5 yıllık kariyerinde genelde kendinden yaşça tecrübeli eldivenlerin arkasında sıra bekleyen Adnan Erkan’ın bazılarının kabul edeceği, bir kesimin ise şaşıracağı ilginç bir tespiti var: Lugusiç benim sayemde efsane oldu

5 sezonda sadece 33 maça çıkmasına rağmen Türk futbolunun önemli kalecilerinden biri olan Adnan Erkan, Konyaspor tarihinin sayılı kalecileri arasında yer alıyor. Denizli’nin küçük bir kasabasında küçük bir çocukken kariyer planlamasının merkezine ‘Kaleci’ olmayı koyan milli eldiven, 19 yaşında Denizlispor’un kalesine geçerek genç yaşında zirveye ulaşır. 

1987-1988 sezonunda Horozlar; 46 puanlı Ankaragücü, Boluspor, Eskişehirspor ve Rizespor’un 1 puan gerisinde kalarak 45 puan toplamasına rağmen 2. Lig’e düşer. 20 takımlı ligin en az gol yiyen 7. takımı olan yeşil-siyahlı ekibin 29 maçta kalesini koruyan Adnan sadece 33 gole geçit vererek ligin en az gol yiyen kalecilerinden olur. Bu performansıyla birçok takımın dikkatini çeken Adnan’ı Beşiktaş ve Konyaspor ısrarla istemektedir. İlk raundu Beşiktaş kazanır ama Konyaspor yönetimi son hamlesini yapmamıştır. Konya’nın yapısı, başarılı kalecinin daha 19 yaşında olması, Beşiktaş’a imza atan Adnan’ın dedesi ve babasını ikna etmeye yeter ve milli eldiven Konya’nın yolunu tutar. 

İlk geldiği sezonda müthiş bir başlangıç yapan Adnan, kendinden 8 yaş büyük Konyaspor efsanelerinden Nejat Topal’a rağmen 14 maçta Konyaspor kalesini korur. Tarihi Galatasaray ve Trabzonspor deplasman zaferlerinde kalede Adnan vardır. Adnan aynı zamanda Türk futbolunun en iyi penaltı istatistiğine sahip futbolcusu Hami Mandıralı’nın füze görünümlü penaltısına geçit vermeyen 2 kaleciden biri olur. 

Bu muhteşem başlangıca rağmen 1989-1990 sezonunda Nejat Topal, 1990-1992 arasında ise Enver Lugusiç daha uzun süre alır ve 3 sezonda sadece 5 maça çıkar. 1992-1993 tam birinci eldiven olmayı beklerken önce Fatih Uraz, daha sonra ise Petranoviç transferleriyle hayalleri yıkılır. Oysa dönemin Konyaspor yönetiminin tavrı, beklediği yıllık ücretten daha fazlasını vermesi, ‘Artık kale bana emanet’ dedirtir ama Konyaspor tarihinin kabus sezonlarından biri olan sezonda toplam 14 maça çıkar. Gol yeme rekorunun kırıldığı sezon küme düşmeyle sonuçlanır ve Adnan Erkan’da kendine yeni bir yol çizer. 

As kalecilerin performansının iyi bir yedek kaleci performansına bağlı olduğunu dile getiren şimdilerin sportif direktörü Adnan Erkan, 1990-1992 yılları arasını çok iyi geçirdiğini belirterek, “O yıllarda Lugusiç benden, bende Lugusiç’den çok şey öğrendim. Onu çok fazla zorladım. İkimizde çok iyi sezon geçiriyorduk. Enver Lugusiç benim sayemde Konyaspor’da efsane haline geldi” (gülüyor) dedi.

Kariyerinin 1988-1993 yılları arasında ki bölümünü anlatırken gözlerinin içi gülen, o yılları özlemle yad eden, 80 ve 90’lı yılların modası olan ‘Kaleci Saçı’nın önemli temsilcilerinden olan Adnan Erkan’ın Konyasporlu yılları ve Konyaspor ile ilgili düşünceleri sizlerle: 

KALECİLİK ÇOK İLGİ ÇEKİCİ GELİYORDU

Denizli’nin küçük bir kasabasında doğdum. Küçük yaştan itibaren hep kaleci olmak istedim. Öğretmenlerim bana ‘büyüyünce ne olacaksın?’ diye sorduklarında hep kaleci olacağım derdim. İkinci bir seçeneği asla düşünmedim. Kalecilik bana çok ilgi çekici geliyordu. 10 tane futbolcu aynı formayı giyiyordu sadece kaleci farklı renk giyiniyordu. Tüm futbolcular ayağı ile oynarken ben hem elimle hem ayağımla oynayabiliyordum. 

