ya döndü. 2013 yılında ise Parkinson hastalığına yakalandı. Yaklaşık 7 yıl süren savaşta finali kaybettik.” şeklinde konuştu.

ÖRNEĞİ YOK

Sümer Koçak’ın ne tür bir hastalığa yakalanarak vefat ettiğini de anlatan Koçak, konuşmasına şöyle devam etti: “Parkinson denilen hatalık içinde çok çeşitlilik gösteren bir hastalık. Benim bildiğim, en az 8-10 çeşit türü var. Sümer’in yakalandığı çeşit ise dünyada tedavisi olmayan ender rastlanan bir hastalık. Bu konuyla ilgili gerek Güreş Federasyonundan gerek gerek bakanlılarımızdan gerekse de Avrupa da yer alan arkadaşlarımızdan bilgiler aldık yardımcı da oldular. Gidip tedavide gördü ama sonuca iyi bir şekilde ulaşamadık. Sümer Parkinson türünün en kötüsüne yakalandı. Sadece Sümer için demiyorum. Bu hastalık türünün tedavisi yok. Parkinson hastalığıyla ilgili bazı türlerin tedavisi var. Bazılarının ise tedavisi yok. Sümer’de en kötüsüne yakalandı.” dedi.

İLK DEFA YAŞIYORUM

Parkinson hastalığına genellikle boksör sporcuların yakalandığını belirten Erdoğan Koçak, Bir güreşçinin bu hastalığa yakalanmasını tarikte bir ilk olmalı” dedi. Koçak, “Parkinson hastalığına birçok sporcu yakalanıyor. Buna en bilindik ise Muhammed Ali. Uzmanlar Parkinson hastalığıyla ilgili en çok görülen spor dalının boks olduğunu söylüyorlar. Çünkü beyine alınan darbelerden ötürü beynin hasar görmesi sonucu ilerleyen dönemlerde böyle hastalıklar oluyor. Ancak güreş yapan birisinin Parkinson hastalığına yakalanması bir ilk. Ben bunu hayatım boyunca ilk defa yaşıyorum. Bu olaya tamamen takdiri ilahi diyorum.” diye konuştu.

Sümer Koçak’ın hastalığı süresi boyunca birçok kişinin yanlarında olduğunu söyleyen Koçak, “Bu olayda sonra gerek Sümer’in arkadaşları berber güreştikleri arkadaşları, bürokratlar, güreş federasyonu, sayamadığım birçok kişi var. Arayan soran Sümer’in hastalığında yanımızda olan herkese teşekkürlerimi iletiyorum.” ifadelerini kullandı.

Koçak ailesi sporcu kimlikleriyle de dikkat çekiyor. Baba Duran Koçak, sporcu kimliğiyle dikkat çekici bir noktada olsa da oğulları Erdoğan Koçak, ve Sümer Koçak, başarılarla dolu Güreş geçmişleriyle ön plana çıkıyorlar. Duran Koçak’ın diğer oğlu Necip Koçak da futbolculuk yapmıştır.

İLHAN ATLI

Editör: TE Bilişim