20 YAŞINDA KONYASPOR’DA OYNAMAYA BAŞLADIM

Okulumuzun futbol sahasında oynarken öğretmenin bendeki yeteneği fark edince Denizli Emniyetspor’un altyapısına götürdü beni. Orada 1 sene oynadım. Daha sonra Denizlispor’un genç takımına gittim. 16 yaşındayken beni A takım idmanına aldılar. 18 yaşımda profesyonel bir futbolcu olmuştum artık. 19 yaşımdan itibaren de oynamaya başladım. 1988 yılında Konyaspor Süper Lig’e yeni çıkmıştı. Ve beni transfer etmek istediler. 1988 yılında hem Beşiktaş hem Konyaspor beni transfer etmek istiyordu. Ve ilk teklif Beşiktaş’tan geldi. Ben Beşiktaş’a gitmek istiyordum. Fakat Konyaspor yöneticileri daha hızlı davrandı. Babamı ve dedemi ikna ettiler. Nitekim bende 20 yaşında Konyaspor’da oynamaya başladım. İlk maçlarımda üzerimde inanılmaz bir baskı bir heyecan vardı. Konyaspor 2. Lig’den 1. Lig’e yükselince seyircinin beklentisi arttı. Ve biz bu beklentiyi üzerimizde baskı olarak hissettik. Şimdiki futbolcular bizden şanslı. Çünkü artık taraftarın futbol bilgisi arttı. Nerde, ne zaman, ne yapması gerektiğini artık taraftar daha iyi biliyor. Konya şehri çok gelişti. İmkanlar artık bizim zamanımızdaki gibi kısıtlı değil. Ayrıca tesisleşme açısında da çok gelişti. O yüzden şimdiki futbolcuların bizden daha şanslı olduğunu düşünüyorum. 

BİRİNİN KAZANMASI GEREKİYORDU

Nejat ağabey ile benim aramdaki kalecilik kalitesinde ben daha önde olduğumu düşünüyorum. Ama Nejat ağabeyin, şampiyon takımda kaptan olması, otoriter ve lider biri olması, taraftarlar tarafından çok sevilmesi gibi avantajları vardı. Ben ise yeni bir şehre gelmem, ailemden uzak kalmam ve genç olmam rekabette Nejat ağabeyi öne çıkarıyordu. Bir maç ben oynuyordum, bir maç Nejat ağabey oynuyordu ama sonuç hep kötüydü. Kısır bir döngü içinde sıra sıra oynuyorduk. Ama artık bu rekabetin sona ermesi, birinin kazanması gerekiyordu. Daha sonra Galatasaray’ı mağlup ettiğimiz bir maçta hem takım hem de ben inanılmaz bir performans göstermiştik. O dönemlerde performansım çok yükselmişti. Çok iyi bir sezon geçiyordum, ta ki çapraz bağım yırtılana kadar. Ligin ikinci yarısında ciddi bir çapraz bağ ameliyatı geçirdim. Bu sakatlık beni maalesef çok geriye götürdü. 

ESKİDEN KALECİ ÖNEMSENMEZDİ

Günümüzde maçlarda artık kalecilerin etkileri çok büyük oluyor. Kaleci performansları geçtiğimiz yıllardan bu zamanlara inanılmaz derecede gelişti. Şu anda kalecinin önemi çok daha fazla arttı. Bizim zamanımızda kaleci çok fazla önemsenmiyordu. Sistemin dışında yer alıyordu kaleciler. Takımlarımızda da çok iyi kaleci aranmıyordu. Ortalama bir kaleci olsun bize yeter düşüncesi hakimdi. Şu andaki kaleciler takımların oyun sistemlerinde yer alıyor. Şu anda birçok takım oyunu kaleciden başlayarak kuruyor. Bizim zamanımızda böyle bir sistem kesinlikle yoktu. Zamanla takımların oyunu kaleciden kurma isteği ve kalecilere verilen önemin artması ile günümüzde çok iyi kalecilerin çıkmasında önemli bir etkiye sahipti. 90’lı yılların kaleci profili ile şimdiki kaleci profili arasında çok büyük bir farklılık olduğunu söyleyebilirim.

REKABET OYUNCUYA GÜÇ KATAR

Serkan Kırıntılı’yı çok beğeniyorum. Gerçekten çok iyi bir kaleci ama Serkan’ın performansı gelişmesi için arkasında bekleyen çok iyi bir kaleci olması gerekiyor. Her zaman söylemişimdir; rekabet kesinlikle oyuncuya güç katar. Eğer Serkan Kırıntılı’nın arkasında bekleyen bir kaleci olursa Serkan kendini daha fazla geliştirir ve çok daha iyi bir performans sergiler. Bu rekabet hem Serkan Kırıntılı adına hem de Konyaspor’a çok fayda sağlar diye düşünüyorum.

FUTBOLSUZ MUTLU OLAMIYORUM

4 yıl futboldan ayrı kalmak beni fazlasıyla yıprattı. Ben, futbolun içinde olmalıyım. Bunu futboldan uzak kaldığım zaman çok daha iyi anladım. Futboldan ayrı kaldığım zaman korkunç bir hayatım oluyor. Mutlu olamıyorum. Ben futbolsuz yapamıyorum. Futboldan ayrı kaldığım süreçte bunu çok daha iyi anladım.

SOSYAL MEDYA HESABIM YOK

Eşim yıllar önce Twitter hesabı açmıştı. Ben de Twitter’ı aktif kullanmaya başladığım zaman eşimde biraz kıskançlık oluştu. Daha sonra benim hesabımın şifresini almış ve tabletine kaydetmiş. Oradan sürekli beni kontrol etmeye başladı. Ondan sonra ben de hiç kullanmamaya karar verdim. Hiçbir sosyal medya hesabı kullanmıyorum artık.

Editör: TE Bilişim